Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/827 E. 2023/2555 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/827 – 2023/2555
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/827
KARAR NO : 2023/2555

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : …. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Sigorta Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 28.12.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28.12.2023

…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.12.2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.09.2019 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı yarı römork ile … istikametinden gelip … İlçesi istikametine doğru seyir halinde iken 30. km 800. metreye geldiğinde sol şeritte seyrederken Ulaştırma Bakanlığı ağırlık kontrol noktasına girmek için sağa manevra yapmak istediği esnada arkasından gelen dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracıyla sağdan geçmeye çalıştığı esnada ağırlık kontrol noktası görevlisi olan davacı müvekkili …’e yol kenarında aracının ön kısımlarıyla çarptığını devamında sol kısımlarıyla da … plakalı dorsenin sağ arka lastiklerine çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 7.000,00 TL daimi maluliyet ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 7.100,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 26.08.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 210.230,07 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile 210.230,07 TL kalıcı maluliyet tazminatının 06.01.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve devamındaki yasal düzenlemeler göz önüne alındığında hesap bilirkişinin raporunun hatalı olduğunu, dava öncesinde müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru bulunmadığından, müvekkili yönünden temerrüdün gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğini, mahkemece aldırılan ve hükme esas alınan raporun taraflarına tebliğ edilmediğini ve buna itiraz ettiklerini ayrıca raporun UYAP ortamından aldıkları bir örneğini incelediklerini ve raporun hükme esas alınamayacak nitelikte olduğunu ayrıca rapordaki bazı ibarelerin ne anlama geldiğinin anlaşılmadığını, kararda geçici iş göremezlik talebine ilişkin açık bir hüküm kurulmamış olduğunu ve bu hususun hatalı olduğunu, davacı adına yapılan tazminat hesaplamasında SGK’ya davacının sürekli sakatlığına ilişkin olarak başvuru yapılıp yapılmadı hususu ile başvurusu olmaması halinde davacıya önel verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, davacının karayolunda çalışan işçi olması nedeniyle sadece SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılmadığına yönelik alınan cevabın yeterli olmadığını beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin dava açılmadan evvel, davalı şirketi 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacıların dava dilekçesinin ekinde 18.09.2019 günlü kazaya ilişkin Kaza Tespit tutanağı, davacılara ait TC kimlik Numarası ve Kimlik fotokopisi, kaza yapan araca ait ekspertiz raporu, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçe örneği, nüfus kayıt örnekleri hastane evrakları ve başvuran davacının vekiline ait vekaletname ile 20.11.2019 gününde başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre başvuran davacıların, dava açmadan evvel önce gerekli evraklar ile zararın karşılanması için 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun şekilde başvuru yaptığı bu başvurunun davalı sigorta şirketi tarafında kabul edildiği hatta davalı sigorta şirketi tarafından başvurulan evraklar üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakla, davacıların başvuran tarafından usulüne uygun bir şekilde başvuru yapılmadığına ilişkin istinaf başvurusu kabul edilmemiştir.
Davalı vekilinin Anayasa mahkemesinin 17.07.2020 tarihili kararınını iş bu dosyada uyugulanamayanacağına ilişkin başvurusunun incelenmesinde;
T.C. Anayasası’nın 153 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Bu nedenle sigorta şirketi vekilinin Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümeyeceğine yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar için “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 05.11.2020 tarihli … Devlet Hastanesince düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 18.09.2019 tarihinde yürürlükte bulunan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir. Ancak hükme esas alınan iş bu maluliyet raporunun hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle iş bu maluliyet raporuna göre davacının tazminat hesabının yapılması mümkün değildir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince yapılması gereken, kaza tarihi olan 18.09.2019 tarihinde yürürlükte bulunan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması ve akabinde usulü kazanılmış haklara riayet edilerek yeniden TRH 2010 yaşam toblosu ve prorasif rant yöntemince hazınlanmış hesap raporu alınması ve neticeden davacının zararının belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı görülmüştür.
Davalı vekilinin geçici işgörmezlik talebi yönünden hüküm kurulmamış almasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nın 355. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin kararında kamu düzeni yönünde yapılan incelemede; 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi uyarınca dava konusu taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve şüphe uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir
Davacı dava dilekçesi ile davacının olay nedeni ile; 7.000,00 TL daimi maluliyet ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 7.100,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacının kalıcı iş görmezlik tazminatı hakkında karara verildiği halde, davacının geçici işgörmezilik talebi konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Kamu düzenine ilişkin olan bu durum HMK 297/2 maddesine aykırılık oluşturmaktadır, bu nedenle mahkemesince davacının bu talepleri yönünden gerekli incelemeler yapılarak, tarafların delilleri toplanarak davacının tüm talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesinin kararının bu yönden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davalı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.12.2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince harç iade ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-Talep halinde inceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince, varsa, istinaf eden tarafça yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre İİK’nın 36/5. fıkrası gereğince yatıran/ sunan tarafa iadesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28.12.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.