Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/122 E. 2022/127 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/122
KARAR NO : 2022/127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2019
NUMARASI : 2018/… Esas – 2019/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …-

DAVALI : … – …-
VEKİLİ : Av. …-
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 14/11/2019
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2019 tarih ve 2018/… E.-2019/… K. sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Mersin 3.İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı takibi ile borçlu/davalı aleyhine fazlaya dair haklar saklı tutularak 05/03/2018 tarihli faturadan kaynaklı kısmi alacak için takip yapıldığını, davalının 14/05/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile borcu 5.000,00TL anapara ve 84,14TL faizi ile kabul ettiğini, diğer 40.000,00TL anapara ve 673,15TL faize itiraz ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında bazı sözleşmeler imzalandığını, davalının bazı inşaatlarına sıfırdan asansör yapımı gerçekleştiğini, bazılarına da revizyon ve bakım hizmeti görüldüğünü, davalı tarafın takibe haksız olarak itiraz ettiğinden, itirazının iptali ile icra müdürlüğünün dosyası üzerinden başlatılan takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı ile müvekkili arasında imzalanan 20/07/2016 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya 40.000,00TL’lik bir borcu kaldığını, borcun 4 taksit halinde ödeneceğinin taraflarca kararlaştırılarak imza altına alındığını, müvekkilinin 40.000,00TL’lik borcun 5.000,00. TL.lik kısmını -09/09/2016 tarihinde ,10.000,00. TL.lik kısmını -18/11/2016 tarihinde ,10.000,00. TL.lik kısmını -16/02/2017 tarihinde ,10.000,00. TL.lik kısmını -21/09/2017 olmak üzere toplam 35.000,00’sini ödediğini, davacının müvekkili aleyhine başlattığı takip dosyasına müvekkilince kalan 5.000,00TL asıl alacak 84,14 TL faiz olmak üzere toplam 5.084,14TL’nin yatırıldığını, böylece davacı tarafa borçları kalmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:” Dava faturaya dayalı başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davalı tarafından takip konusu faturaların ödendiğini ödenen kısım yönünden itiraz ettiği ancak itiraz edilmeyen 5.000,00TL asıl alacak ve 84,14TL geçmiş gün faizi yönünden takibin devamına ilgili icra dairesince karar verildiği görülmektedir. Her ne kadar takip faturaya dayalı olarak yapılmış ise de; davalı taraf cevap dilekçesinde borcun kaynağının taraflarca imzalanan 20/07/2016 tarihli sözleşmeden dolayı bakiye kalan borca ilişkin olduğunu, davalının davacıya 40.000 TL borcu kaldığını, 35.000 TL nin ödendiğini ve bunlara ilişkin makbuzları mahkemeye ibraz ettiğini beyan etmiştir. Davacı taraf cevaba cevap dilekçesinde takibe konu fatura için 20/07/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını ancak tahsilat makbuzlarının bu sözleşme dışı başka hizmetlerin bedeline ilişkin olduğunu iddia etmiştir. Davacı tarafa taraflar arasında başkaca ilişkilerin varlığını gösterir deliller ibraz etmiştir. Her ne kadar davacı taraf makbuz ödemelerinin … apartmanı için yapılan asansör bakım ücretleri olduğunu iddia etmiş ise de; periyodik bakım tarihlerinin 10/10/2017, 14/03/2018 ve 15/03/2018 olduğu, ancak makbuz tarihlerinin bu tarihlerle uyuşmadığı hatta daha önceki tarihlere (2016 ve 2017 yılı) ilişkin olduğu değerlendirilerek bu ödemelerin 20/07/2016 tarihli sözleşme gereğince yapıldığı ve davalının bu iddiasını ispatladığı mahkememizce kabul edilmiştir. 20/07/2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde davalının bakiye 40.000 TL borcu olduğu, 35.000 TL bedelli makbuzların bu borç karşılığınca verildiği, bakiye 5000 TL borç kaldığı zaten davalı tarafça takibe kısmı itiraz edildiği ve bu miktar üzerinden zaten takibin devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle red kararı verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 14/11/2019 tarihli istinaf dilekçesinde;
