Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1367 E. 2022/202 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1367
KARAR NO : 2022/202
KARAR TARİHİ : 01/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, duruşmalı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana İli, Ceyhan İlçesinde ruhsatlı sahada “… Tesisi” faaliyeti ile ilgili olarak müvekkili ile davalı şirket arasında ÇED Raporu hazırlanması, GSM Ruhsatı (İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı) alınabilmesi için başvuru dosyası hazırlanması ve GSM Ruhsatı alınması, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvuru dosyası hazırlanarak Mera Tahsis Değişikliği yapılması konularında 26.02.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, 07.09.2016 tarihli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün alınan kararında; “..Söz konusu proje sahasının güneydoğusunda yaklaşık 1160 m uzaklıkta yer alan … Mahallesi …ada/parsel nolu 50.402,65 m2’lik tarla vasıflı zeytin bahçesi bulunduğu ve zeytinlik sahaları icinde 3 kilometre mesafede kimyevi artık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez hükmü gereğince talebin uygun görülmeyip projeye ilişkin Çed sürecinin sonlandırıldığı belirtilerek müvekkiline tebliğ yapıldığını, 20.09.2016 tarihli Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı’nda; ““Söz konusu proje sahasında; amorf, sırsız seramik, pithos ve kiremit parçaları, 4 adet kaya mezar, antik taş alım yerleri, sarnıç gibi taşınmaz kültür varlıklarını içinde barındıran 1.ve 3. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı gerekçesiyle, ÇED sınırlarında planlanan alanda herhangi bir inşai ve fiziki uygulamaya gidilmemesine karar verildiğinin belirtildiğini, ilgili makamlarca verilen kararlar ışığında, proje alanının sit alanı olması ve 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’a muhalefet olması sebebiyle sözleşmenin konusunun başlangıçtan itibaren imkansız olduğunun görüldüğünü, davalı tarafın kendinden beklenen özen ve dikkat yükümlülüğünü göstermeyip gerekli araştırmalar yapmadan, konusu imkansız olan sözleşme için ödenen tutarın müvekkili şirkete ödemesi hususunda davalıya karşı 130.000,00.TL’nin geri verilmesi talepli ihtarname gönderildiğini, ancak ödenmediğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 27.maddesi bağlamında taraflarca yapılan sözleşmenin konusunun imkansız olduğunu, sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğunu, sözleşmenin 2.1. Çevresel fizibilite çalışmaları başlığı altında bulunan madde kapsamında davalı tarafın yapması gereken çalışmaların belirtildiğini, sit alanı için de gerekli çalışmaların yapılmadığını, TBK’nun 136/2 gereği davalının aldığını vermek zorunda olduğunu, 130.000,00.TL ödendiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00.TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 20/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 50.000,00.TL olan talebini 130.000,00.TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; saha incelemesi yapıldığını, zeytinlik olduğuna ilişkin bulguya rastlanılmadığını, resmi araştırmaların da yapıldığını, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nden proje alanındaki çevreye ilişkin rapor alındığını, gerekli ve yetkili inceleme ile sürece başlandığını, bahsi geçen 101 ada, 52 parsel sayılı taşınmazın zeytinlik niteliğinde değil, tarla niteliğinde olduğundan ve teyit edildiğinden bu durumu öngörmenin mümkün olmadığını, kusurlarının bulunmadığını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce 21/06/2016 tarihli yazıda, mera tahsis değişikliğinin uygun bulunduğunun belirtildiğini, bölgeye ilişkin davacının daha önceden de çevresel etki değerlendirme belgesini aldığını, ayrıca bölgenin 20/09/2016 tarihinde sit alanı olarak tescil edildiğini, sözleşme tarihinde bu durumun olmadığını ve ön görülmesinin mümkün olmadığını, TBK’nun 137. Maddesine göre imkansızlığın doğana kadar olan dönemde görevini yaptığını ve edimi ifa ettiğini ancak sonraki dönemde ifasının imkansız hale geldiğini, bir kısmını yerine getirmediğini, sebepsiz zenginleşmenin olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; söz konusu işlemler sonucunda davalı yüklenicinin sözleşmede üstlendiği yapımı planlanan tesise ilişkin ÇED raporu ve GSM ruhsatı alınması edimlerini amacına uygun