Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/349 E. 2023/240 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/349
KARAR NO : 2023/240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2022
NUMARASI : 2022/… 2022/…

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Taraflar arasındaki alacak davasında Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının merci tayini yoluyla giderilmesi talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının İran’dan Türkiye’ye geldiği dönemde birikimlerini değerlendirmek için arkadaşları vasıtasıyla davalı şirket yetkilileriyle tanıştığını, şirket yetkililerinin davacının elindeki birikimini değerlendirmesi için davalı şirkete yatırmasını istediklerini, davacının tacir olmadığını, davalı şirketçe davacının vakit kaybetmeden ödeme yapması gerektiğinin söylediğini, davacının yatırmış olduğu 90.000,00 TL karşılığında 28.03.2019 tarihli … Narenciye İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.’ye ait antetli, kaşeli ve resmi imzalı evrak verildiğini, bu evrak ve dekontun Mersin … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas Sayılı dosyasında davalıya ödeme emri ekinde tebliğ edildiğini, davacıdan 90.000,00 TL alındığını ancak sonrasında fatura kesilmesini, sözleşme yapılmadığını ve ortaklık da verilmediğini, davacının parasını geri iade istediğini ancak davalı tarafça çileklerin bir kazada ziyan olduğu ve kendisinin parasının bu şekilde harcandığı ortada herhangi bir para kalmadığının söylendiğini, davacıya kaza olduğuna dair bir evrakın da sunulmadığını, davacıya iadesi için başlatılan Mersin … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takibine davalı şirketin haksız olarak itiraz ettiğini, açıklanan sebeplerle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu davalının takip konusu alacağının %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ithalat ve ihracat firması olduğunu, davacının ortağı ile birlikte davalı şirkete müracaat ederek Rusya’daki bir firmaya gönderilmek üzere bir tır çilek yapılmasını istediklerini, davacının talep üzerine iç piyasadan çilek tedarik ettiklerini, çileğin 90.000,00 TL’lik kısmının davacı tarafından kalan kısmının ise ortağı tarafından karşılandığını, davacını üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, davacının dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, davacının avans olarak verilen paraya istinaden almış olduğu belgeyi kullanarak müvekkilinden haksız olarak mükerrer tahsilat yapmak istediğini bu nedenlerle davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında; Davalının ticari firma olduğunu, davacının tacir olup olmadığının tespit edilemediğini, davacı iddiasına göre davalı firmaya 90.000,00 TL para verildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin ticari nitelik taşıyıp davalının da ticari işletmesiyle ilgili olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş, kararın usulen kesinleşmesi üzerine dosyayı görevli gördüğü Mersin Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiştir.
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi kararında;
“Dava ; İİK’nun 67.maddesinde tanımlanan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; taraflar arasında alacak – borç ilişkisi mevcut olup buna istinaden takip başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi sonucu iş bu itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır.Bu sebeple olayda mutlak ticari dava olan bir husus veya yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin bir husus yoktur.
Somut olayın nispi ticari dava olup olmadığının incelenmesi bakımından, her ne kadar davalı ticari şirket olup tacir ise de davacının tacir olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.Ancak davacı dava dilekçesinde tacir olmayıp gerçek kişi olduğunu ikrar etmiştir.Bu sebeple uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı anlaşılmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna ” dair karşı görevsizlik kararı vererek dosyayı merci tayin talebi ile Dairemize göndermiştir..
Yapılan istinaf incelemesinde, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi karşı görevsizlik kararının gerekçe ve netice itibariyle usul ve yasaya uygun olduğu inancına varılmakla davaya bakmakla görevli mahkemenin Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair hüküm kurmak gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mersin 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
2-Dosyanın merci tayini talep eden mahkemesine İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
13/04/2023


Başkan

 e-imzalıdır

Üye

 e-imzalıdır

Üye

 e-imzalıdır

Katip

 e-imzalıdır