Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/647 E. 2023/2292 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/647 – 2023/2292
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/647
KARAR NO : 2023/2292

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … … –
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … Hesabı
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 30.11.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30.11.2023

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.11.2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.01.2017 tarihinde dava dışı … … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile müvekkili davacının kullandığı … plakalı motosiklete çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, meydana gelen kazada müvekkilinin kusursuz olduğunu, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle trafik sigortasının bulunmadığını, bu nedenle 17.05.2017 tarihinde … Hesabına başvuru yapmalarına rağmen, talebe dönüş yapılmadığını, bu nedenle şimdilik 50,00 TL geçici ve 50,00 sürekli işgörmezlik olmak üzere 100,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 05.10.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden 58.048,34 TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden ise 12.636,54 TL’ye olmak üzere toplamda 70.684,88‬ TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza nedeniyle müvekkili şirkete başvuru yapılsa da eksik belge sunmuş olduklarını ve davacı tarafın doğrudan dava yoluna başvurduklarını, dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, kaza ile maluliyet arasında illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, bu doğrultuda dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, SGK’ya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatının teminat kapsamı dışında olduğunu, tedavi giderlerinin poliçe kapsamı dışında olduğunu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları Ek maddesi gereğince 960-69 maluliyet oranına denk gelen maluliyetlerde bakıcı giderinin hesaplanmayacağını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre hatır taşıması ve müterafik kusur mevcudiyeti halinde gerekli indirimin yapılmasının gerektiğini beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 58.048,34 TL sürekli iş görmezlik tazminatı ve 12.636,54 TL geçici iş görmezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 31/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan maluliyet raporunun, düzenlendiği tarih itibari ile yürürlükte olan mevzuata uygun düzenlenmediğini ayrıca bilirkişi raporundaki hesaplama yöntemlerininde hatalı olduğunu, kuruma başvuru şartı getirilmeden açılan davanın, başvuru şartlarının usulünce yerine getirilmemiş olması sebebiyle reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, müterafik kusur indirimi hususunun tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur oranları arasında çelişkinin söz konusu olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun denetime elverişli olmadığını ve çelişkinin giderilmesi gerektiğini, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ve müvekkilinin dava tarihinden itibaren, yasal faiz ile sorumlu olduğunu beyan ederek kararın talepleri doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin dava açılmadan evvel, davalı kuruma 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı dava dilekçesinin dilekçesi ekinde 18.05.2017 gününde, kaza tespit tutanağı, hastane evrakları davacıya ait TC kimlik numarası ve kimlik fotokopisi, kaza yapan araca ait ekspertiz raporu, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçe örneği, nüfus kayıt örnekleri ve başvuran davacının vekiline ait vekaletname ile gününde başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre başvuran davacıların, dava açmadan evvel önce gerekli evraklar ile zararın karşılanması için 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun şekilde başvuru yaptığı, bu başvurunun davalı sigorta şirketi tarafında kabul edildiği hatta davalı sigorta şirketi tarafından başvurulan evraklar üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakla, davacı başvuran tarafından usulüne uygun bir şekilde başvuru yapılmadığına ilişkin istinaf başvurusu kabul edilmemiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda, 24.01.2017 günü, saat 16:05 sıralarında davacı sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile Okan Mezreci Bulvarını üzerinde sağ ilerisindeki … akaryakıt istasyonuna girmek üzere yolun sağını takiben seyirle … Sokak kavşağına geldiği esnada idaresindeki aracın sağ yan kısımlarına, seyir istikametine göre sağ taraftaki anılan sokaktan gelen sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kısımları ile frenli vaziyette çarpması sonucu davaya konu yaralanmalı olay meydana gelmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dava dilekçeleri, beyanlar, dosyada mevcut Cd içeriğindeki kaza anı kamera görüntüsü ve kaza tespit tutanağı incelendiğinde sürücü … … idaresindeki otomobil ile seyri sırasında olay mahalli kavşakta kendisine hitap eden dur levhasını dikkate alarak kavşağa giriş yapmadan önce durması, katılım yapacağı yoldan gelen araçları yeterince kontrol etmesi, düz istikamette seyreden araçlara ilk geçiş hakkını vermesi ve uygun zamanda dikkatli bir şekilde kavşağa giriş yapması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, tedbirsizce kavşağa giriş yaptığı sırada solundan gelen ve ilk geçiş hakkına sahip motosikletin yan kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü … … idaresindeki motosiklet ile seyir halinde iken olay mahalli mevkide sürücü … … idaresindeki otomobilin frenli vaziyette, idaresindeki aracın yan kısımlarına çarpması sonucu meydana gelen olayda hatalı tutum ve davranışı bulunmadığı anlaşıldığından olayda atfı kabil kusuru bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporu ve hesaplama yöntemine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından tarafından hükme esas alınan 30.06.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “…TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin…” tespitlerile davacının kalıcı maluliyet zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hesaplama yöntemine ilişkin istinafı haklı görülmemiştir
Davalı vekilinin hükmedilen geçici işgörmezilik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Diğer yandan, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davalı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, dosya kapsamından davalı, davacının kask ve koruyucu ekipman takmadığını, bu nedenle zararın oluşmasında kendisinin kusurlu olduğu belirtmiş ise de, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücü ve yolcularının koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken, yönetmelikte dizlik veya koruyucu tertibat takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının yaralanmasının ayak bileğinde oluştuğu, buna bağlı olarak kask takılı olmaması oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunmadağı, Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliği gereğince koruyucu ekipman olarak takılması zorunlu olan ekipmanın kask olması gerektiği, davacının maluliyetinin kafa bölgesinde oluşmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı vekilinin faizin başlangıç tarihi yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde; Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9. gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir. Davalı … hesabı yönünden ise yarleşik Yargıtay içtihatları gereği ise başvuru tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilir. Buna göre, davacının davalıya başvurusu takiben temerrüte düştüğünün kabulü ile faiz başlangıç tarihinin belirlenmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.828,48 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.207,12 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 3.621,36 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 30.11.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.