Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1435
KARAR NO : 2021/980
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : …
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/10/2021
Adana 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarih ve …. E.- … K. Sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekili istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı şirket otel işletmeciliği yapmakta olup, müvekkili ile aralarında ticari bir alım-satım ilişkisi bulunduğunu, aralarındaki anlaşmaya göre müvekkil şirket için 72 adet yatak bazası imal etmiş ve otelde bulunan 24 adet yatak bazasının da tamirini yaptığını, müvekkilinin yapmış olduğu bu hizmetlere karşılık fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiğini, sevk irsaliyesi incelendiğinde irsaliyenin davalı şirketin resepsiyon bölümünde çalışan … isimli şahıs tarafından imzalandığı, müvekkilinin bazaların tamirini yaptığı ve yeni bazalar imal ettiğini, fatura ve sevk irsaliyesi dikkate alındığında açık olup bu konuda herhangi bir tereddüt olmadığını, davalı borçlunun ise aldığı hizmetin karşılığını müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla davalı aleyhine Adana …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalı şirketin … tarihinde haksız olarak borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durduğunu, yapılan itirazda davalı yanın yalnızca borçlu olmadıklarını belirtmiş, bu iddialarını destekleyerek herhangi bir açıklama yapmadığını, davalının itirazının tamamen haksız ve kötü niyetli olup, müvekkilinin alacağını sürümcemede bırakmak amaçlı olduğunu belirterek davalı borçlunun icra takibine yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan davalı-borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkil şirket ile davacı işletme arasında yatak bazası tamiri ve imali hususunda sözleşme yapıldığını, bu sözleşme karşılığında davacı işletme, baza tamiri ve baza imal edeceğini, müvekkil şirket ise bu edime karşılık 26.767,02 TL bedeli ifa edeceğini üstlendiğini, davacı işletme üzerine düşen yükümlülükleri yani sözleşme konusu bazaların tamirini ve imalini gerçekleştirdiğini, müvekkil şirket ise gerekli bedeli ödediğini, müvekkil şirket ödemenin bir kısmını kredi kartı ile yapmak istemiş olup, davacı işletmenin henüz maliyede kaydı olmaması ve işletmesinde pos cihazı bulunmaması nedeniyle davacı işletmenin yanındaki … Gıda isimli market işletmesinden davacı şirketin istemi üzerine yine davacı işletmenin nam ve hesabına marketin pos cihazından kredi kartı ile …. ve …. tarihlerinde toplam 6.860,00 TL olmak üzere ödeme yapmış, işlem sonucu pos cihazından alınan slipi davacıya teslim ettiklerini, yine müvekkil şirket, davacı işletme adına borcuna karşılık 3.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkil davalı şirket … tarihinde davacı işletme nam ve hesabına … Toptan Gıda isimli market işletmesine kredi kartı ile 5.000,00 TL tutarında bir deme daha gerçekleştiğini, müvekkil davalı şirket tüm bu işlemlerine karşılık henüz fatura dahi kesilmemişken, davacı işletmeden yapılan ödemelere karşılık makbuz talep etmiş, davacı işletme henüz maliyede kaydının olmadığın kayıt yaptırır yaptırmaz faturayı ve makbuzu kendisine derhal teslim edeceğini söylemiş müvekkil şirket de davacı işletmenin bu beyanlarına güvenerek, davacı işletmeden ödeme makbuzlarını ileriki bir zamanda almayı kabul ettiğini, müvekkil şirketin yapılan sözleşmeye aykırı davranmamış gerekli tüm edimlerin ifasını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin uzun yıllardan beri ticari faaliyet sürdüren, çerçevesinde dürüst bir iş adamı olarak tanınan bir kimse olduğunu, müvekkil şirketin 26.767,02 TL gibi küçük bir meblağ için ticari itibarını zedeleyecek biri olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “Somut uyuşmazlığın, Adana… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu ilamsız takip alacağına dair davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı ile iptalinin gerekip gerekmediği, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarı olduğu, taraflar arasındaki temel ilişkide tarafların sıfatları ve taraflar arasında ticari işletmelerini ilgilendiren bir hususa rastlanmamış olması da göz önüne alındığında, davanın ticari dava olmadığı, Mahkememizin görevsiz olduğu, asıl görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca davada mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nun 115. Maddesi ;” Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” ve HMK’nun 138. Maddesi; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükümleri uyarınca, eldeki davanın görevsiz mahkemede açıldığı anlaşılmakla HMK.’nın 114/1-c ve 115/1-2 maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle, davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine”
şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili … tarihli istinaf dilekçesinde; Gerekçeli kararın hüküm kısmının 2 numaralı hükmünde dava dosyasının Adana Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, davaya bakmaya görevli ve yetkili Mahkeme Adana Tüketici mahkemeleri olduğunu,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine cevapla; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin yapmış olduğu yatak bazılarını davalının otel işletmesinde kullandığı ve davalının bu işletmeden gelir elde ettiği açıkça görülmekte olup bu hususlarda ihtilaf bulunmadığını, davalı dava konusu faturalara ilişkin yapılan işten gelir temin ettiğinden tüketici olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Bu sebeple de görevli mahkemenin Adana Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğundan söz edilemeyeceğinden istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU:
Dava, hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesinden kaynaklı alacak hakkında başlatılan takipte itirazın iptali isteğidir.
6502 sayılı TKHK’nun yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde ” her türlü tüketici işlemi ” olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’un 2. maddesi ile ” her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar ” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile,
ı)Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k)Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l)Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. Şeklindeki düzenlemesiyle de, ” sağlayıcı ” ve ” tüketici işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu’nun 83. maddesi ile ” (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.
(2)Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelemez. ” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden … gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser,… vekâlet, … her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, … ifade eder. ” şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunu bu tanımından hareketle, taraflardan birinin tüketici olup olmadığına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında -tarafların kabulünde- yatak bazası imalat ve tamiratı hakkında sözleşme olduğu, davacı edimini yerine getirdiğini, ancak davalının iş bedelini ödemediğini, davalı aleyhine Adana …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı …, mobilya imalatı işleri ile ilgilenen ve mesleki faaliyet icra eden bir kişidir. Dolayısıyla tüketici değildir.
Taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinin işvereni durumunda olan … Yat. Tic. San. Ltd. Şti. ise mesleki faaliyetlerini yürüttüğü iş yerine baza tamir ve imalatı yaptırdığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu nedenle davalı da tüketici değildir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin davaya bakmaya görevli ve yetkili Mahkemenin Adana Tüketici mahkemeleri olduğu yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355.maddesine göre, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu husus resen nazara alınabileceğinden Mahkemenin görevi de kamu düzenindendir.
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesince, davacının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesi kapsamında esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlayıcı faaliyette bulunup bulunmadığının araştırılarak, davacının esnaf faaliyetini aşar düzeyde faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi halinde tacir vasfında kabul edilerek görev itirazının reddi ile davaya devam edilmesi, davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırları içerisinde kalması halinde ise davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğundan, görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
O halde ilk derece mahkemesince ( yukarıda belirtilen tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırmalar yapılıp, tarafların dava tarihi olan 2020 yılı itibariyle tacir sıfatını haiz olup olmadıklarının tespiti gerekir. (Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarih ve 2020/505 E.-2021/107 K. sayılı kararı).) tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırma yapılmadan verilen görevsizlik kararı yerinde değildir.
Sonuç itibariyle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 maddesi uyarınca davalı vekili istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkemenin kararının HMK’nın 353/1-a-3, 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355 ve 353/1-a.3 maddesi uyarınca kamu düzeni nedeniyle Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … E.- … K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın gereği için kararı veren yerel Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf talep eden davalıdan peşin alınan 59,30-TL karar ve ilam harcının Hazineye irad KAYDEDİLMESİNE,
5-İstinaf talep eden davalıdan peşin alınan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad KAYDEDİLMESİNE,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 359/3.maddesi uyarınca, kararın yerel Mahkemece TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021
…
Başkan
…
*e-imzalıdır*
…
Üye
…
*e-imzalıdır*
…
Üye
…
*e-imzalıdır*
…
Katip
…
*e-imzalıdır*
” Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır. “