Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3363 E. 2023/85 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/3363 – 2023/85
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3363
KARAR NO : 2023/85

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : 2015/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI/(LAR) :
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-
:2-
VEKİLİ : Av.
:3-
VEKİLİ : Av.
:4-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/08/2013 günü sürücü … yönetimindeki … plakalı ticari minibüs ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımında bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davalılardan …’nın aracın işletetini, … ‘nin ZMM sigortacısı, …’nin İMM Sigortacısı olduğunu, kasko poliçesi içerisinde yer alan İMM klozu ile 2.000,00 TL ‘ye kadar maddi ve manevi zararların teminat altına alındığını, kaza sonucu davacının geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını, SGK tarafından karşılanmayan bakıcı, refakatçi ve tedavi giderleri yapıldığını, işletenin 21/04/2014 tarihinde maddi zarara ilişkin olarak 8.700,00 TL ödeme yaptığını ve başkaca bir ödeme yapmadığını, gerçek zararın bu tutarın çok üzerinde olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL tedavi gideri bakıcı ücreti olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın sürücü ve işleten davalılar yönünden olay tarihinden, … ve poliçe limitinin aşılması durumunda … yönünden ilk dava tarihi olan 26/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, 20.000,00 TL manevi tazminatın sürücü ve işleten davalılar yönünden olay tarihinden , … yönünden ilk dava tarihi olan 26/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın daha önce aynı konu, aynı taraf ve aynı olay nedeniyle daha önce açmış olduğu bir dava bulunmakla birlikte iş bu davadan feragat edilmesi ile davanın sonuçlandığını ve verilen hükmün kesin hüküm teşkil ettiğini, maddi tazminat kapsamında kalıcı ve geçici iş göremezlik ile bakıcı gider kalemlerinin ayrı ayrı belirtildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen her kalemin somut delillerle ispatı ve ispatlanabildiği ölçüde hükme esas alınması gerektiğini manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, talep edilen faiz türüne itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın daha önce aynı konu aynı taraf ve aynı olay nedeniyle daha önce açmış olduğu bir dava bulunmakla birlikte iş bu davadan feragat edilmesi ile davanın sonuçlandığını ve verilen hükmün kesin hüküm teşkil ettiğini, iş gücü kaybının adli tıp incelemesi ile tespit gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılmasını, gelir kaybının ispatı gerektiğini, müvekkilinin sorululuğunun kaza tarihinde geçerli poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tedavi giderlerinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, ticari faiz talep edilmesini kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın daha önce aynı konu, aynı taraf ve yanı olay nedeniyle daha önce açmış olduğu bir dava bulunmakla birlikte iş bu davadan feragat edilmesi ile davanın sonuçlandığını ve verilen hükmün kesin hüküm teşkil ettiğini, … plakalı minibüsün müvekkili nezdinde tüm oto sigorta poliçesi ile 18/09/2012/2013 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı bedensel zararlarda şahıs başına sorumluluk limitinin manevi tazminat dahil olmak üzere 20.000,00 TL olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, dava dilekçesinde davacınını manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, davacının talep ettiği tazminat talebinin afaki ve fahiş olduğunu, ticari faiz talep edilmesini kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı …. ve davalı …. Hakkındaki davaların kesin hüküm nedeniyle reddine, davalılar …(…) ve … hakkındaki maddi tazminat davasının feragatın sırayeti nedeniyle reddine, davalılar …(…) ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 15.000,00 TL Manevi tazminatın davalılar … ve …’den(…) olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Müvekkilinin zararın haricen giderileceği vaadi ile davadan feragat ettiğini, zararın giderilmemesi üzerine bu davayı açmak zorunda kaldığını, zararın gidereceğini vaad eden araç işleteni …’nın davaya cevap dilekçesinde zararı giderdiğine ya da ödeme yaptığına dair bir iddia veya savunmada bulunmadığından müvekkiline belirtilen ödeme dışında bir ödeme yapılmadığının açık olduğunu, Yargıtay’ın kazazedenin gerçek zararının karşılanmaksızın davadan feragat etme şeklinde dahi olsa borçlunun ibrasını geçersiz saydığını, doğmamış haktan feragat edilemeyeceğini, kaldı ki feragatin davada henüz tahkikat aşamasına geçilmeden ve zarar miktarının belirlenmemiş olduğu bir aşamada yapıldığını, müvekkilinin davadan feragat ettiği sırada zarar miktarının bilmediğini, müvekkilinin kusursuzluğuna çekilen cismani acı ve üzüntüye nazaran manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, ayrıca