Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/511 E. 2023/2166 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/511 – 2023/2166
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/511
KARAR NO : 2023/2166

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2021
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1- … …
2- … …
VEKİLLERİ : Av…
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2- … …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Sebebiyle Açılan Tazminat

KARAR TARİHİ : 21/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2023

Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocukları olan … ve …’in 02/07/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu aynı anda hayatlarını kaybettiklerini, davalının kaza yapan araç sürücüsü olduğunu ve davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalı …’ın ceza aldığını, müvekkillerinin iki kızını kaybetmeleri nedeniyle yıkıma uğradıklarını, davalının tam kusurlu bulunduğunu, davalının karşıdan karşıya geçmekte olan maktüller … ve … ile elinden tutmak sureti ile karşıya geçiren akrabaları … … …’a karşıdan karşıya geçişleri tamamlanmamış ve orta refüje varmak üzerelerken yaya geçidi üzerinde ve çok yüksek bir hızla çarptıklarını, ayrıca davadan önce taraflarla arabuluculuk süreci yürütülmüş ise de herhangi bir anlaşma sağlanamadığını belirterek, şimdilik davacılardan … … için 10.000,00 TL maddi ve her bir çocuk için 200.000,00 TL olmak üzere 400.000,00 TL manevi tazminatın ve davacılardan … … için 10.000,00 TL maddi ve her bir çocuk için 200.000,00 TL olmak üzere 400.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (davalı sigorta şirketi açısından sadece maddi tazminatları vardır) karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 02/07/2018 tarihli kazada … plakalı aracın sürücüsü olduğunu, kaza tarihinde 68 yaşında olduğunu, kaza tarihine kadar sabıkası olmayan mazbut bir kişilik olduğunu, bu kaza nedeniyle hayatında ilk defa ceza kovuşturması yaşadığını ve tutuklandığını, müvekkili hakkında Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kararı ile cezalandırılmasına karar verildiğini, kararda müvekkiline izafe edilen kusurun taksirle ölüme neden olma olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği üzere olası kast veya bilinçli taksir durumunun söz konusu olmadığını, kazada yaralanan dava dışı … … …’ın kusuru olduğunu, yolu dik bir şekilde geçmediği, yolu kontrol etmediği, gereken özeni göstermediğinin sabit olduğunu, söz konusu kazada davacıların talep edebileceği maddi tazminat yönünden alacaklarının toplamda 720.000,00 TL’yi geçmeyeceğini, dolayısıyla sigorta poliçesinin maddi tazminatı fazlasıyla karşıladığını, manevi tazminat yönünden ise davacı tarafın taleplerini fahiş bulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının mümkün olmadığını, HMK madde 107 anlamında belirsiz alacak davası koşullarının oluşmadığını, davacının iddia ettiği destekten yoksun kalınan kaybını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerlerin nazara alınmasıyla hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacıların maddi tazminat taleplerinin değer arttırma doğrultusunda kabulüne, davacı anne … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 164.467,37-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 151.750,82-TL olmak üzere toplam 316.218,19-TL destek tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 30/06/2020 tarihinden itibaren davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’ya verilmesine, davacı baba … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 67.107,18-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 34.929,28-TL olmak üzere toplam 102.036,46-TL destek tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 30/06/2020 tarihinden itibaren davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’ya verilmesine, davacıların Manevi Tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddine; davacı anne … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 50.000,00-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00TL manevi tazminatın davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, davacı baba … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 50.000,00-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00TL manevi tazminatın davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili; bu trafik kazasında 46 yaşında olan davacı … ve 45 yaşında olan eşi davacı …’in 6 ve 9 yaşındaki iki kızlarını aynı anda kaybettiklerini, katılanların başka çocuklarının olmadığını, ancak takdir olunan manevi tazminatların ne dosya kapsamına ne de hakkaniyete uygun düşmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili; davacıların kaza sonrası müvekkil sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu yerine getirmeden dava açmış olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğunu, aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, 15.08.2021 tarihli raporun gerek tazminat hesabı bakımından gerekse hesaplama yöntemi bakımından hatalar içerdiğini, kusur konusunda rapor içeriğinde kazanın meydana gelmesinde başkaca etmenlerin olup olmadığı, yol durumunun ve yol durumundan sorumlu kurumun kazada kusurunun olup olmadığının araştırılmadan kusur dağılımı yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … … vekili; ceza dosyasının bekletici mesele yapılması taleplerinin haklı gerekçeleri olmasına rağmen bekletici mesele taleplerinin reddedildiğini, söz konusu ceza dosyasında birbirinden farklı üç değişik bilirkişi raporunun olduğunu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, kazada yaralanan … … …’ın da kusurunun olmadığını, davacıların çocuklarını karşıdan karşıya geçiren kişi olan … … …’ın yaya geçidini doğru şekilde kullanmadığını, olayın meydana geldiği yerdeki yaya geçidinin mevzuatta yer alan standartların hiçbirine uymadığını, manevi tazminat yönünden ise takdir olunan manevi tazminatın fahiş olduğunu, dosyadaki 09.07.2020 tarihli sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre müvekkilinin aylık gelirinin 2.150,00 TL olduğunu, hükmolunan toplam manevi tazminat miktarının 200.000,00 TL olduğunu, maddi tazminat hesabının hatalı yapıldığını, desteğin en erken 22 yaşında çalışmaya başlayacağının varsayılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen ölümlü trafik kazası sonucu açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacılar ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Kusur oranına yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Dosya arasında bulunan kaza tespit tutanağında … …’ın trafik işaretleri ile belirlenmiş yaya geçitlerine yaklaşırken aracının hızını yavaşlatmama ve bu geçitlerden geçen veya geçmek üzere bulunan kişilere ilk geçiş hakkını vermemek maddesini ihlal ettiği belirtilmiştir.
