Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/383 – 2023/2260
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/383
KARAR NO : 2023/2260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : … … –
VEKİLİ : Av. … …-
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2023
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/02/2017 günü Adnan … idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken sağ arka gerisinden gelen ve doğru seyreden sürücü belgesiz sürücü … … idaresindeki elektrikli bisikleti … plakalı araca çarpmamak için fren yaptığında bisikletini sol yan kısımlarına devirdiği elektrikli bisiklet sürücüsünün meydana getirdiği kaza neticesinde 1.000,00 TL maddi tazminatın 14/03/2018 tarihini müteakip 15 günlük yasal sürenin bitiminden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davetiye tebliğine rağmen davalının davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; taraflarınca yargılama sırasında imzalanan ibranamede fazlaya dair haklarını saklı tuttuklarını, yerel mahkeme nezdinde iş bu dava açıldıktan ve fakat henüz tensip zaptı düzenlenmeden, davalı şirkete dava dilekçeleri tebliğ dahi edilemeden şirket tarafından sunulan 18.04.2021 tarihli ibraname karşılığı ödeme alındığını, ancak, bu ibranamenin makbuz niteliğinde olduğunu, ibraname içeriğinden de görüleceği üzere yerel mahkeme dosyasına ilişkin hiçbir bilgi, mahkeme bilgileri bulunmadığını, aynı zamanda yerel mahkemeye sunulmuş herhangi bir sulh veya feragat beyanlarının da olmadığını, taraflarından davalı şirketten alınan ödemeden sonra müvekkiline bakiye zararının tazmini için açılan davada sulh olunmadan davaya devam edildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından ödemesi yapılan tazminat miktarının yetersiz olup olmadığının tespitinin yapılarak maddi zararın belirlenmesi gerekirken, ibranameye dayanılarak reddedilmesinin doğru olmadığını, davalı sigorta şirketi tarafından ödemesi yapılan miktarın yetersiz olması sebebiyle taraflarından ayrıca ibranamenin iptali için dava açılmasına gerek bulunmadığını, bu hususta davaya devam etme iradesinin, ibranamenin iptali anlamına geldiğini, bu nedenle, yerel mahkeme dosyasında hesaplanan toplam maddi tazminat miktarından ödenen miktar düşüldükten sonra bakiyesine hükmedilmesini ve ıslah dilekçeleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan kalıcı iş göremezlikten doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dosyanın incelenmesinde; davanın 17.04.2018 tarihinde açıldığı, davacı tarafın kalıcı iş göremezlikten kaynaklanın maddi tazminat talepleri doğrultusunda dosyanın hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği ve aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 03.08.2021 tarihli raporda yargılama aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa toplam 192.000,00 TL ödeme yapılmış olması nedeniyle davacının bakiye 80.834,77 TL maddi tazminat talep edebileceğinin belirtildiği, davacı vekili tarafından 80.834,77 TL bedel doğrultusunda davanın ıslah edildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama aşamasında davalı vekili tarafından sunulan 18.04.2018 tarihli İBRANAME, FERAGAT BEYANI VE SULH ANLAŞMASI başlıklı, davacı vekili Av…. …’ın imzası bulunan belgede; “… Sigorta Şirketi tarafından düzenlenen poliçeye dayalı mutabık kaldığımız toplamda 175.000,00TL+17.000,00TL’yi … Sigorta Şirketi’nden nakden ve tamamen aldığımı beyan ve ikrar ederim, … Sigorta Şirketi iş bu bedeli aşağıda belirtilen hesaba ödemekle .. Numaralı poliçedeki taahhütlerini tamamen yerine getirdiğinden, … Sigorta Şirketini ve araç işleteni ile sürücüsünü, 25.02.2017 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle yaralanmam sonucu talep ettiğim maluliyete ilişkin tazminattan dolayı tamamen ve kendi iradem ile sorumlu bulunduğu tüm maddi tazminat ve ferileri ile yükümlülük, faiz ve taahhütlerinden ibra ederek konu olaydan kaynaklanan fazlaya ilişkin tazminat haklarımdan feragat ettiğimi,…… nolu dosya ile ilgili yapılabilecek her türlü dava ve icra takibi hakkında sigorta şirketinden, sürücü yahut işletenden hiçbir teminat başlığı altında başkaca tazminat talebinde bulunmayacağımı, yukarıda yazılı tazminat ve ferileri dahil toplam 175.000,00TL+ 17.000,00TL’nin ödenmesi ile poliçe teminatının konu olay için tamamen, gayrikabili rücu kaydıyla sona erdiğini kabul ve beyan ederim…” şeklinde ibraname vermek sureti ile tarafların anlaştıkları görülmektedir. Davalı tarafça ödemeye ilişkin 03.05.2018 tarihli makbuzun sunulduğu görülmüştür.
Dava 17.04.2018 tarihinde açılmış, ibraname 18.04.2018 tarihinde imzalanmış olup, ödeme 03.05.2018 tarihinde yapılmıştır.
İbraname içeriğinde açıkça davacı vekilinin iş bu yargılamaya konu tazminat dosyasındaki fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, olaydan kaynaklanan fazlaya ilişkin tazminat haklarından feragat ettiği bellidir. Bu itibarla yargılama sırasında taraflar arasında düzenlenen ve davacı tarafından fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığı belli olan ibranameye göre davacının yaralanması nedeniyle talep etmiş olduğu maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsil edildiği, yine vekalet ücretlerini tahsil ettiği davacının bakiye bir zararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Zira, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından verilen … Esas … Karar ve yine … Esas … Karar ve yine … esas ve … karar sayılı dosyalarında verilen kararlar da aynı mahiyettedir. Bu nedenle davalı sigorta şirketi yönünden, davacının tüm zararının yargılama sırasında giderilmiş olması davacının fazlaya dair haklarını saklı tutmadan davalı sigorta şirketini tümü ile ibra etmiş olması nedeni ile davacı vekili tarafından ıslah edilen 80.834,77 TL’nin reddinin gerektiği, bu nedenle mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (80.834,77 TL) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/11/2023
Başkan- Üye- Üye- Katip-
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.