Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1185 E. 2022/857 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1185
KARAR NO : 2022/857
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2022
NUMARASI : 2020/… Esas – 2022/… Karar

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. …- Av. …-
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 30/03/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ :
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2022 tarih ve 2020/… E.-2022/… K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili şirket ile karşı taraf arasında akdedilen 01/07/2016 tarihli “… Yemekhane Vrv Cihaz Satın Alma Sözleşmesi” tarihli Sözleşme uyarınca, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak ifa ettiğini, işbu sözleşme ve eklerinde belirtilen malzemelerin, satıma konu malların (iç ve dış Vrv klima sistemleri vd. malzemelerin) çalışır durumda teslimini, devreye alma ve servis hizmetini gerçekleştirdiğini, buna ilişkin teslim ve servis tutanaklarının mevcut olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan garanti ve servis desteğinin ise müvekkili tarafından karşı tarafa sunulduğunu, davalı firmanın garantisi devam eden projeleriyle ilgili kendilerinden talep ettiği ve müvekkilinin cevap vermediği hiçbir arızası, cevapsız kalan talebi ve verilmeyen servis hizmetinin olmadığını, bunun karşısında, sözleşme uyarınca karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve müvekkili tarafından sözleşmeye istinaden garanti olarak verilen … Bankası 26.12.2017 tarihli … sayılı 8.000,00-USD tutarlı teminat mektubunun haksız ve kötüniyetli olarak bozulup tahsil edildiğini, bu hususta karşı tarafa Beyoğlu 20. Noterliğinin 04.12.2018 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle; haksız ve kötüniyetli olarak tahsil edilen teminat mektubunun bedeli olan 8.000,00-$ bedelin ve tüm ferilerinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde müvekkili şirketin hesabına iadesinin ihtar edildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmayınca, haksız tahsil edilen teminat mektubunun iadesi ve cariden kaynaklanan alacaktan dolayı Mersin 1. İcra Müdürlüğü 2019/… E. Sayılı dosyasından davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafın haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu belirterek haksız ve kötüniyetle yapılan itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont avans faizi ve takip masrafları ile birlikte takibin devamına, borçlu alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla haksız yere borca itiraz etmiş olduğundan, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla, davalı (borçlu) aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Taraflar arasında imzalanan 13.07.2016 tarihli sözleşmenin konusunun Irak’da yer alan ve davalı müvekkili taahhüdünde olan … Yemekhane projelerinin VRV dış üniteleri , VRV İç Üniteleri, Montaj aparatları, Klima santralleri, Elektrik ve otomasyon panoları satın alma ve merkezi otomasyon sistemi ,montaj ,uygulama işlerinin davacı tarafından yapılması işi olduğunu, sözleşmenin 8. işletmeye alma başlıklı maddesinin ikinci cümlesinde aynen” Cihazların alıcı tarafından işletmeye alınması için hazır olduğu bildirildiğinde satıcı tarafından ön kontroller yapılacak ve eksikler var ise bu eksiklerin alıcı tarafından tamamlanmasını müteakip işletmeye alınacaktır. Alıcının satıcıya işletmeye alınması için hazır olduğunu satıcıya bildirmesinden sonraki 10 gün içerisinde işletmeye alma yapılacaktır.” sözleşmenin ilgili hükmü uyarınca davacıya, cihazların işletmeye almak üzere hazır olunduğunun 02.10.2017 tarihli e-posta ile müvekkili tarafından bildirildiğini, ancak davacı firmanın sözleşmede yer alan devreye alma süresine riayet etmeyerek cihazları devreye almamış ve müvekkiline gereken eğitimleri vermediğinden, müvekkilinin satın alınan ürünleri devreye alma işini gerçekleştirmeyen davacıya Mersin 5. Noterliği 18.10.