suretle yerine getirmesinin imkansız olduğu, bu imkansızlığın hukuki ifa imkansızlığı niteliğinde olup sözleşmenin kurulması sırasında söz konusu olmadığı ve sonradan ortaya çıktığı, sözleşmenin kurulduğu tarihte ve halen yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 136.maddesi uyarınca geçerli olarak kurulan ve sonradan konusu imkansız hale gelen sözleşmeye ilişkin olarak imkansızlığın tarafların kusuru olmaksızın meydana gelmesi durumunda borçlunun borcun ifası yükümlülüğünden kurtulacağı ve karşı taraftan aldığı edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri vermesinin gerektiği, üstlendiği edimin imkansız hale gelmesinde davalının kusuru bulunmasa da alınan heyet bilirkişi raporunda belirtildiği ve mahkemece de benimsendiği üzere davalının sözleşme uyarınca proje alanı ve proje etki alanında yapılacak flora-fauna ile ilgili arazi çalışmasını gerektiği gibi yapmaksızın işin diğer aşamalarına geçtiği ve çalışmalarını sürdürdüğü, davalı tarafın daha fazla çalışmaya kendi kusuruyla neden olduğu gözönüne alındığında sebepsiz zenginleşme sebebiyle iadesi gerekli tutardan hakkaniyet indirimi yapılması talebine itibar edilemeyeceği sonucuna varılarak davanın kabulüne, 130.000,00.TL alacağın davacı tarafın talebi dikkate alınarak 26/02/2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin arazi çalışması yaptığını, resmi makamlarla lazım gelen araştırmaları yaptığını, zeytinlik olduğu iddia edilen yerin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre zeytinlik niteliğinde olmadığı, tarla niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, resmi kayıtlarda tarla olan yerin zeytinlik olduğunun ön görülemeyeceğini, kusurunun olmadığını, imkansızlık ön görülse dahi kamu kurumlarınca öngörülmesi gerektiğini, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nce uygunluk kararı verilmişken, müvekkilinden imkansızlığın ön görülmesinin beklenemeyeceğini, sit alanı ilanın sözleşmeden sonra olduğunu, ön görülmesinin mümkün olmadığını, iki farklı imkansızlığın bulunduğunu, birincisinin 1160 metre mesafedeki zeytinliğin olduğunu, ikincisinin ise proje sahasının sit alanı ilan edilmesinin olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, taraflar arasında imzalanan 26/02/2016 tarihli sözleşme, ihtarnameler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 01/03/2017 tarihli yazı cevabı ve ekindeki belgeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 27/02/2017 tarihli yazı cevabı ve ekindeki belgeler, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu, dairemizce alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, imkansız hale gelen hizmet sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Taraflar arasında, Adana İli Ceyhan İlçesinde bulunan… sicil nolu ruhsat sahasında … Tesisi” faaliyeti ile ilgili olarak ÇED Raporu hazırlanması, GSM Ruhsatı (İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı) alınabilmesi için başvuru dosyası hazırlanması ve GSM Ruhsatı alınması, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvuru dosyası hazırlanarak Mera Tahsis Değişikliği yapılması konularında 26.02.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya 130.000,00.TL ödeme yapıldığı, sözleşmeye konu yerin 1160 metre uzağında zeytin bahçesi bulunması ve proje sahasının 1. ve 3. derece Sit alanı içinde kalması nedeniyle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği konusunda taraflar arasında bir çekişme bulunmayıp, ihtilaf sözleşmenin imkansız hale gelmesi nedeniyle davalının aldığı parayı iade etmesi gerekip gerekmediği, davalının sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği döneme kadar verdiği hizmet ve yaptığı masraflar nedeniyle ödenen paradan hakkaniyet indirimi yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dairemizce dosya bilirkişi heyetine verilerek sözleşmenin imkansız hale gelmesi aşamasına kadar davalının yaptığı iş ve işlemler, sözleşme nedeniyle davalının yaptığı giderler ve menfi zarar miktarının ne olduğu hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda özetle, davalı şirketin 07/03/2016 tarihinde saha incelemesi yaptığı, 14/07/2016 tarihinde ise halkın katılım toplantısı gerçekleştirdiği ancak bu işlemler için davalı tarafından yapılan giderler hakkında bilgi belge mevcut olmadığından tespit yapılamadığı belirtilmiştir.
