Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/1328 E. 2023/1422 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1328 – 2023/1422
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1328
KARAR NO : 2023/1422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : 2018/… Esas – 2020/… Karar

DAVACI : … Limited Şirketi
VEKİLİ : Av.

DAVALI : … Orman Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.

VEKİLİ : Av. UETS

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ayıplı İfadan Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 12/05/2020
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/12/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/12/2023
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2020 tarih ve 2018/… E. -2020/… K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkili firmanın … isimli açacağı işyeri için davalı taraftan iş yeri zeminine döşenmek üzere 6.300,00 Euro bedelli meşe parke satın alındığını, iş yerinin açılışı yapılmadan parkelerin şiştiğini, kabardığını kullanılamaz hale geldiğini, davalı tarafa bu durumun bildirildiğini ancak zararın giderilemediğini, zararın tespiti için … 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… D.İş sayılı dosyası ile tespit talep edildiği, alınan rapor ile parke işinin teknik şartlara uygun yapılmadığından meydana geldiğinin tespit edildiğini, tespit sonucu zararın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından haksız ve dayanaksız olarak borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz edilerek durdurulduğunu, iş bu dava ile icra takibinden bağımsız olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla zararın davalıdan tahsiline ilişkin alacak davası olduğunu, bu nedenlerle 6.300,00 Euro 140m2 meşe parke bedeli ile parkenin sökülmesi, taşınması, iş yerinin açılışının gecikmesi ve kâr kaybının şimdilik 38.441,00TL zararın işlemiş ve işleyecek olan avans faiz oranıyla birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkil şirket adresinin Ümraniye Dudullu olduğunu, davacının … İcra Dairesinde takip başlattığını, takipte yetkiye ve borca itiraz edilerek, kabul edilen yetki itirazı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosya üzerinden yeniden takip yapıldığını, bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, parkelerde meydana gelen kusurun nem farklılığından kaynaklandığını, yapılan işin ayıpsız olarak teslim edildiğini, bu nedenlerle davacının haksız mesnetsiz ve hukuka aykırı davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:” Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı şirketin yeni açacağı iş yeri zeminine davalı şirket ile anlaşarak masif parke uygulaması yaptırdığı, keşifte dinlenen tanık beyanları ile davalının boşluk bırakılması konusunda davacıyı uyardığı ancak davacı talimatı ile genleşme payı bırakılmadan parke döşemesinin yapıldığı, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere zararın nedeninin duvar ile mermer boşluklarının uygun şekilde bırakılmaması olması dikkate alınarak davalının ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiği, ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin tanık dahil her tür delil ile ispatlanabileceği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça ayıp ihbar süresine uyulmadığı iddia edilmiş ise de; delil tespitinin 20/07/2018 tarihinde, davalıya değişik iş dosyası üzerinden tebligatın 20/09/2018 tarihinde ve yine davalının cevap dilekçesinde açıkça 02/07/2018 tarihinde zarardan haberinin olduğunu beyan etmesi ile dava tarihinin 17/12/2018 olması dikkate alınarak davacının TTK gereği ayıp ihbar sürelerine uyduğu anlaşılmaktadır.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 12/05/2020 tarihli istinaf dilekçesinde;
1-Müvekkili firmanın, davalı firma … Orman Ürünleri San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’den işyeri zeminine döşenmek üzere 6.300,00 € (140 m2 ) bedelli meşe parke satın aldığını, davaya konu meşe parkelerin davalı tarafından döşenme işlemini yüklendiğini, döşeme işlem yapıldıktan sonra parkelerin henüz kullanılmadan şiştiğini, kabardığını ve kullanılamaz hale geldiğini, bu durum müvekkili tarafından davalı şirkete bildirilmesine rağmen zararı gidermediklerini,
2-Taraflarınca hasarın sebebi ve müvekkilin zararının tespiti amacıyla, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2018/… D.İş sayılı dosyası ile tespit talep edildiğini, tespit davasında alınan bilirkişi raporlarında hasarın müvekkilinden kaynaklı olmadığını, aksine davalı firmadan kaynaklı olduğunu, parke altına yapılan tesviye şapının neminin imalat yapımına uygun olmadığının tespit edildiğini,
3-Müvekkili şirketin; 6.300,00 Euro bedelle satın aldığı meşe parkelerinin davalı tarafın kusurları sebebiyle kullanılamaz hale gelmesinden dolayı büyük zarar gördüğünü ayrıca müvekkilinin işleteceği restoranın açılışının gecikmesine ve müvekkilinin günlük olarak çok ciddi zararlar yaşamasına, kâr kaybına uğramasına neden olduğunu,
4-Taraflarınca sözkonusu ayıp ve ayıba dayalı ihbar bildiriminin tanıkla ispatı mümkün olmayan hususlardan olduğu gerekçesiyle tanık dinletilmesine muvafakat edilmediğini, buna rağmen tanık dinlenmesine karar verildiğini,
5-Mahkeme raporu aldıktan sonra 13.12.2019 tarihinde keşfe giderek şirketin maaşlı elemanı olan uygulamayı yapan tanıklar dinlendiğini, tanıkların davacı tarafın istediği yönünde gerçek dışı ifadelerde bulunduğunu,
6-Mahkemenin dosyayı bir kez daha bilirkişiye tevdi ettiğini ve verilen 04.02.2020 tarihli raporda “Mermer birleşim yerlerinde boşluk bırakılması gerektiğini söylediği ancak bu konuda yazılı tutanak tutulmadığı”,” deformasyon zararlarının davacıya ait olması koşulu ile tutanak tutulması gerektiği halde tutulmadığı” sonucuna varıldığını, bu raporda bilirkişiler davalı tarafın yazılı bir şekilde tutanak yada bildirim yapmadığı ve uygulama hatası olduğu sonucuna vardıklarını,
7- Mahkemenin eksik ve hatalı şekilde davanın reddine karar verdiğini belirterek,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin yeni açacağı iş yeri zeminine müvekkili şirket ile anlaşarak masif parke uygulaması yaptırdığını, keşifte dinlenen tanık beyanları ile davalının boşluk bırakılması konusunda davacıyı uyardığını ancak davacı talimatı ile genleşme payı bırakılmadan parke döşemesinin yapıldığını, bilirkişi raporundan da zararın nedeninin duvar ile mermer boşluklarının uygun şekilde bırakılmaması olması dikkate alınarak müvekkilinin ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiği, ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin de tanık dahil her tür delil ile ispatlanabileceğini bu nedenle davacının istinaf taleplerinin reddini ve hukuka uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilince dosyaya ibraz olunan 14/05/2018 tarihli belgenin incelenmesinde: “… … Şb. iç ve dış mekan zemin ahşapları sorunsuz teslim alınmıştır.” yazılı ifadenin altında … isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür.
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… D. İş sayılı dosyasının incelenmesinde Tespit isteyenin … Limited Şirketi olduğu, aleyhinde tespit istenenin … Orman Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, tespit konusunun aleyhine tespit istenen firmadan … Mahallesi … sokak … /… adresindeki … İsmiyle açılacak restoran için alınan ve döşemesi yapılan 140 m2 ve 6300 Avro bedelli meşe parkelerin yapılan kontrolde kabardığı, zarar gören parkelerin işyerinin kapalı kısımda meydana gediği, tezgah ön kısmında zemin parkelerinin ciddi boyutta kabardığı, zemin parkelerinin tesisat kaynaklı veya başka bir nedenden dolayı suya maruz kalmadığı, hasarın ürünün kendinden kaynaklandığını düşündüklerini belirterek işletmenin bu haliyle kullanımının imkansız olacağından, açılacak davada kullanılmak üzere hasar miktarı ve nedeninin tespiti olduğu, 24/07/2018 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, tespit isteyenin zararın 07/09/2018 tarihli raporda 10,500,00 TL olarak tespit edildiği, işbu rapora karşı taraflarca itiraz edildiği, bu itiraz üzerine aldırılan 05/10/2018 tarihli ek raporda zararın 9.380,00 Euro olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.