Mersin 5.Ağır Ceza Mahkemesince alınan 18.03.2021 tarihli ATK kusur raporunda … …’ın yaya geçidinden geçen müteveffalara çarpması sebebiyle asli ve tam kusurlu olduğu belirtilmiştir.
İşbu dosyada alınan 14.04.2021 tarihli Ankara Trafik İhtisas Dairesinden alınan dosyadaki bilimsel görüşler ve mütalaalar incelenip düzenlenen raporda; davalı taraf sürücüsü … … idaresindeki otomobil ile gece vaktinde seyri sırasında seyir yönüne hitap eden yaya geçidi ikaz levhası ve 50 km/h sınırı levhasını dikkate alarak hızını mahal şartlarına ve görüşüne uygun ayarlamamış, yola gereken dikkatini vermemiş, yaya geçidine yaklaşırken, duracak şekilde yayalara ilk geçiş hakkını bırakabileceği hız ve dikkatle müteyakkız seyretmemiş, sağından yaya geçidini mahallini kullanarak ilk geçiş hakkına haiz olarak yolun karşısına geçmekte olan yayalara tedbirsizce çarpmasıyla meydana gelen olaydaki oluş şartlarında asli kusurlu olduğu, yol yapımından sorumlu kurum/ kuruluş yetkilisi mevcut şartlardaki kazada oluşan etken hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından sonuçta atfı kabil kusuru yoktur.
Yayalar … … …, 2009 doğumlu yaya … … ve 2012 doğumlu … … gece vakti ilk geçiş hakkının kendilerinde olduğu yaya geçidi mahallinden karşıdan karşıya geçişleri sırasında seyirle gelen aracın çarpmasına maruz kaldıkları olayda kusursuz oldukları, sürücü …’ın %100 oranında asli kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşıldığından davalılar vekillerinin kusur oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Hesap raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K. sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk ve sonrasında Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında (örneğin 17/06/2021 gün ve 2021/9757 Esas ve 2021/3262 karar sayılı kararları, 2021/3173 Esas ve 2944 Karar sayılı kararları) davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 15.08.2021 tarihli hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve prograssif rant yöntemi kullanılmak sureti ile 60 yaşına kadar aktif dönem, 60 yaşından sonra pasif dönem olarak davacıların zararının belirlendiği, 18 yaşından sonra asgari ücret düzeyinde gelirinin hesaplandığı, içtihatlara göre desteğin 18 yaşından itibaren gelir elde edileceğinin varsayılması gerektiği, raporun bu yönüyle dosya kapmasına ve içtihatlara uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Başvuruya yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Dava, ölümlü trafik kazası sonucu destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Kaza tarihinde ve poliçenin düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik:14/04/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davacılar vekilinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin birinci fıkrasında; “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır.” hükmü gereği arabulucuya başvurduğu ve taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmesi neticesinde, düzenlenen 10.02.2020 tarihli arabulucuk son tutanaklarından tarafların anlaşamadıkları görülmüş ve her iki taraf vekilininde iş bu görüşmede hazır bulunduğu ve arabuluculuk son tutanağı anlaşmamazlık belgeleri üzerinde imzalarının bulunduğu görülmüştür.
2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi belirtilen sigorta şirketine başvuruya ilişkin dava şartı incelendiğinde, işbu başvurunun yazılı şekil şartı dışında başka bir şekil şartına bağlanmadığı ve yine bu başvurunun arabulucu vasıtasıyla yapılmasını engelleyen bir hüküm de bulunmamaktadır. Buna göre davacılar vekili tarafından iş bu eldeki tazminat davası açılmadan önce yukarıda açıklandığı gibi 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin birinci fıkrası gereğince arabulucuya başvuru yapılmış arabulucu tarafından davalı sigorta şirketi vekili usulüne uygun şekilde görüşmeye çağrılmış, taraflar arasında bir arabulucu görüşmesi yapılmış ve fakat taraflar uzlaşamamışlardır. Bilindiği üzere Yargıtay 4 Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarına göre sigorta şirketine poliçeden kaynaklı olarak açılan maddi tazminat davalarında KTK 97 maddesi gereğince sigorta şirketine başvuru zorunluluğu bulunduğundan ayrıca 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamakta bu husus dava şartı olarak kabul edilmemektedir.
Bu noktada üzerinde durulması gereken husus davacının zorunlu olmadığı halde 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince arabulucuya yapılan başvurunun KTK 97 maddesi gereğinde yapılması gereken başvuru olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. KTK 97 maddesinde sigorta şirketine yazılı olarak başvuru şartı bulunmaktadır. Bunun dışında başvurunun ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin bir şekil şartı bulunmamaktadır. Eldeki dosyada davacı tarafından 6325 sayılı yasa kapsamında arabulucuya başvuru yapılmış ve olup bu başvuru üzerine taraflar arabulucuda gerekli görüşmeyi yapmış ve fakat anlaşamamışlardır. Buna ilişkin olarak yazılı olarak bir anlaşmama son tutanağı düzenlemiştir. Bu noktada taraflar arasında yapılan müzakerelere ilişkin olarak davalı sigorta şirketi temsilcisi ile davacı vekili ve arabulucu tarafından imzalanan bir son tutanak bulunduğuna göre davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuru yapılmadığı söylenemez. Zira davacı vekili ile davalı sigorta temsilcisi arabulucu huzurunda tazminat ödenmesi konusunda müzakere yapmış ve anlaşamayarak buna dair bir son tutanak imzalamışlardır. Bu durumda artık davacının davalı sigorta şirketine tazminatın ödenmesi konusunda yazılı olarak bir başvurusunun bulunmadığından söz edilemeyecektir. Bu nedenle mahkemesince davacının KTK 97 maddesi gereğince usulüne uygun bir başvurusunun bulunduğu kabul edilerek işin esasına girilerek karar verilmesi yerinde görüldüğünden davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede:
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 02.07.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların destekleri … ve … …’nın vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, ölenlerin 6 ve 9 yaşında çocuk oldukları, davacıların başka çocuklarının olmadığı, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kaza ve davanın tarihi, davacıların ve ölenlerin yaşı, davacıların ölenlere yakınlığı, paranın satın alma gücü ve TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın düşük olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalı … … vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine, davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yine davacı anne için kızı …’in ölümünden kaynaklı 164.467,37-TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği, …’in ölümünden kaynaklı 151.750,82-TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği, esasen davacı baba yönünden de bu taleplerin bu şekilde ayrı bir dava konusu olduğu, bu nedenle verilen kararın kesin olduğu, yine aynı şekilde anne ve babanın ayrı ayrı açabilecekleri davaları birlikte açtıkları, bu sebeple her davacının her bir ölen yönünden açtığı maddi ve manevi tazminat yönünden verilen kararın kesin olduğu anlaşılmakla karar kesin olarak verilmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında, mahkemece maddi tazminat yönelik karar yerinde ise de, daha yüksek manevi tazminata hükmedilerek karar verilmesi gerektiğinden davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın manevi tazminat yönünden yeniden hüküm kurulması için HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/11/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacıların maddi tazminat taleplerinin değer arttırma doğrultusunda KABULÜNE,
-Davacı anne … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 164.467,37-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 151.750,82-TL olmak üzere toplam 316.218,19-TL destek tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 30/06/2020 tarihinden itibaren davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’ya verilmesine,
4-Davacı baba … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 67.107,18-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 34.929,28-TL olmak üzere toplam 102.036,46-TL destek tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 30/06/2020 tarihinden itibaren davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … …’ya verilmesine,
5-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KABULÜNE,
-Davacı anne … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 200.000,00-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 200.000,00-TL olmak üzere toplam 400.000,00TL manevi tazminatın davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ya verilmesine,
-Davacı baba … … için kızı …’in ölümünden kaynaklı 200.000,00-TL ve …’in ölümünden kaynaklı 200.000,00-TL olmak üzere toplam 400.000,00TL manevi tazminatın davalı … …’dan kaza tarihi olan 02/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … …’ya verilmesine,
6-a-)Harçlar kanunu uyarınca maddi tazminat yönünden alınması gereken 28.570,97 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
b-)Harçlar Kanunu uyarınca manevi tazminat yönünden davalı … …’dan alınması gereken 54.648,00 TL karar harcından, peşin yatırılan 2.800,71 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 1.400,00 TL harcın toplamı olan 4.200,71 TL’nin mahsubu ile bakiye 50.447,29 TL harcın bu davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
c-)İlk derece mahkemesince 19.11.2021 günlü karar ile davalılardan tahsiline karar verilen harcın davalılardan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine, dairemiz kararına göre yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
ç-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,
7- Davacılar vekili tarafından dava açılırken yatırılan 54,40 TL başvuru harcı ile 2.800,71 TL nispi peşin harç ve 1.050,00 TL ve 350,00 TL ıslah harçlarının toplamı olan ve maddi tazminat yönünden alınan 4.255,11 TL harcın tüm davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Maddi tazminat yönünden; Davacılar vekille temsil edildiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT’nin 13. maddesine göre davanın kabul edilen kısmı üzerinden, davacı … … için 30.585,27 TL nispi vekalet ücreti ve davacı … … için 13.643,46 TL olmak üzere hesaplanan toplam 44.229,73 TL nispi vekalet ücretinin tüm davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden; Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan davacı … … için 62.000,00 TL nispi vekalet ücreti ve davacı … … için 62.000,00 TL vekalet ücretinin davalı … …’dan alınarak davacılara verilmesine,
10-Davacılar tarafından bilirkişi ücretleri, tebligat ve müzekkere giderleri olarak yapılan toplam 2.046,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
11-Arabulucuya ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı kanunun 18/A-14 maddesi gereğince davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
12-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
13-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
14-Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden davalılardan alınması gereken 28.570,98 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 6.029,56 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 22.541,42 TL harcın davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
15-Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden davalı … …’dan alınması gereken 13.662,00 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 9.589,70 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 4.072,30 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
16-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
17-Davacılar tarafından yapılan 132,60 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
18-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (her bir davacı ve her bir müteveffa yönünden karar verilen miktarlar ayrı ayrı dikkate alınarak) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile karar verildi.21/11/2023

