Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1408 E. 2023/1271 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1408
KARAR NO : 2023/1271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2018
NUMARASI : … Esas- … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ :27/02/2020
İSTİNAF KARAR TARİHİ :24/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :24/11/2023
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2018 tarihli, … Esas, … Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin duruşma istemli istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten 13/07/2012 tarihinde 8’lik naturel kilit parke taşı ( 6.750,00-TL), 20’lik kırmızı bordür (150,00-TL), kat silmesi (350,00-TL) ve 3’lük düz fuga (336,00-TL) olmak üzere toplam kdv dahil 8.892,48-TL tutarında malzeme aldığını, müvekkili şirketin sattığı bu malzemelerin döşemesini ve işçilik payını üstlenerek edimini ifa ettiğini, müvekkilinin tam ve eksiksiz edimi karşısında para borcunun gereği gibi yerine getirilmediğini, davalı tarafından 17/07/2012 tarihinde 2.500,00-TL, 25/07/2012 tarihinde 1.000,00-TL ödeme yapıldığını, bakiye 5.292,48-TL’nin ödenmediğini, bu miktarın tahsili için Adana 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden 13/03/2015 tarihinde takip başlatıldığını, takibe haksız ve hukuksuz olarak itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu, satılan malzemelerin müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ait binaya döşendiğini, ifanın tam eksiksiz olarak yerine getirildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, duruşmalara katılmamış, savunma getirmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacıya ait ticari defterlerin mevzuata uygun tutulmadığı, davalının vergi dairesine dava konusu faturayı bildirdiği, davacının davalıdan yapılan tahsilatı defterine işlemediği, davacının yevmiye defterinde davalıya ait borcun olmadığı, borcun tahsil edilerek sıfırlandığı kaydının bulunduğu, davacı vekilince bu kaydın silinmesinin sehven yapıldığının beyan edildiği, kayıt işleminin sahibi aleyhine delil olduğu, davacının bu kaydı sehven silindiğine ilişkin beyanını senetle ispatlayamadığı, sonuç olarak davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair ticari defterlerde kayıt bulunmadığı, kayıt hatası iddiasının ise davacı tarafça ispat edilemediği, bu şekilde icra takibine konu fatura bedelinin ödendiğinin kabulünün gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, davalı tarafın vekili olmadığı için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili 27/02/2020 tarihli istinaf dilekçesinde; 04/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili şirkete ait defterlerin incelendiğini, 14/07/2012 tarihli … elge nolu, … yevmiye numaralı fatura ile davalıdan 8.892,48-TL fatura alacağının bulunduğunun, 31/12/2012 tarihinde ise bu alacağın ödendiğinin belirtildiğinin tespit edildiğini, her iki tarafın maliyeye verdiği BS/BA formlarında davacı müvekkilinin davalıya KDV hariç 7.536,00-TL tutarında mal verdiğinin görüldüğünü, ancak davalı şirketin icra takibine itirazında kendilerine herhangi bir mal satılmadığını, faturalarının kendilerine tebliğ edilmediğini iddia ettiklerini, maliyeye yapılan beyan karşısında davalının itirazının haksız ve hukuksuz olduğunu, davalı şirketin defterlerini ibraz etmediğini, maddi gerçeğin ortaya çıkmasından kaçındığını, icra takibine yaptığı itirazın dayanaktan yoksun olduğunu, davacıya ait defterde 31/12/2012 tarihli kayıtta dava konusu bedelin tahsil edildiği yazılmış ise de, bu işlemin hataen yapıldığını, bu miktarın ödenmediğini, salt ticari defterde bulunan hatalı kaydın karara esas alınamayacağı davalı şirketin 09/07/2012 tarihinde 2.500,00-TL, 25/07/2012 tarihinde ise 1.000,00-TL olmak üzere toplam 3.500,00-TL ödeme yapıldığını, bakiye 5.292,48-TL’nin faizi ile birlikte ulaştığı 7.164,61-TL’nin tahsili için yapılan icra takibine haksız gerekçelerle itiraz edildiğini, bilirkiş raporlarında davalı şirket kayıtlarında 8.892,48-TL alacağı ilişkin fatura kaydının olduğunun tespit edildiğini, bu bedelin ödendiğine ilişkin kayıt bulunmadığını, davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili 18/03/2020 tarihli istinaf dilekçesinde; davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığı şeklindeki hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini, dosyaya vekalet sunulduğunu, bilirkişi raporlarının bir kısmının ve gerekçeli kararın vekile tebliğ edildiğini ileri sürerek bu yöne ilişkin istinaf başvurusunda bulunmuş ise de, istinaf dilekçesinde havale olmadığı, dilekçenin UYAP üzerinden gönderilmediği, UYAP kaydında istinaf dilekçesine rastlanılmadığı, istinaf başvurusuna ilişkin harçların yatırılmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER: İstinaf incelemesine esas olmak üzere,
Yerel mahkeme dosyası içerisinde bulunan bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Adana 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, vergi dairesinden ilgili evrakların gönderilmesinin istenildiği,
Dosya içerisinde ve UYAP’ta icra dosyasına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı,
5 Ocak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08/09/2015 tarihli, … sayılı cevabı yazısında; davacının ısı, ses veya titreşim yalıtımı ile diğer inşaat tesisatı faaliyeti ile iştikal ettiği, davacının 2012 Temmuz dönemi kayıtlarının incelenmesinden davalıya mal-hizmet satışı sonucu düzenlenmiş 13/07/2012 tarihli … sayılı fatura bulunduğu, faturanın 7.536,00-TL KDV’sinin 1.356,48-TL olduğunun bildirildiği,
Seyhan Vergi Dairesi Müdürlüğünün 10/06/2016 tarihli, … sayılı cevabi yazısında; davalı şirketin internet üzerinden sunduğu, 2012 yılına ait BA/BS formlarının gönderildiği, ekte sunulan formlardan Temmuz 2012’ye ait, 30/08/2012 onay tarihli BA formunda davacı şirketten kdv hariç 7.536,00-TL tutarında mal ve hizmet alındığına ilişkin kayıt bulunduğu,
Bilirkişi Mehmet Oya tarafından sunulan 14/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının davalıya sattığı malzemelere ilişkin olarak 13/07/2012 tarihli, 148757 sayılı 7.536,00-TL ve 1.356,48-TL kdv olmak üzere toplam 8.892,48-TL tutarında fatura düzenlediği, davacının BS, davalının BA formu ile bildirimde bulunduğu, ayrıca davalının 09/07/2012 tarihinde 2.500,00-TL, 25/07/2012 tarihinde 1.000,00-TL nakit ödemesinin bulunduğu, ilgili mevzuat uyarınca 2010 yılında 5.000,00-TL’nin üzerindeki mal ve hizmet satışlarını bildirileceği, tarafların ilgili düzenleme uyarınca gerekli bildirimleri yaptığı, davacının davalıdan 7.164,61-TL alacağının bulunduğunun bildirildiği,
Mali Müşavir … … tarafından hazırlanan 04/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın defterlerinin mahallinde incelendiği, defterlerin mevzuata uygun tutulmadığı, davalının defterlerini sunmadığı, bu nedenle davalı defterlerinin incelenemediği, davacı kayıtlarında takip konusu satışın görüldüğü, davacı tarafından davalıya 1 adet kdv dahil 8.892,48-TL fatura düzenlendiği, her iki tarafın maliyeye verdiği formlarda anılan faturaya ilişkin mal alım satımı yaptığı görüldüğü, davalı tarafça ödeme belgesi ibraz edilmediği, davacının sunduğu belgelerden 09/07/2012 tarihinde 2.500,00-TL, 25/07/2012 tarihinde 1.000,00-TL olmak üzere toplam 3.500,00-TL ödeme yapıldığı, bu kaydın davacı defterlerine işlenmediği, ancak davacı defterlerine göre davalıdan 31/12/2012 tarihinde 8.892,48-TL tahsilat yapıldığının görüldüğü, taraflar arasında sözleşme bulunmadığı, dava dosyası ve davacı defterlerinin incelenmesinden davacının davalıya 8.862,48-TL’lik mal sattığı, aynı miktarın tahsil edildiği, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olmadığının bildirildiği,
Avukat … ve Avukat Mustafa Tolay’ın davalı şirket vekilleri olduklarına ilişkin vekaletnamenin 19/07/2017 tarihinde dosyaya ibraz edildiği,
Davacı şirket vekilinin 20/07/2017 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, davacıya ait defterlerde bulunan 31/12/2012 tarihli dava konusu bedelin tahsil edildiğine ilişkin kaydın hataen yapıldığını beyan ettiği,
Mali Müşavir … … tarafından hazırlanan 05/03/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; alacaklı olduğunu iddia eden tarafın defter kayıtlarına göre alacağına belgelendirmesi gerektiği, defter kayıtları gözetildiğinde davacının alacağının olmadığı, ancak ödeme makbuzları dikkate alındığında davacının davalıdan 5.392,48-TL alacağının olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
“…Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, takibe konu edilen miktar nazara alındığında, davacı tarafından davalıya mal teslim edildiğine ilişkin iddianın kesin delil ile ispatının zorunlu olduğu, davacının davalı tarafa mal teslim ettiğine ilişkin iddiasını yazılı delil ile, yazılı delili yok ise yemin delili ile ispat etmesi için süre verildiği, davacı tarafından bir kısım belgeler sunulduğu, ancak bu belgelerin mal teslimine ilişkin iddiayı ispat edemediği, davacının delil listesinde yemin deliline de dayandığı gözönünde bulundurularak davacı tarafa yemin hakkının hatırlatıldığı, ancak verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça herhangi bir yemin metni hazırlanmadığı, tekbaşına faturanın mal teslimini ispat için yeterli olmadığı, davacının davalıya mal teslim ettiğine ilişkin iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Zira, hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında özetle, somut olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu ve davacının davalıya mal teslim ettiğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği belirtilmiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili, Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nden dava konusu faturaya ilişkin BA-BS formlarının celbedilerek incelenmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece davacının belirtilen bu delili üzerinde durulup, celp edilecek formların incelenmesi sonucunda davalı tarafın dava konusu faturayı ilgili vergi dairesine bildirmesi halinde, bu bildirimin fatura kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunu göstereceği hususu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/10/2014 tarihli, 2014/11846 Esas, 2014/15110 Karar sayılı kararı).”