Mimar … , İnşaat Mühendisi … ve Mali Müşavir … ‘ndan oluşan bilirkişi kurulunun 30/09/2019 tarihli raporunda özetle: Davaya konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi … sokak … adresinde kain … ismiyle açacağı restoran için, davalı firma … Orman Ürünleri San. ve Tic, Ltd. Şti.’den işyeri zeminine döşenmek üzere 6.300,00 € (140 m2) bedelli meşe parke satın aldığı, dosya ekindeki … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/… D.İş dosyasındaki 07.09.2018 tarihli kök rapor, 05/10/2018 tarihli EK bilirkişi raporu otoğraflar, dava dilekçesi, davalı vekilinin 11/01/2019 tarihli dilekçesi, diğer dosya içerisindeki belgeler incelendiğinde;
1-Yapılan imalatta parke yüzeyinin ve tabanının aldığı suya ve neme bağlı olarak kenarlarının yüksek, ortasının çukur bir hal almasına kaşıklama denildiği, ortamdaki bağıl nem miktarındaki artış da kaşıklamaya sebep olabileceğini,
2-Parkenin kenarlarının çökük ortasının yukarıya doğru bombe yapmasına da kamburlaşma denildiğini, bunun da sebebinin nem dengesinin bozulması olduğunu,
3-Zeminden herhangi bir şekilde bağıl nem gelmesi riski içeren mekanlarda, yeni binalarda, giriş katlarında ve buna benzer yerlerde şap üzerine nemi tutucu bariyer kullanılması gerekmektiğini, nem tutucu olarak 0,2 mm kalınlığında naylon örtüyü ek yerlerinden 20 cm bindirip bantlayarak ve duvar kenarlarından dışarı taşacak şekilde zemine serilmesi sureti ile yapıldığını, bu işlemin zeminin bohçalanması işlemi olduğunu,
Davalı vekilinin 17.01.2019 tarama tarihli itirazlarını içeren dilekçenin 6. sayfasında “parke uygulama öncesinde zemine epoksi astar sürülüp zeminden gelecek olan rutubet engellenmeye çalışılmıştır. Zemindeki rutubet oranı %12-14 oranında olup bu oran normal bir rutubet oranıdır. Parkeler zemine çift kampenantlı özel ithal tutkal ile uygulanmış olup uygulama sorunsuz yapılmıştır. Parke rutubetlerimiz Fabrika çıkışı %8-9 olup mekanda %10-13 civarındadır. Bu oran uygulama için uygun bir rutubettir. “şeklinde beyanda bulunduğunu, parke uygulaması öncesinde zemine epoksi astar sürülüp zeminden gelecek olan rutubetin engellenmeye çalışıldığını,
4-Yapılan parke uygulamalarında yapılan eksikliklerden birinin de farklı ısılardan kaynaklı olarak duvar kenarlarında malzemenin özelliğine bağlı olarak bırakılması gereken genleşme paylarının bırakılmaması kaynaklı olduğunu, bu boşluğun kullanılan malzemenin özelliğine bağlı olarak uygulamada 15-20 mm arasında değiştiğini,
Değerlendirmeler neticesinde dava konusu imalatta meydana gelen hasarın oluş şeklinin, parke altı ve üstü arasındaki nem farkından kaynaklandığını ,bu nem farkından dolayı yeterince genleşemediği, duvar kenarlarında yeterince genleşme boşluklarının bırakılmamış olabileceği kanaati oluştuğunu,
-MEYDANA GELEN ZARARIN HESAPLANMASI: 03.05.2018 tarih ve 105204 irsaliye nolu faturada 140,00 m2 lik meşe parkenin fiyatının 6.300,00 EURO olduğunun belirtildiğini,
Dosya üzerinden yapılan incelemeye göre hasarlı imalatın sökülmesi işyerinden nakli için yapılan piyasa araştırmasında … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/… D.İş dosyada bulunan 24/07/2018 tarihinde yerinde yapıları incelemeye esas hazırlanan tespit tarihindeki yapılan piyasa araştırmasında m2 fiyatı mevcut şap ile düzeltilmiş olan yüzeye 15-16 mm kalınlığındaki fırınlanmış meşe parkelerin istenilen desen ve düzgün bir yüzey teşkil edecek şekilde tutkal ile yapıştırılması için gerekli bütün malzeme ve zayiat işçilik ve genel giderler ile yüklenici karı dahil 65,00 Euro/m2 olacağının belirlendiğini, buna göre hasarlı imalatın sökülmesi ve yerine yeni imalatın yapılması için gerekli olan tutarın toplam 9.380,00 Euro olarak hesaplandığını,
-Davacı … LİMİTED ŞİRKETİ ‘nin 2018 ve 2019 takvim yılına ait yasal defterlerinin E Defter kapsamında tutulduğu, dava dönemini kapsayan aylarda Yevmiye ve Kebir Defterlerine ait E Defter Beratlarının yasal sürelerinde onaylandığı, Envanler Defterlerine ait açılış tasdikinin de TTK’na göre yasal süresinde yaptırıldığını, muhasebe kayıtlarının Tek Düzen Hesap Planına uygun olarak tutulduğunun tespit edildiğini,
Davacı … LİMİTED ŞİRKETİ’nin ticari defter – belgelerine ve dosya kapsamındaki incelemelere göre;
– Dava konusu 03.05.2018 tarih ve 136204 nolu 22.550,90-EURO bedelli PARKE faturasının 104.561,85-TL. olarak deftere işlenmiş olduğunu,
– Yukarıdaki cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere, İşbu fatura bedelinin tamamının davalı firmaya ödenmiş olduğunu,
– Davacı tarafından 03.05.2018 tatih ve 136204 nolu 22.550,90-EURO tutarındaki fatura içeriğindeki 140-m2’lik 6.300,00-EURO tutarındaki MEŞE PARKE bedeli için dava açılmış olup, davacı tarafından talep konusu edilen 6.300,90-EURO’nun 05.11.2018 tarihli muhasebe fişi ile tek düzen hesap planına uygun olarak şüpheli alacaklar hesabına aktarılmış olduğunu,
Mahkemece davalının kusurlu olarak kabul edilmesi ve davanın kabul edilmesi halinde davacı defterlerindeki kayıtların bu karara uygun olduğu, yani davacı tarafından talep edilen 6.300,00-EURO bedelli tutarın davalı şirkete ödemesinin yapıldığı ve tek düzen hesap planına uygun olarak şüpheli alacaklar hesabında 31.12.2018 tarihi itibariyle kayıtlı olduğunun tespit edildiğini,
-Değerlendirmeler neticesinde dava konusu imalatta meydana gelen hasarın oluş şeklinin parke altı ve üstü arasındaki nem farkından kaynaklandığını, bu nem farkından dolayı yeterince genleşemediğini, duvar kenarlarında yeterince genleşme boşluklarının bırakılmamış olabileceği kanaati oluştuğunu, dosya üzerinden yapılan incelemeye göre hasarlı imalatın sökülmesi işyerinden nakli için yapılan piyasa araştırmasında … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/… D.İş dosyasında bulunan 24/07/2018 tarihinde yerinde yapılan incelemeye esas hazırlanan tespit tarihindeki yapılan piyasa araştırmasında m2 fiyatı mevcut şap ile düzeltilmiş olan yüzeye 15-16 mm kalınlığındaki fırınlanmış meşe parkelerin istenilen desen ve düzgün bir yüzey teşkil edecek şekilde tutkal ile yapıştırılması için gerekli bütün maizeme ve zayiat işçilik ve genel giderler ile yüklenici kârı dahil 9,380,00 Euro olabileceğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
Davalı vekilince rapora itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesince mahallinde 13/12/2019 tarihinde önceki bilirkişiler refakatinde keşif yapıldığı, keşif mahallinde davalı tanığının dinlenildiği, önceki bilirkişi heyetince ek rapor hazırlandığı görülmüştür.
