Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/415 E. 2023/2338 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/415
KARAR NO : 2023/2338

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : … …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2023

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.11.2018 günü sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken müvekkili idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu oluşan trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, zarara uğradığını, … plakalı araç sürücüsünün tazminat gerektirir derecede kusurlu olduğunu ve söz konusu aracın ZMMS poliçesinin … Sigorta tarafından düzenlendiğini, dava öncesinde müracaatta bulunduklarını ancak müvekkiline ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.300,00 TL (3.200,00 TL kalıcı, 100,00 TL geçici) işgöremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 26/08/2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 23.782,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur ve maluliyet konularında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını, müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kabulü ile 13.917,00 TL geçici iş göremezlikten kaynaklı, 9.865,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklı olmak üzere toplam 23.782,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 15/02/2019 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete yapmış oldukları başvuru nedeniyle hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemede gerçek zararın tespit edilebilmesi için maluliyet raporu ve doktor raporu gerektiğinin tespit edildiğini, eksik evrakın tamamlanması davacı tarafa bilgi verildiğini, ancak davacı taraf ise heyet raporunun temin edilemediğinden bahsederek işbu davayı açtığını, dava konusu olayda meydana gelen kazadan 41 gün geçtikten sonra heyet raporu olmadan yapılan 17.11.2017 tarihli başvuruyu usulüne uygun kabul edip bu tarihten sonraki 8 iş günü sonrasını temerrüdün başlangıç tarihi kabul edilerek faizin başlangıç tarihi kabul edilmesi, dava açılmasına sebebiyet vermemelerine rağmen haklarında yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini kabul etmediklerini, davacının geçici iş göremezlik tazminat istemi poliçe teminatı dışında olduğundan geçici iş göremezlik, tazminat istemi yönünden davacının davasının kabulüne verilen mahkeme kararını kabul etmediklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, itiraz ettiklerini, ıslahla arttırılan miktara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini, motorsiklet dizliklerinin kaza esnasında davacıda takılı olmaması nedeniyle hükmedilebilecek tazminattan %20 müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılamada; tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, hasar dosyası celp edilmiş, rücuya tabi bir ödeme olup olmadığı SGK’dan sorulmuş, teknik bilirkişiden 16/08/2019 tarihli kusur raporu alınmış, söz konusu raporda sigortalı aracın asli ve %75 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiş, akabinde dosyaya kazandırılan tedavi belgeleri ile birlikte ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulundan 30/04/2021 tarihli, 8369 sayılı maluliyet raporu alınmış, giderek dosya hesap bilirkişisine tevdi edilip, sunulan 18/08/2021 tarihli rapor hükme esas alınmak suretiyle ıslahlı davanın kabulüne karar verilmiştir.
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 26/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu madde hükümüne göre davacının trafik kazası nedeni ile tazminat davası açmadan önce sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Bu açıklamalara göre eldeki dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 25/11/2018 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı sigorta şirketinden maddi tazminat isteminde bulunmuş ve başvurunun ekine kaza tespit tutanağı, kyok kararı, başvuruna ait TC kimlik Numarası ve kimlik fotokopisi, hastane evrakları, ifade beyanları, araca ait ruhsat bilgisi, alkol raporu, genel adli muayene raporu, epikriz, gelir beyanı, başvuran davacının vekiline ait vekaletname ile tazminatın ödenmesi için gerekli olan İBAN numarası ile birlikte 04/02/2019 gününde başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı hasar dosyasının tetkikinden anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Diğer yandan, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının karar altına alınması gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı haksız bulunmuştur.
Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması yerinde görülmüş, davalının 15/02/2019 tarihinde temerrüte düştüğünün kabul edilerek hüküm kurulması yerinde görülmekle; davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı haksız bulunmuştur. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/4099 E- 2017/9935 K, 2015/4364 E-2017/10458 K, : 2016/4327 E- 2017/10897 K nolu içtihatları)

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)

İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 18/08/2021 tarihli hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanıldığı”’na ilişikin tespitler ile davacının zararının belirlenmesi yerinde görülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazına itibar edilmemiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.
Dosya kapsamından, davacının sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, omuz bölgesindeki kırıktan kaynaklandığından, davacının yaralanması kask takılması zorunlu baş bölgesinden olmayıp vücut bölgesinden kaynaklandığı için müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir durum yoktur. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmamış olması yerinde görülmekle; davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.624,55 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 406,14 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye ‭1.218,41 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.05/12/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.