Başkan Üye Üye Katip
(MUHALİF ÜYE)

MUHALEFET ŞERHİ

Somut uyuşmazlıkta, sar yönlerdeki karara yönelik olarak heyetle aynı görüşte olmakla birlikte; sigorta şirketinin başvuru yapılmadığına yönelik istinaf incelemesinde sayın heyetle aynı kanaate varılmamıştır. Şöyle ki, davalı sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucu açılan tazminat davasında davacı taraf davadan önce arabulucuya başvurmak suretiyle dava şartı olan arabuluculuk koşulunu yerine getirmiştir.
Ancak arabuluculuk dava şartı haricinde, bir diğer dava şartı olarak; 2918 Sayılı KTK’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu yasa maddesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, zorunlu mali mesuliyet sigortalısına karşı tazminat davası açılmadan önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunludur. Davadan önce arabulucuya başvurulması bu zorunluluğun tamamlandığı anlamına gelmeyecektir.
Eldeki davanın açılabilmesi için gerçekleşmesi gereken iki farklı dava şartının varlığının kabulü gerekmekle, her iki özel düzenlemenin de yürürlükte olduğu, başvuru şekli, başvuru amacı ve başvuru sonuçlarının birbirinden farklı ve bağımsız olduğu değerlendirildiğinde, eldeki davada davalı sigorta şirketi yönünden KTK’nun 97. Maddesi gereğince zorunlu başvurunun bulunmaması nedeniyle açılan maddi tazminat davasının sigorta şirketi yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan; KTK’nun 97. Maddesi kapsamında düzenlenen zorunlu başvuru şartının, zorunlu arabuluculuk vasıtası ile yerine getirildiğine dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.
Muhalif Üye

125556
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.