“…Dava dilekçesinde ekli davacı tarafça ibraz edildiği anlaşılan 04/12/2010 tarihli protokolde yapılan işte tarafların görüşmesi sonucu 59.000,00 TL’lik zarar ortaya çıktığı, bu zararın davalı şirketin davacıya vereceği her 25.000,00 TL’lik hesaptan 5.000,00 TL, her 50.000,00 TL’lik işten ise 10.000,00 TL’nin davalı tarafından kesileceği, davalı 6 aylık süre içerisinde iş veremez ise protokolün geçersiz kalacağı kararlaştırılmıştır. Bu protokol davalının, davacının düzenlediği faturaları defterine kaydetmesi ve KDV indiriminden faydalanmak üzere vergi dairesine ibraz edilerek kullanılmasından sonra düzenlendiğinden taraflar için bağlayıcıdır.11/11/2010 tarihli belge ibraname niteliğinde olmadığı gibi davalı bu belgede yazılı faturaları ticari defterlere kaydettiği ve vergi dairesine verdiği beyannamede kullanarak KDV iadesinden de yararlandığından fatura konusu malları teslim aldığı ve davacının bu fatura bedelleri ile ihtilaf konusu olmayan davalının ticari defterlerine kaydettiği diğer fatura bedellerine hak kazandığının kabulü zorunludur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 04/04/2017 tarihli, 2016/1550 Esas, 2017/1537 Karar sayılı kararı).”
“…Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23.09.2019 tarihli, 2019/791 Esas, 2019/3589 Karar sayılı kararı).”
Dava itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıya inşaat malzemesi satıldığını, bu malzemelerin davalı şirkete ait binaya döşendiğini, 8.892,48-TL fatura kesildiğini, bu bedelin 3.500,00-TL’sinin ödendiğini, bakiye 5.292.48-TL’sinin ödenmediğini, bedelin tahsili için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, savunma getirmemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, davacı defterlerinde alacak kaydının silindiği, kaydın silinme işleminin sehven yapıldığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalının istinaf dilekçesinde havale olmadığı, dilekçenin UYAP kayıtlarında bulunmadığı, istinaf başvurusuna ilişkin harç yatırılmadığı görülmüştür.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalının defterlerinin incelenmediği, davacının defterlerinde, davacı tarafından davalıya 1 adet KDV dahil 8.892,48-TL fatura düzenlendiği, her iki tarafın maliyeye verdiği formlarda anılan faturaya ilişkin mal alım satımı yaptığı, davacının sunduğu belgelerden 09/07/2012 tarihinde 2.500,00-TL, 25/07/2012 tarihinde 1.000,00-TL olmak üzere toplam 3.500,00-TL ödeme yapıldığı, bu kaydın davacı defterlerine işlenmediği, ancak davacı defterlerine göre davalıdan 31/12/2012 tarihinde 8.892,48-TL tahsilat yapıldığının bilirkişi raporu ile belirlendiği, davacının bu kaydın sehven yapıldığının iddia edildiği, ancak bu durumu ispatlar delil sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda da açıklandığı üzere; ticari defterler muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olarak kabul edilmekte olup, davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair ticari defterlerde kayıt bulunmadığı, kayıt hatası iddiasının ise davacı tarafça ispat edilemediği gerekçeleri ile verilen kararda isabetsizlik yoktur.
Davacı vekilinin istinaf gerekçeleri yerinde değildir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesi ise yukarıda açıklanan nedenlerle incelenmemiştir.
Sonuç itibariyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talep eden davacıdan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı 269,85 TL olmakla peşin alınan 54,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL istinaf karar ve ilam harcının asıl davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
4-İstinaf masraflarının, başvuran davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece Mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2023


Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

**Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır.**