Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1513 E. 2022/1383 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1513
KARAR NO : 2022/1383

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. ….

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

TALEP KONUSU : Mahkeme Kararının Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas … sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE :
Müvekkili şirketin davalı … şirketinden aldığı elektrik enerjisini ticari faaliyetinde kullanıldığını, müvekkilinin kayıtlı olan adresindeki iki ayrı bölümden oluşan ticarethanesinde tavuk çiftliği işlettiğini, müvekkilinin çitliğinde şu an 230.000 TL adet civciv bulunmakta olup civcivlerin sağlıklı koşullarda yetişmesinde, beslenmesinde sunulmasında, vücut ısılarının yazın serin, kışın sıcak

tutulmasında elektrik enerjisinin çok önemli olduğunu, elektrik enerjisinin ticarethanesinin elektriği iki ayrı trafo üzerinden … nolu ve … nolu tesisatlar üzerinden sağlandığını, davalı şirket personellerinin 08/08/2016 tarihli işlemleri neticesi ticarethanenin iki ayrı trafodan aldığı elektiği kesilmiş ve müvekkili şirket hakkında iki ayrı tesisat içinde kaçak elektrik kullanımı prosedürü işletildiğini, davalı şirketin uyguladığı prosedür ve elektrik kesme işleminin usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin elektriğin kesilmesinden doğan civciv kaybının daha da artmaması için davalı şirket ile görüştüğünü ve bu görüşmenin sonunda davalının tüm şartlarını kabul ederek kendisine fatura edilen cezaları taksitlendirilmek zorunda kalmış ve ilk etapta davalı şirkete iki ayrı protokol nedeni ile 19.742,25 TL ödeme yapıldığını, müvekkili her ne kadar kabul etmiş ve ilk taksitlerini ödemişse de müvekkilinin bundan sonraki taksitleri ödeyecek durumu olmadığını, diğer taraftan müvekkili taksitlerini ödemediği anda davalı şirket tarafından elektriğinin kesileceği de kendisine bildirildiğini, protokoller uyarınca ikinci taksitlerinin tarihi 16/09/2016 olup, müvekkili bu tarihte davalı şirkete 16.222,70 TL ödemesinin mümkün olmadığını belirterek … nolu ve … nolu abonelikler için müvekkili şirkete düzenlenmiş kaçak kullanım cezasının ve buna bağlı ferilerin iptaline, müvekkiline fatura edilen 194.674,49 TL bedelden dolayı müvekkilinin ödemiş olduğu 19.742,25 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile müvekkiline istirdadı ile iadesine, yapılan ödemeden sonra protokollere bağlanmış olan kalan 194.674,49 -16.222,70 TL=178.450,88 TL müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, taraflar arasında yapılan ödeme protokollerinin ve içeriğindeki unsurların iptaline karar verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Davacı şirkete ait iki adet tesisat aboneliğine ait sayaçlar daha evvel sökülmüş ve sayaçlar üzerinde yapılan labaratuvar incelemesinde ise fiziki durumlarının sağlam çıkmadığını ve hasarlı çıktığını, sayaçların gövde kapaklarının açık ve siviç anahtarı ile telle bağlandığının tespit edildiğini, bu bağlamda bu tür dışarıdan müdahaleye açık durumdaki sayaçlarda sayaç içi bilgilerinin doğru kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, sökülen sayaçların labaratuvar sonuçlarına istinaden … personellerinin giderek 08/08/2016 tarih … tesisat numarasına … seri nolu Kaçak Tüketim Tespit Tutanağı ile yine 08/08/2016 tarih … tesisat numarasına … seri nolu Kaçak Tüketim Tespit Tutanağı ile elektrik kesilerek sayaçların mühürlendiğini, bahsi geçen kaçak tüketim tespit tutanaklarına istinaden borç taahhakuku çıkarılmış ve davacı şirket borcu taksitlendirme protokolü imzalayarak kabullenmiş ve mutabık kalınan ödeme planı çerçevesinde ilk taksitin ödenmesinin yapıldığını, daha sonra davacının ödeme güçlüğü içinde olduğunu söyleyerek davaya konu borcu bulunmadığına dair bu davayı açtığını, tahakkuk ettirilen kaçak borç miktarı ve hesaplamalar Elektrik Piyasası Tüketim Hizmetleri Yönetmeliği’nin kaçak elektrik Enerji Tüketimi ile ilgili hükümlerine uygun ve yerinde olduğunu, davacının borcu kabullenmesi ve taksitlendirme yapmasının bu nedenden olduğunu belirterek, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
“-Davanın kısmen kabulüne, davacının davalı …’ye … ve … nolu abonelikleri nedeniyle, 24/08/2016 tarihi itibariyle 100.972,78 TL dışında borçlu olmadığına tespitine,
Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”şeklinde karar verildiği görülmüştür.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Taahhakkuk ettirilen kaçak borç miktarı ve hesaplamalar elektrik piyasası tüketim hizmetleri yönetmeliği’nin kaçak elektrik enerji tüketimi ile ilgili hükümlerine uygun ve yerinde olup,davacının borcu kabullenmesi ve taksitlendirme yapmasınında bu nedenle olduğunu, bilirkişinin tüketimin düştüğü tarih açısından yaptığı tespit ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu,dosyaya sunulan tüketim dokümanlarında her iki tesisattada düşüşün 13.08.2015 tarihinde başladığı görülmesine karşın bilirkişice tüketimin ani olarak düşüş olduğu dönemin Şubat 2016 ve Mart 2016 dönemleri olduğunu kabulü sebebiyle bir fark çıktığını hesap sonucunda ortaya çıkan fark bedelde bu sebeple olduğunu, özellikle yeni takılan sayacın tüketimleride dikkate alınması ile sayaca yapılan müdahale ile kaçak kullanım yapılan dönemin 27.01.2016-13.07.2016 tarihleri arası olduğu analiz edildiğinden, yönetmeliğe göre aboneliklerde kaçak kullanım yapıldığı kabulü ve bu dönemlerin baz alınması ile

