Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1930 E. 2023/1783 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1930 – 2023/1783
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1930
KARAR NO : 2023/1783

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … … (…)
ÜYE : … … (…)
ÜYE : … … (…)
KATİP : … … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2023
NUMARASI : 2022/… Esas, 2023/… Karar

DAVACI : … – … -… Mah. …. Sk. No:… İç Kapı No:.. …. /…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : … SİGORTA A. Ş.-…

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2023 tarih ve 2022/… Esas, 2023/… Karar
sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/08/2014 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki bisikletin çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, … Üniversitesi Tıp Fakültesi … Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, kaza ile ilgili olarak kaza tespit tutanağının sunulduğu, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsü olduğunu, kazanın meydana geldiği aracı sigortalayan davalı, kaza tarihindeki poliçe üst limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ve sigortalısının kusuru oranında müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazminini talep ettiklerini, bu nedenle hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlandığını beyan ederek müvekkiline ait tazminat miktarı açıkça belirlenebilir nitelikte olmadığından uyuşmazlık konusu bütün alacak için zaman aşımını kesmek ve ileride tespit edilecek bütün alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini temin etmek amacıyla belirsiz alacak davası olarak davayı açmış bulunduklarını beyan ederek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili için 100 TL geçici iş göremezlik ve 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden sigortalısının kusuru oranında tahsili ile davacıya ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta şirketine usulüne uygun yazılı başvurunun yapılmadığını, dava şartı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın 22.08.2022 tarihinde sigortacıya yapmış olduğu başvuruda mevzuatta aranan tüm belgelerin sunulmadığını, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacı, davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını, davacı taraf, işbu davayı yalnızca aracın ZMMS sigortacısı müvekkil … Sigorta A.Ş.ye karşı açtığını, davanın kazanılmasında kendilerinin de hukuki yararının bulunması sebebiyle sigortalı … … ve işleten … …’e davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, sigortacının sorumluluğu, sigorta hukuku ilkeleri ve mevzuat hükümleri doğrultusunda, sigortalı veya işletenin kusuruyla ve poliçede belirtilen teminat limit ve şartlarıyla sınırlı olduğunu, öncelikle meydana gelen kazada tarafların kusurlarının irdelenmesi gerektiğini, davacı tarafından, geçici iş göremezliği veya sürekli sakatlığı olduğuna dair alınmış bir rapor veya başkaca herhangi bir belge dosyaya sunulmadığını, ceza (dava) zamanaşımına atıfta bulunulmuş ise de sigortalı araç sürücüsü hakkında yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinden somut olay açısından uzamış zamanaşımı süresinin uygulanma olanağının olmadığını, müvekkili sigortacının sorumluluğu sigortalı aracın işleteninin sorumluluğuyla sınırlı olduğundan ceza (dava) zamanaşımı sürelerinin müvekkili açısından da uygulanabilirliği bulunmadığını, davaya konu trafik kazası 12.08.2014 tarihinde gerçekleştiğini, iş bu davanın ise 06.10.2022 tarihinde açıldığını, bu nedenle zamanaşımı definde bulunduklarını, davanın reddini talep ettiğini beyan ederek davacının tüm talepleri zamanaşımına uğradığından davanın davanın zamanşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Beden gücü kaybına ilişkin rapor alınmadan, davacının zararın kapsamının öğrenildiği söylenemeyeceğini, uzamış (ceza) zamanaşımı süresi geçmiş olsa bile, kesin raporun alınmasından sonra hukuk zamanaşımının işlemeye başlayacağını, bedensel zararlarda Yargıtay´ın yerleşik kararlarına göre zamanaşımının işlemeye başlaması için zararın ve tazminat sorumlusunun öğrenilmesinin yeterli olmadığını, kalıcı sakatlık derecesinin kesin olarak tespit edilmiş ve öğrenilmiş olmasının gerektiğini, davacının sağlık kurulu raporunu almadan önce bir tazminat davası açmasının mümkün olmadığını, çünkü uğradığı zararın ancak kesin bir sağlık kurulu raporu ile tespit edileceğini, zamanaşımının başlangıcına da esas tutulması gereken tarihin rapor alınan tarihin olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. Maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.

Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Görüldüğü gibi, BK’nun 60 ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir.
Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği andır. Zararın öğrenilmesi kavramıyla kastedilen ise, haksız fiil nedeniyle oluşan bedensel zararın kapsamının öğrenilmesi olup, bu bedensel zararın sebep olacağı maluliyet oranının belirlendiği tarihin, zararın öğrenilmesi kavramına bir etkisi yoktur. Bedensel zararın (yaralanmanın) gerçekleşmesi ve bu yaralanmayla ilgili tedavinin tamamlanması ile zararın kapsamının belli olduğu kabul edilmelidir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya Güvence Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nun 10/10/2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nun 16/04/2008 gün, 2008/4-326-325, HGK’nun 05/06/2015 gün 2014/17-2198, 2015/1495 ve HGK’nun 16.09.2015 gün, 2014/17-116, 2015/1771 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
7226 sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanlığının 2480 sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Kararına istinaden Coronavirüs (Covid19) salgını nedeniyle HMK’deki başvuru sürelerinin 13/03/2020-15/06/2020 tarihleri arasında durmasına karar verilmiştir.
Somut olayda; kaza tarihi 12.08.2014 olmakla, zamanaşımı yukarıda belirtilen kanun gereğince 3 ay 2 gün durduğundan süre 8 yıllık ceza zamanaşımı son günü olan 14.11.2022 günü dolacaktır. Yine dosya arasında arabulucuya 21.09.2022 tarihinde başvurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinin 28.09.2022 tarihinde sonuçlandığı, arada geçen süre içerisinde de zamanaşımının işlemeyeceği anlaşıldığından bu süre zarfında da zamanaşımı yine durmuş olacaktır. Dava 06.10.2022 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açıldığından mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek geekmiştir.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dava zamanaşımı süresi dolmadan açıldığından ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın …/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın …/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2023 tarih ve 2022/… Esas, 2023/… Karar
sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Talep halinde inceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince, varsa, İstinaf eden tarafça yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre İİK’nın 36/5. fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun …/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.10/10/2023

… … … … … … … …
Başkan- … Üye- … Üye- … Katip-…

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.