1-Müvekkilinin 20/07/2016 tarihli sözleşme ile davalıya ait bir inşaata asansör yapılacağını ve bunun karşılığında da davalı tarafından müvekkiline 310.000,00 TL ödeneceğini, toplam alacaktan müvekkili şirkete verilmesi gereken ve değeri taraflarca 220.000,00 TL olarak kararlaştırılan daire bedeli düştükten sonra KALAN 62.500,00 TL” nin 22.500,00 TL” si peşin 40,000,00 TL” nin ise dört eşit taksitte ödeneceğinin kabul edildiğini, Mahkeme kararının hesaplama yöntemi olarak hatalı olduğunu, sözleşme ile kararlaştırılan kalan borcun 22.500,00 TL” sinin peşin ödeneceği olduğunu, yani peşin ödendiği olmadığını, Davalıca itiraz edilmeyen borç nedeni ile icra dosyasına da 5.000,00 TL ödendiğini, bu halde (62.500,00- 40.000,00)=22.500,00 TL borç için davalıca bir kayıt yahut evrak sunulmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalıca sunulan ödeme belgeleri toplanarak sonuca ulaşılsa dahi ödenmemiş 22.500,00 TL daha borç göründüğünü, davalı da cevap dilekçesinde bahsi geçen peşin ödemeyi yaptığını iddia etmiş olsa da ödemeye dair bir kaydı (en geç sözleşme tarihli belgeyi) dosyaya sunmadığını, Bir diğer hesap hatasının da takip çıkışı ile dava değeri arasındaki farktan kaynaklandığını, davalının borçlu aleyhinde başlatılan takibin 45.000,00 TL için olduğunu, davalı borcun 5.000,00 TL” sine itiraz etmediğini ancak bakiyesine (40.000,00 TL için) itirazda bulunduğunu, itiraz etmediği 5.000,00 TL” yi İcra Müdürlüğü’ ne ödediğini Bu nedenle de dava değeri faizle birlikte 40.673,15 TL olarak gösterildiğini, davalının dosyaya 35.000,00 TL” lik evrak sunduğunu dosyaya sunulan evrak ile ödeme yapıldıktan sonra düşülen değer arasında anapara yönünden 5.000,00 TL fark bulunduğunu yani davalı tarafından yapılan ödeme dava açılırken düşüldüğü halde Yerel Mahkemece verilen hükümde bu değer bir kez daha düşüldüğünü,
2-Takibe konu 05.03.2018 tarihli faturanın davalı tarafça kabul edildiğini gerek faturadan gerekse 20.07.2016 tarihli belgeden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin alacak konusu yaptığı işin yeni bir asansör yapım işinden kaynaklandığını, keza makbuzlarda asansör bakım ve asansör revizyon bedeli yazdığını, yeni yapılmış bir asansörün revizyona girmesi yahut parçaları için garanti devam ettiği halde bakım ücreti alınması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve bu nedenle ödemelerin 20.07.2016 tarihli sözleşme yahut 05.03.2018 tarihli faturaya karşılık yapıldığının ispat yükünün davalıda olduğunu, belgenin içeriklerinin sözleşmeye yahut faturaya uymadığıni bu bakımdan salt bazı bakımların 10.10.2017, 14.03.2018 ve 15.03.2018 tarihlerinde yapıldığından bahisle ve makbuz tarihlerinin daha eski olması nedeni ile dava konusu alacaktan mahsubunun yerinde olmadığını,
3-Dosyada mevcut bilirkişi raporuna rağmen davanın reddi kararı verildiğini, dosyanın bilirkişiye ilk tevdi edildiğinde davalı tarafın defter ibrazından kaçındığını ancak ek rapor için deflerini bilirkişi incelemesine sunduğunu ve 2016- 2017 yıllarına ait belgeleri sanki borca ödenmiş gibi 2018 yılı içinde gösterdiğinin tespit edildiğini, diğer bir hususunun ise faturanın açık olması olduğunu, davalının daha önce ödeme yaptığı iddiası bulunduğunu, ancak fatura tarihinin ödeme iddiası yapılan dönemden çok sonra olduğunu, bu yönüyle de ödemelerin dava konusu edilen alacakla ilgili bir ilgisi bulunmadığını belirterek,
