Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/474 E. 2023/2456 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/474 – 2023/2456
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/474
KARAR NO : 2023/2456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3-… SİGORTA A.Ş –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/08/2018
Birleşen … 1. Asliye Tic. Mahkemesinin
2018/… E. 2018/… K. sayılı dosyası,
DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …

2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3-… SİGORTA A.Ş –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 19/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2023

… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilerinin desteği muris … nün kullandığı aracın 06.11.2017 tarihinde diğer davalı …’a ait … yönetimindeki … Sigorta sigortalısı … plakalı araçla çarpışması sonrası vefat ettiğini, kaza tutanağında davalı tarafa kusur verilmesede sonradan temin edilen güvenlik kamerası görüntülerinden, ayrıca tanık ifadelerinden, yol yapımı esnasında müteveffanın kullandığı aracın durarak beklediği anda karşı taraftan bir aracın hızla gelerek çarptığının ifade edildiğini, kazada kusurun karşı tarafta olduğunu, kamera görüntülerinin çözüm tutanağının bulunduğunu, ölüm sonrası müvekkillerinin maddi ve manevi olarak zarara uğradıklarını, bu nedenle müteveffanın çocuğu … için 50,00 TL, eşi … için 50,00 TL destekten yoksunluk tazminatının davalılardan müteselsilen olay tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, ile davacı eş için 100.000 TL davacı çocuk için ise 50.000 TL manevi tazminatın ise sürücü ve işletenden olay tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/11/2017 tarihinde müvekkillerin desteği …’nün davalı tarafından sigortalı olan …’ın yönetiminde olup …’a ait olan … plakalı aracın kusurluğu olduğunu, müvekkillerin desteği olan … nün kullandığı … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat etmiş olduğunu, kaza karışan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ferdi kaza sigortasının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik … için 50,00-TL , …için 50,00-TL olmak üzere toplam 100,00-TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, dosyanın … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, yetki itirazlarının bulunduğunu yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, trafik kaza tutanağında sigortalılarına kusur atfedilmediğini, bu nedenle kusur incelemesi yapılması gerektiğini, asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini, koruyucu tedbir önlemleri alınmadığından müterafik kusur indirimi taleplerinin bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı …-… vekili cevap dilekçesinde özetle; görevsiz ve yetkisiz mahkemede dava açıldığını, görevli ve yetkili mahkemenin müvekkillerinin yerleşim yeri olan Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davalı araç sürücüsü ile işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, aracın emaneten verildiğini, davalının kusur tespitine ilişkin itirazlarının gerçek dışı olduğunu, tanık anlatımları, kaza tespit tutanağı ve diğer belgelere göre kusurun müteveffada olduğunu, sonrdan ortaya çıktığı iddia edilen kamera görüntülerinin kabul edilemeyeceğini, zira kaza saati 10.50 olmasına rağmen kamera görüntülerinin 00.00 ile 01.00 arasında kaydedildiğini, kazadaki Duster marka aracın plakasının okunmadığını bu nedenle kazaya karışan araç olup olmadığının belli olmadığını bu nedenle delil vasfından yoksun olduğunu, kaza anında ölenin yanında bulunan Fevzi adlı tanığın kazadan hemen sonra olayı hatırlamıyorum demesine rrağmen, sonradan ayrıntılı bilgi vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bu nedenle kabul edilemeyeceğini, tam kusur ölende olduğundan maddi-manevi tazminat talep edilemeyeceğini bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, şimdilik 200 tl araç maddi hasarın davacılar ile davacılar sigorta şirketine yüklenilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın maddi tazminat talebi yönünden, asıl dava açısından, davanın … yönünden kısmen kabulü ile, 43.379,00 TL tazminatın, davanın … yönünden kısmen kabulü ile, 5.982,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava açısından, davanın …yönünden kısmen kabulü ile; 29.095,00 TL tazminatın, davanın … yönünden kısmen kabulü ile; 10.730,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/09/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davanın manevi tazminat yönünden, asıl dava açısından, davacı … yönünden kısmen kabulü ile; 8.000,00 TL tazminatın, davacı … yönünden kısmen kabulü ile; 7.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava açısından, davacı … yönünden kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL tazminatın, davacı …yönünden kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili; Müteveffa sürücü …’nün kusurunun bulunmadığını, olay sırasında yol yapım çalışmaları yapılan trafiğe kapalı alanda yetkisi dahilinde şantiye şefi olarak bulunduğunu, yine müteveffanın kullandığı araçtaki diğer yolcular … ‘ ve … ‘nın ifadesinde görevleri gereği bulundukları trafiğe kapalı alanda kazanın gerçekleştiğini belirttiğini, … ‘ın tanık olarak alınan ifadesinde iki aracın kafa kafaya trafiğe kapalı alanda çarpıştı şeklinde beyanıyla müteveffanın trafiğe kapalı alanda bulunduğunu doğruladığını, davalı …’ın yol çalışması olan, trafiğe kapalı yolda seyir etmemesi gerekmesine rağmen kusurlu olarak seyretmesi nedeniyle kazanın gerçekleştiğini, müteveffa …’nün kusursuz olduğunun sabit olduğunu, davalı sürücü …’a atfedilen %10 oranındaki kusur miktarının düşük olduğunu, denetime ve hükme elverişli olmayan Ankara ATK Trafik İhtisas Kurul raporuna dayanılarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Silifke Ağır Ceza Mahkemesi 2019/… Esas sayılı dosyasında alınan 03.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı otomobil sürücüsü …’nın %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, diğer raporlarda yine hız kurallarına uymaması nedeniyle %30 ve yine hızdan farklı bir raporda %25 kusur verilmişken aynı kusurla %10 kusur verilmesinin denetime elverişli şekilde değerlendirilmediğini, davalı …’ın 07/11/2017 tarihinde Mut Sulh Ceza Hakimliği’nde vermiş olduğu ifadesinde “kaza öncesi kızının 80-90 km olduğu” şeklinde beyanda bulunduğu ve hızının yüksekliğini kabul ettiğini, hükme esas alınan Ankara ATK Trafik İhtisas Kurulu raporunun dosyada mübrez diğer raporlarla çeliştiğini, itirazları irdelenmeksizin ve raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeksizin Ankara ATK Trafik İhtisas Kurulu raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, ölü muayene tutanağına göre müteveffanın baş bölgesinden yaralandığını bu durumun da müteveffanın emniyet kemeri takmadığına delalet ettiğini belirterek tazminat hesabında müterafik kusur indirimi yapılmışsa da müterafik kusuru gerektirecek bir durum bulunmadığını, müteveffanın emniyet kemerinin takmadığı tespit edilemediğini, müteveffanın baş bölgesinden yararlanması ile emniyet kemerinin takılı olmaması arasında illiyet bağının da bulunmadığını, tazminat hesaplanmasında evlilik tenzili uygulanarak karar verilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, müvekkili …’nün karar tarihi itibariyle 45 yaşında olduğunu, müvekkilinin kaza tarihi ile karar tarihi itibariyle evlenmediğinin sabit olduğunu, gerçek belli iken varsayımlara göre değerlendirme yapılarak müvekkilinin destek tazminatından indirim yapılmaması gerektiğini, manevi tazminat miktarının müvekkillerinin duyduğu üzüntü karşısında az olduğunu, hakkaniyetle bağdaşmadığını, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ticari amaçla kullanıldığından hükmedilmesi gereken faizin reeskont avans faiz olması gerektiğini, taraflarına hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplanarak eksik vekalet ücretine hükmediğini, manevi tazminat yönünden hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT uyarınca her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yerel mahkemece asıl ve birleşen dava denilerek dava yönünden manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalılar … ve … vekili; hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosu Prograsif Rant Sistemine göre yapıldığını, ancak kişinin yaşam olasılıklarının göz önünde bulundurularak %1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, davacıların SGK da ihtiyaçları kadar maaşlarını aldıklarından tekrardan destekten yoksun kalma tazminatı alma haklarının bulunmadığını, ayrıca davacı …’nün çalıştığını ve ayrı maaş aldığını, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı alma imkanlarının bulunmadığını, … ‘nün üniversiteye gittiğine dair bir bilge ve belge dosyada olmadığını, kuvvetle muhtemel üniversiteye gideceğine dair tahmini bir fikirle 25 yaşının esas alınmasının hiçbir yasal dayanağı olmadığını, bilirkişinin, … için 75 Yaş hesabı yapıp, … için 84 yaş ve … için de 83 Yaş esas almasının kendi kendisi ile çeliştiğini gösterdiğini, öncelikle yaş olarak yerleşik yargıtay icthatlarına uymadığı gibi anne ve babanını emekli gelirleri olduğundan destekten yoksun kalma tazminatı alma imkanlarının olmadığını, kaza esnasında davacı tarafın kask ve dizlik takmadığını, davacının kusuru oranında hükmedilen tazminattan mahsubunun gerektiğini, 24/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sürücü …’nün %100 oranında kusurlu olduğu belirtildiğini, hükümde işbu raporun dikkate alınmamasının haksız olduğunu, hükme esas alınan 06.02.2020 Tarihli Adli tıp Raporunun hatalı olduğunu, davalının, karşıdan son sürat gelerek kendi şeridine giren maktulun kullandığı araca çarpmamak için fren yapmaması veya karşıdan gelen aracın kendisine çarpmasını mı beklemesi mi gerektiğini, … ‘nın ifadesinde de açıkça anlaşıldığı üzere … plakalı aracın çok süratli gittiğini, yolda çalışma bulunduğunu ve yol hızının 70 KM olduğu halde hızlı gittiği anlaşıldığını, ayrıca tanık ifadesinde …’ye ait aracın karaman yoluna doğru normal bölünmüş yolda sağ tarafındaki kendi şeridinde gittiğini ifade ettiğinden kapalı alanda gittiğine dair iddianın gerçek dışı olduğunu, davalının hız ihlali yaptığına dair tek bir delilin olmadığını, aksine yolun normal hızında gittiğine ve hız ihlali yapmadığına dair tanık … ‘in açık ve net ifadesinin bulunduğunu, CD çözümlemesinde ilgili kazanın meydana geliş nedeninin tespit edilemediğinin açıkça belirtildiğini, davacı tanığı … , ifadesinde kazanın nasıl meydana gediğini, ne şekilde oluştuğunu hatırlamadığını beyan ettiğini, tanığın daha sonradan olayı hatırladığını iddia ederek ifade vermesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu, davacının delil olarak sunduğu … ile … , davacı ile menfaat birliği içinde olan kimseler olduğunu, ayrıca davalıya karşı tazminat davası açtıklarını, kazaya ilişkin yürütülmekte olan ceza dosyasının celbinin sağlanmamış olmasının eksik ve hatalı olduğunu, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT’ne göre davalı … ve … lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme bu konuda bir hüküm vermediğini, reddedilen manevi tazminat yönünden davalı müvekkilleri lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalı … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin yüzde 90 lık kısmının davacılara yüklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili; Yargılama aşamasında dosyaya alınan birden çok kusur raporunun bulunduğunu, söz konusu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeksizin hüküm kurulmuş olmasına itiraz ettiklerini, hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosu Prograsif Rant Sistemine göre yapıldığını, ancak kişinin yaşam olasılıklarının göz önünde bulundurularak %1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, yargılama aşamasında dava konusu kazaya ilişkin yürütülmekte olan ceza dosyasının celbinin sağlanmamış olmasının hatalı olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusurun tenzilinin gerektiğini, müvekkilin temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulsa dahi faiz işletilmemesi gerektiğini, söz konusu davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, işbu nedenle vekalet ücretinin ve yargılama giderinden sorumlulu tutulmasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/3, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi-manevi tazminat davası, birleşen dava yine trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi-manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, asıl davada maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, birleşen davada yine maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davalılar … ile … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Davacılar vekilinin, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin ve davalılar … ile … vekilinin kusur durumuna yönelik istinaf başvurusunun birlikte incelenmesinde;
Kaza tespit tutanağında; … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak kuralını ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsü …’ın herhangi bir kural ihlalinin olmadığı belirtilmiştir.
Yerel Mahkemece alınan 24.05.2019 tarihli kusur raporunda … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymadığından %75 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise karşı yönden gelen ve dubaların arasından kendi şeridine giriş yapan … plakalı aracı fark ettiğinde etkin fren tedbirine başvurarak kazadan korunması gerektiği, kapalı yol bölümüne giriş yaparak 27 m fren izi bıraktığınden sürücünün karayolu üzerinde bu otomobili makul mesafeden algıladığının değerlendirildiği, buna rağmen kazayı engelleyemeyerek çarpışmanın şiddetli olduğu ve sonucu ağırlaştırıcı etki yaptığından bu hususun mahal hız sınırının üstünde seyrettiğinin göstergesi olduğu değerlendirilerek hızının etkisi ve dikkatsizliği neticesinde kazada sonuca ağırlaştırıcı etki nedeni ile %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yerel Mahkemece KGM Trafik Güvenlik Daire Başkanlığı görevlileri(emekli/çalışan) bilirkişi heyetinden alınan 24.09.2019 tarihli kusur raporunda;… plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmesi ve taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme, şeride tecavüz etmesi kusurlarını işlediğinden asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise seyirle olay yerine geldiğinde karşı istikametten şerit ihlali yaparak gelen … plakalı araç ile çarpışmayı önlemek üzere fren tedbirine başvurduğu frenleme ile seyrine göre sağa direksiyon manevrasına başvurarak yolun taşıt trafiğine kapalı kısmına girdiği, burada 27 m fren izi bırakarak karşı araç ile çarpıştıkları olayda, yolun sağına kaçarak seyir şeridi dışına çıkmış ise de çarpışmayı önleyemediği, alabileceği başkaca bir tedbir olmaması nedeniyle olayda kusursuz olduğu belirtilmiştir
Yerel Mahkemece Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 06.02.2020 tarihli kusur raporunda;… plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün karşı yönden gelen araçların şeridine girerek, karşı yönden gelen … plakalı aracın önünü kapatıp seyir durumunun bozulmasına ve kazanın meydana gelmesine dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle %90 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise hızını mahal şartlarına göre ayarlayamayıp karşı yönden gelip önünü kapatan araçla çarpışmamak için sağa manevra yaparak trafiğe kapalı alana girmesi ve frenli vaziyette bu araçla karşılıklı çarpışmasında kurallara aykırı hareketiyle alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Soruşturma aşamasında ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 25.06.2018 tarihli kusur raporunda; … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nünasli derecede kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Ceza Mahkemesi tarafından alınan 06.01.2020 tarihli kusur raporunda; … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün %70 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise %30 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyada bulunan ve ceza dosyasında alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakta ise de TBK 74 maddesi” Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklindedir
“TBK.74 maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır. ” (Yargıtay 17. HD’nin 2018/6414 2020/4951 E-K sayılı kararı)
Buna göre yukarıda anılan TBK 74 maddesi ile HMK 266. Maddeleri ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin anılan kararları bir arada değerlendirildiğinde kusur oranlarının belirlenmesi konusunda mutlak rapor alınması zorunlu olmadığı gibi bu alınan raporların da herhangi bir şekilde bağlayıcılığı bulunmamaktadır, dosya arasındaki bilgilerden kazanın ne şekilde gerçekleştiği belirlenebiliyor ise kusur oranın hakim tarafından belirlenmesi gerekmektedir.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/… E. 2021/… K. Sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında, sanığın mahal şartlarına uygun hızla seyretmediği gerekçesiyle tali kusurlu olduğu kabul edilerek, taksirle ölüme/yaralamaya sebebiyet vermek suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın usuli yönden İstinaf Mahkemesi tarafından düzeltilerek onandığı ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yerel Mahkeme tarafından fiziken ceza dosyasının celbi sağlanmamış ise de UYAP sisteminde yapılan inceleme ile anlaşılabilmektedir.
Borçlar Kanunu’nun anılan hükmü uyarınca ceza mahkemesinin belirlediği kusur oranı ve kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de; Ceza davasında tespit edilen kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece, mahkum olana da bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilmelidir.

Davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsü … soruşturma aşamasındaki beyanlarında normal şeridinde seyir halindeyken …’ün kullandığı … plakalı aracın kendisinin şeridine girdiğini, kendisinin ise bu araca çarpmamak için sağ tarafta bulunan yol yapım çalışması devam şerit çizgileri olmayan yola doğru direksiyonu çevirerek kaçmaya başladığını, kendisi sağ tarafa kaçtıkça karşıdan gelen aracın kendisinin aracının üzerine geldiğini ve aracının ön tarafına çarptığını beyan etmiş, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan ve soruşturma aşamasında beyanı alınan … de sürücü … ile benzer şekilde ifade vermiştir. Soruşturma aşamasında beyanı alınan tarafsız tanık … , işlettiği lokantasının önünde iken beyaz renkli bir aracın ( … plakalı aracı kastederek) Karaman yönüne doğru normal bölünmüş yolun sağ tarafındaki kendi şeridinde süratli bir şekilde seyir halindeyken aracın yalpalama yaparak karşı şeride doğru meyil aldığını gördüğünü, hemen sonrasında gürültünün geldiğini, ağacın görüşe engel olması nedeniyle kaza noktasını göremediğini belirtmiştir. … plakalı araç sürücüsü … ve tanıklar … ile … ‘nın beyanlarının birbiriyle örtüştüğü görülmektedir. Her ne kadar CD çözümleme tutanağında kazaya karışan … plakalı araç olduğu değerlendirilen Dacia Duster marka aracın yol yapım çalışması devam eden alanda olduğu belirtilmiş ise de kamera saatinin olay saatinden farklı olduğu, kamera kaydının yapıldığı işletmenin olay mahalline yaklaşık 200m mesafede olduğu, kameranın olay yerini görmediği dikkate alındığında ve birbiriyle örtüşen beyanlar ile kamera görüntüleri kıyaslandığında söz konusu görüntülerin kazadan daha evvel çekildiği anlaşılmakta ise de ne kadar kadar evvel çekildiği konusunda belirsizlik bulunduğundan CD görüntülerine itibar edilmemiştir. Bununla birlikte her ne kadar … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … ve … kazanın trafiğe kapalı alanda seyir halinde iken meydana geldiğini belirtmiş iseler de UYAP sisteminde yapılan incelemede tarafların aynı davalılara karşı aynı kaza nedeniyle açmış oldukları “ölüm ve cismani zarar nedeniyle açılan tazminat davasının bulunduğu”, kusur durumunun bu davada da etkili olduğu dikkate alındığında, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu itibarla her ne kadar kazanın meydana gelme noktasının trafiğe kapalı alan olduğu anlaşılmakta ise de, … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün Mut istikametinden Karaman istikametine dubalarla trafik dubaları ile bölünmüş yolda seyri sırasında karşı yönden gelen … plakalı aracın hızını ve mesafesini dikkate almadan dikkatsiz ve tedbirsizce trafik dubalarının arasından kapalı yol bölümüne gitmek istediği sırada sola manevra yaparak karşı yönden gelen … plakalı aracın şeridini trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde ihlal ettiğinden meydana gelen olayda daha ağır kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın ise, ceza mahkemesi kararı da dikkate alınarak, hızını mahal şartlarına göre ayarlayamayıp karşı yönden gelip önünü kapatan araçla çarpışmamak için sağa manevra yaparak trafiğe kapalı alana girmesi ve frenli vaziyette bu araçla karşılıklı çarpışmasında kurallara aykırı hareketiyle daha az kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerekmekte, böylelikle davalı sürücünün kusursuz olduğuna ilişkin kaza tespit tutanağı ve 24.09.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itibar edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Kazanın oluşu, … plakalı araç sürücüsü …’ın seyirle olay yerine geldiğinde karşı istikametten şerit ihlali yaparak gelen … plakalı araç ile çarpışmayı önlemek üzere fren tedbirine başvurduğu frenleme ile seyrine göre sağa direksiyon manevrasına başvurarak yolun taşıt trafiğine kapalı kısmına girdiği, burada 27 m fren izi bırakarak karşı araç ile çarpıştıkları olayda, mahal şartlarına göre hızlı gitmesinin sonucu ağırlaştırıcı etki yaptığı değerlendirilerek hızının etkisi ve dikkatsizliği neticesinde kazada sonuca ağırlaştırıcı etki nedeni ile belirlenen %10 oranındaki kusur durumu ile hükme esas alınan Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 06.02.2020 tarihli kusur raporuna itibar edilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmakla, taraf vekillerinin kusur oranına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar vekilinin, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin ve davalılar … ile … vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun birlikte incelenmesinde;
Davacılar vekili davacı … yönünden evlenme tenzili yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; Hukuk Genel Kurulu 2017/2038 Esas, 2019/979 Karar sayılı kararında kadının evlenme ihtimalinin hesap tarihindeki yaşına göre belirlenmesi gerektiği açıklandığından ve 17. Hukuk Dairesinin bu içtihat ile paralel karar verme durumunun nazara alınarak değerlendirme yapılacaktır.