Mimar … , İnşaat Mühendisi … ç ve Mali Müşavir … ‘ndan oluşan bilirkişi kurulunun 04/02/2020 tarihli raporunda özetle: Dava konusu imalat ile ilgili her ne kadar dosya üzeri inceleme üzerinden rapor hazırlanması görev verilmiş olsa da Sayın Mahkeme’nin bilgisi dahilinde Heyet olarak yerinde inceleme yapıldığını, imalatın yapıldığı taşınmaza gidildiğinde … mekanının kapandığı ve başka firma tarafından işletilmeye başlandığını, dava konusu olan parke imalatının yerinden sökülmüş olduğu ve seramik yapıldığının görüldüğünü, dosya eki … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/… D. İş dosyasında bulunan raporun Mahkeme tarafından seçilen Uzman Bilirkişi tarafından hazırlandığını, taraf vekili itirazında; dava konusu imalat ile ilgili yerinde keşif yapılarak zararın gerçekleşmesine neden olabilecek tüm nedenlerin sıralanmasının talep edildiğini, 13/12/2019 tarihinde keşif yapıldığında imalatın yerinden sökülmüş olduğunu, 2018/… Dİş dosyası kapsamında bilirkişi raporunda bulunan resimlerin incelendiğini, parkenin duvara yakın olan mesafeden boydan boya söküldüğünü, duvar kenarında boştuk bırakıldığını, ancak resimden tam olarak boşluk bırakılan kısmın ölçüsünün belirlenemediğini, kök raporda da belirtildiği üzere; hasarın oluş şeklinin parke altı ve üstü arasındaki nem farkından kaynaklanabileceği ve duvar kenarında boşlukların yeterince olmaması nedeni ile olabileceğinin belirtildiğini, davalı tarafın belirttiği üzere mekanı su basmış olabileceği ve yine kabarma olabileceğinin belirtildiğini, ancak tespit raporunda bulunan resimlerde aynı hizada boydan boya parkenin zarar gördüğünü, su baskınında ise keşif tarihinde yerinde de görüldüğü üzere tek bir yüzey ve tek bir kot alanı bulunduğundan su basmada bütün parkenin zarar göreceği kanaatine varıldığını, yine 13/12/2019 tarihli keşifte davalı firmada çalışan ve dava konusu imalatı yapan ustalardan … ‘nın tanık olarak beyanında;
zeminin ilk olarak nem ölçümünün yapıldığı, daha sonra nemin yapılabilir seviyede olduğu görüldükten sonra her ihtimale karşı nem bariyerini sürüp daha sonra üzerine çift kompenantlı tutkalla birlikte verilen projeye esas montajın yapıldığı, nemden dolayı parkelerin kabardığının söylendiği, parkelerin genleşmesi için bütün duvar diplerinde 1,5 cm boşluk bırakıldığı, ancak mimari şirketin özellikle kapıdaki mermerle birleşeceği yerin boşluksuz yapıldığı, yerinde birinci sınıf meşe pasif parke kullanıldığı, parke kabardıktan sonra onarım istendiği, ancak yerinde onarımın sınırlarının zorladığı, parkelerin kabarma nedeninin ani nem yükselmesinden kaynaklı olduğu, mermer kenarlarında boşluk bırakılması hususunun firmaya söylendiği ancak uyarı ile ilgili herhangi bir tutanak imzalanmadığının belirtildiğini, diğer tanık … ‘nın beyanında dava konusu yerde ilk olarak alan ve şapın kontrol edildiği, önce nem ölçüsünün yapıldığı, nem ölçüsünün uygulanabilir seviye olan ve 20-24 aralığında çıktığını, nem ölçümünün 2018 mayıs ayında yapıldığını, zemine astar sürüldüğü sonra tutkalla masif parkelerin yapıştırıldığını, duvar dibinde 1.5 cm boşluk bırakıldığını, ancak davacı tarafın ısrarı üzerine mermer birleşim yerlerinde boşluk bırakılmadığını, davacı tarafın davalı firmadan onarım istediği zaman yine kontrol için kendisinin geldiğini, masif parkenin döşemelerinin kabardığını, bunun nedeninin davacı şirkette çalışan Cem ya da Cenk isimli kişiye sorduğu zaman yaklaşık 4 gün boyunca … de aşırı nem olduğunu ve bunun üstüne masif parkelerin bu duruma geldiğini söylendiğini, firmanın talimatı üzerinc hiçbir onarım yapılmadan geri döndüğünü, mermer birleşim yerlerinde boşluk bırakılması gerektiğinin söylendiği ancak davacı firmanın kabul etmemesi nedeni ile boşluksuz yapıldığı ancak konu ile ilgili tutanak tutulmadığını belirttiğini, sonuç olarak davaya konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi … sokak … adresinde kain … ismiyle açacağı restoran için, davalı firma … Orman Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’den işyeri zeminine döşenmek üzere 6.300,00 € (140 m2) bedelli meşe parke satın aldığı, dosya içerisinde alınan tanık ifadelerinde de anlaşılacağı üzere davalının mermer birleşim yerlerinde boşluk bırakılması gerektiğini söylendiği ancuk davacı firmarın kabul etmemesi nedeni ile boşluksuz yapıldığı ancak konu ile ilgili tutanak tutulmadığı, davalının ileride oluşabilecek mermer bileşim yerlerinde boşluk bırakılması hususunda genleşmeden kaynaklı olarak malzemede meydana gelebilecek deformasyon
zararlarının davacıya ait olması koşulu ile tutanak tutması gerektiği halde tutmadığı, kök raporda da belirtildiği üzere parke imalatında meydana gelen hasarın oluş şeklinin nem farkından kaynaklandığı, masif parkenin en önemli özelliğinin neme bağlı olarak genleşme seviyesinin yüksek olması olduğunu, belirtilen nedenlere esas … ilinde temmuz ayında nem oranının arttığı, tanık beyanlarına esas nem bariyerinin parkeden önce zemine sürüldüğü ancak uygulama aşamasında masif parkenin genleşmesinin, piyasada kullanılan laminat parke ile aynı özellikle olmaması nedeni ile duvar ve mermer boşluklarının uygun şekilde bırakılmaması ve temmuz ayında … de nemin yükselmesi nedeni ile parkenin kabardığının,
dosya eki belgelerde dava konusu masif parkenin zemine uygulama özellikleri ile iglili herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Davacı vekilince sunulan 07/10/2019 tarihli dilekçe ile, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 9380 Avro olarak belirttikleri dava değerini 18.695-TL ıslah ederek 56.936-TL ‘ye yükselttikleri belirtmiştir.

