Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/240 E. 2023/2049 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/240
KARAR NO : 2023/2049

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2019
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1- … – T.C:…
2- … – T.C: …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – T.C:… – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 07/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/11/2023

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/01/2017 günü …, sürücülüğünü yaptığı … plaka sayılı minibüs ile seyir halinde iken … plakalı sürücülüğünü müteveffa …’nin yaptığı askeri aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada …’nin hayatını kaybettiğini belirterek 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sig. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca meydana gelen kazada müvekkil şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, 19/06/2017 tarihinde davacılara 140.166,93 TL ödeme yapıldığını, başkaca bir alacaklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle, öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, meydana gelen kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacılardan …’nin davalılara yönelik maddi tazminat davasının reddine, davacılardan …’nin maddi tazminat davasının kabulüne, 21.469,98 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketi bakımından 23/03/2017 tarihinden ve … bakımından kaza tarihi olan 05/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine, davacıların davalılardan … A.Ş’ye yönelik manevi tazminat talebinin pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, davacıların davalılardan …’a yönelik manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacılardan … için 10.000,00 TL ve … için 8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak adı geçen davacılara ayrı ayrı verimesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … vekili; söz konusu kazanın sisli bir ortamda görüş mesafesinin olmadığı bir ortamda müvekkilinin kendi şeridinde seyir halinde iken askeri aracın fren yapıp buzlanma nedeniyle aracın kayıp müvekkilinin aracına çarpması neticesinde meydana geldiğini, müvekkilinin kazanın oluşumunda bir kastının ve hatasının olmadığını, olayla ilgili daha önceden yapılan yargılamalarda yasal mirasçılara nakdi tazminatların ödendiğini, manevi tazminat isteminin ise orantılılık ilkesi uyarınca hakkaniyete göre hükmedilmesi ve bir zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gereken bir tazminat olmasının göz önünde bulundurulması gerektiğini, dilekçede belirtilen istenilen miktarlar göz önüne alındığında istemlerin bir acının azaltılmasına yönelik değil bir kazanç elde etme isteminde olduğunun da açık olduğunu, manevi tazminat taleplerini de kabul etmediklerini, ayrıca kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmaması göz önüne alınarak diğer araç sürücüsüne yüklenmesi gerektiğini de belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/3, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi-manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı … vekilinin kusur durumuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 27.06.2018 tarihli kusur raporu usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir….” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. HD’nin 2015/3253 E.-2017/9419 K; 2015/8676 E-2018/2775 K; 2013/11884 E-2015/835 K; 2015/8056 E-2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.

Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
05/01/2017 tarihinde, meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacılar …’nin eşi, …’nin babası olan …’nin (1986 d.lu) vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde meydana gelen kazada davalı sürücü …’ın %25 oranında tali kusurlu olduğu, askeri araç sürücüsü müteveffanın %75 oranında kusurlu olduğu, kaza sonucunda davacıların eşi ve babası olan …’nin vefat ettiği, Ceza Mahkemesi ve mahkemesince alınan kusur raporları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla davacıların eşi ve babasını kaybetmekten dolayı duyduğu acı ve üzüntü duygusunun verdiği ızdırap, tarafların kusur durumu, kaza tarihi, müteveffanın ve geride kalan davacıların yaşı, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının takdire göre yüksek tayin edilmediği kanaatine varılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … vekilinin daha önce yasal mirasçılara nakdi tazminatların ödendiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davadan önce sigorta şirketi tarafından yapılan kısmi ödemenin maddi tazminata yönelik olduğu, daha önce davacılara manevi tazminatın ödenmediği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemce davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı …’dan alınması gereken 2.696,19‬ TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 674,05 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.022,14 TL harcın davalı …’da tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (toplam 39.469,98TL) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/11/2023

… … … …
Başkan- … Üye- … Üye- … Katip-… İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.