Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/455
KARAR NO : 2022/617
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACILAR : … … …
1-…
2-…
3-…
5-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : …
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas-… Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacılar ve davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkillerinin, müteveffa … …’in mirascıları olduklarını, muris … … ile davalı arasında 16/02/2017 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince, davalı şirketin Adana ili, Sarıçam İlçesi … ada, … parseldeki inşaatın sözleşmede kararlaştırılan işlerinin … … tarafından yapılacağını, karşılığında işlerin bitiminden sonra Adana İli, Seyhan İlçesi … ada, … parsel, … Blok … kat … nolu dairenin tapusunun … …’e verileceğini, murisin söz konusu işleri yapmaya başladığını ancak 16/08/2018 tarihinde vefat ettiğini, bu nedenle sözleşmenin sona erdiğini, yapılan işlerin bedelinin Adana …. SHM ‘nin … D.İş sayılı dosyasında 231.366,09 TL olarak tespit edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını beyan ederek 231.366,09 TL’nin, 14/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili ile muris … … arasında 16/02/2017 tarihinde Malzemeli İş Karşılığı Satış Sözleşmesi imzalandığını, davacıların murisinin sadece A Blok kablosunun döşenmesi ve B Blok tavan borularının çekimini yaptığını, tespit dosyasındaki tüm işlemlerin muris tarafından yapılmadığını, müvekkili şirketin, babası … … ile ortak elektrik işi yapan … ile görüşmeler yaptığını, sözleşmeye sadık olduklarını, iş bitiminde sözü geçen dairenin devrinin gerçekleştirileceğini bildirdiklerini, ancak davacının döviz kurlarındaki hareketliliği sebep göstererek buna yanaşmadığını, mirasçı …’in aynı işi yapmaya devam ettiğini, bundan dolayı sözleşmedeki sorumluluğunun da devam ettiğini, mirasçının sorumluluktan kaçması nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:
“1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
172.500,00 TL nin 14/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine ,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili 03/02/2020 tarihli istinaf dilekçesinde;
Dava konusu alacakları hakkında dava açılmazdan evvel tespit davası açıldığını, noter ihtarı gönderildiğini, davalının tüm tebligatları usulüne uygun biçimde aldığını, yasal süreler içerisinde hiçbir tebligata itiraz etmediğini, bu haliyle 231.066,09 TL olan müddeabihin kesinleştiğini,
Davada 231.066,09 TL olarak belirlenen ve uyuşmazlık konusu olmayan davalı şirketin hiçbir aşamada itiraz etmediğini ve bu nedenle tarafları lehine usuli kazanılmış hak doğmuş bulunan imalat bedelinin üzerinden karar verilmesi gerektiğini, dava konusu sözleşmede imalat bedelinin belirlenmemiş olsa bile imalat bedeli davalıya tebliğ edildiğini ve kesinleştiğini,
Sözleşme bedelinin 172.500,00 TL olduğuna kanaat getirilirse imalat ve daire bedeli arasındaki farkın taraflarına ödenmesini talep ettiklerini, dava konusu sözleşme bedelinin rakamsal olarak belirlenmemiş esere karşı başka bir eser ödenmesi kararlaştırıldığını, taşınmazın yarı değerinin yanlar arasında kararlaştırıldığını, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olacağını, yüklenicinin sözleşmenin yeni koşullarına uyma istemi hakkına sahip olduğunu ve karşı tarafın dönme hakkına sahip olduğunu, yüklenicinin fesih hakkını kullanabileceğini,
Son birkaç yıl içerisinde döviz fiyatlarının aşırı yükselmesiyle inşaat ve imalat fiyatlarının aşırı yükseldiğini, satılmayan dairelerin artması nedeniyle taşınmaz fiyatları da fazlaca düştüğünü, bu inşaat sektöründeki dalgalanmaların mücbir bir sebep olduğunu, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda imalat bedelinin 2018 yılı itibariyle 231.366,09 TL olduğunu, bağımsız bölüm değerlendirmesinde ise 172.500,00 TL olduğu beyan ettiğini,
Davalı yararına nispi vekalet ücretinin tayin edilmesi hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,
Sonuç itibariyle: Yerel mahkemece verilen kararın, kabul edilmeyen 58.866,09 TL alacakları yönünden ve davalı yararına hükmedilen 6.825,00 TL vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 21/01/2020 tarihli istinaf dilekçesinde;
Yargılama süresince müvekkiline gönderilen tebligatların, 7201 sayılı Tebligat Kanunua göre usulüne uygun yapılmadığını,
16/02/2017 Tarihli Malzemeli İş Karşılığı Satış Sözleşmesinin, müvekkili ile davacıların murisi … arasında imzalandığını, normal şartlar altında yaklaşık 2 yıl içinde anılan işlerin bitmesinin beklendiğini, müvekkiline göre davacıların murisinin sadece A blok kablosunun döşenmesi ve B blok tavan borularının çekimini yaptığını, delil tespit dosyasındaki tüm işlemlerin davacılar murisi tarafından yapılmadığını, muris ve oğlu ile iş yapıldığını ve sözleşmeye sadık kalıp taahhüt edilen dairenin devrinin gerçekleşebileceğini bildirdiklerini, davacının döviz kurlarını öne sürerek yanaşmadığını, eser sözleşmesi koşullarının burada oluşmadığını, mirasçının aynı işi yapmaya devam ediyor olması sebebiyle sorumluluğunun devam ettiğini, mirasçının sorumluluktan kaçtığını ve müvekkilinin işini de yapmayarak ekonomik zarara sebebiyet verdiğini, davanın haksız olduğunu,
belirterek,
Sonuç itibariyle: İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesine karşı cevapla;
Davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas:
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici, ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılmalıdır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarih ve 2019/3674 E.-7113 K. sayılı kararı)
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1). 5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır. TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez. 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun …. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda ilk derece Mahkemesince, davalının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesi kapsamında esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlayıcı faaliyette bulunup bulunmadığı araştırılarak davalının esnaf faaliyetini aşar düzeyde faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi halinde tacir vasfında kabul edilerek davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi, davalının faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırları içerisinde kalması halinde ise davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğundan görev itirazının reddi ile davaya devam edilmesi yerine görevsizlik kararıyla dosyanın Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde değildir. (Adana BAM 6. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarih ve 2020/1170 E.-786 K. sayılı kararı)
Eser sözleşmesi TTK.da düzenlenmemiş olmakla birlikte tarafların tacir olup olmadığı, işin ticari olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesi yerinde değildir.
Mahkemece yapılacak araştırma sonucunda tarafların tacir oldukları ve işin ticari olduğunun belirlenmesi durumunda görevli mahkeme ticaret mahkemesi olacaktır. Aksi taktirde davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir ve görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekir.
Sonuç itibariyle: Taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmeye alınmaksızın, 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesine istinaden kamu düzeni nedeniyle HMK’nın 353/1-a-… maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmeye alınmaksızın, 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesine istinaden kamu düzeni nedeniyle HMK’nın 353/1-a-… maddesi uyarınca Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas-… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılardan alınan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacılara İADESİNE,
…-Davalıdan alınan 2.946,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-Davacılardan ve davalıdan toplam alınan 297,20-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye İRAD KAYDEDİLMESİNE,
6-Yargılama giderlerinin davacılar ve davalı üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, davacılar lehine istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/….maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/05/2022
…
Başkan
…
*e-imzalıdır.*
…
Üye
…
*e-imzalıdır.*
…
Üye
…
*e-imzalıdır.*
…
Katip
…
*e-imzalıdır.*
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanununa göre elektronik olarak imzalanmıştır.