Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2232 E. 2021/1141 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2235
KARAR NO : 2021/1180
KARAR TARİHİ : 15/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : İstirdat (Çeke Yönelik)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
YAZIM TARİHİ :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… tarih ve …… Esas, ….. Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; … Bankası A.Ş. Mersin Pozcu Şubesi’ne ait, keşidecisi …. İnş. Gıd. Ltd. Ltd. Şti., keşide yeri Mersin, ….. keşide tarihli, …. çek numaralı, 23.000,00.TL tutarlı çekin müvekkili tarafından keşideciden alındığını, ticaretten başka bir firmaya vermek üzere işyerinde masasının üzerinde bulunmakta iken çekin kaybolduğunu farkettiğini, tüm aramalara rağmen bulamadığını, bunun üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, zayi olunan çekin üçüncü şahısların ellerine geçmesi halinde müvekkilinin mağdur olmaması için Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını ve tedbir kararı verildiğini, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasına çeki elinde bulunduran çeki sunmuş olup, mahkemece çekin iade davası açılması için tarafına 2 haftalık süre verilmiş olup, süresi içerisinde iş bu iade davasını açtıklarını, müvekkili ile çek keşidecisi arasında ticari ilişki olup resmi kayıtlarla da bu durumun belli olduğunu, davalı tarafından icra takibi yapılması halinde müvekkilinin büyük bir haksızlığa uğramış olacağını, zarara sebebiyet vermemesi açısından tedbir kararı verilmesini ve çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının dava dilekçesi ile ileri sürmüş olduğu iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu çekin ilk olarak davacı lehtar tarafından cirolanmak suretiyle …… Mersin Beton’a verildiğini, ….. Mersin Betondan sonra davaya konu çekin sırasıyla …’a ondan da …… şirketine ciro silsilesi içerisinde geçtiğini, … şirketi ile müvekkili arasında yapılan ticari alışveriş kapsamında, işbu dilekçe ekinde sunulan … tarih ve A ….. seri sıra numaralı faturadan doğan müvekkili şirket alacağına istinaden dava konusu çekin … şirketi tarafından cirolanmak suretiyle müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili şirkette dava konusu çekin davacının asılsız ve mesnetsiz iddialarından habersiz ve tamamen iyiniyetli olarak ibraz süresi içerisinde ……. Bankası’na ibraz edildiğini, çek üzerine konulan ödeme yasağı nedeniyle çek bedelinin banka tarafından müvekkiline ödenmediğini ve bu hususun davaya konu çek arkasına da aynı zamanda …… Bankasınca şerh düşüldüğünü, davacının iddialarına konu olayın müvekkili şirket tarafından bilinmemekte ve bilinmesi de mümkün olmadığını, dolayısıyla söz konusu bu iddiaların müvekkiline yöneltilerek iş bu eldeki davanın açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; İstirdat davası olarak nitelenen bu dava özü itibariyle menkullerin iadesini sağlamak için açılan menkul davası niteliğinde olup medeni hukukta bu dava gasp, çalınma veya ziya hâllerinde sadece kötü niyetli değil, iyi niyetli hamile karşı da açılmakta ise de, kambiyo senetleri yönünden bir sınırlama getirilmiş ve aynî haklardaki genel prensipten ayrılmak suretiyle, söz konusu davanın yalnızca kötü niyetli veya senedi iktisabında ağır kusuru bulunan kimselere karşı açılabileceği esasının benimsendiği, bu tür davalarda, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiği, (F.Öztan:Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2000, s.294) somut uyuşmazlık bakımından, TTK’nın 792. maddesi hükümleri çerçevesinde taraf delilleri değerlendirildiğinde çekin yeni hamil tarafından çeki kötü niyetle iktisab etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğunun ispat edilemediği, davacı tarafın Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yapmış olduğu şikayet sonucu yürüyen soruşturma neticesinde de “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” verildiği görülmüş olup davacının davasını ispat edemediğine kanaat getirilmekle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiğini, yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemesi ile dava konusu çeke müvekkilinin usulüne uygun düzenlenmiş ticari defterlerinde rastlanılmadığını, buna rağmen müvekkili aleyhine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki kararın red gerekçesinde davalının kötü niyetli olmadığı ve Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan başvurunun takipsizlikle sonuçlanması gerekçe olarak gösterilmiş ise de buna katılmanın mümkün olmadığını, zira takipsizlik kararı verilmesinin failin bulunmamasından kaynaklı olduğunu, yoksa davalının kötü niyetli olup olmaması basımından bir anlam taşımadığını, mahkemece ticari defter incelemesi yapıldıktan sonra davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuki bir dayanağı olmayıp tüm bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas, ……. Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “İstirdat (Çeke Yönelik)” davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının dava konusu çekte lehtar olduğunu, davacının dava konusu çeki başka bir ticari ilişkisi nedeniyle üçüncü bir kişiye vermeye hazırlandığı sırada iş yerinde masa üzerinde yer alan çekin kaybolduğunu, zayi davası açtıklarını, bu arada davalı tarafından dava konusu çekin ibraz edildiğini, dava konusu çekin davacının rızası dışında elinden çıktığını dava konusu çekin istirdatı ile keşideciden sonra davacının haklı hamil olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkla ilgisi nedeniyle değinilmesi gereken 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup anılan kanunî hüküm bağlamında iyi niyetli hamilin hak sahibi olmayan kimselerden elde ettiği kazanımlar korunmaktadır. Bu kapsamda bir kimsenin muntazam bir ciro zinciriyle çeki iktisabı, kendisine ancak şekli anlamda meşru hamil sıfatını kazandıracak olup maddi hukuk anlamında hak sahipliğinin mevcudiyeti için devralanın çeki iktisabında kötü niyetinin yahut ağır kusurunun bulunmaması gerekmektedir. Aksi takdirde 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılacak istirdat davası sonucu çeki iadeye mecbur kalır (Kendigelen, A.: Çek Hukuku, İstanbul 2019, s. 237-238).
İstirdat davası olarak nitelenen bu dava özü itibariyle menkullerin iadesini sağlamak için açılan menkul davası niteliğindedir. Medeni hukukta bu dava gasp, çalınma veya zayi hâllerinde sadece kötü niyetli değil, iyi niyetli hamile karşı da açılmakta ise de, kambiyo senetleri yönünden bir sınırlama getirilmiş ve aynî haklardaki genel prensipten ayrılmak suretiyle, söz konusu davanın yalnızca kötü niyetli veya senedi iktisabında ağır kusuru bulunan kimselere karşı açılabileceği esası benimsenmiştir. Bu tür davalarda, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir (Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2000, s. 294). Bu kapsamda yukarıda anılan kanunî düzenleme, emre yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 990. maddesine paralel bir koruma sağlamakta olup bahse konu maddeye göre, “Zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” Ancak hamilin çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde iade davası açılabilecektir.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde belirtilen kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesindeki “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa…” ibaresi, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak çeki çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin senedi ciro ile devretmesi hâlinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan, başka bir deyişle kötü niyetli ve ağır kusurlu bulunmayan yeni hamil korunur. Bu tür davalarda, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkarak yeni hamil tarafından kötü niyet veya ağır kusur ile iktisap edildiği iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup anılan olgular tanık dâhil her türlü delile kanıtlanabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-159-2021/417 EK sayılı kararı bu mahiyettedir.)
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının dava konusu çekin lehtarı olduğu, dava konusu çekte davacının cirosunun bulunduğu, davacının ciroda yer alan imzaya bir itirazının olmadığı, davalının ise yetkili hamil olduğu, dava konusu çeke hamil olarak görünen davalının çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat yükü davacı tarafa ait olup, davacının bu iddiasını ispat edemediği, çekin ticari defterlere kaydının zorunlu olmadığı, dava konusu çekin davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının ispat bakımından sonuca bir etkisi olmadığı tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ve ….. Esas ,…… Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30.TL karar harcından peşin alınan 44,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle; 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince karar tarihindeki dava değerinin 78.630,00.TL’nin altında olması nedeniyle kesin olmak üzere 15/10/2021 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır