Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/565 E. 2023/2541 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/565
KARAR NO : 2023/2541

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : … … -TC Kimlik No:
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. MEHMET AKIN ARSLANLIOĞLU
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 28/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/08/2018 tarihinde davalı şirketin sigortalısı olan … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı hususi otomobil ile Bitlis istikametinden Van istikametine doğru seyir halindeyken D300-33 karayolunun 8+400’üncü kilometresine geldiğinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip önce istikametine göre sağ tarafta bulunan bankete, daha sonra sola doğru manevra yaparak karşı yol şeridine yan bir şekilde girerek aracın sağ tarafı ile Van istikametinden Bitlis istikametine seyreden … … idaresindeki … plakalı yolcu otobüsünün sol ön kısmına çarpması neticesinde çift taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili … …’in kazaya karışan … plakalı otobüste yolcu konumunda olduğunu ve yaralanarak malul kaldığını, sigorta şirketine başvuruları ile arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.200,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının toplamda 3.300,00 TL tazminatın davalı kuruma başvuru tarihi olan 27/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den tahsilini talep etmiştir.
ISLAH:1- Davacı vekili 18/01/2021 tarihli dilekçesiyle kalıcı iş göremezlik tazminatını 23.634,77 TL, geçici iş göremezlik tazminatını ise 4.809,36TL’ye yükseltmiştir.
2- Davacı vekili 12/11/2021 tarihli dilekçesiyle kalıcı iş göremezlik tazminatını 25.829,61 TL, geçici iş göremezlik tazminatını ise 4.809,36 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının arabuluculuk görüşmelerinde maluliyet raporunu sunmamasından ötürü görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını ve raporun eksik olması sebebiyle arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, temerrüdün oluşmadığını, geçici iş göremezlik tazminat talebinin teminat dışı olduğunu, müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminin yapılması gerektiğini, sigortalı aracın hususi olması sebebiyle ticari faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “davalı sigortacı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılan aracın sürücüsünün asli kusuru ile sebebiyet verdiği kazada davacının yaralandığı, hükme esas alınan aktüer ek bilirkişi raporuna göre toplam zararın kalıcı iş göremezlik yönünden 25.829,61 TL olarak geçici iş göremezlik zararının ise 4.087,96 TL olarak belirlendiği, meydana gelen kalıcı iş göremezlik zararı ile geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. 2019/40 K. Sayılı kararı ile 2918 sayılı KTK’ nun 85 ve 91. Maddeleri ve Borçlar Kanunu genel hükümleri gereğince sorumlu olduğu ” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 25.829,61 TL kalıcı iş göremezlik zararı tazminatı ile 4.087,96 TL geçici iş göremezlik zararı tazminatının 14/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete maluliyet oranına ilişkin eksik raporla başvuruda bulunduğu, bu nedenle temerrüdün oluşmadığını, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından bu davanın kısmi eda davası olarak açıldığını, bu nedenle iki kez ıslah dilekçesi sunulamayacağını, ilk artırılan miktar ile ikinci artırılan miktar arasında 2.194,84 TL fark bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece davanın kabul edildiğini, davacının geçici iş göremezlik tazminat istemi poliçe teminatı dışında olduğundan, müvekkili sigorta şirketi yönünden poliçe teminatı dışında olan ve yasa gereği tazmin etme yükümlüğü olmayan 4.087,96 TL’lik geçici iş göremezlik tazminat istemi yönünden verilen davanın kabulüne kararının kesin olarak kaldırılması gerektiğini, aktüer raporunda yanlış seçilen formül nedeniyle yanlış hesaplama yapıldığını ve 7.800,00 TL fazla hesaplama yapıldığını, TRH 2010 yaşam tablosu 1.8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, ıslah edilen tutarın ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, soruşturma evrakları, tedavi belgeleri, hasar dosyası celp edilmiş, 29/11/2019 tarihli ve 26/03/2021 tarihli kusur raporları alınmış, davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı ATK 2. İhtisas Kurulunun 27/07/2020 tarihli, 10095 sayılı raporu ile belirlenmiş, akabinde dosya hesap bilirkişisine tevdi edilerek, 06/01/2021 tarihli kök, itiraz doğrultusunda 03/11/2021 tarihli ek rapor alınarak davacı vekilinin 12/11/2021 tarihli dilekçesine itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkemece dosyaya kazandırılan hasar dosyası içeriğine göre; davacının dava açmadan önce gerekli belgelerle davalıya başvuruda bulunduğu, buna rağmen dava tarihinden önce davacının zararının giderilmemiş olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurulmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiği yolundaki istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik gideri tazminatının teminat kapsamında olmadığına yönelik istinaf başvurusu değerlendirildiğinde;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 Sayılı Kanun’un 91. maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 85. maddesine göre belirlenir. Buna göre; sigortacı, sigorta ettiren işleten tarafından, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin koşullar 98. maddede düzenlenmiştir.
Söz konusu bu madde 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilmiştir. Değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesine göre, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Söz konusu düzenlemeye göre, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın yükümlülükleri sona ermekte, ancak kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları yönünden ise, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında sorumlulukları devam etmekte olup, teminat kapsamının yasaya aykırı genel şart hükmü ile daraltılması mümkün değildir.
Bu nedenle geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiş olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı vekili TRH 2010 mortalite tablosu esas alınarak 1.8 teknik faiz uygulanmak suretiyle zararın belirlenmesi gerektiğini itirazen ileri sürmektedir. İlk derece Mahkemesi kararında hükme esas alınan 03/11/2021 tarihli ek hesap raporunda TRH 2010 mortalite ve progresif ranta göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, 1.8 teknik faiz kullanılarak hesap yapılamayacağından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının davalı sigorta şirketine başvurusundan 8 iş günü sonra temerrüte düştüğünün kabulü ile yazılı şekilde faiz başlangıç tarihe hükmedilmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Ancak, hesap bilirkişisinden alınan 06/01/2021 tarihli raporun taraflara tebliğ edildiği, davalının rapora itiraz ettiği, davacı vekilinin 18/01/2021 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla talep arttırım (ıslah) dilekçesi sunduğu, söz konusu dilekçede “…..iptali sonrası hesaplama olarak PMF yaşam tablosu ve progresif rant formülü çerçevesinde hesaplama gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple bilirkişi tarafından yapılan PMF yaşam tablosu hesaplamasının hükme esas alınması gerekmektedir.” şeklinde talepte bulunarak geçici iş göremezlik tazminatı talebini 4.809,36 TL, sürekli iş göremezlik tazminat talebinin 23.634,77 TL olarak ıslah etmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Buna göre ilk derece mahkemesince, kök raporda PMF yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak belirlenen zarara göre taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken aynı bilirkişiden alınan 03/11/2021 tarihli ek rapor hükme esas alınıp, davacı vekilinin 12/11/2021 tarihli dilekçesine itibar edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi usul ve esas bakımından hukuka aykırı olup, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerindedir.
Geçici iş göremezlik zararına yönelik olarak, ilk derece mahkemesince 4.087,96 TL tazminata hükmedilmiş olup, söz konusu tutar bakımından davacı istinafı bulunmamaktadır.

Yukarıda açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulü ile, HMK 353/1-b.2 maddesi gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına, esas hakkında infaza elverişli olacak şekilde usulü müktesep haklar korunarak yeniden hüküm kurulmasına, giderek; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 4.087,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 23.634,77 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı toplamı 27.722,73 TL tazminatın 14/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, esas hakkında infaza elverişli olacak şekilde usulü müktesep haklar korunarak yeniden hüküm kurulmasına, giderek;
2-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 4.087,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 23.634,77 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı toplamı 27.722,73 TL tazminatın 14/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Harç yönünden:
3-a-)İlk derece mahkemesince 09/12/2021 günlü karar ile davalılardan tahsiline karar verilen harcın davalılardan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine, dairemiz kararına göre yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
b-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,

4-Alınması gereken 1.893,74 TL karar ve ilam harcından, 44,40 TL peşin harç ve 264,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 308,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.585,34 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında taraf sayısına göre hesaplanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 1.194,36 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine, geri kalan 125,63 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
Yargılama giderleri yönünden:
6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç ve 146,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 234,80 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafça ikinci ıslah için yatırılan 118.60 TL tamamlama harcından 59,30 TL maktu red karar harcının mahsubuna, bakiye 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti, posta masrafı ATK masrafı olmak üzere toplam 2.985,25 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.701,11 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Vekalet ücreti yönünden:
9- Davacı lehine kabul ve red oranlarına göre AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı lehine kabul ve red oranlarına göre AAÜT uyarınca hesaplanan 2.916,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf giderleri açısından;
8-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davalı tarafından yapılan 98,60 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/12/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.