Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/380 E. 2023/1940 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/380 – 2023/1940
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/380
KARAR NO : 2023/1940

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … … (…)
ÜYE : … … (…)
ÜYE : … … (…)
KATİP : … … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACILAR :1-… … -… … Mah. … Sk. No:… …/…
2- … … – … … Mah. … Sokak No:… …/ …
VEKİLİ : Av. … … -….
DAVALI : Güvence Hesabı – … Mah. … … Sk. … Plaza… Blok … / …
VEKİLLERİ :Av. … … … -…
Av. … … – … Mh. … … Sk. … Plaza … Blok No….Kat. … …/ …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 25.10.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :…

… 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/09/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 27/07/2007 tarihinde müvekkillerinin oğlu … …’ın … plakalı araçta yolcu olarak seyahet etmekte iken sürücü dava dışı … … direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kazada davacıların oğlu … …’ın vefat ettiğini, aracın ve taşımanın Karayolu Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası yaptırması gereken araçlardan olmasına rağmen sigortanın yapılmadığını, bu nedenle kaza sonrası Güvence Hesabı’na başvuruda bulunulduğunu, herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk başvurusundan da sonuç alınmadığını belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacılar vekili 09/09/2021 tarihli dilekçesi ile her bir davacı yönünden maddi tazminatı talebini 30.000,00’ar TL’ye olmak üzere toplamda 60.000,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunarak T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın 28/06/2010 tarihli 2010/8 sayılı genelgesine göre il içi taşımaları ve 100 km kadar olan şehirlerarası taşımaların Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası yaptırma mecburiyeti bulunmadığını, nitekim aynı kazada başka kazazedeler tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunulduğunu ve 24. 11.2016 tarih 2016/İHK-3156 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararında, söz konusu taşımacılığın il içerisinde yapılması ve dolayısıyla zorunlu koltuk … kaza sigortası yaptırılması şartlarının mevcut olmaması sebebiyle başvurunun ve yapılan itirazın reddedildiğini, davanın sürücü ve malik … … ihbarını talep ettiklerini, müvekkili kuruma usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, dava konusu taşımanın zorunlu … koltuk sigortasına tabii olmadığını, kusur oranlarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, güvence hesabının sorumluluğunun limitle sınırlı tutulduğunu, rücuya tabi ödemeler varsa araştırılarak tazminattan indirilmesini istediklerini, dava tarihinden itibaren faize hükmedileceğini, ticari faiz istenemeyeceğini, müterafik kusur varsa tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile davacı … … için 30.000,00 TL, Davacı … … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; dava şartının yerine getirilmemiş, davacı tarafından kuruma gerektiği şekilde başvuru yapılmamış olduğunu ve bu nedenle davanın usulden reddi gerekirken kabul karar verilmesinin hatalı olduğunu, yolcu taşımacılığının 4925 sayılı Taşıma Kanunun 17. maddesinde öngörülen şehirler arası yolculuk kapsamında olmadığı anlaşıldığından aracın Zorunlu Koltuk … Kaza Sigorta poliçesi kestirme zorunluluğu bulunmadığını ve dolayısıyla Güvence Hesabının sorumluluğunun bulunmadığını ayrıca … plakalı aracın … Sigorta A.Ş’nin … poliçe numaralı ZMMS’si bulunduğunu, kararda hatalı olarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olduğunu ayrıca yine hatalı olarak ticari faize hükmedilmiş olduğunu, davacının taleplerinin zaman aşımına uğramış olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin davalı kuruma başvuru şartını yerine getirmediğine ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 26/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Davalının sorumluluğu ZMMS poliçesinden kaynaklanmamaktadır. davalının … Kaza Sigortası Poliçesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle 2918 sayılı yasanın 97. maddesi gereğince davalıya başvuru bir dava şartı değildir. Öte dava açılmadan evvel davalı ile davacı arasında zorunlu arabuluculuk görüşmeleri gerçekleşmiş ve tarafların anlaşamadığı ortaya çıkmıştır. Başka bir ifade ile davacı alternatif çözüm yolu olan arabuluculuk yolunu iş bu uyuşmazlıkta dava açılmadan evvel kullanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 sayılı KTK.nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yine kaza tarihinde yürürülükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 60. maddesinde de “ Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî davaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir. Zaman aşımının oluşması için zararın ve tazminat sorumlusunun birlikte öğrenilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı gibi 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi gereğince davacının trafik kazası neticesinde yaralanmış olduğu anlaşılmakla olayda ceza zamanaşımı dikkate alınacaktır. Bu durumda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 85 ve 66. maddeleri nazara alındığında 15 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalara göre, kazanın 27.02.2007 tarihinde meydana geldiği, 2918 sayılı sayanın 109/2. maddesi ve 5237 sayılı sayanın 85 ve 66. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 15 yıllık zamanaşımı süresinin 27.02.2022 tarihinde dolacağı, davanın ise 05.08.2020 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olduğundan zamanaşımı yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin davalının sorumluluğu bulunmadığına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;

Uyuşmazlık, kazaya karışan aracın ve taşımanın, 4925 sayılı KTK’ nu kapsamında olup olmadığı ve ayrıca Zorunlu … Koltuk Sigortası yaptırılması gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
4925 sy. Karayolu Taşıma Kanunu’nun 2. ve Yönetmeliğin 2. maddesinde, kanunun kapsamı ve kanun hükümlerine tabi olmayan taşımalar düzenlenmiştir. Kanunun 3. maddesinde taşımacı; KTK yetki belgesine sahip olan ve kendi nam ve hesabına taşımayı bir ücret karşılığı üstlenen gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 48. maddesinde; bu yönetmelik kapsamındaki yolcu taşımalarında; 2918 sayılı Kanunda tanımlanan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 03/06/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası yaptırılması zorunlu olan sigortalardır.
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası, yolculuğun başlangıcından bitişine kadar, otobüsün içinde veya dışında, otobüs hareket halinde iken veya değilken, yolculuk sırasında veya bekleme, duraklama ve mola yerlerinde karşılaşılabilecek her türlü kazalara karşı, sigortalılar (yolcular, sürücüler ve yardımcılar) yararına taşımacı tarafından yaptırılması zorunlu bir kaza (…) sigortası olup, kazanın oluşunda taşımacının yada sürücü ve yardımcılarının bir kusurları bulunmasa bile, ölümlerde sigorta poliçesinde yazılı tutarın tamamı, bir zarar (destekten yoksunluk) hesabı yapılmaksızın, ölen kişinin mirasçılarına eksiksiz ve kesintisiz olarak; yaralanmalarda beden gücü kayıp oranına göre zarar gören kişilere ödenir.
Taşımacı, yönetmelik hükümleri uyarınca “Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası” yaptırmamışsa, yolcular bir kazaya uğradıklarında, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü ve yardımcılarının “bir kusurları bulunmasa bile” kaza tarihinde koltuk sigortaları için belirlenen limitler üzerinden tazminat ödemek zorundadır. Aynı şekilde zarar görenler, Güvence Hesabı’na başvurma hakkına da sahiptir. Bunun için ortada kanuna uygun olarak gerçekleştirilen bir taşımanın bulunması gerekmekte olmayıp, ticari taşımanın varlığı yeterlidir. (Yargıtay 17.HD. 2013/19809 E. 2015/7781 K.)
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13/1 maddesine göre; Bakanlar Kurulu, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilir. Sigorta şirketleri, 20. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla faaliyet gösterdiği sigorta branşlarının kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamaz.
Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası 25/02/2004 tarih, 25384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2004/6789 nolu Bakanlar Kurulu Kararı ile ihdas edilmiş olup, 10/07/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan taşımacıların, yurtiçi ve uluslararası yolcu taşımalarında görevlendirecekleri sürücüler ile bunların yardımcıları ve taşıyacakları yolcular için “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası” yaptırmak zorunda oldukları belirtilmiş, Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnaların ise Ulaştırma Bakanlığı’nca belirleneceği açıklanmıştır. Daha sonra 13/11/2009 tarih, 27405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15545 nolu Bakanlar Kurulu kararı ile 2004/6789 sayılı kararda değişiklik yapılmış ve Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnaları belirleme yetkisi Ulaştırma Bakanlığı’nın görüşü alınmak suretiyle Hazine Müsteşarlığı’na verilmiştir.
Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk … kaza sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnalara ilişkin Hazine Müsteşarlığı’nın çıkardığı 28.06.2010 tarihli genelgede ise 01.07.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ticari amaçla yapılmayan taşımaların 4925 Sayılı Kanunun 2. maddesinin 2.fıkrası ile kanun kapsamı dışında bırakılan taşımalar ile yine aynı kanunun 2. maddesinin 3. fıkrasıyla düzenlenmesi, “ilgili mahalli idarelere bırakılan il sınırları içerisindeki taşımalar ile 100 km’ye kadar olan şehirlerarası taşımaların karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk … kaza sigortası kapsamı dışında olduğu kararlaştırılmıştır” ifadesi vardır. (Yargıtay 17 HD. 2014/19852E. 2016/7943 K.)
5684 sy. Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddeleri gereğince; zorunlu sigortalarla ilgili olarak, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, Sigorta şirketinin ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için, çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, KTK uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde kişiye gelen bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na gidilebilecektir.
Açıklanan nedenlerle; olayın gerçekleştiği 27/07/2007 tarihinde … ili içinde, …-… arasında 14+1 koltuk kapasiteli ticari minibüs ile gerçekleştirilen yolcu taşımacılığı sırasında meydana gelen kazada davacıların müşterek çocuğu … …’ın vefat ettiği, taşımanın ticari olduğu, aracın zorunlu koltuk … kaza sigortasının bulunmadığı, kazanın 01/07/2010 tarihinde yürürlüğe giren genelgeden önce gerçekleştiği, henüz bu tarihte il sınırları içinde ve iller arası 100 km’ye kadar olan taşımaları “Zorunlu Koltuk … Kaza Sigortası” yaptırma mecburiyeti dışında bırakan bir düzenleme bulunmadığı, aracın ve taşımanın zorunlu koltuk … kaza sigortasına tabi olduğu, 5684 sy. Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddeleri gereğince Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu, anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir yanlışlık bulunmadığından davalının buna ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 17. HD 2015/13686 E. 2018/7051 K., 2019/1383 E. 2020/6032 K. , 2016/14851 E. 2019/2733 K., 2016/15268 E. 2019/7031 K.)
Davalı Güvence Hesabı vekilinin hükmedilen faiz türüne ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Kazaya karışan … plaka sayılı aracın ruhsat kaydı incelendiğinde aracın özel amaçlı taşıt olmadığı ve kullanım şeklinin hususi olmadığı ticari bir araç olduğu görülmüştür. Buna göre davacı lehine hükmolunacak tazminata avans faiz uygulanması gerektiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (benzer yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/4129 esas ve 2017/10792 karar sayılı kararı)
Davalı Güvence Hesabı vekilinin hükmedilen faiz başlangıç ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Yukarıda açıklandığı üzere 2918 Sayılı yasanın 97. maddesi gereği iş bu uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmadığından, yazılı şekilde davalının temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.098,60 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.024,65 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 3.073,95‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 25.10.2023

… … … … … … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır