Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/270 E. 2023/1726 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/270 – 2023/1726
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/270
KARAR NO : 2023/1726

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av…
DAVA : …
KARAR TARİHİ : 05.10.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05.10.2023

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/09/2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/12/2018 tarihinde tek taraflı kaza meydana geldiği, … plakalı araçta yolcu olan davacı … …’nun kazada yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde … plakalı aracın sürücüsü … …’ın asli ve tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının ciddi oranda geçici ve kalıcı sakatlığa duçar olduğu, bu kazanın gerçekleşmesinde … plakalı aracın sürücüsünün tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğu, kusurlu olan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, bu nedenle şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 05.07.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 103.554,87 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde sigortalı olduğu, kabul manasında olmamak üzere davacının maluliyetinin İstanbul ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini, sigorta poliçesinin ancak ve ancak gerçek ve doğrudan olan zarar kalemleri için teminat verdiğini, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı aracın kusuru oranında olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, açılan davanın kabulü ile 103.554,87 TL maddi tazminatın 25/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava açılmadan önce usuli işlemler gereği müvekkili şirkete başvurmuş ancak bu başvurunun eksik evrak ile yapıldığıdan kendisinden eksik evrakların temini talep edilmiş ise de bu taleplerine dönüş yapılmayarak, dava açma yoluna gidilmiş olduğunu, bu nedenle eksiklikleri tamamlanmadan açılan davanın usulden reddinin gerektiğini, bilirkişi raporunda maluliyet oranın hatalı belirlendiğini ayrıca hatalı hesaplama yönteminin kullanılmış olduğunu, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz istenilebileceğini, temerrüt tarihinin müvekkili şirkete başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü olarak hesaplanması gerekirken kaza tarihinden itibaren temerrüt gösterilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, başvuru sahibi vekilinin avans faizi isteminin haksız olup, reddinin gerektiğini, emsal Yargıtay kararları gereğince faizin yasal faiz olması gerekirken avans faizine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu beyan ederek kararın müvekkili lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin dava açılmadan evvel, davalı şirketi 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacıların dava dilekçesinin dilekçesi ekinde 16.12.2020 gününde kaza tespit tutanağı, davacılara ait TC kimlik Numarası ve Kimlik fotokopisi, kaza yapan araca ait ekspertiz raporu, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçe örneği, nüfus kayıt örnekleri hastane evrakları ve başvuran davacının vekiline ait vekaletname ile gününde başvuru yapmış olduğu, bu başvuruya rağmen davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre başvuran davacıların, dava açmadan evvel önce gerekli evraklar ile zararın karşılanması için 2918 sayılı KTK 97. md.si gereği usulüne uygun şekilde başvuru yaptığı bu başvurunun davalı sigorta şirketi tarafından kabul edildiği hatta davalı sigorta şirketi tarafından başvurulan evraklar üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakla, davacıların başvuran tarafından usulüne uygun bir şekilde başvuru yapılmadığına ilişkin istinaf başvurusu kabul edilmemiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranlarının Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre; 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu heyet rapor alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 29.01.2021 tarihli ATK 2. İhtisas dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 13.08.2018 tarihinde yürürlükte bulunan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre kaza ile oluşan yaralanma arasında illiyet bağı kurularak, davacının %8 oranında maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
TRH 2010 mortalite tablosu esas alınarak zararın belirlenmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri ileri sürülmektedir. Yerel mahkeme kararında TRH 2010 ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından tarafından hükme esas alınan 08.06.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “… desteğin veya hak sahiplerinin ‘TRH-2010 yaşam tablosuna göre belitlenen bakiye yaşam süreleri gözönünde bulundurtularak, progresif rant yöntemle hesaplama yapılacaktır…” tespitleri ile davacıların zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hesaplama yöntemine ilişkin istinaf başvurusu haklı görülmemiştir
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine ve faiz türüne ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Öte yandan Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9. gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine 23.09.2019 tarihinde bir başvuruda bulunduğu dikkate alındığında faiz başlangıç tarihinin 04.10.2019 olması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı görülmekle davalı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.

Öte yandan, … plaka sayılı aracın ruhsat kaydı incelendiğinde aracın özel amaçlı taşıt olduğu ve kullanım şeklinin hususi olmadığı ticari bir araç olduğu görülmüştür. Buna göre davacı lehine hükmolunacak tazminata ticari faiz uygulanması gerektiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (benzer yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/4129 esas ve 2017/10792 karar sayılı kararı)
Yukarıda açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun hükmedilen faiz başlangıç tarihi yönüyle kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile;
a- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/09/2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının 2. paragrafının KALDIRILMASINA,
b- Hüküm fıkrasının 2. paragrafının,
“103.554,87 TL maddi tazminatın 04/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” olarak DÜZELTİLMESİNE,
c- İlk derece mahkemesi kararındaki diğer hükümlerin aynen muhafazasına,
İstinaf giderleri açısından;
2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Dosyanın istinafa gönderme ücretinin davalının gider avansından sarf edilen 3,65 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 05.10.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.