Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/520 E. 2022/476 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/520
KARAR NO : 2022/476

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2021/… Esas, 2021/… Karar
DAVACI : … – (…NO:…)
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – …
Av. … –
DAVA : Destekten Yoksun Kalmaya Dayalı Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2021 tarih ve 2021/… Esas,2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.04.2018 günü müteveffa …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletle …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu hastanede vefat ettiğini, kendisinin eski eşi olduğunu, …’ın kaza tespit tutanağına göre asli ve %100 kusurlu olduğunu kendisine hükmedilen nafaka tutarından yoksun kaldığını, davalı şirketin poliçe bedeli ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, başvuru sonucu ödeme yapıldığını ancak eksik olduğunu bu nedenle şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalmaya dayalı maddi zararın sigortaya başvuru tarihi olan 03.05.2018 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı sebebi ile davanın usulden reddine, talep halinde ve kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkemeye başvurulması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli ve yetkili olmadığı yönünde verilen kararın hatalı olduğunu, mahkemece verilen kararın bozularak davanın Mersin Ticaret Mahkemesinde görülmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarafından Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Mersin Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek dosyanın Mersin Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiştir.
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 kararının karar tarihinden önce açılmış derdest dosyalara uygulanamayacağından bahisle görevsizlik kararı verilerek Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve dosyanın merci tayini için Dairemize intikal ettiği görülmüştür.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.12.1982 günlü 1982/4 Es. ve 1982/4 Ka. sayılı kararına göre Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 142. maddesi hükmüne göre, mahkemelerin görevleri kanunla düzenlenir. Öte yandan, 5 Aralık 1977 tarihli, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilmesi yahut değiştirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119). Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 04.04.2019 tarih 2017/11-10 E. 2019/401 K.)
Öte yandan, dava açılmasının usul hukukuna dair sonuçlarından biri de görevli mahkemenin belirli hale gelmesi olup; kural olarak dava tarihinden sonra görev ve yetkiye etki eden değişikliklerin mevcut davalar bakımından önem taşımayacağı anlamına gelmektedir. (Timuçin Muşul, Medeni Usul Hukuku, Savaş Kitabevi Ocak 2012 s. 121 vd.) Bunun doğal sonucu olarak belirtmek gerekir ki, usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği müddetçe eldeki davalara da uygulanması gerekir. Bunun en temel örneği, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 1. Maddesidir. 6100 sayılı HMK’nun maddesinde “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. Yasakoyucu, bu hüküm ile, yapılan kanun değişikliğinden görülmekte olan davaların görev bakımından etkilenmemesi ve yargılamanın mümkün olan en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
Görev ve görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin açıklamalardan sonra HSK’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi belirlemesine yönelik 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki niteliğini ve sonuçlarını açıklığa kavuşturmak gerekir.
Eldeki uyuşmazlığın temeli olan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerini belirleyen 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararına göre Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Mersin ili mülki sınırları olarak belirlenmiş ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. İdari işlem niteliğindeki bu karar ile, kararın yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan derdest davaların da devredilmesine dair özel bir madde hükmü taşımadığı gibi bu değişikliğin de ancak kanunla olabileceği Anayasa’nın gereğidir. Aksi halin kabulü, idari işlemin Kanun ile eşdeğer sonuçlar doğuracağı anlamına gelir ki, bunun da yargılamanın Anayasal teminatlarından olan tabii hakim ve mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde kanunilik prensiplerine aykırı düşeceği açıktır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/2790 Esas, 2021/1785 Karar, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/2791 Esas, 2021/1816 Karar sayılı ilamları)
Tüm bu anlatılanlara göre, görevi kanunla belirlenmiş ve davanın açıldığı tarihte de bu görevi sabit hale gelmiş mahkemenin, dosyayı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 sayılı derdest davalara uygulanması mümkün bulunmayan yargı çevresinin değiştirilmesine dair kararının dayanak gösterilmesi suretiyle Silifke 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde 02.1.2018 tarihinde açılan davada görevsizlik yönünde hüküm kurulmasında usul ve yasaya uygun bulunmadığından davaya bakmakla görevli mahkemenin Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) olduğu kanaati ile Mersin Ticaret mahkemesince verilen görevsizlik kararı yerinde görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.01/03/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.