“..Müspet (olumlu) zarar (pozitiv interesse); sözleşmenin, hiç veya gereği gibi yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar olarak tanımlanabilir. Olumlu zarar, alacaklının, ifaya olan çıkarının beklentisinin gerçekleşmemesi sebebiyle uğradığı zarar olarak da tanımlanabilir. Başka bir anlatımla alacaklının mal varlığının mevcut durumu ile sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmiş olsaydı ulaşacağı durum arasındaki fark müspet zarardır. Kural olarak, cebe girmesi beklenen paradır. Borçlunun direnimi üzerine alacaklının, borcun ifası ile birlikte isteyebileceği gecikme sebebiyle tazminat ile gecikme cezası, eksik-ayıplı işler zararı (TBK’nın 125/1 mülga 818 sayılı BK’nın 106/2, ilk cümle) ve ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararı (TBK’ nın 125/2, ilk 818 sayılı BK’nın 106/ikinci cümle) olumlu zarar kapsamında olup, olumlu zararların istenebilmesi için sözleşmenin saklı tutulması, yani, sözleşmeden dönülmemiş olması gerekir. Olumlu zarar, kusursuz olan tarafın, sözleşmeden haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusu olan zarardır. Borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça, alacaklının zararını gidermekle yükümlüdür (TBK’nın 112 – 818 sayılı BK’nın 96. md.). Bu maddeye göre borçlu, zararı gidermek istemiyorsa, kusursuzluğunu kanıtlamak zorundadır. Oysa alacaklı, sadece zararını ve miktarını kanıtlamakta ve kusur yönünden de lehine olan yasal karineden yararlanmaktadır. Bu arada her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerine kazandırdıklarını, Kanun’un geri verme hükmüne göre isteyebilirler. Geri vermenin kapsamının tayininde de kıyasen, nedensiz zenginleşme kuralları uygulanır…” (Yargıtay 15.HD. 24/05/2018 tarih ve 2018/233-2134 E.ve K. Sayılı kararı).
“Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
…Sözleşme ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 357/son maddesi uyarınca; yüklenici işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, eseri fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. Sözleşme ve ekleri ile proje ve teknik resimlere aykırı olarak imalat yapılmış olması halinde, imâlatın bu şekilde yapılması iş sahibi tarafından talep edilmiş olsa dahi yüklenici iş sahibine karşı genel ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemişse, doğacak sonuçlardan kurtulamaz. İş sahibinin talimatının yerine getirilmesi veya sözleşmede kullanılacağı belirlenen malzemenin kullanılması halinde eserin, fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlanamayacağının iş sahibine ihbarı anlamına gelen genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmesine karşılık, iş sahibinin talimatında ısrar etmesi halinde yüklenicinin sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Yüklenicinin ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ise tanık dahil her tür delil ile ispatı mümkündür.
