Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/593
KARAR NO : 2022/435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşm. Dönme Ned. Ödenen Bedel ile Müspet ve Menfi Zarar
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 24/12/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : …
Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan istinaf karar incelemesinde;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili ile davalı arasında 25.06.2020 tarihli mobil uygulama geliştirme sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalı mobil tabanlı … market ürünleri satış uygulamasını sözleşmenin 4. Ve 5. Maddesinde yazılı şekilde yapmayı taahhüt ettiğini, sözleşmenin 6-hizmet bedeli başlıklı maddesinin 3. Maddesi gereğince 10.000,00 TL müvekkili tarafından derhal ödendiğini, ödeme tarihinden itibaren sözleşme gereğince 40 gün içerisinde işin tamamlanması gerektiğini, davalı sözleşmenin 7.3. Maddesinde taahhüt edilen sürede işi bitiremediği takdirde aldığı ücreti iade etmeyi taahhüt ettiğini, davalının işi süresi içinde bitirmemesi ve sürekli oyalaması üzerine müvekkilinin Adana 4. Noterliği’nin 02/11/2020 tarih ve … yevmiyesine kayden ihtarname göndererek 5 gün içerisinde sözleşmenin eksiksiz olarak ifa edilmesini, aksi takdirde ödenen 10.000,00 TL ve neden olunan zararın giderilmesini talep ettiğini, davalı tarafça Ankara 60. Noterliği’nin 10/11/2020 tarih ve … yevmiye sayılı cevap ihtarı ile mesnetsiz gerekçelerle taleplerinin reddedildiğini, davalının sözleşmeyi ifa etmemesi ve ödenen tutar ile zararı gidermemesi üzerine dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, görüşme sonunda anlaşmama şeklinde sonuçlandığını, davacı ile yapılan sözleşmenin teslim tarihi nazara alınarak aylık 2.250,00 TL bedel ile işyeri kiralandığını, personel istihdam edildiğini, pazarlama için alınan ürünlerin bozulmaması için buzdolabı çalıştırılmak zorunda kalınan elektrik sarfiyati oluştuğunu, internet siparişleri için olunan internet aboneliği bedeli ödendiğini, su abonelik giderleri oluştuğunu, diğer taraftan davalı ile sözleşmeyi fesh etmek zorunda kalan müvekkilinin … isimli firma ile sözleşme yapmak zorunda kaldığını ve 40.000,00 TL bedel ödemek zorunda kaldığını belirterek belirsiz alacak kapsamında şimdilik 10.000,00 TL alacağın ihtarın tebliğ tarihinden itibaren geçen 5 günden sonra işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini arz ve talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı tarafın işyeri kirası, personel giderleri, elektrik, su ve internet abonelikleri gibi giderleri sözde zarar olarak kabul etmemekle birlikte, sayılmış olan tüm hususların miktar ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilir olması karşısında işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmamakta olduğunu belirterek davanın usulden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamından, davacı tarafından talep edilen alacak kalemlerinin tamamının belirlenebilir olması karşısında davacı tarafından doğrudan belirsiz alacak davası açılması ve sunulan beyan/ıslah dilekçesinde de belirsiz alacağa dayanılması, dava değerinin belirlenebilir olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 24/12/2021 tarihli istinaf dilekçesinde;
1-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … tarihli tensip tutanağına göre taraflarına dava değeri belirleyip harcı ikmal etmek için 2 haftalık kesin süre verildiğini, bu tensip kararına uygun şekilde taraflar arasındaki sözleşme bedeli, yapılamayan hizmet ile ilgili olan zararların mahkemeye sunulduğunu, dava değeri harcının yatırıldığını,
2-Dava değeri miktarının kesin ve belirlenebilir olmadığını, belirlemenin uzman hesabı ile sağlanabileceğini,
3-Davalının gecikmenin mücbir sebepten kaynaklandığı iddiasının uzman bilirkişi incelemesiyle tespit edilebileceğinin, mücbir sebebin bulunup bulunmadığının varlığı halinde mücbir sebep süresinin yazılım konusunda uzman bilirkişi tarafından tespit edilebileceğini belirterek,
Davalılar vekili 17/01/2022 tarihli istinafa cevap dilekçesinde;
Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesinden dönme nedeniyle ödenen bedel ile müspet ve menfi zararın tahsili isteğidir.
Somut uyuşmazlıkta,
Başlangıçta 10.000,00 TL üzerinden belirsiz alacak davası şeklinde dava açılmış ise de yerel Mahkeme 19.03.2021 tarihli tensip zaptı ile taleplere konu alacak miktarı tam ve kesin olarak belirlenebileceğinden bu konuda davacı vekiline iki haftalık mehil verildiği,
Davacı vekili 07.04.2021 tarihli dilekçe ile, ödenen işçilik bedeli 9.908,00 TL, ödenen kira bedeli 9.000,00 TL, ödenen elektrik bedeli 5.191,00 TL, ödenen internet bedeli 489,00 TL, ödenen su bedeli 175,50 TL, ödenen fesih ihtar masrafı 188,00 TL, Kariyernet firmasına ödenen ilan masrafı 826,00 TL ve sözleşme bedeli olarak ödenen 10.000,00 TL olmak üzere toplam 35.777,50 TL alacağın ihtarın tebliğinden itibaren 5 gün sonra işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istediği ve eksik harcın aynı gün ikmal edildiği,
Yerel Mahkemece, talep edilen alacak kalemlerinin tamamı belirlenebilir olduğu halde doğrudan belirsiz alacak davası açılması ve sunulan beyan/ıslah dilekçesinde de yine belirsiz alacağa dayanılması, dava değerinin belirlenebilir olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
HMK’nın ” belirsiz alacak davası ” başlıklı 107. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. “
Şeklindedir.
6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmünce hakim Türk hukukunun resen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara hukuki nitelendirme tarafların beyanı ile bağlı olmaksızın hakime aittir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarih ve 2018/4396 E.-4298 K. Sayılı kararı)
Alacak belirli olmasına rağmen belirsiz alacak davasına konu edilmesi durumunda ne yapılması gerektiği konusuna dönecek olursak; şartları bulunmamasına başka bir anlatımla talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin mümkün olmasına rağmen belirsiz alacak davası şeklinde açılan dava, hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemelidir. Zira bir miktar belirtilmek sureti ile açılan belirsiz alacak davası da alacak ister belirli ister belirsiz olsun bir eda davasıdır ve eda davalarında hukuki yarar var kabul edilir. Öte yandan davacının dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşması mümkün olmayıp bir mahkeme kararına muhtaç ise dava açmakta hukuki yararının bulunduğu tartışmasızdır. Başka bir anlatımla alacağın belirli veya belirsiz olması başlangıçta var olan hukuki yararı ortadan kaldırmaz. Bu durumda dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek alacak tutarı konumunda olup kısmi davanın koşulları yoksa davacının tam eda davası açtığı kabul edilmelidir. Ancak dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek toplam alacak miktarı kadar değilse ve kısmî davanın koşulları da bulunmuyorsa, bu durumda mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya HMK’nın 119. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bir haftalık kesin süre verilmeli ve verilen kesin süre içinde belirtilen eksikliğin tamamlanması hâlinde davaya tam eda davası olarak devam edilmeli, aksi durumda ise davanın usulden reddine karar verilmelidir. Buna karşılık, dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmiş olup bunun, alacağın belirli bir kesimi olduğu anlaşılmakla birlikte, açılan davanın belirsiz alacak davası mı; yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda açıklık bulunmuyorsa hâkim, taleple bağlı olduğu için (HMK m. 26) öncelikle, HMK’nın 119. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, davacı tarafa bir haftalık kesin bir süre vermeli ve onun beyanı doğrultusunda açılmış olan davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemelidir. Bu da esasen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamındadır. Davacı verilen bir haftalık kesin süre içinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş ve belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli koşullar mevcut ise, dava belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır. Belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar bulunmakla birlikte davacı açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirtmiş ise, bu hâlde mahkeme davayı, kısmi dava olarak kabul edip yargılamayı sürdürmelidir. Üçüncü bir ihtimal olarak davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır. (Hukuk Genel Kurulunun 17.11.2020 tarih ve 2019/17-853 E.-2020/907 K. Sayılı kararı)
Somut olayda, davacı vekili başlangıçta belirsiz alacak davası açtığını belirtmiş, taleplerinden sadece sözleşmeden dönme nedeniyle ödediği bedelin iadesi istendiğinden bu miktar belirlenebilirdir. Diğer kalemler ise değişebileceğinden alacak kalemlerinin belirsiz olduğunun kabulü gerektiğinden yerel Mahkeme kararı yerinde değildir.
Sonuç İtibariyle; Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK. 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KABULÜ ile,
2-Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacıdan alınan 59,30 -TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-Davacıdan alınan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye İRAD KAYDEDİLMESİNE,,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 162,10- TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 69,60 TL posta masrafı olmak üzere toplam; 231,70 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/04/2022
…
Başkan
…
*e-imzalıdır*
…
Üye
…
*e-imzalıdır*
…
Üye
…
*e-imzalıdır*
…
Katip
…
*e-imzalıdır*
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.