Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/677 E. 2023/2297 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/677 – 2023/2297

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/677
KARAR NO : 2023/2297

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … … –
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … Sigorta Anonim Şirketi –
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 30.11.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30.11.2023

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/12/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin KZMMS poliçesi ile sigortacısı olan, dava dışı … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 11.04.2019 tarihinde çarpışması sonucu davacının ağır şekilde yaralanarak geçici-tam ve kalıcı-kısmi olarak malul kaldığını, davalıya sigortalı araç sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, olay ile ilgili İskenderun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosya ile ceza davası açıldığını, davalı şirkete zararın tazmini için müracaat edildiğini ancak zararın karşılanmadığını, arabuluculuk sürecinde de olumlu netice alınamadığını bu nedenle dava açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek belirsiz alacağın tespiti ile FİHS tutularak geçici iş göremezlik ve kalıcı maluliyet zararından kaynaklı 10.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
ISLAH : Davacı vekili 25.10.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini geçici iş göremezlik tazminatı yönünden 39.956,41 TL’ye, kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden ise 320.043,59 TL’ye olmak üzere toplamda 360.000,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmadan önce müvekkiline usulüne uygun şekilde başvuru yapmadığını, geçici iş göremezlik zararı taleplerinin poliçe teminat kapsamında olmadığını, tarafların kusur oranının ve davacının maluliyet oranının tespiti için dosyanın ATK’na gönderilmesini, tazminatın poliçe genel şartlarında belirlenen usul ve esaslara göre hesaplanması gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, 39.956,41 TL geçici iş göremezlik, 320.043,59 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplamda 360.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 06/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacının vasıflı bir eleman olup ülke ortalamasının üzerinde gelir elde edebilen bir mesleğe sahip olduğunu ve bu nedenle gerçek geliri ile hesaplama yapılmasının gerekmekte olduğunu ve zararının hesap edilen miktardan çok fazla olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, usulüne uygun başvuru yaptıkları halde faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu ve temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerektiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu tarafından tahsis edilen raporda maluliyet oranı bakımından maddi hata yapılmış olduğundan işbu bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, hükme esas alınan hesap raporunun hatalı olduğunu, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurusunun sonuçlanmasını beklemeksizin hüküm kurulmasının kabul edilebilir nitelikte olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının ZMMS poliçesi teminatı dışında olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar için “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 26.03.2021 tarihli ATK 2. İhtisas dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 11.04.2019 tarihinde yürürlükte bulunan, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre kaza ile oluşan yaralanma arasında illiyet bağı kurularak, davacının %39 oranında maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Öte yandan dosya içinde mevcut 27.11.2020 tarihli ATK 2. İhtisas dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 11.04.2019 tarihinde yürürlükte bulunmayan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş olduğundan hükme esas alınması mümkün değildir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. hükme esas alınan hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 14.10.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanıldığı”’na ilişikin tespitler ile davacının zararının belirlenmesi yerinde görülmüştür. Öte yandan davalı vekilinin hesap raporunda 19.02.2052 belirlenen bakiye yaşam süresinin hatalı olduğu, bakiye yaşam süresinin sonunun 01.02.2052 tarihi şeklinde olması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusunda bulunmuş ise de; davacının bakiye yaşam süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre 2052 yılı şubat ayına kadar belirlendiği, bu hesaplamada belirlenen son ay olan şubat ayının tamamının dikkate alınması gerekli iken, istinaf edenin lehine olacak biçimde 19.02.2052 olarak belirlenmiştir. Davacı tarafın bu duruma ilişkin bir istinafı bulunmadığından ve istinaf eden tarafın aleyhine olacak şekilde hüküm kurulamayacağından davalı sigorta şirketinin bakiye yaşam süresinin hesaplamasının hatalı olduğuna yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekiline 14.10.2021 havale tarihli hesap raporu usulüne uygun şekilde 19.10.2021 tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından rapora karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davacı vekili yönünden kendisine usulünce tebliği olunan hesap raporuna karşı iki haftalık itiraz süresi içinde süresinde itiraz edilmemekle kesinleşen bu rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.

Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin SGK tarafından davacıya ödeme hususunun beklenilmemesine ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
İlk derece mahkemesi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılmış olup, ilgili kurum tarafından gönderilen 10.03.2020 tarihli müzekkere uyarınca “… …’ın iş kazası tahkikat dosyasının henüz sonuçlanmadığı ve tarafına herhangi bir ödeme yapılmadığı, gelir aylık bağlanmadığı” şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Akabinde yine Sosyal Güvenlik Kurumu’na 15.06.2021 tarihinde yazılan müzekkereye istinaden verilen cevapta ise davacının 24.05.2019 tarihli ve … sayılı yazı ile Hatay … Kemal Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildiği, sevk belgesinin ise davacı vekiline gönderildiği” belirtilmiştir.
İstinaf aşamasında Dairemizce Dörtyol Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında; davacı … …’a işbu kaza nedeniyle son ödeme tarihi 14.01.2020 olacak şekilde 13.958,06 TL geçici iş görmezlik ödeneğinden ödeme yapıldığı dikkate alındığı, iş bu davanın açılış tarihinin 06.01.2020 tarihinden sonra ödendiği artık, bu miktar yönünden dava konusuz kalmakla davalının istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin geçici işgörmezilk tazminatından sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;

Diğer yandan, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının karar altına alınması gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının … plakalı aracın sürücüsü olduğu davacının emniyet kemeri takıp takmadığının belirsiz olduğu ve fakat desteğinin kaza esnasında araçtan fırlama gibi emniyet kemerinin takılı olmadığının gösterir emarelerin de bulunmadığı anlaşılmakla, koruyucu tertibat bulunmamasına yönelik müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükme esas alınan faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketine KTK 99. md.si gereği 14.11.2019 tarihinde usulüne uygun şekilde başvuruda bulunduğu dikkate alındığında, faiz başlangıç tarihinin 27.11.2019 tarihi olarak belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hükmedilmiş olması hatalı görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Yukarıda açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kısmen KABUL, kısmen REDDİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/12/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-Davacının davasının kısmen KABULÜ ile; 25.998,35 TL geçici iş göremezlik, 320.043,59 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplamda 346.041,94 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 27.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin 13.958,06 TL geçici iş görmezlik tazminatı yönünden dava tarihinden sora yapılan ödeme nedini ile konusuz kalan bu miktar için karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca davalıdan alınması gereken 23.638,12 TL karar harcından, peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplamda 1.250,4‬0 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.387,72 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-İlk derece mahkemesince 07.12.2021 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
5-İlk derece Mahkemesince 07/12/2021 günlü karar ile tahsiline karar verilen 23.341,20 TL karar harcının ilgilisinden tahsil edilmiş olması halinde, dairemizce yeniden kurulan hükme göre 22.387,72TL harcın tahsiline karar verilmiş olduğundan bu miktarın mahsubu ile bakiye 953,48TL fazla tahsil edilen harcın kararın kesinleşmesine müteakip, talebi halinde yatırana iadesine,
Yargılama giderleri yönünden:
6-Davacı tarafından yapılan toplamda 1.304,8‬0 TL harç gideri ile bilirkişi, tebligat ve posta ücretleri toplamı 1.891,70 TL olmak üzere toplamda 3.196,5‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,

Vekalet ücreti yönünden:
9-(İstinaf edenin aleyhine olmayacak ve ilk derece mahkemesinin karar tarihindeki avukatlık ücretini geçmeyecek şekilde) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 33.650,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmı yönünden davanın açılmasına sebebiyet verme ve davanın haklılık durumu göz önüne alınarak davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf giderleri açısından;
11-Davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde yatırana iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
13-Davacının gider avansından sarf edilen 60,00 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 30.11.2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.