Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1157 E. 2022/1534 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1157
KARAR NO : 2022/1534

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. ….

DAVANIN KONUSU : ALACAK
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

TALEP KONUSU : Mahkeme Kararının Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas … sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle taraf vekillerinin istinaf başvurusu Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9 . Hukuk Dairesi’nin 18/08/2020 tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilmekle;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE :
Müvekkili kuruluşun Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümlerine göre kurulmuş tüzel bir kişi olup, elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacıyla …’tan elektrik enerjisi temin ettiğini ve bu hususta sözleşme imzaladığını, davalı şirketin müvekkili kuruluşun aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlediğini, ancak bu sayaç okuma bedelinin, sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketçe, tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, müvekkili tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2007/Şubat döneminde fazladan alınan PSH bedelinin tahsili için açılan davada, belirsiz olan sabit bedelin bilirkişi marifetiyle hesaplanması sonucunda sabit bedel düşülerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, bu dönem hariç 2006/Eylül-2010/Aralık dönemindeki faturalarda her bir abonelik için sabit bedelin düşülmesi ile haksız olarak tahsil edilen PSH bedeli olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ve işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmamış olması nedeniyle öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca perakende satış hizmet bedelinin muhatabının … Elektrik Perakende Satış A.Ş. olduğunu belirterek husumet itirazında bulunduklarını, dava konusu edilen dönemde faturalarda yer alan diğer bedeller gibi PSH bedelinin de Kurul Kararları çerçevesinde tüketicilerden tahsil edildiğini, yapılan tahsilatta hukuka aykırı bir durum olmadığını belirterek, esastan da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
“Davanın KISMEN KABULÜ ile; toplam 1.288.414,05 TL tazminatın 10.000 TL’sinin dava tarihi olan 24/06/2015 tarihinden, 1.278.414,05 TL’sinin ıslah tarihi olan 29/09/2016 tarihinden itibaren 6183 sayılı yasanın 51.maddesi uyarınca hesaplanacak gecikme zammı ve gecikme zammı üzerinden hesaplanacak KDV ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Müvekkili kuruluşun aboneliklerine ait 2006 eylül- 2007 ocak arası dönemde alınan psh bedeli hesabının eksik yapıldığını, bu dönemlere ait hesabın yeniden yapılması gerektiğini, mahkemece hükmedilen faiz türüne bir itirazlarının bulunmadığını, ancak kabulüne karar verilen tutarın dava ve ıslah tarihi itibariyle değil, ödeme tarihlerinden itibaren gecikme zammı ile birlikte tahsili gerektiğini, dava konusu dönemde müvekkili kuruluştan fazladan tahsil edilen bedele ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV ‘sinin uygulanması gerektiğini belirtip, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak gerekirse bilirkişi incelemesi yapılarak 1.320.671,48-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsili şeklinde düzeltilmesini, 2006 Eylül – 2010 Aralık dönemi PSH hesaplamasının yapılmasını, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda serbest tüketici olmak ile serbest tüketici niteliklerine haiz olmak kavramlarının karıştırıldığını, davacı şirket, müvekkili şirket ile sözleşme imzalarken her hangi bir ihtirazi kayıt koymadığını, TTK m. 23/2 gereği 8 gün içinde faturaya da itiraz etmediğini, davacı sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde kendi iradesiyle, sözleşmeyi imzaladığını, husumet yönünden, dava konusu talebin muhatabı, dağıtım şirketi olan müvekkili şirket değil, tedarikçi şirket olduğunu, davacı şirketin hangi tedarikçi ile ikili anlaşma imzaladığı tespit edildiğinde, husumetin muhatabının da ortaya çıkacağını, perakende hizmet satış bedellerinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, teknik mevzuata hakim olmayan bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının kabul edilemez olduğunu, ayrıca tahkikat aşamasının eksik gerçekleştirildiğini, sözlü yargılama aşamasına erken geçilerek eksik ve hatalı inceleme ile hüküm kurulmasının yerinde olmadığını belirtip, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Yazılı beyanlar ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir..
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen de kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup,
EPDK ‘nın 24/08/2006 tarih ve 875 sayılı kararında perakende satış hizmeti verilen tüm kullanıcılara kwh bazında belirlenen perakende satış bedelinin uygulanacağı belirtilmiştir. 5496 sayılı kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 9. Maddesinde yer alan fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanacağı açıklanmıştır.
Danıştay 13. Hukuk Dairesi’nin 2008/2696 Esas 2011/1368 sayılı kararında sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiğinden bahisle EPDK ‘nın 24/08/2006 tarih 875 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir. Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun 24/05/2012 tarih ve 2011/1901 Esas 2012/798 Karar sayılı ilamı ile bu kararın serbest tüketiciler ile sınırlı olarak uygulanacağı belirtilerek onanmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2014 tarih ve 2014/3111 Esas 2014/2802 Karar No’lu bozma kararında; İptal kararlarının geriye yürüyeceğini, iptal edilen karar hiç alınmamış gibi ilke olarak eski durumun kendiliğinden geri geleceğini iptal edilen karar davacıdan başka kişileri de ilgilendirecek nitelikte ise dava da taraf olmayan fakat iptal edilen kararla ilgisi bulunan üçüncü kişileri de etkileyeceği, yine davacının sabit sayaç okuma bedelinden sorumlu olması nedeni ile bu miktarların mahsup edilerek kalan miktarların tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtayın bozma ilamı nazara alınarak mahkemece yeniden verilen karar Yargıtay 3. H.D. Sinin 21.02.2017 tarih 2016/1765 Esas 2017/1707 karar nolu ilamı ile onanmıştır.)
Dava konusu olayda EPDK ‘nın iptal edilen 24/08/2006 tarih 875 sayılı kararı gereğince yapılan fazla ödemelerin tahsili talep edilmektedir. Danıştay iptal kararı serbest tüketiciler için verilmiş olup, EPDK tarafından belirlenen serbest tüketici limitleri belirtilerek buna göre davacının serbest tüketici olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
6446 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (cc) bendinde, serbest tüketici tanımlanmış olup, buna göre Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimi bulunduğu veya iletim sistemine doğrudan bağlı olduğu veya organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğini haiz olduğu için tedarikçisini seçme hakkına sahip gerçek veya tüzel kişiler olarak belirtilmiştir.
Yine, Elektirik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin “serbest tüketici kapsamı” başlıklı 5 nci maddesinde de “Aşağıdaki koşulları sağlayan tüketiciler serbest tüketici olarak kabul edilir;
a) İletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler,
b) Bir önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketiciler,
c) İçinde bulunulan yılda gerçekleşen toplam elektrik enerjisi tüketimleri serbest tüketici limitini geçen tüketicilerin” serbest tüketici niteliğini kazandığı kabul edilmiş ve bu bağlamda kanunla paralel düzenleme yoluna gidilmiştir.
Dosya kapsamına göre; davacı şirketin tüketimlerinin 2007 yılı ila 2010 yılları arasındaki dönemde serbest tüketici sınırları dahilinde olduğunun belirlenmiş olmasına göre EPDK’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, maktu ücretten ayrı tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden PSH bedelini haksız olarak tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının bakiye alacağının usulünce hesaplanması gerekmektedir.
Somut olayda; mahkemesince alınan 1 Elektrik Mühendisi, 1 Öğretim Görevlisinden oluşan ilk bilirkişi heyet raporunda davacı şirketin alacağı 673.443,04.-TL olarak tespit edilmiştir. Aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun bir şekilde tahsil edilen perakende satış hizmeti bedelinin haksız olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan 1 Elektrik Mühendisi, 1 Mali Müşavir, 1 Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi tarafından alınan ikinci bilirkişi raporunda davacının alacağı 1.274.331,41.-TL olarak hesaplanmıştır. Aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda ise davacının alacağı 1.288.414,05.-TL olarak belirlenmiştir. Mahkemesince bu rapor üstün tutularak bu raporda hesaplanan meblağa hükmedilmiş ise de; ilk bilirkişi heyeti raporu ile ikinci bilirkişi heyeti raporu arasında misli fark bulunduğu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Nitekim davacı tarafın bakiye alacağının az hesaplandığına yönelik bilirkişi raporuna itirazları hususunda da olumlu ya da olumsuz bir karar kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; HMK’nın 267. maddesine uygun olarak konusunda uzman en az üç elektrik mühendisi bilirkişiden oluşturulan heyetten mahkeme ve yüksek yargı denetimine uygun, açık ve anlaşılır bilirkişi raporu alınarak, varsa tarafların rapora itirazlarını karşılar mahiyette ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Kabule göre ise; Taraflarca imzalanan Elektrik Enerji Satışına ilişkin Perakende Satış Sözleşmesinin 5/f maddesinde “Fatura veya ödeme bildirimlerinde belirtilen son ödeme tarihine kadar borç ödenmediği takdirde, müşteriye son ödeme tarihinden itibaren, 6183 sayılı Kanunun 51. Maddesine göre belirlenen oranları aşmamak koşuluyla şirket yönetim kurulunca belirlenen yürürlükteki gecikme zammı oranında günlük olarak gecikme zammı tahakkuk ettirileceği” belirtilmiş ise de, yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre bu hükümde davacı tarafından fatura bedellerinin ödenmemesi durumunda uygulanacak gecikme zammı oranı açık ve net olarak belirtilmediğinden davada uygulanmayacağı anlaşılmıştır. Buna göre mahkemece; tarafların tacir olduğu da gözetilerek, alacağın avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, 6183 sayılı Kanunu’nun 51. maddesine göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kaldırma kararı içeriğine göre tarafların diğer istinaf istemlerinin şu aşamada incelenmesine yer olmadığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacının istinaf başvurusunun deliller toplanmadan ve eksik inceleme ile karar verilmiş olması nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ve davalının İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın esası incelenmeden KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gerekçede bahsedilen eksiklikler giderilerek, deliller toplanarak davanın yeniden görülüp, yeni bir karar verilmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-İstinaf başvurusu sırasında peşin alınan 54,40.-TL istinaf karar harcının, talep halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf başvurusu sırasında peşin alınan ve 22.004,00.-TL istinaf karar harcının, talep halinde istinaf isteminde bulunan davalıya İADESİNE,
5-Taraflarca tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı ve diğer istinaf giderlerinin yargılama masrafı olarak İlk Derece Mahkemesince değerlendirilmesine,
6-Kararın tebliği, harç vb. hususların 6100 Sayılı HMK’nın 359/3 md. uyarınca İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 02/06/2022


Başkan

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Üye

e-imzalı

Katip

e-imzalı