Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/556 E. 2023/2452 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/556
KARAR NO : 2023/2452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- Türkiye Sigorta (… Sigorta) A.Ş – …
VEKİLİ : Av. …
: 2- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 19/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2023

… 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.01.2019 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yaya olan müvekkili …’nın yaralandığını, kazanın oluşumunda müvekkiline çarpan … plakalı araç araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza öncesi 1.800 USD maaşla çalışan kaynak ve kalıp ustası olduğunu, şuan iş bulamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik sürekli ve geçici iş göremezlik için 1.000 TL maddi tazminatın her iki davalıdan, 25.000 TL manevi tazminatın …’dan tahsilini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 22/10/2021 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik maddi tazminat talebini 2.574,52 TL, kalıcı iş göremezlik maddi tazminat talebini ise 7.378,29 TL’ye yükseltmiştir.

CEVAP: Davalılardan Türkiye … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumluluğu olduğu … plakalı aracın 29.05.2018-2019 tarihleri arasında … nolu ZMMS poliçesi ile … adına sigortalı olduğunu, teminat limitinin 360.000 TL olduğunu, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru bulunmadığını, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik taleplerinden sorumluluğunun olmadığını, SGK ödemelerinin sorularak varsa hesaplanacak tazminattan düşülmesi gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece maddi tazminat davasının kabulü ile, geçici iş göremezlikten kaynaklı 3.074,52 TL ile kalıcı maluliyetten kaynaklı 7.878,29 TL olmak üzere toplam 10.952,81 TL maddi tazminatın bedel arttırım dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak 31/05/2019 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 10.000 TL manevi tazminatın davalı … dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kusur raporu alınmadan karar verildiğini, davacının maluliyet oranının usulüne uygun bir raporla tespit edilmediğini, bu nedenle yeni bir rapor alınması gerektiğini, davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığının araştırılmadan karar verildiğini, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, tazminatın hesaplanmasında TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz yönteminin kullanılması gerektiini, geçici iş göremezlik zararının poliçe teminat kapsamında olmamasına rağmen yerel mahkemece müvekkili şirketin bu zararlar nedeniyle tazminat ödemeye mahkum edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirkete davacı tarafından usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından yerel mahkemece temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen maluliyetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı … vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili, mahkemece kusur raporu alınmadan karar verildiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda mahkemece tarafların kusur oranlarının belirlenmesi amacı ile kusur raporu alındığı, dosya içerisinde mevcut 08.03.2021 günlü kusur raporuna göre davalı sigortalı araç sürücüsünün aracının hızını yaya geçidine yaklaşırken azaltmaması nedeni ile %25 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, söz konusu raporun olayın oluş ve özelliklerine uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar mahkemece hükme esas alınan maluliyet oranının hatalı olduğunu, yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de; 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu gerekmektedir.
Buna göre dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 16.07.2021 günlü davacının %3 maluliyetinin bulunduğuna dair raporun, davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihi olan 12.01.2019 tarihinde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin maluliyet oranına ve yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığının araştırılmadan karar verildiğini ileri sürmüş ise de, davacının kazanın gerçekleştiği yolda karşıya geçen yaya konumunda olduğu, bu nedenle müterafik kusurunun varlığından söz edilemeyeceği anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar hükme esas alınan raporda tazminat hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz yönteminin kullanılması gerektiğini ileri sürmüş isede, dosya içerisinde mevcut aktüer raporu incelendiğinde, raporun Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı, danıştay 8. Dairesinin 2020/5413 sayılı dosyasında ZMMS genel şartlarının bazı maddelerine ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararı sonucu oluşan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararları ile uyumlu şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile hazırlandığı, raporun usul ve yasaya uygun, denetime olanak verir, hüküm kurmaya elverişli, açıklayıcı ve gerekçeli nitelikte olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar geçici iş göremezlik zararından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, bütün sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumunda olduğunu ileri sürmüş ise de,
09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı … şirketi tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı kararı)
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı ve temerrüt tarihinin hatalı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 12.01.2019 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını belirterek davalı … şirketinden 10.04.2019 günlü dilekçesi ile hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan 8. iş günü sonrası olan 31.05.2019 gününden itibaren yasal faiz ile tahsil kararı verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin başvuru şartının gerçekleşmediği ve faiz tarihine yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacı lehien hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekili tarafından usulüne uygun şekilde yapılan başvuruya rağmen sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığı, davacının davacı açmakta haklı olduğu, öte yandan mahkemece davacının maddi tazminat davasının kabul edildiği de dikkate alındığında davacı lehine kabul edilen maddi tazminat yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinde herhangi bir yanlışlık olmadığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-… 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı Türkiye Sigorta A.Ş’den alınması gereken 748,18 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 200,00 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 548,18 TL harcın davalı Türkiye Sigorta A.Ş’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı Türkiye Sigorta A.Ş tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.19.12.2023


Başkan …


Üye …


Üye …


Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır