Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/790 E. 2023/2491 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/790 – 2023/2491
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/790
KARAR NO : 2023/2491

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

KISMİ TEMLİK VEREN DAVACI : 1- …
KISMİ TEMLİK ALAN DAVACI : 2- …
VEKİLİ : Av. … – [… ] Uets
DAVALI : … Sigorta A.Ş.
VEKİLLERİ : Av…. Uets
Av. … Uets
DAVA : Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat
KARAR TARİHİ : 21.12.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21.12.2023

… 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/07/2017 tarihinde sürücü dava dışı … ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile geldiğinde aracının hızını 2918 sayılı K.T.K’nın sürücü kusurlarından 52/1-a maddesinde belirtildiği gibi azaltmaması sonucu yoldan çıkarak sağ tarafta bulunan tel örgü ile çevrili boş alana uçması sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı tek taraflı trafik kazasının meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ıslaha tabi olmak üzere müşterek ve müteselsil sorumlu davalıdan şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı kısmi temlik alan davacı … vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin maddi tazminata ilişkin hüküm kurarken taraflarından itiraz edilen 20.10.2021 tarihli aktüer hesap bilirkişi raporunu esas almış olduğunu ancak bu raporun hükme esas alınmaya elverişli olmadığını ve rapora itirazlarının reddedildiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu ve Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verildiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 05.10.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas dairesinin maluliyet raporu ile 03.02.021 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. Üst kurulunun maluliyet raporunun kaza tarihi olan 11.07.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine düzenlendiği ve kaza ile oluşan yaralanma arasında illiyet bağı kurulacak şekilde davacının iş bu kaza nedeni ile %10 oranında kalıcı bir maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Öte yandan, 19.01.2018 tarihli Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Kurul maluliyet raporunun kaza tarihi olan 11.07.2017 tarihi dikkate alındığında, yürürlükte bulunmayan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” çerçevesinde düzenlenmiş hükme esas alınmamasının yerinde olduğu ve yine raporlar arasında da bu yönüyle bir çelişki bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 10.02.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanıldığı”na ilişikin tespitler ile davacının zararının belirlenmesi yerinde görülmüştür.
Öte yandan, davalı sigorta şirketi tarafından, 19.03.2018 tarihinde davacıya 74.440,00 TL ödeme yaptığı, ödeme tarihi olan 2018 yılı itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret verileri kullanılarak, TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yöntemi dikkate alınarak davacının zararının 67.269,56 TL olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan evvel davacının tüm zararının ödenmek sureti karşıladığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu hususta haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, kısmi temlik alan davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 189,15 TL harcın davacı … ‘dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 21.12.2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.