Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3552 E. 2023/1302 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/3552 – 2023/1302
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3552
KARAR NO : 2023/1302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
İSTİNAF EDEN DAVALI :… SİGORTA ŞİRKETİ –

VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat

KARAR TARİHİ : 11/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.12.2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/04/2012 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek dereye düştüğünü ve müvekkilinin yaralandığını, daha önce 28.03.2017 tarihinde … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyası ile … Sigorta A.Ş.’ye karşı dava açıldığını ve halen devam ettiğini, 25.03.2020 tarihinde duruşması olduğunu, davanın konusu ve davacısı ile açılan davanın aynı olduğunu, kusur, ATK ve aktüer rpaorları alındığını kazada kusurlu olan aracın Taşımacılık Sigortasının … sigorta olması nedeniyle dava açtıklarını öncelikle davanın birleştirilmesini, müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, 29.04.2012 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen trafik kazası nedeniyle davacı tarafından … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2013/… Esas sayılı dosya açıldığını ve karara bağlandığını, kararın … .1 İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyası ile icraya konduğunu ve 17.02.2015 tarihinde toplam 6.013,00 TL ödeme yapıldığını, davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, poliçe teminatının ancak araçta yolcu olarak taşınan biletli yolcuları kapsadığını, taşımanın ücret karşılığı ve ticari nitelikte olmaması nedeniyle ZKTMS poliçesi değil, ZMMS poliçesinin devreye gireceğini, her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hatır taşımasının dikkate alınmasını, kusur oranının Adli Tıp Kurumunca tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile, 108.238,00 TL’nin talep gibi dava tarihi olan 11.03.2020 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, nitekim davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine maluliyet tazminatı kaynaklı … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/… Esas sayılı dosya ikame edilmiş 2014/… Karar sayılı ilamıyla kesin olarak hükme bağlanmış ve … 1.İcra Müdürlüğünün 2015/… Esas sayılı dosyasına müvekkili şirket tarafından 6.013,00 TL ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini, dava dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere dava konusu kazanın aynı il sınırları içerisinde yapılan bir yolculuk sırasında meydana geldiğini, dolayısıyla dava konusu olayın Poliçe Genel Şartları A2.maddesinde ifade edilen şehirler arası taşımacılık tanımına uymadığı gibi 4925 sayılı kanunda yer alan tanıma da uymadığını, dava konusu olayda şehirler arası taşımacılık olmadığı belirtilmiş olduğundan müvekkili şirketin sorumluluğunun olmadığını, dosyada alınan hesap bilirkişi raporlarına itirazlarının sunulmuş raporların ZMM Genel Şartlarına aykırı olduğu belirtilmişse de yerel mahkemece bu itirazların değerlendirilmediğini, hatalı eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, hesaplamaların TRH tablosu ve 1,8 teknik faiz ile aktüeryal yöntem kullanılarak yapılması gerektiğini, karara esas alınan bilirkişi raporunun ise progresif rant adı verilen mevzuatında hiçbir şekilde yer almayan oldukça eski tarihli ve hali hazırda aktüerya uygulamasında hiçbir yeri olmayan yönteme göre yapıldığını, bu yönüyle de kararın hatalı olduğunu, davacının iddia olunan zararının meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun ve hatır taşımasının dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, gelecek dönem zararına geçmiş tarihten faiz işletilmesinin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle ıslah tarihinden bu talep kabul görmez ise rapor tarihinden faiz işletilmesi gerekirken 11.03.2020 tarihinden itibaren hüküm kurulmasının dayanaksız ve isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davanın, TBK’nun 54/3 ve 55.md gereğince açılmış gelişen maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Kesin hüküm olduğuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Mahkemece “… 2. ASTM’nin 2013/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde tarafları eldkei dava ile aynı olan dosyada davacı …’nin Ç.Ü. Adli Tıp ABD Tarafından düzenlenen 09.05.2014 tarihli raporda şahısta meydana gelen yaralanmanın genel beden gücünden kayıp oluşturmadığı, geçici iş göremezlik için ön görülen sürenin 75 gün olarak belirtildiği, davacıya ait ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 29.05.2019 tüm vücut engellilik oranının %7, geçici iş göremezlik olarak ön görülen sürenin 4 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği davacının maluliyet oranınında artışın gözönüne bulundurularak … 2. ASTM’nin 2013/.. Esas sayılı dosyasında görülüp sonuçlandırılan davada yalnız geçici iş göremezlik tazminatına hükmolunacak şekilde hüküm kurulduğu da dikkate alındığında … 2. ASTM’nin 2013/… Esas sayılı dosyasının kesin hüküm teşkil etmeyeceği kanaatine varılmakla kesin hüküm itirazının reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu.” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesince görülen dosyada talebin açık olmaksızın maddi tazminata yönelik olduğu, ıslah yapılırken talebin geçici iş göremezlik olup sadece bu zarar kalemi yönünden ıslah yapılıp karar verildiği, verilen bu kararda sadece geçici iş göremezliğin hükme bağlandığı anlaşılmakla davalı vekilinin kesin hüküm yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Hesap raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında; 2021/2772 Esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 Esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve prograssif rant yöntemi kullanılmak sureti ile davacının zararının belirlendiği, raporun dosyadaki verilere, içtihatlara uygun olduğu, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Yine belirlenen zararın 108.238, TL olup 225.000,00 TL poliçe limiti içinde kaldığı anlaşılmıştır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Somut olayda; davaya konu trafik kazasında, davacının, nişan merasimi için kiralanan … plakalı yolcu taşıma minibüsünde yolcu konumunda olduğu, ücret karşılığı taşınmanın söz konusu olduğu anlaşıldığından bu durumda mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaması yerindedir.
Zararın teminat kapsamında olmadığına yönelik istinaf incelemesinde;
Davalı vekili dava konusu olayda şehirler arası taşımacılık olmadığı belirtilmiş olduğundan müvekkili şirketin sorumluluğunun olmadığını belirtmiştir.
Sigortalı bulunan aracın, yurt içi yani, şehirler arası yolcu taşımacılığı yapma yetkisi bulunduğu, Buna göre zorunlu taşımacılık sigortasının yaptırıldığı, bu durumda, kazanın şehir içi taşıma esnasında ya da şehir dışı taşıma esnasında meydana gelmesi arasında hiçbir fark olmayacağı, bir başka deyişle, kazanın şehir içinde meydana gelmesinin davacı tarafın maddi tazminat talep etmesine engel teşkil etmeyeceği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, taşımanın ücret karşılığında olduğu dikkate alındığında zararın sigorta teminat kapsamında kaldığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/7947 E – 2022/5410 K; 2021/2998 E – 2021/3365 K sayılı kararları)
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 7.393,74 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.849,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 5.544,74 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (108.238,00 TL) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.11/07/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.