Somut olayda davalı döşemeleri yapacağı sırada binaların betonunun yeni olması nedeniyle ilerleyen zamanlarda nemden dolayı sıkıntı yaşanabileceği, parke döşemesinin ardından gerekli havalandırmanın yapılarak nemin kurutulması gerektiği konularında davacıyı uyardıklarını iddia etmiş, bu konuda dinlenen davalı tanığı … beyanında sözleşmede belirtilen masif parkenin uygun olmadığı, nem nedeniyle kabarmanın olabileceği konusunda davacıyı uyardıklarını, davacı yetkililerinin bu uyarıya rağmen işin yapılmasını istediklerini açıklamış, bu suretle davalı ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlamıştır. Alınan bilirkişi raporunda ise imalatta kullanılan malzemenin sözleşmede kararlaştırılan malzeme olduğu, işçilik hatasının bulunmadığı, nem ve havalandırmanın yapılmamış olması nedeniyle kabarmanın oluştuğunu açıklamışlardır. Bu durumda ihbar yükümlülüğünü yerine getiren davalı yüklenicinin sorumluluğundan söz edilemeyeceği halde davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 15.HD. 07/11/2017 tarih ve 2016/5146 E.- 2017/3843 K. Sayılı kararı).
“…6098 sayılı TBK’nın 472/son maddesinde de eser meydana getirilirken iş sahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğunun anlaşılması veya eserin gereği gibi zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkması halinde yüklenicinin bu durumu hemen iş sahibine bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olacağı belirtilmiş olup genel ihbar mükellefiyeti diye adlandırılan bu maddedeki düzenlemenin devamında aynı Kanun’un 476. maddesinde, eserin ayıplı olması yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşı, iş sahibinin talimatından kaynaklanmış ise veya ayıp herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibinin eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamayacağı hükmü getirilmiştir.
Söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; yüklenici sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 14. maddesinin 3. bendi uyarınca iş yerinin ve projelerin kendisine tesliminden itibaren 15 günlük süre içerisinde, proje ve projedeki kotların yetersiz olduğunu idareye yazılı olarak bildirmediğinden sorumlu bir meslek adamı olarak üstlenmiş olduğu işleri fen ve sanat kurallarına göre kendisine verilen proje ve teknik belgelere göre yapmak zorundadır. Davalı yüklenicinin 11.05.2015 tarihli yazısı ile TBK’nın 472/son maddesi ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 12. maddesinin 6. bendine göre iş sahibine karşı genel ihbar mükellefiyetini yerine getirdiği kabul edilse dahi iş sahibince sözleşme, proje ve eklerine göre işe devam edilmesi istenildiğinden yüklenicinin, işe devam etmemesi ya da sözleşme ve eklerine göre işe devam ederek imalâtlar yapması gerekir. Yüklenicinin kendisine verilen projelerin zemine uygun olmadığını bildirmesine rağmen idarece aynen uygulanması konusunda ısrar edilmiş ise genel ihbar mükellefiyetini yerine getiren yüklenicinin bunun sonucunda ortaya çıkan ayıptan sorumlu tutulması mümkün olmadığı gibi yüklenicinin de genel ihbar mükellefiyetine rağmen iş sahibinin sözleşme eki projeye göre imalât yapılmasında ısrar etmesine rağmen projeye aykırı imalât yaparak iş sahibi tarafından istenilenden daha sağlam iş yapmış olduğu ve fazla imalât gerçekleştirmiş olduğundan bahisle iş sahibinden fazla imalât bedeli talep etmesi mümkün değildir.”(Yargıtay 15.HD. 16/01/2020 tarih ve 2019/2098 E.- 2020/116 K. Sayılı kararı).
Eser Sözleşmesi TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

TBK 470 maddesine göre; Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

TBK 471 maddesine göre; Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.

TBK 471 maddesine göre; Eserin ayıplı olması yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimatından doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibinin eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamayacaktır.
Eser sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Yüklenici yapmayı üstelendiği eseri iş sahibinin menfaatlerini, fen ve tekniğe uygun olarak yapmak zorundadır.
Eserin sözleşmede kararlaştırılan niteliklere, iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması ya da gerekli bazı niteliklerin bulunmaması durumunda ayıplı ifa edildiğinin kabul edilmesi gerekir. Eserin sözleşmede kararlaştırılan niteliklere, eserden beklenen amaca uygun ve belirlenen sürede yapılması durumunda yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. Aksi takdirde iş sahibinin ayıplı ifa veya eksik nedeniyle sözleşmeyi fesih hakkı doğmaktadır.
