Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/45 E. 2023/2078 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/45 – 2023/2078
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/45
KARAR NO : 2023/2078

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/… Esas, 2021/… Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 09/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2021 tarih ve 2017/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/10/2011 tarihinde … sayılı yer önünde yaya konumunda iken plakası tespit edilemeyen aracın müvekkili küçüğe çarpması neticesinde küçük …’un ağır şekilde yaralandığı, kaza nedeniyle küçüğün ciddi oranda geçici ve kalıcı sakatlığa duçar olduğu, bu kazanın gerçekleşmesinde plakalı tespit edilemeyen araç sürücüsünün tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğu, kusurlu olan aracın plakasının tespit edilememesi nedeniyle davalı … sorumluluğunun bulunduğu, belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 25.06.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 31.627,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, kabul manasında olmamak üzere davcının maluliyetinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu yönetmeliğine göre tespit edilmesi gerektiği, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğu, … sorumluluğunun aracın kusuru oranında olduğu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesi savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddine, 31.627,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 10/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davada, müvekkili kuruma başvuru yapıldığını,15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verilmiş olduğunu ve ilgili talep değerlendirilip başvurunun değerlendirilmesi için elzem nitelikte kabul edilen geçirilen trafik kazası ile bağlarının belirtildiği ve rahatsızlıkların kesin ve süreli olduğunu belirten yeni bir sağlık kurulu raporu talep edilmiş olduğunu, söz konusu eksiklikler giderilmeden davacı yan tarafından doğrudan dava yoluna başvurulmuş olmasının kanuna aykırılık oluşturduğunu, söz konusu kazanın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen aracın sebep olduğunun somut delillerle ispatı gerektiğini, kazazedenin kaza tarihinde 18 yaş altında bulunması sebebiyle 18 yaşından itibaren gelir getireceği esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda iyileşme döneminin de hesaplamaya dahil edilmiş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca …’nın geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, 01/06/2015 tarihli Trafik Genel Şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müterafik kusur indirimi hususlarının tartışılmadan karara hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun dava tarihinden itibaren başladığını, 10.03.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve kanunyolları sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (maluliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada; taraların bildirdiği bilgi ve belgeler toplanmış, kusura yönelik olarak teknik bilirkişiden 05/12/2018 tarihli kusur raporu alınmış, dava açılmadan önce … başvurup başvurmadığına yönelik belge ve bilgilerle hasar dosyası dosyaya kazandırılmış, meydana gelen kaza nedeniyle küçüğün maluliyeti hakkında ATK’dan 08/02/2021 tarihli, 2161 sayılı rapor alınmış akabinde dosya hesap bilirkişisine tevdi edilerek 14/06/2021 tarihli hesap raporu alınmış,giderek ıslahlı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, dava açılmadan önce … başvurulmadığını ileri sürmüş ise de; davacı vekili tarafından başvurunun bulunduğu, davacının 26/02/2016 tarihinde başvurması üzerine, şirketçe … sayılı hasar dosyasının açıldığı, yapılan başvuruya verilen cevabi yazıda eksik olan belgelerin tamamlanması istenmiş olup, davacının eksik belgeleri tamamlayarak … gönderdiği, başvurunun eksik olduğu belgelerin gönderilmesine rağmen sürüncemede bırakıldığı, halen dahi ödeme yapılmamış olması da gözetildiğinde başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmakla; bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Somut olayda davacının kaza tarihi olan 01/10/2011 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir araç ile trafik kazasına karıştığı ve yaralandığının, davacı velilerinin beyanları ile hastane tedavi evrakları ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/… sayılı soruşturma dosyası ile tespit edildiğinden davalı … meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay 17 HD’nin 2019/6271 E 2020/8104K sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı … sorumluluğunda olduğu gibi mahkemece davacı küçük lehine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmediği, davacı küçüğün sürekli iş göremezlik zararının hüküm altına alındığı anlaşılmakla; davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Yine … davacı tarafça 26/02/2016 tarihinde başvuru yapıldığı, temerrütün başvuru tarihinden 8 iş günü sonrasında gerçekleştiği, mahkemece de temerrüt tarihinin doğru olarak belirlendiği anlaşılmakla; bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tazminat hesabında PMF Yaşam Tablosu kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Kararda TRH 2010 ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 14/06/2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanıldığı”’na ilişikin tespitler ile davacının zararının belirlenmesi yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerekir.
Hükme hesap alınan hesap raporunda iyileşme döneminin de dikkate alındığı istinaf itirazı olarak ileri sürülmüşse de,14/06/2021 tarihli hesap raporu davalı vekiline tebliğ edilmiş olup, davalı vekili istinafen ileri sürdüğü bu itirazını bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde ileri sürmeyip, davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olmakla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının da reddi gerekir.
Yaya davacı küçüğün tek taraflı olarak maruz kaldığı kazada müterafik kusur ya da başkaca hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.160,44 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan ‭540,11 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.620,33 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.09/11/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.