müvekkilinin maluliyet oranının düşük kabul edildiğini, reddedilen maddi tazminat yönünden sigortacılar ve … için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … vekili; … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E. Sayılı dosyası ile söz konusu kazaya ilişkin olarak açılan maddi ve manevi tazminat davasında davacı asilin yargılama devam ederken tüm zararlarının karşılanması neticesinde davadan feragat ettiğini, davacının dilekçe ekinde sundukları muvafakatname ile de açıkça “ maddi ve manevi tazminat haklarımdan vazgeçiyorum.” şeklindeki beyanı ile de iş bu davaya konu alacaklarından feragat ettiğini, davacının, iş bu davada feragat edilmesi nedeniyle tekrardan aynı sebep ve aynı gerekçelerle … 3. Asliye Ticaret mahkemesinde talep ettiği alacak kalemlerini tekrardan talep ettiğini, müvekkilinin gerek maddi tazminatı kapsayan ZMMS gerek manevi tazminatı da kapsayan İMMS yaptırdığını, ZMM sigortacısı yönünden ve İMM sigortacısı yönünden davadan feragat verildiğinin açık olduğunu, bu sebeplerle de maddi tazminata yönelik taleplere ilişkin davanın, feragatin sirayeti nedeniyle reddedilip, manevi tazminata yönelik taleplere ilişkin davanın feragatin sirayeti nedeniyle reddedilmemesinin hatalı olduğunu, bu yönden kararın kaldırılmasını ve hem maddi hem de manevi tazminat taleplerinin reddini talep ettiklerini, mahkeme aşamasında kusura ilişkin olarak keşif taleplerinin dikkate alınmadığını, mahkeme huzurunda dinlenen tanıklarının davacının aracını kaldırımda değil, yol içerisinde bıraktığını belirttiklerini, davacının söz konusu seyyar satıcılık yaptığını yol içinde bulunması nedeniyle de trafik güvenliğini tehlikeye attığını, ancak kusura ilişkin raporda davacının yol içerisinde, trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde seyyar aracı ile iş yapması hususuna hiç değinilmediğini, kusura ilişkin ATK raporunun eksik ve hatalı olduğunu, somut olayın özelliğinin ve gelişiminin göz ardı edilerek hüküm verildiğini, olayın gelişimine göre davacının tamamen kusursuz olmasının mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte iş bu davaya faiz yönünden de itiraz ettiklerini, manevi tazminata avans faiz hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin müvekkili lehine hükmedilen maddi tazminatın reddedilmesinden kaynaklı vekalet ücretinde hata yapıldığını, davacının maddi tazminata ilişkin dava değerinin ıslah dilekçesi ile yükseltildiğini, yapılan yargılama giderlerinin maddi tazminatı belirlemek için yapıldığını, mahkemenin yargılama giderlerini manevi tazminatın kabul red oranını esas alarak hükmetmişse de yapılan hesaplamanın ve kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı …(…) vekili; Yerel Mahkeme dosyasından müvekkili asile gönderilen tüm tebligatların usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, somut dava hakkında daha önceden tarafları, konusu ve talebi aynı olan kesin hüküm bulunduğunu, bu sebeple davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, somut olayda dava konusu aracın ZMM sigortacısı ….’nin cevap dilekçesinde Poliçeden dolayı bedeni zararlarda şahıs başına sorumluluk limitinin manevi tazminat dahil olmak üzere 20.000,00-TL olduğunun belirtildiğini, Sigorta şirketinin beyanı ve anılan poliçe içeriği incelendiğinde ZMM ile sigorta eden …’nin manevi tazminat ve davanın ferileri konusunda sorumluluğu ve poliçe limiti dahilinde ödeme yükümlülüğü bulunduğuna şüphe bulunmadığını, …’nin manevi tazminat ve davanın ferileri hususunda müvekkili birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, Yerel Mahkeme tarafından konu husus göz ardı edilerek davalı sigorta şirketleri yönünden davanın reddine karar verilmekle birlikte feragatin müvekkillere sirayet etmeyeceği yönünde gerekçe ile müvekkili aleyhine hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Zira poliçede teminat altına alınan manevi tazminat yönünden feragat eden davacının daha sonra müvekkilleri aleyhine maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı yanın tüm taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinin hukuki aykırılık taşıdığını, gerekçeli kararda hükmedilen manevi tazminat miktarının durum ve koşullara göre fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte avans faizi yerine dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken yanılgıya düşüldüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi- manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili, davalı … vekili ve davalı …(…) vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin maddi tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nun 114/1-i maddesi uyarınca; dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Kesin hükmün bulunması olumsuz dava şartıdır. Bu nedenledir ki kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.1991 gün ve 1991/5-215-342 E., K. sayılı ilamı; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, yıl: 2001, C. V, s. 4980 vd.).