Sonuç itibariyle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olarak verildiğinden mahkemenin kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 28/11/2019 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle;
1-Davacı ile aralarında davaya konu sözleşmeye dayalı 40.000TL’lik borcu müvekkili tarafından 4 eşit taksitte ödeneceğini, müvekkilinın bu miktarın 35.000TL’lik kısmını ödediğini ve geriye 5000,00 TL borç kaldığını, davacının ise kendisine yapılan ödemeleri görmezden gelip 45.000 TL’lik takip başlattığını, bu borcun 5000,00 TL’sini kabul edip geri kalan alacağın tümüne itiraz ettiklerini,
2-Müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmeden başka aralarında bir ilişki mevcut olmadığını,
Sonuç itibariyle; Davacının istinaf taleplerinin reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstinaf incelemesine esas;
Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde : alacaklı … İnş.Gıda Oto Turz. Hay.San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından borçlu Maşallah … aleyhine toplam 45.757,29 TL alacağın tahsili için 05/03/2018 tarihli faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 10/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 14/05/2018 tarihli dilekçe ile borcun 5.000,00TL asıl alacak 84,14 TL faiz olmak üzere toplam 5.084,14TL açısından kabul edildiği, bakiye kısım açısından ise borca kısmen itiraz edilmesi üzerine takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu görülmüştür.
Mali Müşavir bilirkişinin 14/01/2019 tarihli raporunda özetle; Davacı firma tarafından davalı … … adına düzenlenen bu faturaların V.U.K.’nun 231.maddesine uygun olarak düzenlenmiş olduğu, faturalar üzerinde bulunan imzaların üst tarafa atıldığı, faturalarda üst tarafa atılan imzaların fatura bedellerinin ödenmemiş olduğunu ifade ettiğini, davacı … İnş.Gıda Oto Turz. Hay.San. ve Tic.Ltd.Şti.’nin, davalı … …’den 08.05.2018 icra takip tarihinde 45.000,00.-TL asıl alacağının mevcut olduğu, bu asıl alacağa fatura tarihinden 08.05.2018 icra takip tarihine kadar işlemiş T.C. Merkez Bankasının Reeskont işlemlerinde uygulamış olduğu avans faizinin ise 780,00.-TL olduğu, davacı vekili tarafından 08.05.2018 icra takip tarihinde 45.000,00.-TL asıl alacak ve 757,29.-TL asıl alacak talebinde bulunulduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Tarafların rapora itirazları sonrası dosyanın önceki bilirkişiye tevdi ile alınan 11/06/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; Davacı firmanın ticari defter ve kayıtmlarında yapılan incelemede davacı … İnş.Gıda Oto Turz. Hay.San. ve Tic.Ltd.Şti.’ne, davalı … … tarafından 20/07/2016 tarinde 220.000,00TL ; 09/09/2016 tarihinde 5.000,00 TL ;18/11/2016 tarihinde 10.000,00 TL ;16/02/2017 tarihinde 10.000,00 TL TOPLAMI 245.000,00TL ödeme yapıldığı, davacının 08.05.2018 icra takip tarihinde 45.000,00.-TL alacağının mevcut olduğu, davalı firmanın ticari defterleri incelendiğinde 2016 ve 2017 yıllarına ait tahsilat makbuzlarının 2018 yılına kaydedilmiş olduğunun görüldüğü, 20.01.2018 tarihinde yapılan bir yevmiye kaydı ile 22.500,00.-TL.sı davacı firmaya ödeme yapılmış olarak sözleşme gereği peşinat açıklaması yapılarak dava konusu fatura bedelinden düşülmüş olmasına karşın bu tutarın davalı firma tarafından davacı firmaya ödenmiş olduğuna ilişkin bir ödeme belgesinin dosyada bulunmadığını, ayrıca anlaşma gereği bu bedelin 220.000,00.-TL.sı 20.07.2016 tarihinde daire bedeli olarak tahsil edildiği kararlaştırılmış iken davalının ticari defterlerinde bu dairenin satış bedelinin 225.750,00.