Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2011 E. 2021/1048 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2011
KARAR NO : 2021/1048
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ….
NUMARASI : ……

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …,
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
YAZIM TARİHİ : 16/09/2021

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas ve ….. karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında araç alım satım ilişkisinin bulunduğunu, bu alış verişten kaynaklanan …. keşide, ….. ödeme tarihli, 20.000,00.TL bedelli, … keşide, … ödeme tarihli, 13.000,00.TL bedelli, ……. keşide, …. ödeme tarihli, 18.000,00.TL bedelli ve …. keşide, …… ödeme tarihli, 18.500,00.TL bedelli senetlerin düzenlendiğini, davalının borcunu müvekkiline ödememesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımı def’inin bulunduğunu, davacı tarafın araç satış sözleşmelerindeki araçların mülkiyetini müvekkiline devretmeyerek araçları üçüncü kişiye sattığı için sözleşmenin davacı tarafından fesholunduğunu, sözleşmeye dayalı senetlerin hükümsüz kaldığını, müvekkilinin senetlerden ve satış sözleşmesinden dolayı borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; bonoların verilmesine neden olan temel ilişkinin 4 adet aracın davacı tarafından davalıya satışına ilişkin sözleşmeler olduğu, trafik kayıtlarına göre araçların eski ve yeni malikleri arasında davalının yer almadığı, bu itibarla davacının mülkiyetini devretmediği araçların satışı sebebine dayanan takip konusu bonoların bedelsiz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine takip dayanağı senetlerin bedelsiz kaldığını bildiği halde icra takibi başlatan davacının kötüniyetli olduğu kabul edilerek İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu 94.600,14.TL tutarındaki alacağın %20’si oranına karşılık gelen 18.920,02.TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı olan müvekkilinin tacir sıfatının bulunduğunu ve galericilik yaptığını, 2008 ve 2009 dönemi işlem defterinde dava konusu ticari ilişkinin kayıtlı olduğunu, hal böyle iken araçların müvekkili adına kayıtlı olmamasının haklı bir gerekçe olmadığını, galericinin sattığı araçların kayıtlarının kendi adına olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, senetlerin ara satışı için verildiğini, mahkemece müvekkili kötü niyet tazminatına mahkum edilmiş ise de müvekkilinin alacağını tahsil etmek için yasal yollara başvurduğunu, bu nedenle kötü niyetli kabul edilmesinin haksız olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, takip dosyası, bono fotokopileri, oto satış mukavele fotokopileri, emniyet müdürlüğü yazı cevabı ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, dört adet zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İcra takibine konu bonoların taraflar arasındaki araç alım satım ilişkisi kapsamında davalı tarafından davacıya verildiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bonoların bedelsiz kalıp kalmadığı, davacının senetlerden dolayı davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımına uğramış bonolardan dolayı alacaklı olduğunu ispat yükü davacı alacaklıdadır. Davaya konu senetlerin tarafların beyanları ve dosyaya sunulan oto satış mukavelelerine göre 4 adet aracın satış bedellerine istinaden davalı tarafından davacıya verildiği sabit olup, davacı temel ilişki kapsamında satıma konu araçların davalıya devredildiğini ispat ile yükümlüdür. Davacı, araçları davalıya ya da davalının gösterdiği bir kişiye devrettiğini ispatlayamadığı gibi, senetlerin verilme sebebi olan araçlara ait trafik kayıtlarında da ne davacı ne de davalı geçmişten bu yana malik olmamıştır. Davacı araçları davalıya devrettiğini ve bu nedenle senetlerden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu dayandığı delillerle ispat edemediğinden, davacının tek taraflı olarak tuttuğu kendi işletme defterlerindeki kayıtlarında araçların teslimini ispata yeterli ve elverişli olmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67.maddesinin 2.fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, alacaklının kötüniyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.
Yargıtay uygulamasına ve öğretiye göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötü niyetli kabul edilir. Örneğin, alacağı kendisine tamamen ödenmesine rağmen icra takibine girişen, kefil hakkında kefalet limitinin üzerindeki bir miktar için takip yapan, vadeden önce icra takibine girişen veya kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığı kendisine bildirilen bankanın gerekli incelemeyi yapmaksızın icra takibi başlatması durumlarında alacaklı, İİK’nun 67.maddesi anlamında kötüniyetli sayılmalıdır (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. baskı, Ankara 2013, s. 258).
Anılan hükümde düzenlenen ve ‘kötüniyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat sadece ve ancak yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Durum böyle olunca, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nun 67.maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötüniyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.6.1980 gün ve 1979/9-82 E.,1980/2073 K.; 10.04.2002 gün ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 gün ve 2005/19-286 E., 2005/268 K. sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı takip başlatmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin bu istinaf sebebi haklı görülmüş, istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-)Davacı vekilinin Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararına yönelik İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,
2-) Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… tarih, … esas ve … karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-)YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE,
4-a) DAVANIN REDDİNE,
b-) Şartları bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
c)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.142,54.TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.083,24.TL’nin kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
d)-6100 Sayılı HMK’nın 330 maddesi gereğince davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.937,01.TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
e)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
İstinaf Yargılaması Yönünden;
1-)Davacı tarafça yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
2-)Davacı tarafça yapılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 36,90.TL tebligat gideri ve 47,90.TL posta gideri olmak üzere toplam 206,10.TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3)-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5)-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 16/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır