Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/1353 E. 2021/1576 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACI/BİRLEŞEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI/BİRLEŞEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : …
VEKİLİ : Av….
TALEP KONUSU : Mahkeme Kararının Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu Adana Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve … Karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderilmekle yapılan esas incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Davacı şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereğince serbest tüketici olarak davalı … şirketinden elektrik enerjisi temin etmekte olduğunu, davalı şirketin davacı şirketin aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlediğini, ancak bu sayaç okuma bedelinin sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, bu nedenle şimdilik … olarak fazladan ödenen aboneliklerinden… adet faturada tahsil ettiği 6.662,81.-TL ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
DAVACI VEKİLİ BİRLEŞEN ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE;
Müvekkilinin … ve … aboneliklerinden… adet faturada tahsil edilen perakende satış hizmet bedelleri için taraflarınca Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, derdest olan dosyada alınan … tarihli bilirkişi raporu ile tahsil edilen bu bedellerin haksız olduğunu ve iadesi gerektiğinin belirlendiğini, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına konu edilmeyen, … ve … aboneliklerinde… ve …yıllarında düzenlenen toplam 48 faturada fazladan tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin ayrıca dava konusu edilmesi gerektiğini belirterek, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirmesine, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla Adana 2. Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile talep edilen alacak yanında, KDV dahil 17.436,39.-TL ‘nin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI/ BİRLEŞEN DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇELERİNDE ÖZETLE:
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinin kanunda belirlenen şartları taşımadığını, … uygulama dönemi dağıtım şirketlerine özgü kurul kararlarında belirtilen parametrelerden perakende satış hizmeti gelir gereksinimlerinin karşılanması gereği her tarife yılına ait onaylanan perakende gelir düzeltmeleri yapıldığını, gelir düzeltmelerine göre güncellenen ulusal perakende satış hizmeti tarifeleri kapsamında da fiyat eşitleme mekanizmasının işletildiğin, davacının iddia ettiği şekilde fazla tahsilat yapılmadığını, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:
İlk Derece Mahkemesince, asıl dava yönünden açılan davanın, taleple bağlı kalınarak ıslah dilekçesi doğrultusunda kısmen kabulü ile, 8.176,95.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava yönünden açılan davanın taleple bağlı kalınarak kısmen kabulü ile 17.436,39.-TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İSTİNAF TALEBİNDE İLERİ SÜRÜLEN SEBEPLERİ:
Serbest tüketici sıfatını kazanabilmek için tedarikçi şirket ile ikili sözleşme imzalanması gerektiğini, serbest tüketici niteliklerine sahip olmanın bu sıfatı kazanmaya yeterli olmadığını, seçimlik bir hak olduğunu, davacı şirketin de bu hakkını kullanmadığını ve son kaynak tedarikçisinden hizmet almaya devam ettiğini, davacı tarafın serbest tüketici olduğunu iddia edildiğini ancak buna ilişkin sözleşmeyi sunarak ispat etmesi gerektiğini, sözleşmenin tedarik şirketi ile yapılması gerektiğini, davalı şirketin dağıtım şirketi olduğunu, böyle bir sözleşmenin kurulmasının mümkün bulunmadığını, davacı şirketin müvekkili ile sözleşme imzalarken herhangi bir ihtirazi kayıt koymadığını ve 8 gün içerisinde faturaya da itiraz etmediğini, perakende satış hizmet bedellerinden davalının sorumlu olmadığı, dava konusu dönemle ilgili olarak iptal olmayan idari işleme ilişkin karar verilmemesi gerektiğini, iptal edilen işlemin uygulanabilirliğinin mümkün olmadığını, hakkaniyete ve hukuka aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYA DAVACISI İSTİNAF TALEBİNE KARŞI VERİLEN CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE:
Hiçbir yasal düzenlemede serbest tüketici sayılmak için tedarikçisinin seçilmiş olması şartının ön görülmediğini, serbest tüketici olmanın bir statü olduğunu, tedarikçinin seçilmesinin serbest tüketiciye verilen bir hak olduğunu ve serbest tüketicinin bu hakkı kullanmış olmasının aboneli serbest tüketici olmaktan çıkarmayacağını, EPDK’nın birçok yazısında serbest tüketici kavramının hatalı olarak kullanıldığını, serbest tüketici sayılmak için tedarikçinin seçilmiş olma koşulunun bulunmadığını kesin olarak ifade ettiğini, davalı tarafın dağıtım şirketinin bölünmeye gittiğini ve talebin muhatabının kendileri olmadığını, perakende satış şirketi olduğunu iddia ederek husumet itirazında bulunmasının haksız olduğunu, davalının dava konusu faturalara itiraz etmemesi ve ödemelere kayıt koyulmaması sebebiyle faturada fazladan tahsil edilen tutarların iadesinin istemeyeceğini iddia etmesinin dinlenilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi raporları, yazılı beyanlar ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davalı enerji şirketi tarafından davacıdan nispi olarak tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmış olup,
Serbest Tüketici, Enerji Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinde, EPDK tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunulması veya iletim sistemine doğrudan bağlı olması nedeni ile tedarikçisini seçme serbestisine sahip gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 5496 sayılı Kanun ile eklenen ve 24/05/2006 tarihinde yürürlüğe giren geçici 9 uncu maddesiyle konu ile ilgili düzenleyici idari işlem yapma yetkisi EPDK’na verilmiş ve EPDK da bu doğrultuda yukarıda sözü edilen metodolojiyi onaylayarak yürürlüğe koymuştur. İşbu düzenleyici işlemin iptali istemiyle açılan davaya bakan Danıştay 13. Dairesi; sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterekecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit bir ücret olarak uygulanması gerektiği gerekçesiyle, 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 E. 2011/1368 K. sayılı ilamıyla metodolojinin Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendini iptal etmiş, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/05/2012 tarihli ve 2011/1901 E. 2012/798 K. sayılı kararıyla; daire kararının, serbest tüketicilerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği belirtilmek suretiyle onanarak kesinleşmiştir.
Bir idari işlemin yargısal bir kararla iptali halinde, bu iptal kararlarının işlemin yapılması sırasında unsurlarında bulunan sakatlıkları saptadığı, işlemi yapıldığı andan başlayarak ortadan kaldırdığı, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, başka bir anlatımla, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı, İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yargı mercileri tarafından idari bir işlemle ilgili olarak verilen iptal kararının doğurduğu bu sonucun, verilen iptal kararı ister usul yönünden, isterse esas noktasından verilmiş olsun, hiçbir şekilde değişmeyeceği açıktır.
İdare Hukuku ilkesinden dolayı idare, iptal kararının amaç ve kapsamına gore yeni bir işlem ya da işlemler yapmak, iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak, işlemin hiç yapılmamış sayılmasının bir gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır. Buna bağlı olarak, iptal edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka ifadeyle, iptal kararları; iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir. Bununla birlikte, iptal kararları herkes bakımından geçerlidir. Aynı idari işlemin iptali amacıyla başkalarının da iptal davası açmasına gerek bulunmamaktadır. İptal kararı, davacının yanı sıra iptal olunan idari işlemin etkide bulunduğu diğer kimseler hakkında da hüküm ifade etmektedir.
Davaya konu edilen düzenleyici işlem hukuka aykırı bulunarak Danıştay tarafından iptal edimiş, dolayısıyla dava konusu edilen düzenleyici işlem ile bu işleme bağlı olarak tesis edilen diğer düzenleyici işlemler de ortadan kalkmıştır. Eş söyleyişle; davalı şirket, serbest tüketici olan davacı … abonesinden, iptal edilen düzenleyici işleme bağlı olarak davaya konu edilen dönemde tahsil etmiş olduğu PSH bedellerini iade etmekle yükümlüdür.
Davalı taraf davacı ile abonelik sözleşmesi imzalayan davalı şirketin bölünme sözleşmesi imzaladıktan sonra davacı abonenin, abonelikten doğan hak ve alacaklarının hangi şirkette kaldığını takip etme gibi bir yükümlülüğü olamayacağı gibi davalı şirketin davacı abone bakımından tedarikçi sıfatı ile de sorumluluğu devam ettiğinden dava tarihi itibariyle bu davada taraf sıfatı bulunmaktadır. Davalının davacı ile yaptığı abone sözleşmesinin tarafı olarak akdi sorumluluğu, bölünme sözleşmesi ile ortadan kalkmaz, davalının tedarikçi (dağıtıcı) sıfatından kaynaklanan sorumluluğu devam ettiğinden davalının, tedarikçi sıfatını haiz olduğu pasif husumet ehliyeti bulunduğu tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı şirketin … ve … numaralı abonelikler üzerinden davalıdan enerji satın aldığı, dosyada mevcut fatura ve diğer belgelerin incelenmesi sonucu, davalı şirketin tüketim miktarı üzerinden nispi olarak belirlediği PSH bedeli ile diğer bedellerin toplamına KDV ilave ederek ödenecek tutarı içeren faturaları düzenlediği ve davacı şirketin de düzenlenen faturalara esas bedelleri davalıya ödediği, davacı tarafın dava konusu edilen … yılları arasındaki fatura dönemlerinde yürürlükte olan kurul kararlarına dikkate alınarak tükettiği enerji miktarına göre serbest tüketici olduğu ve Danıştay 13.Dairesinin 06/04/2011 tarihli, 2008/2695 esas ve 2011/1368 karar sayılı ilamı ile EPDK’nun 24/08/2006 tarih ve 875 sayılı kararının iptal edildiği hususu dikkate alınarak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı tarafın nispi olarak ödediği Perakende Satış Hizmeti bedelinden maktu miktar düşümü ile asıl dosya yönünden yapılan ıslah ile birleşen dosya yönünden de taleple bağlı kalınarak bakiyesinin davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararda yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davaCı taraf istinaf süresinin gerçekleşmesinden sonra… tarihli dilekçesi ile, tüm alacak taleplerinin kabul edildiği ve red edilen bir taleplerinin bulunmadığı, ancak asıl ve birleşen dava yönünden davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği ve yine maddi hata sonucu hükme bağlanan tutara işleyecek faizin kararda yazılmasının unutulduğunu bildirerek, yazım yanlışlığından kaynaklanan hataların düzeltilmesi talep edilmiş ise de; yasal istinaf süresi içerisinde bu yönlere ilişkin bir istinaf talebinin bulunmadığı, davalı tarafın istinafı üzerine katılma yolu ile de hükmü istinaf etmediği, istinaf başvuru ve karar harçlarının yatırılmadığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. Maddesine göre istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, vekalet ücreti ile faize yönelik yapılan hatanın kamu düzenine ilişkin olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki talep değerlendirmeye alınamamıştır.
İlk Derece Mahkemesince mevcut delillere göre verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b(1) maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıkladığı üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b(1) maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.749,64.-TL. nispi istinaf karar harcından peşin alınan toplam 437,37.-TL. harcın mahsubu ile bakiye 1.312,27.-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf ile ilgili yapılan masrafların istinaf talebinde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf Kararının tebliği, harç ve diğer usulî işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu 359/3 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar itibarı ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere …
tarihinde oybirliği ile karar verildi. …
Başkan



Üye


Üye


Katip