-TL.sı olarak kayıtlara alındığını, davalı tarafından ticari defterleri kapsamında davacı … İnş.Gıda Oto Turz. Hay.San. ve Tic.Ltd.Şti.’ne 08.05.2018 icra takip tarihinde 232.500,00.-TL borcunun mevcut olduğu, ticari defterin, delil olabilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiğini, davalı firmanın 2018 yılına ait kebir ve envanter defterlerini sunmadığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığından davalının 2018 yılına ait ticari defterleri HUMK.Madde 222/2 maddesi kapsamında delil teşkil etmediğini, yapılan inceleme sonucunda; davacı … İnş.Gıda Oto Turz. Hay.San. ve Tic.Ltd.Şti.’nin, davalı … …’den 08.05.2018 icra takip tarihinde 45.000,00.-TL asıl alacağının mevcut olduğu, bu asıl alacağa fatura tarihinden 08.05.2018 icra takip tarihine kadar işlemiş T.C. Merkez Bankasının reeskont işlemlerinde uygulamış olduğu avans faizinin ise 780,00.-TL olduğu, davacı vekili tarafından 08.05.2018 icra takip tarihinde 45.000,00.-TL asıl alacak ve 757,29.-TL asıl alacak talebinde bulunulduğunun tespit edildiği görülmüştür.
“Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre; fatura, emtia veya yapılan işin karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere imtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen bir vesikadır. (229. Madde) Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir ( 6102 sayılı TTK.21/1). Bir fatura alan kişi, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK:21/2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defterler kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK.222/4). 6102 sayılı TTK’nın 21/1 maddesine göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir. Aksini yazılı delille ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil, ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili HMK.222. maddeye bakmak gerekir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içerisinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını yazılı ve kesin delillerle ispat etmek zorundadır.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 09/04/2018 tarih ve 2017/1445 E., 2018/1438 K. Sayılı kararı)
“Akdi ilişki sabit olduğuna göre; Mahkemece her iki tarafın ticari defterleri incelettirilerek alınan bilirkişi raporuna göre; Davalı ile davacının defterlerinde davaya konu edilmiş 6 adet fatura toplamı 166.398,42 TL’lık faturanın kayıtlı olduğundan ve bu husus davacı aleyhine delil teşkil ettiğinden davalının bu faturalarda yazılı işleri yaptığı ve bedeline hak kazandığının kabulü gerekir.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06/03/2017 tarih ve 2015/5595 E., 2017/925 K. Sayılı kararı).
Somut olayda; tarafların 20/07/2016 tarihli sözleşme ile 10 kişilik 5 durak 4 adet ve 10 kişilik 6 durak 3 adet asansörün malzeme ve montajı için toplam 315.000,00.-TL’sına anlaştıkları ve sözleşmeye ” F blok güneydoğu cephe iş karşılığı 220.000,00.-TL.sına alınmıştır. Rayı döşeli 3 asansör için 25.000,00.-TL düşülmüştür. Kalan 62.500,00.-TL ‘nin 22.500.-TL’si peşin ve 40.000,00.-TL.’si 4 eşit taksitte ödenecektir.” şeklinde ödeme notu düştükleri, davalının bir kısım ödemeleri yapmasına rağmen ödemediği borç bulunduğu gerekçesiyle hakkında Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı icra dosyası ile toplam 45.757,29 TL alacağın tahsili için faturaya dayalı ilamsız takip yapıldığı ve davalı borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Davalı taraf davacı ile arasında mevcut olduğu iddia edilen fatura dayanağı sözleşmeyi inkar etmemiş, faturaya konu borcun ödendiğini iddia ederek borca kısmen itiraz etmiştir. Taraflar arasında asansör bakımları konusunda da anlaşmalar bulunduğu dosya kapsamındaki taraf beyanlarından anlaşılmıştır.
Fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedelinin miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.
Eldeki dosyada da, taraflarca ibraz edilen ticari defterler üzerinde yapılan incelenme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının incelenen yevmiye, envanter ve kebir defterlerinin TTK.64 maddesine göre açılış tasdiklerinin olduğu, kapanış tasdiklerinin ise süresinin henüz dolmadığı, defterlerin muhasebe usul ve esasları ile mevzuata uygun tutulduğu; davalının ise incelenen yevmiye defterinin TTK.nun 64. Maddesine göre açılış tasdiklerinin olduğu, kapanış tasdiklerinin ise süresinin henüz dolmadığı, envanter ve kebir defterlerinin sunulmadığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığının tespit edildiği görülmekle artık davalı kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı anlaşılmıştır.
Bu durumda davalının toplam 45.757,29 TL alacak için aleyhine başlatılan takipte, borcun -5.000,00 TL asıl alacak 84,14 TL faiz olmak üzere toplam 5.084,14 TL’lik kısmını kabul edip- bakiye kısma ise ödeme yapıldığı iddiasıyla itirazda bulunması ve ödeme belgeleri olarak dosyaya ibraz ettiği 09/09/2016 tarihli 5.000,00 TL bedelli, 18/11/2016 tarihli 10.000,00 TL bedelli, 16/02/2017 tarihli 10.000,00 TL bedelli ve 21//09/2017 tarihli 10.000,00 TL bedelli makbuzlarda ise ödemelerin ( toplam = 35.000,00 TL) “bakım bedeli” ve “revizyon bedeli” açıklamaları ile yapıldığı, açıkça 20/07/2016 tarihli sözleşmeye istinaden yapılıp yapılmadığının ise anlaşılmadığı, tarafların kabulünde olduğu üzere aralarında asansör bakımları konusunda farklı anlaşmaların da bulunduğu ve defter kayıtlarının da birbirini doğrulamadığı hususu dikkate alındığında davalı borçlu tarafından sunulan makbuzların takip konusu faturaya ilişkin yapılan ödemeler olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından davanın reddine ilişkin ilk derece kararı yerinde değildir.
Sonuç itibariyle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabülü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Kısmen KABULÜNE,
2- HMK’nun 352/1-b.2 maddesi uyarıncaMersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2019 tarih ve 2018/… E.-2019/… K. sayılı kararının KALDIRILIRAK yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç bulunmadığından DÜZELTİLEREK YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı icra takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına ,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 2.778,38 TL harçtan başlangıçta alınan 465,81TL harcın mahsubu ile bakiye 2.312,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad olarak kaydına ,
3-Davacı tarafından karşılanan 506,91-TL harç ve 1.075,00-TL posta – tebligat – bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.581,91-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.087,51-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderler düşüldükten sonra arta kalan gider avansının iadesine,
İstinaf incelenmesi yönünden;
1-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan peşin alınan 44,40 TL maktu istinaf karar harcı talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
2-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının HAZİNEYE İRAD KAYDEDİLMESİNE,
3-İstinaf talep eden davacıdan peşin alınan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 47,90-TL ptt giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının kendileri üzerinde BIRAKILMASINA,

5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 359/3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından TARAFLARA TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2022


Başkan

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Üye

*e-imzalıdır*

Katip

*e-imzalıdır*

” Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa Göre Elektronik Olarak İmzalanmıştır. “