Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/599 E. 2023/2544 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/599
KARAR NO : 2023/2544

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : …. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar
DAVACI : …’a Velayeten …
(T.C… ) ile İ… (T.C… ) – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 28/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023

…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/05/2021 tarih ve 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/12/2017 tarihinde meydana gelen tek taraflı yaralamalı trafik kazasında; … plakalı araçta yolcu olan müvekkilinin ciddi oranda geçici ve kalıcı sakatlığa duçar olduğunu, bu kazanın gerçekleşmesinde … plakalı aracın sürücüsünün tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğunu, kusurlu olan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu belirterek şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın maluliyet oranını gösteren heyet raporun davalı sigorta şirketine yapılan başvuruda mevcut olmadığını, davacı tarafın başvurusunun usule uygun olmadığını belirterek dava şartı yokluğundan davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece ” meydana gelen kazada davacının yaralandığı, alınan kusur bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, kaza tarihi ile uyumlu yönetmelik hükümleri doğrultusunda alınan ATK raporunda kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, kaza tarihinde davacının 12 yaşında olduğu, geçici iş göremezlik talep edemeyeceği, davacının kalıcı maluliyetine ilişkin herhangi bir raporun bulunmadığı, davacının kaza tarihinde kazanç getiren herhangi bir işte çalışmadığı ve öğrenci olduğu açıklanan nedenle geçici iş göremezlik talebinde bulunamayacağı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle vicdani değerler ve hukuki düzenlemelerden yola çıkılmasını, esas alınacak maluliyet yönetmeliğinin belirlenerek söz konusu karmaşanın giderilmesini, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma ilkesi gereğince söz konusu karara dayanak yapılan hukuki dayanakların açıkça belirtilmesini, hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 23.02.2021 tarihli raporunda tespit edilen maluliyet oranı ve iyileşme sürecini kabul etmediklerini, kaza tarihinde müvekkilinin öğrenci olduğunu, yalnızca meslek sahipleri ve çalışıp kazanç elde etmekte olanların değil, uğranılan kaza nedeniyle tedavi ve iyileşme sürecinde günlük işlerini yapamayan diğer kişilerin de maddi tazminat talep edebileceğinin kabulü gerektiğini, müvekkilinin iyileşme dönemi boyunca yaşamsal aktivitelerinde yaşıtlarına göre daha fazla efor sarfederek hayatını sürdürmeye çalışacağını, bu durumun her anlamda fazlasıyla mağduriyetine yol açacak ve gelişim çağında yaşıtları ile aynı şartlarda olamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili istinaf etmiştir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılamada davacının görmüş olduğu tedavilere yönelik olarak bilgi ve belgeler ilgili hastanelerden celp edilmiş, hasar dosyası dosyaya kazandırılmış, kusura yönelik olarak teknik bilirkişiden 12/02/2020 tarihli kusur raporu alınmış, davacının geçici ve sürekli iş göremezliği bulunup bulanmadığı hakkında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında … /02/2021 tarihli, … sayılı rapor alınmış, raporda davacıda sürekli iş göremezliğin bulunmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 3 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiş olup, giderek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporu ve oranına ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranlarının Adli tıp Kurumu İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
a)11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
b)11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
c) 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, (ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise bu yine bu dönemde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor alınması),
d) 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
e) 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihi olan 29/12/2017 tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş rapora göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Dosya içinde mevcut Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında tanzim ettiği 15/02/2021 tarihli, 2509 sayılı raporunda davacının maluliyetinin bulunmadığının (tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu) tespit edildiği, Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranlarının Adli tıp Kurumu İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirleneceği, mahkemece kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik çerçevesinde yetkili kuruldan rapor alındığı, söz konusu raporla davacının maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, davacının kaza tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu, geçici iş göremezlik talep edemeyeceği, giderek bu gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 189,15 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk derece Mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay İlgili Hukuk dairesinde nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/12/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.