Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1474 E. 2022/875 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1474
KARAR NO : 2022/875
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2022
NUMARASI : 2021/… Esas – … Karar
DAVACI : … – -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 17/05/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZIM TARİHİ : …
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/04/2022 tarih ve 2021/… Esas … Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan istinaf karar incelemesinde;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı şirket otel işletmeciliği yapmakta olup, müvekkili ile aralarında ticari bir alım-satım ilişkisi bulunduğunu, aralarındaki anlaşmaya göre müvekkil şirket için 72 adet yatak bazası imal etmiş ve otelde bulunan 24 adet yatak bazasının da tamirini yaptığını, müvekkilinin yapmış olduğu bu hizmetlere karşılık fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiğini, sevk irsaliyesi incelendiğinde irsaliyenin davalı şirketin resepsiyon bölümünde çalışan … isimli şahıs tarafından imzalandığını, müvekkilinin bazaların tamirini yaptığı ve yeni bazalar imal ettiğini, fatura ve sevk irsaliyesi dikkate alındığında bu konuda herhangi bir tereddüt olmadığını, davalı borçlunun ise aldığı hizmetin karşılığını müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla davalı aleyhine Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalı şirketin 07/06/2019 tarihinde haksız olarak borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durduğunu, yapılan itirazda davalı yanın yalnızca borçlu olmadıklarını belirtmiş, bu iddialarını destekleyerek herhangi bir açıklama yapmadığını, davalının itirazının tamamen haksız ve kötü niyetli olup, müvekkilinin alacağını sürümcemede bırakmak amaçlı olduğunu belirterek davalı borçlunun icra takibine yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan davalı-borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili şirket ile davacı işletme arasında yatak bazası tamiri ve imali hususunda sözleşme yapıldığını, bu sözleşme karşılığında davacı işletmenin, baza tamiri ve baza imal edeceğini, müvekkil şirketin ise bu edime karşılık 26.767,02 TL bedeli ifa etmeyi üstlendiğini, davacı işletmenin üzerine düşen yükümlülükleri yani sözleşme konusu bazaların tamirini ve imalini gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin ise gerekli bedeli ödediğini, müvekkili şirketin ödemenin bir kısmını kredi kartı ile yapmak istemiş olup, davacı işletmenin henüz maliyede kaydı olmaması ve işletmesinde pos cihazı bulunmaması nedeniyle davacı işletmenin yanındaki … Gıda isimli market işletmesinden davacı şirketin istemi üzerine yine davacı işletmenin nam ve hesabına marketin pos cihazından kredi kartı ile 27/10/2018 ve 30/10/2018 tarihlerinde toplam 6.860,00 TL ödeme yaptığını, işlem sonucu pos cihazından alınan slipi davacıya teslim ettiklerini, yine müvekkil şirketin, davacı işletme adına borcuna karşılık 3.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkili davalı şirketin 16/10/2018 tarihinde davacı işletme nam ve hesabına … Toptan Gıda isimli market işletmesine kredi kartı ile 5.000,00 TL tutarında bir ödeme daha gerçekleştirdiğini, müvekkili davalı şirketin tüm bu işlemlerine karşılık henüz fatura dahi kesilmemişken, davacı işletmeden yapılan ödemelere karşılık makbuz talep edildiğini, davacı işletmenin henüz maliyede kaydının olmadığın kayıt yaptırır yaptırmaz faturayı ve makbuzu kendisine derhal teslim edeceğini söylediğini, müvekkili şirketin de davacı işletmenin bu beyanlarına güvenerek, davacı işletmeden ödeme makbuzlarını ileriki bir zamanda almayı kabul ettiğini, müvekkili şirketin yapılan sözleşmeye aykırı davranmadığını, gerekli tüm edimlerin ifasını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin uzun yıllardan beri ticari faaliyet sürdüren, çerçevesinde dürüst bir iş adamı olarak tanınan bir kimse olduğunu, müvekkil şirketin 26.767,02 TL gibi küçük bir meblağ için ticari itibarını zedeleyecek biri olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “6100 Sayılı HMK.’nın 114/1-c maddesi delaletiyle HMK.’nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞU NDAN USULDEN REDDİNE” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 17/05/2022 tarihli istinaf dilekçesinde;
Gerekçeli kararın hüküm kısmının 2 numaralı hükmünde dava dosyasının Adana Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğini, davaya bakmaya görevli ve yetkili Mahkemenin Adana Tüketici Mahkemeleri olduğunu, iddia edilen dava konusu imalat tarihlerinde davacının ticari bir kaydının bulunmadığını,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını ve dosyanın Adana Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 06/06/2022 tarihli istinafa cevap dilekçesinde;
Mahkemece İstinaf kararı doğrultusunda Adana Yüreğir Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak müvekkilinin dava tarihi 2020 tarihinde tacir sıfatına haiz olmadığının tespit edildiğini, mahkemenin bu tespite göre değerlendirme yaparak karar verdiğini,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU:
Dava, hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesinden kaynaklı alacak hakkında başlatılan itirazın iptali davasıdır.
6502 sayılı TKHK’nun yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde ” her türlü tüketici işlemi ” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’un 2. maddesi ile ” her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar ” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile,
ı)Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. Şeklindeki düzenlemesiyle de, ” sağlayıcı ” ve ” tüketici işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu’nun 83. maddesi ile ” (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.
(2)Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelemez. ” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden … gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser,… vekâlet, … her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. ” şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunu bu tanımından hareketle, taraflardan birinin tüketici olup olmadığına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
SOMUT OLAYDA, davacı ile davalı arasında -tarafların kabulünde- yatak bazası imalat ve tamiratı hakkında sözleşme olduğu, davacı edimini yerine getirdiğini, ancak davalının iş bedelini ödemediğini, davalı aleyhine Adana 5. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı …, mobilya imalatı işleri ile ilgilenen ve mesleki faaliyet icra eden bir kişidir. Dolayısıyla tüketici değildir.
Taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinin işvereni durumunda olan … Turizm Yat. Tic. San. Ltd. Şti. ise mesleki faaliyetlerini yürüttüğü iş yerine baza tamir ve imalatı yaptırdığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu nedenle davalı da tüketici değildir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin davaya bakmaya görevli ve yetkili Mahkemenin Adana Tüketici mahkemeleri olduğu yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355.maddesine göre, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu husus resen nazara alınabileceğinden Mahkemenin görevi de kamu düzenindendir.
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesince, davacının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesi kapsamında esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlayıcı faaliyette bulunup bulunmadığının araştırılarak, davacının esnaf faaliyetini aşar düzeyde faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi halinde tacir vasfında kabul edilerek görev itirazının reddi ile davaya devam edilmesi, davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırları içerisinde kalması halinde ise davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
Dairemizin 14/10/2021 tarih ve 2021/1435 E., 2021/980 K. Sayılı kararı ile ” tarafların dava tarihi olan 2020 yılı itibariyle tacir sıfatını haiz olup olmadıklarının tespiti gerekir. (Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarih ve 2020/505 E.-2021/107 K. sayılı kararı).) tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırma yapılmadan verilen görevsizlik kararı yerinde değildir” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece dairemizin kaldırma kararından sonra davacı …’ın tacir olup olmadığının tespiti amacıyla Yüreğir Vergi Dairesine müzekkere yazıldığı, yazı cevabının dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında eser sözleşmesi imzalandığı, davalının limited şirket olması nedeniyle tacir olduğu, ancak dosya kapsamından davacının tacir olmadığı gibi, tüketici de olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı yerindedir.
Sonuç itibariyle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf masraflarının, başvuran davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.