Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2567 E. 2022/1850 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2567 – 2022/1850
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2567
KARAR NO : 2022/1850

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/… Esas, 2022/… Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- Güvence Hesabı –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 04.10.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2022 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … yabancı kimlik numaralı …’nun mirasçıları olduğunu, 19.05.2020 tarihinde davalılardan … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile …’ya çarpması sonucunda trafik kazasının meydana geldiğini, trafik kazası neticesinde …’nun vefat ettiğini ve müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını, ceza dosyasına sunulan bilirkişi raporu ile davalı …’ın tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, yaptıkları başvuru sonrasında diğer davalı Güvence Hesabından 20.04.2021 tarihinde davacı … için 16.725,00-TL ve davacı … için 13.351,00-TL ödeme aldıklarını, Adana 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/… Esas sayılı dosyasının yargılaması devam ederken dosyanın kusur incelemesi için Ankara ATK Grup Başkanlığına gönderildiğini, dosyaya ibraz edilen 29.03.2021 tarihli ATK raporunda, sürücü …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusur dağılımının değişmesi üzerine 14.04.2021 tarihli dilekçeleriyle yeniden belirlenen kusur dağılımı ile tazminatın kendilerine ödenmesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun kazanın gerçekleştiği tarihte geçerli olan teminat ile sınırlı olduğunu, davacılar tarafından yapılan ilk başvuru neticesinde kendilerine sigortasız sürücünün %25 oranında kusurlu bulunduğu değerlendirilerek ödeme yapıldığını, davacıların ceza yargılamasında alınan kusur raporunu gerekçe göstererek sigortasız araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu gerekçesi ile yeniden tazminat talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar kendilerine 6.000,00 TL teminat yatırmak üzere ara karar ile 6 haftalık kesin süre verilmiş ise de davacıların vatansız olmaları nedeniyle Türk kanunlarının uygulanması gerektiğini ve bu hususu mahkemeye sundukları 13.09.2021 tarihli ara karardan dönülmesi talepli dilekçelerinde beyan etmiş olduklarını ancak mahkemece bu hususun değerlendirilmemiş olduğunu, teminata ilişkin ara karardan dönülmemesi halinde teminat miktarının düşürülmesi talebininde mahkemece kabul edilmemiş olduğunu, yerleşik Yargıtay kararları gereğincede davaların uzamasını engellemek amacında getirilen kesin süre kuralının amacına uygun kullanılmasının gerektiğini ve davanın reddinin bir araç olarak kabul edilmemesi gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan destekten yoksun kalınmasından doğan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili istinaf etmiştir.

Davacıların teminat alınması gerekmediğine ilişkin talebi hakkında yapılan istinaf incelemede;
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davacılar … ve … Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere yabancı uyruklu vatandaşların Türkiye’de dava açabilmesi için bir teminat yatırması gerekmektedir. Şayet, yabancı uyruklu vatandaşın tabi olduğu ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklılık ilişkisi kapsamında bir ikili anlaşma olması halinde ya da bir uluslararası sözleşme bulunması halinde ilgilinin bu teminatı yatırmasına gerek bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, ülkemiz ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasında henüz teminatın muhaf tutulmasına ilişkin olarak ikili bir anlaşma yapılmamıştır. Bu nedenle Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olan davacının teminat yatırması gerektiği değerlendirilmiş ise de, dosyadaki bilgilerden davacının ülkemizde vatandaşlık alabilmek amacı ile müracaat ettiği bilgisi bulunmaktadır.
Yine, davacının kimlik bilgileri araştırıldığında kendisine yabancı kimlik numarası verildiği görülmektedir. Söz konusu yabancı kimlik numarası ülkemize yasal yollardan girmiş olan Suriye uyruklu vatandaşların koruma talebinde bulunmaları üzerine geçici sığınmacı statüsünde bulunan kişilere verilmektedir. Bu kapsamda davacının Göç İdaresinden almış olduğu yabancı kimlik numarası ile sığınmacı başvurusunda bulunduğu değerlendirildiğinde Ülkemizin de taraf olduğu 1951 tarihli Uluslararası Cenevre sözleşmesi’nin incelenmesi gerekmiştir. Söz konusu sözleşmeni 16. maddesine göre kapsamında bir ülkede koruma talebi ile bulunmakta olan yabancı uyruklu kişilerin adli makamlara başvuruları sırasında herhangi bir teminat yatırmaları zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ülkemiz tarafından 1951 tarihli Cenevre sözleşmesi imzalanmış olup, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak sözleşmenin taraf devleti olduğumuz konusu tartışmasızdır. Şu durumda, davacının ülkemizde yabancı kimlik numarası almak sureti ile geçici koruma statüsünde bulunduğu kanaatine varılmakla 1951 Cenevre Sözleşmesinin 16. maddesi gereğince davacıların, bu aşamada dava açarken herhangi bir teminat yatırmasına gerek olmaksızın talebinin değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacılar vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KABULÜYLE, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2022 tarih ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince harç iade ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 04.10.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.