Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2494 E. 2022/1763 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2494 – 2022/1763
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2494
KARAR NO : 2022/1763

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2022
NUMARASI : 2018/… Esas, 2022/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :… SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : AV. …
DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2022 tarih ve 2018/… Esas, 2022/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/04/2017 tarihinde davalı şirketin sigortalısı olan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Atatürk Caddesini takiben Ulucami istikametine doğru seyir halindeyken … İletişim önündeki yaya geçidine geldiği esnada yaya konumunda olan davacı …’ye aracının ön kısmı ile çarpıp daha sonra aracının altında 17 metre boyunca sürüklenmesi ve sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarparak durması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kazanın oluşumunda araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, işgücü kaybından doğan 3.200,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatın ve 100,00- TL geçici iş göremezlik tazminatının, toplamda 3.300,00-TL tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 26/04//2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Meydana gelen olay Trafik kazası olduğunu, bu nedenle karşılığında bir edim alınmış olsa da meydana gelen zararın uzlaşmayla tek başına karşılanamayacağının açık olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun özel bir kanun olduğunu, sadece trafik kazası nedeniyle ilgili hususları düzenlendiğini, bu nedenle öncelikle Karayolları trafik kanununun uygulanması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararında da açıkça belirtildiği üzere uzlaşma sigorta şirketinin durumu ağırlaştırmıyorsa geçerliliğinin olmadığını, Borçlar Kanunu’nda açıkça görüleceği üzere müteselsil borçlulardan birisi olan kusurlu araç şoförü ile “sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmadan” kaza sebebi ile müvekkilinin uğradığı zararın tam olarak giderilmeden uzlaşma raporunun düzenlendiğini, bu nedenle borcu niteliği haksız fiil olması nedeniyle sigorta şirketinin borçtan kurtulmasının mümkün olmadığını, kusurlu sürücü ile uzlaşırken açıkça tereddüte yer vermeyecek şekilde sigorta şirketi ve araç işleteni sorumluluktan kurtulacağını tazminat davasının açılmayacağının açıkça yer verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazasından kaynaklı … sigorta şirketi aleyhine açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın uzlaşma nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Yargıtay 4. HD.’sinin 22.09.2021 tarih 2021/3853 E. 2021/5252 K sayılı ilamına göre; ”5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38’inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” denilmektedir.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/… sor. Sayılı dosyasında görevlendirilen uzlaştırmacı tarafından davacı/müşteki … adına 03.07.2017 tarihli uzlaşma teklif formu düzenlendiği, uzlaşma teklif formunda uzlaşmanın hukuki sonuçları kapsamında aydınlatıcı bilgi verildiği, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/… sor. sayılı dosyasında yapılan uzlaşma kapsamında davacının kaza olayı ile ilgili olarak 6.500,00 TL karşılığında mahiyetini ve hukuki sonuçlarını anladığını beyan ederek uzlaşmayı kabul ettiği, davacı ile davalı sürücü … arasında edim karşılığı uzlaşmanın sağlandığı, soruşturma dosyasında uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla davacının olayın asıl faili konumunda bulunan dava dışı sürücü … ile uzlaşmış olması sebebi ile sürücü …’den rücu imkanı bulunan davalı sigorta şirketi aleyhinde tazminat davası açamayacağı, davacının tazminat davası açma hakkından uzlaşmak sureti ile vazgeçmiş olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın uzlaşma nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir.
KTK 111 maddesinde 2 yıl süre ile yapılan uzlaşmaların iptali talep edilebileceği düzenlenmiş ise de, bir an için söz konusu uzlaşmanın iptalinin talep edildiği, kabul edilse dahi 2918 sayılı KTK 111. maddesinin yürürlük tarihi: 18.06.1985 iken 5271 sayılı CMK’nun 253/19 maddesinin yürürlük tarihi ise 06/12/2006’dır. Buna göre birbiri ile çelişen kanun hükümlerinin bulunması halinde hangi kanun hükmünün uygulanacağı tartışıldığında sonradan yürürlüğe giren kanunun daha önceden yürürlükte bulunan kanunu kaldırmasa bile sonradan yürürlüğe giren kanunun uygulanacağı yargı içtihatlarında ve doktirinde kabul edilmektedir. Bu itibarla sonraki tarihli kanunun önceki tarihli kanunla çelişmesi halinde sonraki tarihli kanunun uygulanması gerektiği ilkesi gereğince 5271 sayılı CMK’nun 253.maddesinde yapılan değişikliğin, KTK 111.maddesinde yapılan düzenlemeden daha sonra yapıldığı anlaşıldığından, CMK 253.maddesinin uygulanması gerekecek 2918 sayılı KTK’nın 111. md.de belirtilen uzlaşmanın iptal edilebileceği yönündeki hüküm uygulanamayacaktır.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin ve tam olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.27/09/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.