Buna göre davacı … 1976 doğumlu olup hesap tarihi itibariyle 45 Yaşındadır.(İstinaf incelemesi aşamasında 47 yaşındadır.) Davacı eşin mevcut durum itibariyle AYİM Tablosunda 41-50 yaş aralığında olduğu ve yeniden evlenme ihtimalinin %2 olmakla, hesap tarihi iitibariyle 18 yaş altında çocuk bulunmadığından, yeniden evlenme oranının %2 olarak alınarak tenzilat gerçekleştirilmiş olması yerinde görüldüğünden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilleri hükme esas alınan hesap raporunda hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosuna göre ve 1.8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, hükme esas alınan 22.03.2021 tarihli aktüer raporunun Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı, Danıştay 8. Dairesinin 2020/5413 sayılı dosyasında ZMMS genel şartlarının bazı maddelerine ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararı sonucu oluşan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararları ile uyumlu şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile hazırlandığı, ve yaşam tablosuna göre destek alabilecekleri yaşların hesaplandığı anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalılar … ile … vekili davacıların müteveffanın desteğine muhtaç olmadığını, davacı eşin çalıştığını, davacılar anne babanın emekli maaşları bulunduğunu, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de;
Destekten yoksun kalma tazminatı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır… Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradığı kayıplar. ” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre anne, babanın çocuklarına, çocukların da kendi anne babalarına, birlikte yaşayan eşlerin birbirlerine destek olacakları karine olarak kabul edilmektedir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda murisin eşi olan davacı … ‘nin eşinin ölümü nedeni ile murisin anne ve babası olan … ve … ‘nın ise oğullarının ölümü nedeniyle destek tazminatı isteyebileceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davacılar yönünden destek tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı kanaatine varılmakla bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalılar … ile … vekili davacı … yönünden desteklik yaşının 18 yaş olarak esas alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacı … ‘nın babası olan müteveffanın inşaat mühendisi, annesinin öğretmen, babaanne ve dedesinin de üniversite mezunu olduğu dikkate alınarak davacı yönünden yüksek öğrenim görme ihtimalinin yüksek olduğu değerlendirilerek 25 yaş esas alınmasının yerinde olduğu kanaatine varıldığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine davalılar davalılar … ile … vekili SGK tarafından gelir bağlanan davacıların tazminat talep etme haklarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de hükme esas hesap raporunda SGK tarafından davacılara bağlanan peşin sermaye değeri gelirinin yarısının tenzilinin gerçekleştirildiği anlaşıldığından davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmaması gerektiğine, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin ve davalılar … ile … vekilinin müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun birlikte incelenmesinde;
Yerel Mahkeme tarafından kurulan hükümde müterafik kusur nedeniyle indirim yapıldığı görüldüğünden davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davalılar … ile … vekilinin müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğine yönelik istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen müterafik kusurun etkisine göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Davacılar desteği müteveffa …’nün kaza esnasında araçta sürücü olarak bulunduğu, müteveffanın kanında alkol ve uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, kaza tespit tutanağına göre emniyet kemeri takıp takmadığının belirlenemediği, araçtan fırlama ya da çıkma gibi maddi olguların da dosya içinde bulunmadığı, ölüm sebebinin niteliği dikkate alınarak emniyet kemeri takılmış olması ihtimalinde dahi bu ihtimalin sonucu değiştirip değiştirmeyeceğinin anlaşılamayacağı hususları nazara alınarak müterafik kusurun varlığının ispatlanamadığı anlaşıldığı halde Yerel Mahkemece müterafik kusur nedeniyle belirlenen tazminattan indirim yapılması yerinde görülmediğinden davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davacılar vekilinin faizin türüne yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar avans faizine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; davacılar desteğinin ölümüne sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın ruhsat kaydına göre hususi kullanımda olduğu anlaşıldığından Mahkemesince hükmolunan tazminata yasal faiz uygulanmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamakla, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin temerrüde düşmedikleri ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıklarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı sigorta vekili her ne kadar davacı vekili tarafından dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından temerrüde düşmediklerini ileri sürmüş ise de,
Davacı tarafça davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine asıl dava yönünden 05.07.2018 tarihinde, birleşen dava yönünden 07.09.2018 tarihinde kaza tespit tutanağı, soruşturma ifade tutanakları, ölüm belgesi, nüfus kayıtları, SGK kayıtları, banka hesap bilgileri ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı ve sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihlerinin başvuru tarihlerinden itibaren 8 iş günü sonrası olarak belirlendiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili usulüne uygun başvuru bulunmadığından vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafından yukarıda açıklandığı gibi gerekli belgelerle usulüne uygun başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
06.11.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı …’nün eşi, davacı …’nün babası, davacı … ve …’nün oğulları olan …’nün (1975 d.lu) vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %10 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’nün %90 oranında kusurlu olduğu, kaza sonucunda davacıların eşi, babası ve oğullarını kaybettikleri, ceza dosyası, ceza mahkemesince ve mahkemesince alınan kusur raporları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla, davacıların eşi, babası ve oğullarını kaybetmekten dolayı duyduğu acı ve üzüntü duygusunun verdiği ızdırap, tarafların kusur durumu, kaza tarihi, müteveffanın ve geride kalan davacıların yaşı, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yerinde ve yeterli takdir edildiği kanaatine varılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminat talepleri yönünden vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde:
Her bir davacı tarafından talep edilen tazminat talepleri için davacılar arasında HMK 57 ve 58. maddeleri gereği ihtiyari dava arkadaşlığı vardır. İhtiyari dava arkadaşlığında davalar birbirinden bağımsızdır. Mahkemece manevi tazminatın (istinaf dilekçesinde yalnız manevi tazminat yönünden talep edildiğinden) kabul edilen kısmı yönünden davacılar lehine her bir davacı açısından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerektiği halde (manevi tazminat talebi yönünden istinaf başvurusu reddedildiğinden ilk derece karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT gereğince) tek vekalet ücretine hükmolunması yerinde görülmemekle, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Davalılar … ile … vekilinin maddi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmolunması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacılar vekili tarafından dava değerinin talep arttırım ve ıslah dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde toplam olarak davacı … yönünden 62.136,44TL, davacı … yönünden 15.052,00TL, davacı … yönünden 13.412,00TL, davacı … yönünden 33.369,00TL olarak belirlendiği dikkate alınarak maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden, kendisini vekille temsil ettiren ve bu hususta istinaf yoluna başvuran davalılar … ile … lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği anlaşılmakla davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkilleri lehine her bir davacıdan ayrı ayrı olmak üzere vekalet ücreti takdir edilmesine yönelik talep bulunmadığından reddedilen toplam maddi tazminat miktarı esas alınarak tek vekalet ücretine hükmolunması gerekecektir.
Davalılar … ile … vekilinin yargılama giderlerine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davanın kabul ve reddedilen kısmı dikkate alınarak yargılama giderlerinin davalılardan tahsili gerektiği halde yapılan tüm yargılama giderlerinin davalılardan alınmasına karar verilmesi yerinde görülmemekle davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalılar … ile … vekilinin manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden müvekkilleri lehine nispi vekalet ücretine hükmolunması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
AAÜT’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. Maddesine göre; “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” şeklinde belirtilmektedir.
AAÜT’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. Maddesine göre; ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” şeklinde belirtilmektedir.
Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkilleri lehine her bir davacıdan ayrı ayrı olmak üzere vekalet ücreti takdir edilmesine yönelik talep bulunmadığından reddedilen toplam manevi tazminat miktarı esas alınarak tek vekalet ücretine hükmolunması gerekecektir.
Karar tarihi itibariyle reddedilen toplam manevi tazminat miktarı esas alınarak AAÜT’nin 13. Maddesine göre hesaplama yapıldığı, ancak davacılar lehine belirlenen vekalet ücretini geçemeyeceğinden 4.080,00TL maktu vekalet ücreti hesaplandığı anlaşılmakla, Mahkemece verilen karar verildiği an itibariyle yerinde ise de yukarıda incelenen davacılar vekilinin manevi tazminat davasında ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin kabul edilmiş olması sebebiyle reddedilen toplam manevi tazminat miktarı üzerinden nispi vekalet ücreti hesaplaması ve her bir davacının sorumlu olduğu miktarın ayrı ayrı belirtilmesi yoluna gidilmekle, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı, davacılar vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı görülmekle, davacılar ve birleşen dosya davacıları yönünden müterafik kusur indirimi uygulanmaksızın tazminata hükmolunmak, manevi tazminat davasında her bir davacı yönünden hükmolunan tazminat miktarı esas alınarak ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunmak, davalılar … ile … vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı görülmekle vekalet ücretleri yönünden yeniden düzenleme yapılmak üzere yeniden hüküm kurulmak suretiyle HMK’nın 353/1-b.2 md. uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin ve davalılar … ile … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3- Davanın maddi tazminat talebi yönünden;
a)Asıl dava açısından ;
-Davanın … yönünden KISMEN KABULÜ ile; 61.621,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Davanın … yönünden KISMEN KABULÜ ile; 8.992,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b) Birleşen dava açısından;
-Davanın …yönünden KABULÜ ile; 36.369,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/09/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davanın … yönünden KABULÜ ile; 13.412,00 TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle diğer davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/09/2018 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın manevi tazminat yönünden;
a)Asıl dava açısından;
-Davacı … yönünden KISMEN KABULÜ ile; 8.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı … yönünden KISMEN KABULÜ ile; 7.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b) Birleşen dava açısından;
-Davacı … yönünden KISMEN KABULÜ ile; 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı …yönünden KISMEN KABULÜ ile; 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-a-1)-Asıl davada maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 4.823,57 TL karar ve ilam harcından, 512,67 TL, peşin harç, 377,00 TL tamamlama harcı, 56,10 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.877,80 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-)İlk derece mahkemesince 21/10/2021 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
3-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,
b-Asıl davada manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 1.707,75 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
c-1-)Birleşen davada maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 3.400,54 TL karar ve ilam harcından, 239,43 TL, peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.161,11‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-)İlk derece mahkemesince 21/10/2021 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
3-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,
d-Birleşen davada manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 683,10 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-a-Asıl dava yönünden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 512,67 TL peşin harç, 377,00 TL ıslah harcı, 56,10 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 981,67 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine,
b-Birleşen dava yönünden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 239,43 TL peşin harç olmak üzere toplam 275,33 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine,
7-a-Asıl davada kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’ye verilmesine,
b-Asıl davada reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihindeki AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 6.575,44 TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalılara verilmesine,
c-Asıl davada kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
d-Asıl davada kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
e-Asıl davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan (16.775,00TL hesaplanmış ise de AAÜT 10/2 maddesi gereğince her bir davacıdan 4.080,00 TL olmak üzere) 8.160,00TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den alınarak işbu davalılara verilmesine,
f-Birleşen davada kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’ye verilmesine,

g-Birleşen davada kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
h-Birleşen davada kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı …kendisini vekille temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
ı-Birleşen davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan (8.600,00TL hesaplanmış ise de AAÜT 10/2 maddesi gereğince her bir davacıdan 4.080,00 TL olmak üzere) 8.160,00TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den alınarak işbu davalılara verilmesine,

8-Davacılar tarafından yapılan 51 tebligat gideri 498,20 TL, 4 müzekkere gideri 28,50 TL, bilirkişi ücreti 1.350,00 TL, ATK ücreti 323,00 TL, talimat bilirkişi ücreti 1.200,00 TL, ATK ve talimat posta gideri, 102,60 TL olmak üzere toplam 3.502,30 TL yargılama giderinin (davalılar … ve …’ın kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.320,94 TL yargılama gideri ile sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı … tarafından harcaması yapılan bilirkişi ücreti 450,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 23,30 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından harcaması yapılan tebligat gideri 24,00 TL, 4 müzekkere gideri 26,00 TL, olmak üzere toplam 50,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
12-Davacılar vekilinin ve davalılar … ile … tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Harçlar Kanunu gereğince Davalı … Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 8.224,11 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.525,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 6.699,11‬ TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
15-Davacılar tarafından yapılan 108,60 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
16-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.19/12/2023

Başkan- Üye- Üye- Katip-

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.