kaçak kullanım bedeli bilirkişice hesaplanmış oysa bilirkişinin tüketimin düştüğü tarih açısından yaptığı tespit ve değerlendirmesinin hatalı olduğu ve tüketimin düştüğü tarih açısından bilirkişi ile aynı görüşte olmadığını her iki tesisattada düşüşün 13.08.2015 tarihinde başladığı görüldüğünden bu yönde itirazda bulunmuş iselerde bilirkişi ek raporundada iş bu itirazları kabul edilmemiş ve tüketimin ani olarak düşüş olduğu dönemin Şubat 2016 ve Mart 2016 dönemleri olduğunun net olduğu şeklinde yine kanaat bildirerek yine kendi belirlediği bu tarihi baz alarak aynı hesaplamaya gitmiş ve görüş değiştirmediğini, 06.02.2019 tarihli bilirkişi ana raporuna karşı ve ek rapora karşı aynı itirazları tekrar ettiklerini ve ek raporun aleyhe olan kısımlarının kabul etmedikleri şeklindeki itirazlarına rağmen 08.10.2019 tarihli duruşmada bu ek rapor aldırılması talepleri hakkında yerel mahkemece hiç bir karar verilmeksizin doğrudan sözlü yargılamaya geçilerek karar verilmiş olmasının hatalı olduğundan yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Yazılı beyanlar ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava,kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan alacak nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup,
İlk derece mahkemesince, davacı tarafından kaçak elektrik nedeniyle yapılan tahakkuk için davalı … açılan menfi tespit davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davanın dayanağının 08/08/2016 tarih … tesisat numarasına … seri nolu Kaçak Tüketim Tespit Tutanağı ile yine 08/08/2016 tarih … tesisat numarasına … seri nolu Kaçak Tüketim Tespit Tutanağı oluşturduğu,
Dava konusu tutanak tarihinde 08.05.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği” hükümleri yürürlüktedir. Davacının alacağı bu yönetmelik hükümlerine göre belirlenmelidir.
Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’inin “Kaçak elektrik enerjisi tüketimi” başlıklı 26. Maddesinde;
“(1) Gerçek veya tüzel kişinin;
a) Kullanım yerine ilişkin olarak; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da yapı bina giriş noktasından sayaca kadar olan tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
c) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında; yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması,kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.
(2) Yapılan kontrollerde, kaçak elektrik enerjisi tüketildiğine dair bir şüpheye sebep olacak bir bulguya rastlanılması halinde bu Bölüm uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde kaçak tespit süreci başlatılır.
(3) Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır. Kaçak işleminin başlatılması için bu sürecin sonunda kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti gereklidir.
(4) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak tespit süreci sonucunda kaçak elektrik enerjisi tüketimi tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektrik enerjisini keserek sayacı mühürler ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur.
“Kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanması” başlıklı 28/1. maddesinde;
(1) 26. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki kaçak olarak tüketilen elektrik enerjisi miktarı, tüm tüketiciler için,

a) Öncelikle tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre,
b) Tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerinin bulunmaması durumunda, ihtilafsız aynı dönemki tüketim miktarına göre hesaplanır. (b) bendi kapsamında, kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki aynı dönem, ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.”
“Kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanmasında ve faturalamada esas alınacak süre” başlıklı 29. maddesinde;
“(1) Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak faturalandırmada, aşağıda yer alan süreler esas alınır.
a) 26. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde; kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; doğru bulgu ve belgelere dayandırılması kaydıyla kaçak elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süre olup bu süre 12 ayı geçemez. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün olarak alınır.
b) 26. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesindeki tespitlerde,
1) Kullanım yerine ilişkin olarak; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; son endeks okuma ile tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme işlemleri gibi, sayaç mahallinde dağıtım şirketince gerçekleştirilmiş olan en son işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süredir ve bu süre 90 günü geçemez. Ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde, kullanım süresi esas alınır. Ancak bu süre 180 günü geçemez.
2) (1) numaralı alt bentte belirtilen sürenin dışında, tüketicinin kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek olarak (1) numaralı alt bent çerçevesinde belirlenen başlangıç tarihinden itibaren, doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmiş kaçak elektrik enerjisi kullanımı başlangıç tarihine kadar geriye dönük normal tüketim hesabı yapılır.
3) Kaçak tüketimi ile kaçağa ilişkin normal tüketim hesabında esas alınacak sürelerin toplamı, 12 ayı geçemez. Yapılacak hesaplamada tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınır ve gecikme zammı alınmaz.
c) 26. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi çerçevesindeki tespitlerde; kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre, tüketicinin tespite konu elektrik enerjisinin kesildiği tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süredir.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
Somut olayda; davacıya ait aboneliklerde, 08/08/2016 tarihli tutanaklara göre 13/07/2016 tarihinde sökülerek laboratuvar ortamında yapılan öncelemelerine göre sayaçlara müdahale edilmiş olduğu, bu durumunda 27/01/2016-13/07/2016 tarihleri arasındaki dönemlerde sayacın tüketimlerine engel olmak amacıyla yapıldığı, kaçak elektrik enerjisi tüketiminin 26.maddesine göre kaçak kullanım tanımına uyduğunu buna göre de HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemesince uzman bilirkişiden rapor alınarak davacının alacağını belirlendikten sonra bu bedele hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı yan olmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
Ancak kabule göre; dava İİK’nın 72. maddesi gereğince menfi tespit istemine ilişkin olup, bu durumda mahkemece kurulacak hükmün olumsuz, bir başka deyişle borçlu olunmayan kısmın tespiti şeklinde olması gerektiği gözetilerek, HMK’nun 27. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı gereği davacının borçluluk durumu saptanarak menfi tespit hükmü kurulması gerekmektedir.

Davacının 194.674,49 TL yönünden borçlu olmadığına yönelik talebi karşısında, mahkemece, 100.972,78 TL ‘lik kısmı yönünden borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş olması, HMK 297/2 maddesi hükmüne de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak toplanan delillere göre yeniden yargılama yapılmasınada gerek görülmediğinden yeniden esas hakkında HMK. 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
-Davalının İstinaf başvurusunun KABULÜNE; Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas … sayılı kararının HMK.’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILARAK; Davanın esası ile ilgili olarak yeniden aşağıdaki hükmün kurulmasına;
1-Davanın kısmen kabulüne, davacının davalı … … ve … nolu abonelikleri nedeniyle fatura tarihi itibariyle 77.479,01 TL borçlu olmadığının tespitine,
-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 6.897,45 TL karar harcından, peşin alınan 3.384,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.512,80 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 10.827,82TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davanın red edilen kısmı yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 8.979,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.384,65TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 164,10 TL, posta gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti toplam 1.193,30TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-İstinaf başvurusu kabul edilmekle; davalı tarafından peşin yatırılan 3.512,80 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı … iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan 48,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Kararın, 6100 Sayılı HMK’nın 359/3 maddesi gereğince dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesine temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı