Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/367 E. 2023/1936 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/367 – 2023/1936
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/367
KARAR NO : 2023/1936

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACILAR : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 25.10.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/11/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/07/2018 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken mucuk kaplı yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması ve çukur alana devrilmesi sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sürücü … ve araçta yolcu konumunda bulunan …’in yaralandığını, kazanın oluşumuna kötü yol şartlarının sebebiyet verdiğini, … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, 09/08/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduklarını ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek 100,00 TL geçici ve 3.200 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan toplam 3.300,00 TL tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 04.08.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 40.025,3, TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden ise 6.858,78 TL’ye ve işleyecek faiz yönünden ise avans (reeskont) faizine hükmedilmesi yönünde ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvurunun usulüne uygun olmadığını, kazanın meydana gelmesindeki kusur oranlarının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında sınırlı olduğunu, davacının araç içerisinde emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespiti ile müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 40.025,30 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 20/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma usulüne uygun şekilde yapılmış bir başvuru olmadığından temerrütten bahsedilemeyeceğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden dolayı davanın, dava konusu olayda meydana gelen kaza nedeniyle davacının uğradığı kalıcı maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve kalıcı maluliyeti varsa zarar miktarının tespiti davası olarak görülebileceğini ve bu nedenlerle aleyhlerine faiz, yargılama gideri ve ücreti vekalete hükmeden yerel mahkeme kararının kaldırılmasının gerektiğini, hesap raporunun hatalı düzenlenmiş olduğunu, davacı tarafın davasının niteliği itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olabileceğini ancak davacı tarafın davayı belirsiz alacak davası olarak açmayıp kısmi dava olarak açması nedeniyle ıslahla arttırılan miktara itirazlarına rağmen ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmemiş olması nedeniyle kararın kaldırılmasının gerektiğini, %20 oranında müterafik kusur indirimi taleplerini değerlendirmeye almadan verilen kararın yerleşik içtihatlar gereğince kaldırılmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin dava açılmadan evvel, davalı şirketi 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacının davalı sigorta şirketine yapmış olduğu 08.08.2018 günlü dilekçesi ekine Kaza Tespit tutanağı, davacılara ait TC kimlik Numarası ve Kimlik fotokopisi, kaza yapan araca ait ekipriz raporu, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçe örneği, nüfus kayıt örnekleri alkol raporu, hastane kayıtları, öğrenci belgesi, muayene tutunakları ve davacının vekiline ait vekaletnameyi eklemek sureti ile başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre davacının dava açmadan evvel önce gerekli evraklar ile zararın karşılanması için 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun şekilde başvuru yaptığı, bu başvuruya istinaden davalı sigorta şirketi tarafından başvurulan evraklar üzerinde inceleme yapıldığı ve fakat bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmakla, davacı tarafından usulüne uygun bir şekilde başvuru yapılmadığına ilişkin istinaf başvurusu kabul edilmemiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporu yönünden yapılan incelemede;
Kararında TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 06.07.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine” tespitleri ile davacının kalıcı maluliyet zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hesaplama yöntemine ilişkin istinafı haklı görülmemiştir.
Davalı vekilinin, müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacı küçüğün … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu, araç sürücüsünün B sınıfı sürücü belgeli olduğu ve sürücü alkol kontrol sonucunun 0.00 (sıfır) promil olduğu, kaza esnasında istiap haddinin aşılmadığı, davacının emniyet kemeri takıp takmadığının belirsiz olduğu davalı tarafından da kaza anında davacının emniyet kemerinin takılı olmadığının gösterir somut bir delil de sunulmadığı anlaşılmakla müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin faiz başlangıcı tarihi itirazı yönünden yapılan incelemede; Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Buna göre ilk derece mahkemesince davalı sigorta şirketine başvuru tarihi dikkate alınarak 20/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi yerinde görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.734,12 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 683,13 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.050,99 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 25.10.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır