Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/209 E. 2022/1107 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/209
KARAR NO : 2022/1107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI : 2013/… Esas – 2019/… Karar

DAVACI : … -…-
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : … DEMİR METAL HIRD. İNŞ. HARF NAK. TEKS. OTO. EL
TUR.SAN.TİC.TAAH.PAZ.İTH.İHR.LTD.ŞTİ.
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : Davacı, 09/10/2019- Davalı,14/10/2019
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih ve 2013/… E.-2019/… K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili ile davalı şirket arasında 30/12/2012 tarihli taşeron sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme gereğince müvekkilinin taşeron olarak davalı şirkete ait inşaatta işe başladığını, sözleşme hükümlerinin davalı şirket tarafından ihlal edildiğini, davalı şirkete 18/07/2012 tarihinde Adana 9. Noterliğinin … yevmiye numarası ile sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname çekildiğini, davalı şirket ihtara cevap vermediğini, Adana 3. Sulh Mahkemesinin 2012/… D.İş sayılı dosyası ile davalı şirkete ait inşaatta delil tespiti yapıldığını, yapılan tespit neticesi bilirkişi tarafından müvekkilinin davalı şirketten 304.160,00TL alacaklı olduğuna dair hesaplama yaptığını, Adana 2. Müdürlüğü’nün 2013/… sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ise takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı ile müvekkili şirket arasında müvekkiline ait Adana ili, Seyhan İlçesi, … Mah., … sok. üzerindeki 3 bloklu inşaatın yapımına ilişkin ( 30/12/2010 tarihli sözleşmenin dava dilekçesinin ekinde müvekkiline tebliğ edilmemekle) dosyada bulunan 16/05/2011 tarihli sözleşme bulunduğunu, bu sözleşmeye göre davacının taahhüt ettiği işleri eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi halinde 376.000,00-TL bedele hak kazanacağını, ancak davacının edimini yerine getirmediğini, protokolde belirtilen ve kendisine ait malzemelerin hiçbirini almadığını, malzemelerin müvekkili tarafından satın alındığını, davacının taahhüt ettiği işleri müvekkilinin tamamladığını, Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/… D.İş sayılı dosyada yapılan tespiti kabul etmediklerini, raporun davacının beyanlarına göre düzenlendiğini, işin eksik yapıldığını, eksiksiz ifa olsaydı işin yapımına yarar malzemelere ait faturaları ve hakediş faturalarının da dosyaya ibraz edilmiş olması gerektiğini, yine diğer taraftan tespit raporunda belirtilen ve inşaat sahasında kaldığı belirtilen malzemelerin 12/09/2012 tarihli protokol ile davacıya teslim edildiğini, raporda belirtilen diğer malzemelerin de müvekkiline ait olduğunu beyan ederek davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:” Tarafların götürü bedel karşılığı imzaladıkları eser sözleşmesi gereğince davacı tarafından bir kısım işlerin yapıldığı daha sonra sözleşmenin davacı tarafından feshedildiği, davacının fesih tarihine kadar yaptığı işlerin bedellerini isteyebileceği, icra takip talebinde 250.660,00-TL imalat bedeli ve ayrıca 53.500,00-TL malzeme bedeli olmak üzere 304.160,00-TL talep edildiği, davalının ödediği nakit para, davacının çektiği kredi nedeniyle davalının yaptığı ödeme, sözleşmeye göre davacının temin etmesi gereken demir dışındaki diğer inşaat malzemelerinin bedeli ve ayrıca 12/09/2012 tarihli protokol ile davacıya iade edilen demir direklerin bedeli düşüldüğünde davacının herhangi bir alacağının kalmadığı, keza davalı tarafından ibraz edilen malzeme bedellerine ait faturaların kendisi tarafından ödendiğinin davacı tarafından ispatlanmadığı, bu konudaki ispat yükünün kendisine düştüğü, diğer taraftan delil tespiti için yapılan keşif sırasında inşaat sahasında görülen ve tespit raporunda bedelleri gösterilen araçların (200 adet demir direk, 2 adet yük asansörü, 1 adet sıva asansörü ve tabliye kalıp kerestesi,) davacıya ait olduğu konusunda da delil bulunmadığı, kaldı ki bunlardan bir kısmının iade alındığının davacının da kabulünde olduğu, bu araçların tamamının davacıya ait olduğu kabul edilse dahi sonucun değişmediği, davanın ispatlanamadığı, davacı tarafından yemin deliline de dayanılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. İcra takibinin kötü niyetli olarak başlatıldığı ispatlanamadığından, davalının kötüniyet tazminatının reddine …,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 09/10/2019 tarihli istinaf dilekçesinde;
1-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi mevcut dosya kapsamında taraflar arası alacak miktarının tespiti amacıyla iki farklı bilirkişi raporu aldığını, birinci rapora göre müvekkili davacının davalı tarafından yaptığı işin bedeli olarak alacak miktarı 265.011,00 TL olarak tespit edildiğini, tarafların iddiasını tespit amacı ile tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verildiğini, müvekkilinin ticari defterinin olmadığını beyan ettiğini, davalının ise defterleri ibraz etmediğini, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin tarafların ibraz ettiği belgeleri dayanak alarak ikinci bir bilirkişi incelemesi yapıldığını ve bu raporda davacı müvekkilinin toplamda 265.012,00 TL alacağının olduğunu, davalının 37.254,00 TL (16.05.2011 tarihli protokol) ve 53.750,00 TL (Ziraat Bankasına kredi ödemesi) ödeme yaptığını bunun sonucunda müvekkilinin 174.008,00 TL tutarında bakiye alacağının olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından mahkemeye daha sonra 221.147,39 TL tutarındaki malzeme faturası ibraz edildiğini, davalı tarafın sunmuş olduğu bu faturalar, müvekkilinin alacak hanesinden düşülerek alacağının bulanmadığına kanaat getirildiğini ve davanın reddedildiğini,
2- Davalı tarafından mahkemeye sunulan 221.147,39 TL tutarındaki malzeme faturası doğrulaması için istenmesine rağmen ticari defter ibrazında bulunulmadığını, ticari faturaların ticari defterlere işlenildiği ve bu defterler düzenli tutulduğu takdirde kesin delil niteliği taşıyacağını, davalı tarafın ticari defterleri incelenmeden müvekkili aleyhine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu,
3-Dosyada yer alan telefon mesajlaşmalarına dair dökümlerde de davalı yanın borcu açıkça kabul ettiğini,
4-Davalı vekilince sunulan 12.09.2012 tarihli protokol, sözleşmede belirtilen demirlerin teslimi olarak gösterildiğini, ancak protokolde bahsi geçen demirlerle( demir kalıplar), sözleşmede belirtilen demir (inşaatta kullanılan demir) malzemelerin farklı malzemeler olduğunu,
5-Davaya konu faturalardaki beton ve diğer malzeme miktarı, gerek davacı ile davalı arasındaki sözleşmede belirtilen iş gerekse davalı tarafın yapmış olduğu tüm iş için çok fazla olduğunu, bununla birlikte faturaların çoğunda sevk irsaliyesi bulunmadığını, irsaliyeli faturalarda da teslim edilen kısım bilgisi geçmediğini,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 14/10/2019 tarihli istinaf dilekçesinde; Davacı tarafın, 250.660,00-TL imalat bedeli ve 53.500,00-TL malzeme bedeli olmak üzere toplam 304.160,00TL talep ettiğini, müvekkili şirketin 37.254,00-TL + 53.750,00-TL= 91.004,00-TL tutarındaki ödemeleri, davalının ibraz ettiği faturalardan protokol tarihinden sonraya ait olan 221.147,39-TL tutarındakiler ve 12/09/2012 tarihli protokolde davacıya teslim edildiği belirtilen 150 adet demir direğin bedeli olan 4.500,00-TL düşüldüğünde 12.491,39-TL fazla ödeme ortaya çıktığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacının alacaklı olduğundan bahisle icra takibi ve açtığı iş bu davada, müvekkili firmadan alacaklı olmadığını aksine müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğu düşünüldüğünde davacının kötü niyetli olduğunu ve haksız menfaat elde etmek amacı ile icra takibi başlattığını bu nedenle yerel mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Sonuç itibariyle; Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.05.2019 tarihli 2013/… E. 2019/… K. sayılı kararındaki “ davalının kötü niyet tazminatına yönelik talebin reddine” ilişkin kararının bozulmasını ve lehlerine hükmedilen “davanın reddine” dair kararın onanmasını talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taşeron Sözleşmesi, protokol, mal teslimine ilişkin belge, faturalar, ihtarname fotokopileri, v.s. dosyaya konmuş,
Taraflar arasında imzalanan “Protokol Sözleşmesi” başlıklı 30/12/2010 tarihli Taşeron Sözleşmesinin incelenmesinde:” A, B, C Bloklarda bulunan tablalar için A Blokta …. Kat, B Blokta …. Kat, C Blokta … Kat artı A,B,C Bloktaki merdiven üstleri dahil kalıp ve malzemeleri …’e ait olup, demir malzemesi …’e ait olarak işçiliği karşılığında B blokta bulunan kat: .. no :..(GDK) ve kat: … no :…(GDK) daireler artı 90.000,0TL nakit olmak üzere toplam 376.000,00TL karşılığında yapmayı taahhüt etmiştir.
Not: 1640 m3 ten aşağı olan beton parası …’e iade edilecektir.1640 m3 ten fazla çıkarsa … tarafından ödenecektir. Çalışan işçilerin sigorta girişleri … tarafından yapılacaktır.” şeklinde karşılıklı taahhütler içerdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından dosyaya sunulan teslim alan olarak davacı …, teslim eden olarak … imzalarını taşıyan “Protokol” başlıklı belgenin:” 12/09/2010 tarihinde kendi isteğimle Koçmette bulunan kendi malım olan (100 adet) çelik pano (150 adet 5×10) yani beşe on ve demir direğin tamamını aldım.” şeklinde ifadeler içerdiği, altındaki imzanın da davacı tarafından inkar edilmediği anlaşılmıştır.
Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2013/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde: Alacaklının …, borçlunun … Demir Metal Hırd. İnş. Harf. Nak. Teks. Oto El. Tur. San. Tic. Taah. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti. olduğu,Adana 3.Sulh Hukuk Mahkeesinin 2012/… D. İş sayılı dosyasına ibraz edilen 10/10/2012 tarihli bilirkişi raporu takip dayanağı yapılarak toplam 304.160,00 TL üzerinden ilamsız icra yolu ile takip yapıldığı,ödeme emrinin 14/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 15/03/2013 tarihli dilekçe ile süresinde takibe, yetkiye, borca, faize itiraz edildiği, 18/03/2013 tarihinde takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu anlaşılmıştır.
Adana 3.Sulh Hukuk Mahkeesinin 2012/… D. İş sayılı dosyasının inlenmesinde; Tespit isteyenin …olduğu, aleyhinde tespit istenenin … Demir Metal Hırd. İnş. Harf. Nak. Teks. Oto El. Tur. San. Tic. Taah. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti. olduğu, tespit konusunun tespit isteyenin Adana ili, Seyhan İlçesi, … Mah., … sok. Üzerindeki 3 bloklu inşaatın yapımına ilişkin protokol ile üstlendiği edimlerini yerine getirip getirmediğinin tespiti olduğu, 04/10/2012 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, tespit isteyenin 250.666,00 TL imalat bedeli,53.500,00 TL değerinde malzeme bedeli olduğunun tespit edildiği, işbu tespite ilişkin bilirkişi raporuna karşı taraf … Demir Metal Hırd. İnş. Harf. Nak. Teks. Oto El. Tur. San. Tic. Taah. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti.’nce itiraz edildiği görülmüştür.
Adana 9. Noterliği’nin 18/07/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin …, muhatabın … Demir Metal Hırd. İnş. Harf. Nak. Teks. Oto El. Tur. San. Tic. Taah. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti. olduğu, ihtar konusunun 30/12/2010 tarihli sözleşmenin haklı nedenlerle feshi ile 376.000,00 TL’nin faiziyle birlikte 7 gün içinde ödenmesine ve inşaat alanında kalan malzeme ve ekipmanların iadesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
SOMUT OLAYDA:
T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici, ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılmalıdır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarih ve 2019/3674 E.-7113 K. sayılı kararı)
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1). 5362 nolu Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde Esnaf ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır. TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez. 21.07.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda ilk derece Mahkemesince, davalının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesi kapsamında esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlayıcı faaliyette bulunup bulunmadığı araştırılarak davalının esnaf faaliyetini aşar düzeyde faaliyette bulunduğunun tespit edilmesi halinde tacir vasfında kabul edilerek davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi, davalının faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırları içerisinde kalması halinde ise davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğundan görev itirazının reddi ile davaya devam edilmesi yerine görevsizlik kararıyla dosyanın Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi yerinde değildir. (Adana BAM 6. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarih ve 2020/1170 E.-786 K. sayılı kararı)
Eser sözleşmesi TTK.da düzenlenmemiş olmakla birlikte tarafların tacir olup olmadığı, işin ticari olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesi yerinde değildir.
Mahkemece yapılacak araştırma sonucunda tarafların tacir oldukları ve işin ticari olduğunun belirlenmesi durumunda görevli mahkeme ticaret mahkemesi olacaktır. Aksi taktirde davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir ve görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekir.
Sonuç itibariyle: Taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmeye alınmaksızın, 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesine istinaden kamu düzeni nedeniyle HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmeye alınmaksızın, 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesine istinaden kamu düzeni nedeniyle HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih ve 2013/… E.-2019/… K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacıdan alınan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-Davalıdan alınan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-İstinaf başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL’nin Hazineye GELİR KAYDINA,
6-İstinaf başvuru sırasında davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL’nin Hazineye GELİR KAYDINA,
7-Yargılama giderlerinin davacı ve davalı üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, taraflar lehine istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/10/2022


Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

” Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır. “