SOMUT OLAYDA:
Davacı taraf, … isimli açacağı işyeri için davalı taraftan iş yeri zeminine döşenmek üzere 6.300,00 Euro bedelli meşe parke satın aldığını, iş yerinin açılışı yapılmadan parkelerin kabardığını ve kullanılamaz hale geldiğini, durumun davalı tarafa bildirildiği ancak zararın giderilemediğini ileri sürerek 6.300,00 Euro değerindeki 140m2 meşe parke bedeli ile parkenin sökülmesi, taşınması, iş yerinin açılışının gecikmesi ve kâr kaybına ilişkin olarak şimdilik 38.441,00TL zararının işlemiş ve işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı taraf ise, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, tespit dosyasında parkelerde meydana gelen kusurun nem farklılığından kaynaklandığının ifade edildiğini, kendilerine yapım işi kaynaklı bir kusur yüklenmediğini, yapılan işin de ayıpsız olarak teslim edildiğini, kullanılan malzeme ve niteliklerinin davacının talebi doğrultusunda temin edildiği ve yine uygulama yönteminin de davacının talebi ve onayı doğrultusunda belirlendiğini, ayıp ihbarının ise T.T.K.’nın ilgili hükümlerine göre zamanında yapılmadığını bu nedenlerle davacının haksız mesnetsiz ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davalı tarafından tedarik ve montajı yapılan masif parkelerdeki kabarmanın yüklenici kaynaklı ayıp olup olmadığı ile buna ilişkin zararın davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamındaki … isim ve imzası bulunan- davacı tarafça da inkar edilmeyen- belgeden, 6.300,00 Euro bedelli meşe parkelerin davalı tarafından tedarik edilip, döşenerek işin 14/05/2018 tarihinde davacıya ” sorunsuz ” olarak teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından tedarik edilen parkelerin döşenmesi sırasında nem bariyerinin parkeden önce zemine sürüldüğü ancak masif parkenin neme bağlı olarak genleşme seviyesinin yüksek olduğu, temmuz ayında … ilinde nemin yükseldiği, parkelerin, parke altı ve üstü arasındaki nem farkından dolayı yeterince genleşemediğinden kabardığı, parke altında yapılan tesviye şapının neminin imalat yapımına uygun bir nem oranında olmaması ile duvar kenarlarında da yeterince genleşme boşluğu bırakılmamış olmasından kaynaklandığı yönündeki birbirini teyit eder nitelikteki keşfe dayalı bilirkişi ve değişik iş tespitleri ile keşif sırasında çekilen fotoğraflar dikkate alındığında parke döşenmesindeki ayıpların gizli olduğu anlaşılmıştır.
Parkelerin kabararak kullanılamaz hale geldiği belirtilen tarih (02/07/2018) ile delil tespiti yaptırılan (talep tarih 20/07/2018) tarih dikkate alındığında ayıp ihbarının davalı tarafa TBK’nun 477. maddesi kapsamında gecikmeksizin yapıldığı görülmektedir.
Her ne kadar yüklenici sorumlu bir meslek adamı olarak üstlenmiş olduğu işleri fen ve sanat kurallarına göre kendisine verilen proje ve teknik belgelere göre yapmak zorunda ise de, yukarıda değinilen Yargıtay içtihatları ve 6098 sayılı Kanun’un 476. Maddesindeki ” eserin ayıplı olması yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşı, iş sahibinin talimatından kaynaklanmış ise veya ayıp herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibinin eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamayacağı” hükmü karşısında -yüklenicinin genel ihbar mükellefiyetinin yasada herhangi bir şekil şartına bağlanmaması da gözetilerek- eldeki dosyada dinlenen davalı tanıkları beyanlarına göre, davacı iş sahibine genleşmeden kaynaklı olarak malzemede meydana gelebilecek deformasyonun önlenmesi için mermer birleşim yerlerinde boşluk bırakılması gerektiğinin söylendiği, ancak davacı firmanın kabul etmemesi nedeni ile montajın talimatı doğrultusunda boşluk bırakılmaksızın yapıldığı anlaşıldığından, davalının genel ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatladığı, dolayısıyla davacının artık ayıptan kaynaklı haklarını kullanamayacağı kabul edilmelidir.
Bu kabule göre de ilk derece mahkemesince verilen karar yerindedir.
Sonuç itibariyle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 md.si gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf talep eden davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL mahsubu ile bakiye 215,45 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-İstinaf masraflarının, başvuran davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2023

Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

” Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır. “