Maddi anlamda kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir. Mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdırlar; aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Baki Kuru, a.ge., C. V, s. 5051- 5053).
Yine 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesine göre feragat ve kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık irdelendiğinde; Aynı kazada yaralanması nedeniyle davacı … tarafından davalılar …. Ve … Aleyhine maddi-manevi tazminat talepli olmak üzere … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, yargılama sırasında davacı asil tarafından sunulan dilekçe ile “Yukarıda belirtilen esas ile açılmış olan davadan feragat ediyorum.” açıklaması ile davadan feragat edildiğinin beyan edilmesi üzerine Mahkemece 27/01/2014 tarih, 2013/… Esas ve 2014/… Karar sayılı kararı ile “Davanın feragat nedeniyle reddine” karar verildiği, kararın Yargıtay 17. HD’nin 2014/8889E-8872 K sayılı ilamı ile vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanarak 03.06.2014 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda İlk Derece Mahkemesince HMK’nın 311/1. maddesine göre değerlendirme yapılarak tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davanın daha önce açıldığı ve kesin hükme bağlandığı anlaşıldığından davalılar … ve … A.Ş yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yönüyle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
2918 sayılı KTK hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı işletenin aracının işletilmesi sırasında doğacak 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu trafik sigortacısı karşılamak durumunda olduğundan, somut olayda; davacı … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E ve 2014/… K sayılı dosyasında açtığı maddi-manevi tazminat hakkından feragat etmiş, karar kesinleşmiştir. Davalı işleten …, feragat tarihi itibariyle poliçe limitini aşan miktarda zarar varsa, limiti aşan kısımdan sorumlu olacaktır (Aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle). Eğer limitin altında bir zarar varsa davalı işleten feragat nedeni ile bu oranda sorumluluktan kurtulmuş olacaktır. Feragat edilen davada alınan ödeme miktarının, zararın limitin altında olması koşuluyla başkaca bir önemi bulunmamaktadır.
