Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/2008 E. 2023/1674 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2008 – 2023/1674

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/2008
KARAR NO : 2023/1674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2023 (Karar ) 17/07/2023 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/… Esas 2023/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA TÜRÜ : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI :
VEKİLİ :
TALEP KONUSU : Mahkeme Kararının Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :

Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2023 tarih ve 2022/… Esas 2023/… sayılı ek kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Mahkeme kararı ile davacı şirket hakkında konkordato kararı verildiğini, davalı şirket tarafından konkordato sürecinden önce borçları nedeniyle abonelik sözleşmesinin tek taraflı olarak iptal edildiğini, bunun üzerine konkordato tarihinden sonra yapılan müracaatta yeniden abone yapılması talebinde bulunulmuş isede talebin eski borçları ödenmediği sürece yeniden abone yapılamayacağının belirtildiğini, ancak sayaçtan geçen elektriğinde kullanımına mani olunmadığını, sözleşmenin tek taraflı olarak haksız ve yersiz bir şekilde feshedildiğini, haksız ve yersiz bir şekilde 12 aylık kesin mühlet kararı içinde takip ve haciz işlemi yapamayan davalı şirketin bu borçları da müvekkilinden elektrik kesintisi yaparak almaya çalıştığını, müvekkilinin yapılan ilk elektrik kesintisi sonrası borçlarına mahsuben 324.000,00 TL ödeme yaptığını belirterek, taraflar arasında mevcut tek taraflı olarak davalı tarafından feshedilen sözleşmenin sonrasında kesilen kaçak usulsüz elektrik faturalarının iptali ile sözleşmeye bağlı olarak müvekkilinin borcunun tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Davacı şirketin bugün itibari ile müvekkili şirkete bakiye 1.382.491,07 TL kaçak elektrik tüketim borcu bulunduğunu, davacı tarafın bu borçtan haberdar olduğunu, ancak buna rağmen hem harcın eksik ödenmek istenmesi, hem de tedbir talebine ilişkin teminatın düşük tutulabilmesi için davanın değerinin bilinçli şekilde düşük gösterildiğini, davaya konu iddia ve taleplerin muhatabının müvekkili şirketin olmadığını, tüm elektrik abonelik tesisi, faturalandırması, elektrik dağıtım hizmetleri ve kaçak elektrik kullanımı süreçlerinin takibinin müvekkili şirketin çatısı altında yapılmakta iken, düzenleme sonrasında müvekkili şirkette 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 159 vd. maddeleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20 nci maddelerine göre 28.06.2013 tarihinde kısmi bölünme işlemi gerçekleştirilerek, … Dağıtım A.Ş. ile … … Perakende Satış A.Ş. olmak üzere 2 ayrı şirket halinde faaliyetlere devam edildiğini, davacı tarafın aboneliklerinin haksız şekilde sonlandırıldığına ve önceki borçları nedeniyle yeniden abone yapılmadıklarına yönelik iddialarının, yine haksız fesih iddiasına dayandırılan tüketim borçlarının normal fatura üzerinden belirlenmesine ilişkin muarazanın men’i taleplerinin muhatabı yasal mevzuat gereğince müvekkili şirketin değil, … … Perakende Satış A.Ş olduğunu, bu nedenle öncelikle pasif husumet itirazında bulunarak davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı hastanenin normal tüketim borçlarını ödemediği, bunun üzerine görevli tedarik şirketi tarafından ekli yazılar ile borcun ödenmesi gerektiği, aksi halde sözleşmenin sonlandırılacağı hususlarında ihtar edildiği, buna rağmen borçların ödenmemesi üzerine de sözleşmenin feshedildiği hususlarının dava açıldıktan sonra müvekkili şirketçe öğrenildiğini, davacı tarafın sadece müvekkili şirkete halen 1.382.491,07 TL borcu bulunduğunu, Perakende şirketine ayrıca borcu olup olmadığını bilmediklerini, dolayısıyla abonelik sözleşmesinin feshedilmesinin iddia edildiği gibi haksız olmadığı, davacı tarafın halen oldukça yüksek borçlarına rağmen aboneliğinin yapılmış olması karşısında borçtan dolayı abone yapılmadıklarına ilişkin iddiaların da gerçeği yansıtmadığının açıkça görüldüğünü, aksi yöndeki iddiaların muhatabının müvekkili şirket olmadığını, davacı hastanenin enerji arzının müvekkili şirketçe sonlandırılmak durumunda kalınmasının sebebinin abonelik sözleşmesi olmaksızın elektrik tüketimi yapmak sureti ile gerek TCK m.163 kapsamında suç teşkil eden ve gerekse BK kapsamında haksız fiil niteliğinde olan kaçak elektrik kullanılması, kaçak kullanım bedellerinin ödenmemesi ve bu şekildeki kullanıma kesintinin yapıldığı tarihe kadar ısrarla devam edilmesi olduğunu, ilgili düzenleme gereğince sözleşme olmaksızın enerji tüketimi yapmanın kaçak elektrik kullanımı niteliğinde olup davacı hastane de aboneliği olmaksızın ve elektrik faturası ödemeksizin elektrik tüketimini gerçekleştirdiğini, davacı tarafın ihtar edilmediklerine, habersiz şekilde enerjilerinin kesildiğine ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğu gibi kötü niyetli olduğunu, kaldı ki aylarca elektrik faturası gelmemesi halinde sade bir vatandaşın dahi bunun nedenini araştırması gerekirken, hastane olarak faaliyet gösteren ve bu nedenle oldukça yüksek tüketimi olan bir yerin neden elektrik faturası ödemediğini sorgulamamasının da açıkça düşündürücü olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacı hastane yetkililerinin olduğunu, TTK kapsamında ticaret şirketi olan davacının basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin, karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemekte ve kaçak elektrik tüketiminde ısrar etmesi sonucunda son çare olarak enerji arzını sonlandırmak durumunda kaldığını, bu durumda dahi yapılan enerji kesintisi işleminde gerek somut veriler, gerekse mevzuatsal anlamda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın kaçak tüketim faturalarının normal tüketim olarak faturalandırılmasına ilişkin muarazanın men’i talebinin de yerinde olmadığını, haksız davanın reddini istemiştir.
İHBAR OLUNAN VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE;
Davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü abonelik sözleşmesinin tek taraflı olarak iptal edilmesi hususunun gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin farklı bir tedarikçinin müşterisi iken, aralarındaki sözleşmenin ikili anlaşma ile son bulduğunu, müvekkili şirketin son kaynak tedarikçisi olarak Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 10. madde uyarınca davacı şirkete abone olması için gereken daveti yaptığını, ancak müvekkili şirketin davetine rağmen davacı şirketin abone sözleşmesini imzalamadığını, bu nedenle müvekkili şirketçe hukuka ve kanunlara aykırı elektrik kesimi söz konusu olmayıp davacı hastanenin kendi kusurundan kaynaklandığını, müvekkili şirketin mevzuat gereği 30.11.2017 tarihinden 23.01.2018 tarihine kadar son kaynak tüketiminden faturalandırma yaptığını, ancak bu süreçte davacı hastanenin yine abonelik sözleşmesi imzalamayıp abonesiz duruma düştüğünü, davacı tarafın davada her ne kadar davaya konu hastaneyi mağdur gibi göstermişse de bu davada mağdur olan tarafın müvekkili şirket olduğunu, davacı şirket aleyhine Mersin 1. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas ve Mersin 7.İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyalarından takibe geçilmiş olup her iki dosya alacağının da davacı şirketin konkordato almasından dolayı açık kaldığını, müvekkili şirketin verdiği hizmetten dolayı hem alacağını alamamakta olup hem de davacı şirketin asılsız iddiaları doğrultusunda iş bu dava ile karşı karşıya geldiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz olan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:Davanın REDDİNE,”şeklinde karar verildiği görülmüştür.
17/07/2023 TARİHLİ TALEP DİLEKÇESİ İLE;”Mahkemeniz dosyasında yapılan yargılama neticesinde ” 09/03/2018 tarih ve … seri nolu kaçak elektrik tüketimi tespit tulanağına ait borcun ek rapor kapsamında 276.213,74 TL, 24/04/2018 tarih ve … seri nolu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağına ait 206.273,29 TL, 18/06/2018 tarih ve … seri nolu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağına ait: 269.983,71 TL, 13/09/2018 taril ve … seri nolu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağına ait 815.576,28 TL, 18/09/2018 tarih ve … seri noln kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağıma ait 43.292,67 TL borcu olduğu, dosya kapsamındaki davacı ödemeleri tutarının 324.585,85 TL olup, toplam 1.611.339,69 TL borçtan ödemeler toplamı olan 324.585,85 TL düşüldükten sonra 1.276.753,84 TL borcunun olması dikkate alınarak davacının fazladan ödemesinin bulunmadığı ve davacının davalıya kaçak tutanakları nedeniyle borcunun bulunduğu, davalı şirketin düzenlediği kaçak tutanakları mevzuata uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hükmün kurulması sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde yazıldığı, fakat toplam tutar olan 1.611.339,69 TL’den davacının borç ödeme tutarı olan 324.585,85 TL düşüldüğünde borcun 1.286.753,84 TL olması gerekirken gerekçeli kararda sehven maddi hata yapılarak 1.276.753,84 TL yazıldığını belirterek, değerlendirme ve kabul kısmında yer alan ve toplam borç olan 1.276.753,84 TL’lik tutarın düzeltilerek 1.286.753,84 TL olarak tavzihine karar verilmesini talep etmiş olmakla;
İLK DERECE MAHKEMESİNİN EK KARARI :
“Mahkememizin 02/06/2023 tarihli gerekçeli kararın hüküm kısmınında yer alan ” …dosya kapsamındaki davacı ödemeleri tutarının 324.585,85 TL olup, toplam 1.611.339,69 TL borçtan ödemeler toplamı olan 324.585,85 TL düşüldükten sonra 1.276.753,84 TL borcunun olması dikkate alınarak davacının fazladan ödemesinin bulunmadığı ve davacının davalıya kaçak tutanakları nedeniyle borcunun bulunduğu,… ” şeklinde olan kısmının; “… dosya kapsamındaki davacı ödemeleri tutarının 324.585,85 TL olup, toplam 1.611.339,69 TL borçtan ödemeler toplamı olan 324.585,85 TL düşüldükten sonra 1.286.753,84 TL borcunun olması dikkate alınarak davacının fazladan ödemesinin bulunmadığı ve davacının davalıya kaçak tutanakları nedeniyle borcunun bulunduğu..”şeklinde MADDİ HATANIN DÜZELTİLMESİNE,”şeklinde karar verildiği görülmüştür.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Dosyada eksik incelemenin yapıldığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını ve hatalı hüküm kurulduğunu, Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’nın 2019/… Esasında mal varlığının terki suretiyle konkordato talep edilmiş olup halen derdest olduğunu,sözleşmenin tek taraflı olarak haksız ve yersiz bir şekilde feshedildiğini, müvekkiline kaçak elektrik faturası kesilmesi açık bir şekilde bu tarihte yürürlükte olan mevzuata açıkça aykırı olduğunu, davalı firma müvekkilini mevzuata aykırı biçimde abonelik sözleşmesini iptal etmiş ve kaçak elektrik faturası kestiğini, ilk derece mahkemesinin 17/07/2023 tarihli kararında hükümdeki maddi hatanın tavzihine karar vermiş isede tavzih koşullarının oluşmadığını,bilirkişi raporuna davalı tarafça itiraz edilmemiş olması sebebiyle hükümde açıklanan miktar müvekkili açısından kazanılmış hak olduğundan aleyhe değiştirme olamayacağının açık olduğunu, ayrıca tavzih işlemi ile müvekkilinin daha ağır külfet ile borçlandırılmasınında hatalı olduğundan yerel mahkemenin ek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Yazılı beyanlar ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuktan borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup,
Mahkemece verilen17/01/2020 tarihli karara karşı yapılan istinaf incelemesinde Dairemizin 07/04/2022 tarih ve 2020/… Esas 2022/… Karar sayılı ilamı ile;
“davalı kurum yetkililerince 09/03/2018, 24/04/2018, 18/06/2018, 13/09/2018 ve 18/09/2018 tarihlerinde olmak üzere toplam 5 adet dava konusu yerde yapılan incelemede perakende satış sözleşmesi olmadan elektrik kullanıldığı tespit edildiği buna göre Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 46/3 ( önceki yönetmelik 30/4 )maddesinde “Tüketicinin aynı veya başka bir kullanım yerinde mükerrer kaçak elektrik enerjisi kullandığının tespiti durumunda, kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespit edildiği tarihte yürürlükte olan ve birinci fıkrada kapsamı belirtilen fonsuz tarifenin 2 (iki) katı göz önüne alınarak hesaplama yapılır” düzenlemesi mevcut olup davalı vekilinin 13/12/2019 tarihli rapora karşı beyanında 09/03/2018 tarihli kaçak elektrik tutanağından önce 03/02/2017 tarihli aynı davalı ile ilgili kaçak elektrik tutanağı düzenlendiği belirtilerek 09/03/2018 tarihli kaçak elektrik tutanağına göre tespit edilen kaçak bedelinin eksik olduğunu belirtmiş olmasına rağmen bu hususta davacının beyanının alınmadığı ve ek rapor alınmadan karar verildiği buna göre davacının sorumlu olabileceği kaçak elektrik bedelinin tespitinde eksik inceleme ve deliler toplanmadan karar verildiği ” gerekçesi ile verilen kararın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince, davacının fazladan ödemesinin bulunmadığı ve davacının davalıya kaçak tutanakları nedeniyle borcunun bulunduğu, davalı şirketin düzenlediği kaçak tutanakları mevzuata uygun olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafça karar istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
Her ne kadar davacı vekilince öne sürülen istinaf sebepleri arasında yer alan davacı şirket hakkında konkordato kararı bulunduğu halde bu karara rağmen borçları bulunduğu gerekçesiyle aboneliğin feshedilerek kaçak tutanaklarının düzenlendiğinden bahisle kararın yerinde olmadığı öne sürülmüş ise de 2004 Sayılı İİK’nın geçici mühletin sonuçları başlıklı 288/1 maddesinin “Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur.” ve yine kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçlarını düzenleyen 296/1 maddesinin “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerin devamı esastır. Bu sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. (Ek cümle:9/6/2021-7327/4 md.) Bu fıkra kapsamında geçici ve kesin mühlet süresince devam eden sözleşmeler nedeniyle borçlanılan edimler karşılıklı olarak ifa edilir.” şeklindeki düzenlemelerine göre davacı şirket hakkında açılan konkordato davasında geçici mühlet verilmesi anından itibaren işletme faaliyetinin devamı amacıyla ödemezlik nedeniyle yürüyen sözleşmelerin feshinin ve fesih sonuçlarının tatbikinin mümkün olmamasının, işletme giderlerinden sayılan elektrik faturalarının işletmenin devamı amacıyla gerektiğinde mahkemeden izin alınmak suretiyle görevlendirilen komiser nezaretiyle ödemesinin yapılabileceğinin, geçici mühlet öncesi doğmuş olan borçların mühlet sonrasında doğrudan tedbir uygulanan şirketten talep edilemeyeceğinin açık olmasına rağmen dosya kapsamında yapılan incelemede davacı şirket hakkında Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayısı üzerinden 21/03/2018 tarihinde açılan ve yürütülen konkordatonun tasdiki davasında davacı şirkete 09/04/2018 tarihi itibariyle geçici mühlet kararı verilmiş olmasına, yine incelenen belgeler kapsamında davacı adına davaya konu … tesisat numaralı aboneliğin geçici mühlet kararı ve dava öncesinde 01/12/2017 tarihi itibariyle feshedildiği, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 10.maddesi uyarınca son kaynak tedariği olarak bu tarihten itibaren gerekli bildirim yapılarak enerji verilmesine devam edildiği ve verilen enerji nedeniyle 25/01/2018 tarihine kadar tüketilen enerji için normal elektrik tüketim faturası düzenlendikten sonra 09/03/2018 tarihi itibariyle … seri numaralı satış sözleşmesi olmadan elektrik kullanmak fiilinden dolayı kaçak elektrik tutanağının düzenlendiği, sonrasında düzenlenen tutanaklar nedeniyle mahkeme kararında da hüküm altına alındığı üzere davacının davalı şirkete borçlarının bulunduğu, yapılan taksit ödemeleri toplamı 324.585,85 TL’lik ödemenin tarihinin 19/08/2018 olduğunun belirlenmiş olmasına göre davacı hakkında abonelik sözleşmesinin feshedilmesinin, fesihten sonra davacının tedarikçi firma ile sözleşme imzalamaya davet edilmesinin, bu işlemler sonrasında ise kaçak tutanağı düzenlenmesinin geçici mühlet kararı ve hatta bu yönlü dava açılmazdan önce yapılan işlemler olması nedeniyle haklı olarak yapılan feshin ve fesih sonuçlarının davacı tarafa yansıtılmasının yerinde olduğu ve davacı vekilinin bu yönlü istinaf sebebinin yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine istinaf sebepleri arasında yer alan hükmün tashihine dair ek kararın incelenmesinde; açılan kaçak elektrik tutanakları ve bağlanan tahakkuklar nedeniyle borçlu olunmadığı davasında davanın reddine karar verildikten sonra tarafların hak ve borçlarında değişiklik yapılır nitelikte olmayacak şekilde gerekçe içeriğinde 1.611.339,69 TL toplam olarak belirlenen borç miktarından yapılan ödeme miktarı olan 324.585,85 TL’nin mahsup edilmesi sonrasında düzeltildiği şekliyle borcun 1.286.753,84 olduğu halde bu miktarın hataen 1.276.753,84 TL şekliyle metin içeriğindeki kısmın düzeltilmesine dair maddi hatanın düzeltilmesi kararı olduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 304.maddesinin “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemesine göre yazı ve hesap hatası niteliğindeki açık hatanın düzeltilmesinin bu madde gereği yapıldığı, düzeltilen içeriğin esasında hata yapılmadığı gibi gerekçeli kararın 18/07/2023 tarihinde tebliğ edilmesinden önce 17/07/2023 tarihli maddi hatanın düzeltilmesine dair verilen ek kararda usuli bir yanlışlığın da bulunmadığı anlaşılmıştır.
30 Mayıs 2018 Tarihli ve 30436 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42. Maddesinde (önceki Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 26.) düzenlenmiştir.
Kaçak elektrik enerjisi tüketimi halleri
MADDE 42 – (1) Gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak;
a) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken ayrı bir hat çekmek suretiyle dağıtım sistemine müdahale ederek sayaçtan geçirilmeksizin elektrik enerjisi tüketmesi,
c) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken sayaçlara veya ölçü sistemine müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
ç) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.
İlk derece mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda; alınan bilirkişi raporuna göre davacının fazladan ödemesinin bulunmadığı ve davacının davalıya kaçak tutanakları nedeniyle borcunun bulunduğu, davalı şirketin düzenlediği kaçak tutanakları mevzuata uygun olduğu tespit edilmiştir. Buna göre davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yan bulunmamaktadır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemesince uzman bilirkişiden rapor alınarak bu bedele hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı yan olmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemenin dosyada toplanan delillere göre, vermiş olduğu kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 353/1-b-1 maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b(1) maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.-TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf ile ilgili yapılan masrafların istinaf talebinde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın tebliği, harç vb. işlemlerin 6100 Sayılı HMK’nın ve 359/3 md. uyarınca Dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesine temyiz yolu açık olmak üzere tarihinde oy birliği ile karar verildi.
17/10/2023
Başkan- Üye- Üye – Katip-
¸e-imza ¸e-imza ¸e-imza ¸e-imza