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ettiğini, ihtarnamede özetle davacı firmanın sözleşmeden doğan edimlerini yine sözleşmede belirtilen sürelerde yerine getirmediği ve 02.10.2017 tarihinde davacıya devreye almak üzere cihazların hazır olduğu bildirilmesine rağmen sebepsiz olarak cihazların sözleşmede belirtilen sürelerle devreye alınmamış olduğu, ihtarnamenin davacıya tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içinde bahsi geçen cihazın devreye alınması için sahaya gidilmesi, aksi halde sözleşme kapsamındaki cezai şartların işletileceği ayrıca bu süreden sonra 3. bir firma ile cihazın devreye alınacağı ,bu servis bedelinin davacıdan ayrıca talep ve tahsil edileceği, davacının bu süreden sonra sözleşme edimlerini yerine getirmediğinden garanti teminat mektubunuzun işleme alınarak cezai şart olarak tahsil edileceği ve diğer zararlarda yasal yollara başvuru haklarının da saklı tutulduğunun ihtaren bildirildiğini, davacının ihtarnamede yer alan 3 gün içinde cihazların devreye alınmasını sağlayamadığını ve müvekkilinin de artan zararını gidermek için borcunu ifa etmeyen davacı yüzünden üçüncü bir firma ile (…) ücreti karşılığında sistemi devreye aldığını, sözleşmeye göre açıkça borçlarını yerine getirmeyen davacının sözlü olarak, maillerle ve ihtarname keşide edilerek borcunu ifa etmesinin istendiğini ancak defalarca yapılan ihtara rağmen borcunu ifa etmeyen davacı tarafın elde bulunan teminat mektubunun nakde çevrilerek cezai şart olarak gelir kaydedildiğini, davalı müvekkilinin, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle dava dışı üçüncü firmaya yapılan ödemeleri, gecikme cezasını ve diğer menfi ve müspet zararları talep hakkını saklı tutarak, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “Yapılan incelemede, alacaklı … Klima Sanayi Ve Ticaret AŞ tarafından Mersin 1 icra müdürlüğünün 2019/… E sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının davacı tarafından cihaz satın alma sözleşmesi kapsamında davalıya verilen … Katılım Bankası AŞ ye ait 26.12.2017 tarihil ve … sayılı 8.000,00 USD bedelli teminat mektubunun nakte çevrilmesi nedeni ile davacının uğramış olduğu zarara ilişkin alacak olduğu, ödeme emrinin tebilği üzerine süresinde yapılan itiraz nedeni ile takibin durdurulduğu, borçlunun itiraz dilekçesinde alacaklıya borcu bulunmadığını, zira alacaklının sözleşme kapsamında edimini yerine getirmediğini ve ödemezlik definde bulunduklarını belirterek borca itiraz ettiği, akabinde eldeki davanın açıldığı, her ne kadar dava dilekçesi ekinde İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 2019/… başvuru numaralı arabuluculuk başvuru formu sunulmuş ise de, bahsi geçen arabuluculuk başvuru tarihinin 20.03.2019 tarihi olduğu, başvuru formunda 01.07.2016 tarihli satın alma sözleşmesine istinaden bütün edimlerin eksiksiz ifa edilmesine rağmen sözleşmeye aykırı ve haksız olarak karşı tarafça bozulup tahsil edilen 8.000 USD bedelli teminat mektubu bedelinin karşı taraftan tahsili isteminde bulunulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin bu talep üzerinden gerçekleştirildiği, arabuluculuk son tutanağının 27.03.2019 tarihinde düzenlendiği, bu hali ile davacının sanki doğrudan alacak davası açacakmış gibi arabuluculuk yoluna başvurduğu, ancak arabuluculuk son tutanağının düzenlenmesinden sonra 22.04.2019 tarihinde dava konusu icra takibinin başlatıldığı ve itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, eldeki davada davacının takip talebinde belirtilen asıl alacak dışında işlemiş faiz , takip masrafları, işleyecek faiz , icra vekalet ücreti ve İİK 67 maddesi uyarınca icra inkar tazminatı taleplerinde bulunduğu, ancak takip öncesi arabuluculuğa başvurulduğu için söz konusu alacakların arabuluculuk aşamasında müzakere edilmediği, dolayısı ile bu alacaklar yönünden yöntemince bir arabuluculuk başvurusundan bahsedilemeyeceği, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olup takip öncesi yalnızca asıl alacak yönünden arabuluculuğa başvurulmuş olmasının eldeki davada talep edilen diğer alacaklar yönünden arabuluculuk başvuru şartı eksikliğini gidermeyeceği, alacaklının davasını ıslah yolu ile alacak davasına da dönüştürmediği anlaşılmakla netice itibari ile 6325 sayılı kanunu uyarınca arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70- TL harcın peşin alınan 786,52- TL harçtan mahsubu ile fazlaca alınan 705,82 – TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine
3-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı vekiline iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ nin 7/2 maddesine göre hesaplanan ve takdir edilen 5.100,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı kanunun 18/A-14 maddesi uyarınca arabuluculuk aşamasında Devlet tarafından sarf edilen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 30/03/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; Yerel mahkeme kararında, 6325 sayılı kanunun 18/A-14 maddesi uyarınca arabuluculuk aşamasında devlet tarafından sarf edilen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verildiğini ancak arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde sürece katılan taraf vekili avukat lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, 20.11.2021 tarihli AAÜT tebliğinin 16. Madde c fıkrasında “Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde avukat 1.350,00 TL maktu ücrete hak kazanır. ” hükmü bulunduğunu,
Sonuç itibariyle; İstinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkeme kararında yalnızca “Arabuluculuk sürecinde vekalet ücreti”ne dair yeniden hüküm kurulmasına, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı beyanda bulunmamıştır.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İtirazın İptali davasıdır.
Arabuluculuk Kanunu “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesinde:”
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
(3) Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.
(4) Başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
(5) Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.
(6) Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmî kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.
(7) Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.
(8) Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve dokuzuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, beşinci fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.
(9) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
(10) Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.
(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
(15) Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.
(16) Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi hâlinde 6100 sayılı Kanunun 397 nci maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez.
(17) Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür.
(18) Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.
(19) İlgili kanunlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin kabul edilen özel hükümler saklıdır.
(20) Bu bölümde hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır.”
Hüküm tarihinde yürürlükte olan 2022 yılı AAÜT 16. maddesinde: “(1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 9.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.350,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.350,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.” düzenlemesi mevcuttur.
Maddenin başlığı “Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret” olup, madde bu faaliyetler sırasında avukat ile temsil edilme sebebiyle hak kazanılan avukatlık ücretine ilişkindir. Arabuluculuk sürecinde avukat ile temsil halinde hüküm tarihine göre 1.350,00 TL ücrete hak kazanıldığı açıktır. Dolayısıyla Avukat ile temsil olunan taraf için bu borç doğmuştur ve 29/05/1957 tarihli 1957/4-6 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı uyarınca bu bir yargılama gideridir.
Ancak; maddenin (ç) bendindeki “..aynı vekille dava yoluna gidilmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu tarifeye göre belirlenir…” hükmü nazara alındığında aynı vekille dava açılıp, temsil edilme halinde eldeki davada olduğu gibi davalı taraf lehine hükmolunan vekalet ücreti içerisinde bu miktarın da olduğu kabul edilmeli, ayrıca vekalet ücretine mükerrerlik oluşturacak şekilde hükmedilmemelidir.
Sonuç itibariyle; Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talep eden davalıdan peşin alınan 80,70-TL’nin istinaf karar harcının hazineye İRAD KAYDEDİLMESİNE,

3-İstinaf talep eden davalıdan peşin alınan 220,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad KAYDINA,
4-İstinaf masraflarının, başvuran davalı üzerinde BIRAKILMASINA,

5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,

6-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022


Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

” Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır. “