Kaza tarihi olan 18.08.2013 tarihi itibariyle poliçe limitinin 225.000,00 TL olduğu, davacının toplam alacağının hesap bilirkişi raporuna göre 52.843,46 TL olduğu, iş bu miktarın bakiye poliçe limiti dahilinde kaldığı, buna bağlı olarak davacının poliçe limiti dahilinde kalan kısımdan … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E ve 2014/… K sayılı dosyasında feragat ettiği, bu feragatin davalı işleten …’ya da sirayet ettiği anlaşılmaktadır. Zira; TBK’nun 168/2. maddesi gereğince alacaklı, diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse bu fiilin sonuçlarına şahsen katlanır. Müteselsil sorumlulardan birinden olan haktan feragat edilmesi diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşır ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer davalının da bu çerçeve kapsamında sorumluluktan kurtulduğu dikkate alındığında davacı vekilinin davalı …’nın sorumluluğu bulunduğuna yönelik istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/3241 E – 2019/2095; 2017/5611 E – 2019/323 K sayılı kararı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/8400 E – 2008/5005 K; 2007/7884 E – 2008/4210 K; 2006/11591 Esas, 2007/11606 Karar sayılı kararları vb kararlar)
Öte yandan davalı araç sürücüsü …’nün(…) 3. kişi olduğu, poliçe ilişkisinin tarafı olmadığı ve haksız fiil sorumlusu olarak sürücünün sigorta şirketine rücu hakkı sözkonusu olmadığından, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme kadar davalı sürücünün borcu sona erecek, sigorta ödemesinin üstünde kalan zarar miktarından ise sürücü sorumlu olacağı gözetilerek karar verilmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/16977 Esas, 2019/8248 Karar, 2014/761 Esas, 2015/7743 Karar sayılı kararları). Bu nedenle davalı sürücü …’nün(…) maddi tazminat yönünden sorumluluğu bulunduğu ve bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hatalı görüldüğünden, davacı vekilinin davalı …(…) yönünden istinaf başvurusu haklı bulunarak kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yerel Mahkeme tarafından alınan 01.03.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının geçici iş göremezlik nedeniyle 10.030,86 TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 39.232,80TL ve bakıcı gideri nedeniyle 3.579,80TL zararının bulunduğunun tespit edildiği, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından rapora itiraz edilmediği ve dava değerinin toplam 52.843,46 TL olarak arttırıldığı anlaşılmakla, davalı araç sürücüsü …’nün(…) sorumlu olduğu maddi tazminat yönünden davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından ATK maluliyet raporunda belirtilen %52 oranı esas alınarak karar verilmesi gerektiğine ve maluliyet oranının düşük belirlendiğine yönelik istinaf sebebi yönünden ise; 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerektiği, hükme esas maluliyet raporunun ilgili yönetmelik esas alınarak kişinin son grafileri incelenerek ve muayene edilerek düzenlendiğinin anlaşıldığı, ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 14.11.2016 tarihli raporda maluliyet oranı olarak %52 oranı belirtilmiş ise de, kişinin maluliyetinin psodeoartrozu cerrahi tedavi ile edilebilir bir kırık komplikasyonu olduğu tıbben bilindiğinden, bu tür bir tedavi görmesi durumunda muayene edilerek yeniden değerlendirilebileceğinin belirtildiği görülmekle, sonradan alınan ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 20.04.2018 tarihli raporda; kişinin 30.05.2017 tarihli grafisinde femur pseudoartroz arızasının kırığın kaynaması nedeniyle ortadan kalktığı, son durum muayenesinde hafif düzeyde hareket kısıtlılığı sekel olarak kaldığı cihetle maluliyet oranının 30.05.2017 tarihinden itibaren azalma kaydıyla %….3 olduğunun belirtildiği, çelişkilerin giderilmesi amacıyla alınan ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 02.05.2019 tarihli raporda ise kişinin maluliyetinin 30.05.2017 tarihine kadar %52 oranında olduğu ve bu tarihten sonra %….3 oranında olduğunun belirtildiği görülmekle, davacının ilk maluliyet raporuna göre maluliyet durumunun tedavi edilebilir nitelikte olduğu belirtildiğinden tam olarak tespit edilemediğinin anlaşıldığı ancak sonradan çekilen grafi uyarınca bir kısım düzelme yaşandığı tam olarak tespit edildiğinden hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılan ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 02.05.2019 tarihli raporun hükme esas alınması yerinde görüldüğünden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; 18/08/2013 tarihinde, davalı sürücü …(…) idaresindeki … plakalı araç ile sebebiyet verdiği kaza sonucunda davacının yaralandığı, kaza sebebiyle davacının kusursuz, davalı sürücü …’nün(…) %100 oranında kusurlu olduğu, davacının bacak bölgesinden yaralandığı ve operasyon geçirdiği, ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 02.05.2019 tarihli raporda ise kişinin maluliyetinin 30.05.2017 tarihine kadar %52 oranında olduğu ve bu tarihten sonra %….3 oranında olduğunun belirtildiği, ceza dosyası ve mahkemece alınan kusur raporları, tedavi evrakları, maluliyet raporları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meydana gelen maluliyetin oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih, davacının yaşı, paranın satın alma gücü ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının takdire göre yerinde ve yeterli tayin edildiği anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin maddi tazminat talebine ilişkin vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı vekili her ne kadar reddedilen maddi tazminat yönünden sigortacılar ile … için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunmasının hatalı olduğunu belirtmiş ise de; davalı sigorta şirketleri yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine, davalı … yönünden davanın feragatin sirayeti nedeniyle reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, AAÜT’nin Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti başlıklı 3. Maddesine göre ” … Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” şeklinde belirtilmekle, eldeki davada davalılar yönünden davanın reddinin farklı sebepten kaynaklandığı anlaşılmakla, davalı sigorta şirketleri ile davalı … lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması yerinde görüldüğünden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı …. sorumluluğu İMMS’den kaynaklanmakta, sigorta poliçesine göre davalı sigorta şirketinin bedeni zararlarda şahıs başına manevi tazminat dahil 20.000,00TL ile sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı işleten …’nın aracının işletilmesi sırasında doğacak 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı karşılamak durumunda olduğundan, somut olayda; davacı … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E ve 2014/… K sayılı dosyasında açtığı maddi-manevi tazminat hakkından feragat etmiş, karar kesinleşmiştir.
Kaza tarihi olan 18.08.2013 tarihi itibariyle poliçe limitinin 20.000,00 TL olduğu, davacının toplam 20.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, davacının poliçe limiti dahilinde kalan kısımdan … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E ve 2014/… K sayılı dosyasında feragat ettiği, bu feragatin davalı işleten …’ya da sirayet ettiği anlaşılmaktadır. Zira; TBK’nun 168/2. maddesi gereğince alacaklı, diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse bu fiilin sonuçlarına şahsen katlanır. Müteselsil sorumlulardan birinden olan haktan feragat edilmesi diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşır ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer davalının da bu çerçeve kapsamında sorumluluktan kurtulduğu dikkate alındığında davalı …’nın manevi tazminattan sorumluluğu bulunmadığının anlaşılması karşısında bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı görülmekle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/3241 E – 2019/2095; 2017/5611 E – 2019/323 K sayılı kararı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/8400 E – 2008/5005 K; 2007/7884 E – 2008/4210 K; 2006/11591 Esas, 2007/11606 Karar sayılı kararları vb kararlar)
Davalı … vekilinin reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücretinin hatalı olduğuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Yerel Mahkeme kararında maddi tazminat dava değerinin 3000,00TL olarak esas alındığı ve dava değerini geçmemek üzere bu miktarda vekalet ücretine hükmolunduğu anlaşılmakta ise de davacı vekili tarafından sunulan talep arttırım dilekçesi uyarınca maddi tazminat talebinin toplam 52.843,46 TL olacak şekilde arttırıldığının anlaşıldığı, belirtilen dava değeri dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin13/4.Maddesi uyarınca ” Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” şeklinde belirtildiğinden davalı … lehine 3.400,00TL vekalet ücretine hükmolunması gerektiği halde 3.000,00TL vekalet ücretine hükmolunması hatalı görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı … vekilinin sair istinaf sebepleri Dairemiz karar türü dikkate alınarak inceleme konusu yapılmamıştır.
Davalı … (…) vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nun 114/1-i maddesi uyarınca; dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Maddi anlamda kesin hükmün koşulları, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması, müddeabihin aynılığı ve dava sebebinin aynı olmasıdır.
Davacı … tarafından davalılar …. Ve … Aleyhine maddi-manevi tazminat talepli olarak … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… Esas sayılı dosyası ile açılan davada davalı …’nün(…) taraf sıfatı bulunmadığından bu davalı yönünden kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceğinden davalı … vekilinin davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Mahkemece yapılan tebligatların aynı zamanda mernis adresi olan ve davalının birlikte ikamet ettiği eşi … imzasına da tebliğ edilen sair tebligatlar bulunan … adresine tebliğe çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Manevi tazminat talebi yönünden … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… ve 2014/… K sayılı dosyasında feragat edildiği, bu feragatin davalı işleten …’ya da sirayet ettiği belirtilmekte ise de, davalı araç sürücüsü …’nün(…) 3. kişi olduğu, poliçe ilişkisinin tarafı olmadığı ve haksız fiil sorumlusu olarak sürücünün sigorta şirketine rücu hakkı söz konusu olmadığından, talep edilen manevi tazminat miktarından davalı sürücünün sorumlu olacağı gözetilerek karar verilmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/16977 Esas, 2019/8248 Karar, 2014/761 Esas, 2015/7743 Karar sayılı kararları). Bu nedenle davalı sürücü …’nün (…) manevi tazminat yönünden sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla mahkemesince manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarının takdire göre yerinde ve yeterli tayin edildiği anlaşılmakla davalı …(…) vekilinin istinaf başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu kaza trafik kazası olup tazminat haksız fiilden kaynaklandığından, maluliyete uğrayan yönünden haksız fiil ticari iş sayılamayacağından uygulanacak faiz türünün yasal faiz olmasına göre mahkeme kararında ticari faize hükmedilmesi doğru görülmemekle, davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/8590 E – 2017/4022 K; 2014/8598 E – 2015/4389 K; 2013/2573 E – 2013/20536 K; 2012/12739 E, 2013/11607 K sayılı kararı vb. bir çok kararı)
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı …(…) vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca maddi tazminat talebi yönünden davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine, manevi tazminat talebi yönünden davalı … aleyhine ve davalı sigorta şirketleri aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı …(…) vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KISMEN KABULÜ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere …2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-Davalı …. Ve davalı …. Hakkındaki davaların kesin hüküm nedeniyle REDDİNE,
A)Davalılar bir vekil ile temsil edildiğinden red edilen maddi tazminat dava değeri üzerinden hesaplanan vekalet ücreti dava değerini geçemeyeceğinden 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …. ve ….’ye verilmesine,
3-Davalı … hakkındaki maddi tazminat davasının feragatin sırayeti nedeniyle REDDİNE,
A)Davalı … bir vekil ile temsil edildiğinden red edilen maddi tazminat talebi yönünden 13/4 maddesi gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
4-Davalı …(…) hakkındaki maddi tazminat davasının KABULÜ İLE; geçici iş göremezlik nedeniyle 10.030,86 TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 39.232,80TL ve bakıcı gideri nedeniyle 3.579,80TL olmak üzere toplam 52.843,46 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …(…)’dan alınarak davacıya ödenmesine,
A)Davacı kendisini bir vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …(…)’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … hakkındaki manevi tazminat davasının feragatin sırayeti nedeniyle REDDİNE,
A)Davalı … kendisini bir vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı…’ya verilmesine,
6-Davalı …(…) hakkındaki manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 15.000,00 TL Manevi tazminatın olay tarihi olan 18/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …(…)’dan alınarak davacıya verilmesine; Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

A)Davacı kendisini bir vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT gereğince hesaplanan 3400,00 TL vekalet ücretinin davalı …(…)’dan alınarak davacıya verilmesine,
B)Davalı … kendisini bir vekil ile temsil edildiğinden reddedilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT gereğince hesaplanan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …(…)’a verilmesine,
…-a-)Karar tarihi itibariyle alınması gereken 4.634,38 TL harçtan, peşin alınan 78,56 TL harç ile 170,24 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 248,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.385,58 TL harcın davalı … (…)’dan alınarak hazineye irat kaydına,
b-)İlk derece mahkemesince 06.10.2020 günlü karar ile davalılardan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
c-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,
8- Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 78,56 TL peşin harç ile 170,24 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 748,15 TL harcın yargılama giderlerine katılmaksızın davalı …( …)’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan (3.787,5‬ TL) bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere masrafından kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.527,52 TL yargılama giderinin davalı …(…)’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 100,00 TL masrafın davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
11-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
12-Davacı, Davalı … ve davalı … (…) tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davalı … tarafından ve davacı tarafından yapılan istinafa dosya gönderme masraflarının kendi üzerilerinde bırakılmasına,
16-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.10/01/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.