Somut olayda, sözleşmeye konu ruhsat sahasının bulunduğu bölgede İdarece alınan kararlar ile sözleşmeye konu edimlerin yerine getirilmesi imkansız hale gelmiş olup, bu imkansızlık niteliği itibariyle sözleşmeden sonraki kusursuz imkansızlıktır. Bu durumda taraflar TBK’nin 136/2 maddesince karşı taraftan almış oldukları edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü ise de, sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra, idari kararlarla edimin ifasının imkansız hale geldiği aşamaya kadar davalı tarafından sözleşme kapsamında edimin ifası için çalışmalar yapıldığı, emek ve mesai harcanıp masraflar yapılması nedeniyle davacıya iade edilmesi gereken miktardan hakkaniyet indirimi yapılması gerekmektedir. Davalı tarafından sözleşmenin kendi kusuru olmaksızın imkansız hale geldiği aşamaya kadar yaptığı iş ve işlemler ile verdiği hizmet karşılığı dairemizce hakkaniyet indirimi yapılması gereken bu miktar takdiren 40.000,00.TL kabul edilerek, davacı tarafından davalıya ödenen 130.000,00.TL’den 40.000,00.TL’nin indirimi sonucu davalının davacıya 90.000,00.TL’yi iade etmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın 90.000,00.TL için kısmen kabulünü karar vermek gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 323/1-ğ maddesine göre, vekil ile takip edilen davalarda vekalet ücreti yargılama giderlerinin kapsamındadır. Aynı Kanun’un 326. maddesine göre, yargılama giderleri davada haksız çıkan tarafa yükletilir. Davada iki taraftan biri kısmen haklı çıkarsa yargılama giderleri tarafların haklılık oranına göre belirlenir. Kural bu olmakla birlikte hakkaniyet gereği indirim yapılması gereken durumlarda, indirim yapılmasını davacının önceden takdir etmesi düşünülemez. Hakkaniyet gereği yapılan takdiri indirim tamamen hakimin takdirine ait olduğundan indirilen miktardan dolayı davacı taraf aleyhine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmedilemeyeceğinden, somut olayda da davanın reddedilen kısmı takdiren indirim yapılan kısma ilişkin olduğundan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına ve reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
3)-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
90.000,00.TL alacağın 26/02/2017 tarihinden itibaren değişen oranda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
4)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.147,90.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 853,88.TL peşin harcın ve 1.367,00.TL ıslah harcının toplamı olan 2.220,88.TL’den mahsubu ile bakiye 3.927,02.TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5)-Davacı tarafından yatırılan toplam 1.367,00.TL peşin ve ıslah harcı ile 31,40.TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6)-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas, … karar ve… harç nolu Harç Tahsil Müzekkeresinin İPTALİNE,
-İptaline karar verilen harç tahsil müzekkeresine göre yapılan bir tahsilat var ise tahsil edilen bu miktarın 3.927,02.TL’den mahsubuna, bu miktardan fazla tahsil edilen harç var ise davalıya İADESİNE,
7)-6100 Sayılı HMK’nin 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 127,00.TL tebligat gideri, 68,95.TL müzekkere gideri, 1.800,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.995,95.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8)-6100 Sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.500,00.TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9)-Davada reddedilen kısım mahkemece hakkaniyet gereği yapılan takdiri indirimden kaynaklandığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
İstinaf incelemesi yönünden,
1)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 2.220,10.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davalıya İADESİNE,
2)-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince davalı tarafından yapılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 31,20.TL tebligat ve 2.400,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.552,50.TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3)-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirildiğinden ve istinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından, A.A.Ü.T İkinci Kısım İkinci Bölüm 17/c maddesi gereğince belirlenen 5.100,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4)-6100 sayılı HMK’nin 333 maddesi uyarınca peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İlk Derece Mahkemesince taraflara İADESİNE,
5)-Tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekili Av…., davalı vekili Av… ‘ın yüzüne karşı duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00.TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 01/03/2022

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır