Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1531 E. 2021/1105 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1531 – 2021/1105
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1531
KARAR NO : 2021/1105
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/11/2021

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili firmanın davalı firmadan havuz fıskiye sistemi hizmetinden kaynaklı takibe konu faturadan dolayı alacağının bulunduğunu, takibe konu edilmiş bulunan … tarih … nolu fatura içeriği 127.155,00 USD miktarlı alacağının bulunması nedeniyle borçlu firma ile bir çok kez şifahi görüşmelerde bulunduğunu, ancak borçlu firmanın ödeme yönünde bir netice vermemesi üzerine söz konusu alacağın tahsili için Mersin 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin hizmetini ifa ettiğini ve söz konusu bedeli almaya hak kazandığını, davalının yetki itirazının da yerinde olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulünü, davalının itirazının iptali ile takibin devamını, davalının yetkisizlik itirazının reddini ve davalının haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Öncelikle davacının yetkisiz mahkemede dava açtığını, müvekkili şirketin adresinin Batman olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin de Batman mahkemeleri olduğunu belirtmiş olup, devamla; takibe ve davaya esas faturanın, müvekkili firma ile davacı firmanın Irak’ta kurulacak fıskiye sistemine ilişkin düzenlenen protokole istinaden düzenlendiğini, sözleşmede bütün şartların ayrıntılı olarak açıklandığını, ancak davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan montaj ve çalışır halde teslimat zorunluluğunu yerine getirmediğini, sözleşmeye ve ticari teamüllere aykırı davrandığını, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, öncelikle yetki itirazının kabulü ile davanın reddini, müvekkili lehine alacak miktarının %20 sinden aşağı olmamak kaydı ile tazminata, %10 dan aşağı olmamak üzere para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin … tarihli ön inceleme duruşmasında; “Dava konusu olan sözleşmenin davalının Mersin Şubesi ile yapılmış olması ve şubenin dava tarihi itibariyle faal olması nedeniyle HMK 14/1. Maddesi gereğince davalı vekilinin yetki itirazının esas hükümle birlikte İstinafı kâbil olmak üzere REDDİNE ” şeklinde yetki itirazı yönünden karar verildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:” Davanın kabulüne, davacı alacaklı vekili tarafından, davalı borçlu aleyhine faturaya dayalı olarak Mersin 4. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında 127.155 USD tutarındaki fatura alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla asıl alacağın takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının USD cinsinden 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faizi, avukatlık ücreti ve icra gideri ile tahsiline yönelik icra takibine yönelik davalının itirazının iptali ile takibin devamına, 127.155 USD asıl alacağın %20 si olan 25.431-USD İcra inkar tazminatının icra takip tarihindeki USD Dolar kuru karşılığı TL üzerinden davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili … ve … tarihli istinaf dilekçesinde;
1- Mahkemenin kabul gerekçesi olarak belirttiği, “…hizmetin tamamlanmadığı, montaj ve çalışır halde teslim yükümlülüğünün yerine getirilmediği” savunması açısından dava dosyasına delil sunulmadığı, ispat edilemediği ve faturayı kayıtlarına işlediği…” gerekçesinin dosya içeriği ile çelişkili olduğunu,
2- Süresi içerisinde bildirdikleri delillerinin toplanmamasının ve bir takım kurumlara müzekkere yazılması taleplerinin mahkemece reddedilmesinin de dosya içeriğine ve usule aykırı olduğunu,
3- Mahkemenin havuz sisteminin çalışır vaziyette teslim edilmediğine dair delil bulunmadığı yönündeki gerekçesinin de işin doğası gereği izahtan uzak olduğunu, davacının yargılamanın hiç bir aşamasında sistemin çalışır vaziyette teslim edildiğini ispatlayamadığını, sözleşmeyi salt bir satış sözleşmesi olarak yorumladığını, eğer çalışır vaziyette teslim edildiğine dair bir belge sunulacaksa, bu belgenin müvekkili tarafından değil davacı tarafından sunulması gerektiğini,
4- Yerel Mahkemenin gerekçesinde delil listesinde sunulan, sözleşme, davacı ve davalı şirket yetkilileri arasında yapılan mail yazışma dökümleri, keşif ve diğer deliller konusunda herhangi bir değerlendirme yapmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğunu,
5- Faturanın muhasebe kayıtlarına işlenmiş olmasının, dosyadaki diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde tek başına bir anlamı bulunmadığını,
6- Mahkeme kararında “…dinlenen davacı tanıklarının beyanı ile davalı … İnşaatın verdiği işin tamamının eksiksiz ve çalışır vaziyette teslim edildiğinin beyan edildiği…” gerekçesinin, tanıkların davacı şirket çalışanı olması, diğer çalışanları …’nın maile konu yazışmaları ile çelişmesi nedeniyle dikkate alınacak ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, muhasebe kayıtlarına göre müvekkilinin hala alacaklı görünmesi, ilgili kurumlara müzekkere yazılması talebinin reddi karşısında tanık beyanlarına itibar edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılmasını, davanın reddi ile müvekkili lehine alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatı, % 10’nundan aşağı olmamak üzere para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili … tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline ödeme yapmadığına dair açık imzalı beyanları olduğunu, hal böyle iken yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın yerinde olduğunu, teslimatın ayıplı olduğu hususunun eldeki davanın konusu olduğu varsayılsa bile, davalının bu iddialarını da ispat edemediğini, ispat külfeti taraflarına ait olmadığı halde teslimatın ayıplı olmadığının tanıkların açık beyanları ile ispat edildiğini belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, eser sözleşmesinden doğduğu belirtilen iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davaya konu faturanın davalının ticari defterlerine kaydının yapıldığı bilirkişi incelemesiyle tespit edilmiş, her iki tarafın ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan alacaklı olduğunun görüldüğü, davalı vekilinin mahkemeye verdiği … günlü dilekçesinde ” müvekkil şirketçe davacı kuruma sözleşme koşulları yerine getirilmediği için ödeme yapılmamıştır. ” beyanında bulunulduğu, davalı vekilinin bu beyanı kapsamında takibin dayanağı faturaya yönelik ödeme yapılmadığı kabul edilerek, davalı tarafın “hizmetin tamamlanmadığı, montaj ve çalışır halde teslim yükümlülüğünün yerine getirilmediği” savunması açısından da dava dosyasına delil sunulmadığından ve ayrıca dinlenen davacı tanıklarının beyanı ile davalı … İnşaatın verdiği işin tamamının eksiksiz ve çalışır vaziyette teslim edildiğinin ifade edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
” Fatura, emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (213 sayılı VUK 229. md.). Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (TTK 21/1). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Fatura düzenleyen tacirin TTK’nın 21/2. maddede belirtilen karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdî ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Bu nedenle faturanın TTK’nın 21. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz. ” (Yargıtay 15. H.D. 24.10.2017 tarih ve 2017/1537 E., 2017/3585 K.)
” Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır.
Somut olayda, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin 2. maddesinde “…… fabrika inşaatınızda kullanılmak üzere, aşağıdaki tabloda, özellik ve miktarları bulunan endüstriyel senksiyonel kapıların, inşaatınızda gösterilen ilgili yerlere, nakliye ve montajını kapsar “hükmü bulunmakta olup, bu hükme göre teslim yükümlülüğünün davalı yüklenicide olduğunun kabulü zorunludur. Öyleyse davalı yüklenici bedele hak kazanabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde iş sahibinin iş yerinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. ” (Yargıtay 15. H.D. 08/12/2014 tarih ve 2014/1334 E., 2014/7102 K.)
Yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu işin kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Ayrıca sözleşmede teslim tarihinden itibaren garanti şartı bulunmaktadır.
Davalı taraf cevap dilekçesi ekinde, işin tesliminde yaşanan sorunla ilgili davalı şirket yetkilisi ile yapılan elektronik posta yazışmalarını delil olarak göstermiş, ayrıca keşif deliline başvurmuştur. Mahkemece, davalının gösterdiği bu yazışmayla ilgili araştırma yapılarak, (yazışmada adı geçen kişilerin şirket çalışanı olup olmadığı, tarafların yazışmayı doğrulayıp doğrulamadığı vs.) Irak devleti yetkili makamları yardımıyla tesisin çalışır vaziyette tesliminin yapılıp yapılmadığı, teslime hazır hale getirilip getirilmediğinin tespiti yapıldıktan sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın delilleri tam olarak toplanmaksızın, işin teslimi konusunda sırf davacı yüklenicinin tanıklarının beyanlarına dayanılarak eksik incelemeyle karar verilmiş olması yerinde değildir.
Sonuç olarak: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Kabulüne,
2-HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan 6.402,63-TL nispi istinaf karar harcının talep halinde yerel mahkemece davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yatırılan 162,10- TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad KAYDINA,
6-Davalı tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 87,50-TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, davalı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-Kararın 6100 sayılı HMK’nun 359/3.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince, TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/11/2021


Başkan

*e-imzalıdır.*

Üye

*e-imzalıdır.*

Üye

*e-imzalıdır.*

Katip

*e-imzalıdır.*

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.