Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/228 E. 2023/1617 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/228 – 2023/1617
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/228
KARAR NO : 2023/1617

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 26.09.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarih, 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.02.2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında müvekkili davacının yaralandığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin kullandığı motorsiklete çarpan , … plakalı araç araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, … plakalı aracın davalı tarafından 311000074870631 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının çalışan bir işçi ve üniversite öğrencisi olduğunu, mesleğe başladığında önemli gelir getiren bir mesleği olacağını, davalıya 28.05.2020 tarihli gönderi evrakı ile başvuru yapıldığını, başvuruya yanıt verilmediğini, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığı ancak tek gelirinin asgari ücret olmadığını, aynı zamanda bahşişlerden de para kazandığını, müvekkilinin gelirinin 6.000,00 TL’ye ulaştığını, müvekkiline çarpan aracın ticari olması sebebiyle ticari faiz uygulanması gerektiği, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik sürekli ve geçici iş göremezlik için 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafın 26.08.2020 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tazminat talebinin 500,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı, 9.400,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL’sinin ise tedavi giderine ilişkin olduğuna dair dilekçe sunduğu görüldü.
ISLAH : Davacı vekili 29.09.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini geçici iş göremezlik tazminatı yönünden 18.715,14 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden ise 125.095,03 TL’ye ıslah etmiş, tedavi giderleri yönünden ise herhangi bir ıslah talebinde bulunmamış ve dava değerini toplamda 143.910,17 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumluluğu olduğunu, maluliyet raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olması gerektiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinden sorumluluğunun olmadığını, tazminat hesabının genel şartlara göre yapılması gerektiğini, SGK ödemelerinin sorularak, varsa hesaplanacak tazminattan düşülmesi gerektiğini, hesaplamada asgari ücretin esas alınmasının gerektiğini, hatır taşıması ve müterafik kusur durumunun resen araştırılarak hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tedavi giderine ilişkin 100 TL değerli olarak açılan maddi tazminat talebinin reddine, geçici ve Kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan maddi tazminat taleplerinin kabulü ile, toplam 143.810,17 TL’nin temerrüt tarihi olan 16/06/2020 gününden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur raporuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmeden dosyanın karara çıkarıldığını, kusur oranlarının tespiti için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesinin gerektiğini, başvuru sahibinin uğradığı maluliyetin oranının tespitinin gerektiğini, dosyaya sunulan raporun, tarih itibariyle yönetmeliğe uygun olmadığını, maluliyetin tespitinin 20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğe göre yapılmasının gerektiğini, tazminat hesaplaması yapılması halinde asgari ücretin baz alınarak TRH-2010 mortalite tablosu ile 1,8 teknik faizin kullanılmasının gerektiğini, SGK’ya müzekkere yazılarak öncelikle söz konusu kazanın iş kazası olup olmadığının, davacı tarafa peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığı hususu ile ödeme yapıldığının tespiti halinde ödenen miktarın tazminat bedelinden düşülmesinin gerektiğini, rapor hazırlanırken Anayasa Mahkemesinin iptal kararın göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, yürürlükteki yönetmelik gereğince geçici bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu ayrıca tazminata işletilecek faizin dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur oranı ve kusur raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Meydana gelen kaza ile ilgili kolluk tarafından 2918 sayılı kanunun 83/c maddesi gereği Kaza Tespit Tutanağı ve kroki düzenlendiği, kroki üzerinde yapılan incelemede; … plakalı minibüs sürücüsü …’un 2918 sayılı yasanın 46/2h maddesini ihlal ettiğinden kaza soncası tek kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Kazanın soruşturma aşamasında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/… esas sayılı soruşturma dosyasında, bilirkişi … tarafından tanzim edilen 24.06.2020 tarihli raporunun da; … plakalı minibüsün sürücüsü …’ un 2918 sayılı yasanın 46/2-h maddesini ihlal ettiğinden kaza soncası tek kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Dosya içinde mevcut 19.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı minibüsün taşıt giremez trafik işaret levhasının bulunduğu yola ters islikametten giriş yaparak Speksa istikametine seyrettiği sırada minibüsünün sol ön köşe kısımları ile, karşı istikametten kendi yolunda seyreden davacı idaresindeki motosikletin sol ön yan kısımlarına çarptığı, minibüs sürücüsü …’ un 2918 sayılı yasanın 46/2-h maddesini ihlal ettiğinden kaza soncası tek %100 oranında kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Somut olayda, 06.02.2020 günü saat 15.00 sıralarında sürücü … sevk idaresindeki … plakalı toplu taşıma minibüsü ile Öbalar Caddesini sonundan kanal kenarı Sepeksa yolunu takiben taşıt giremez trafik işaret levhası bulunan karayolunu ters istikametten kullanıp Hipodrum yönüne devam ettiği sırada ters istikamette 1190 metre seyretlikten sonra aracının sol ön tampon, far köşe ve dikiz aynası kısımları ile, karşı kendi istikametinden yolunda ve şeridinde doğru istikamete seyreden davacı … yönetimindeki … plakalı motosikletin sol ön köşe yan kısımlarına çarpması neticesi motosiklet sürücüsü …’ in yaralanması ile sonuçlanan yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bu nedenle … Plakalı Minibüs Sürücüsü …’ un % 100 (yüzde yüz) oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’in kazanın oluşumuna etken kusurlu davranışının bulunmadığı anlaşılmakla, hükme esas alınan kusur oranı ve kusur raporu yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet oranı ve maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.
Mahkemesinde hükme esas alınan 28.05.2021 tarihli ATK 2. ihtisas dairesi tarafından hazınlanan maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 06.02.2020 tarihinde yürürlükte bulunan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlendiği ve kaza ile oluşan yaralanma arasında illiyet bağı kurulacak şekilde davacının iş bu kaza nedeni ile %7 oranında kalıcı bir maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
TRH 2010 mortalite tablosu esas alınarak zararın belirlenmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri ileri sürmektedir. Kararında TRH 2010 ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından tarafından hükme esas alınan 28.05.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak “… desteğin veya hak sahiplerinin ‘TRH-2010 yaşam tablosuna göre belitlenen bakiye yaşam süreleri gözönünde bulundurtularak, progresif rant yöntemle hesaplama yapılacaktır…” tespitlerile davacıların zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması yerinde görülmüştür.
Öte yandan, Yüreğir Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 17.09.2020 tarihli yazısı ve yazı ekindeki belgeler ile davacıya 06.02.2020 tarihinde geçirdiği trafik kazası sebebiyle 1 adet iş göremezlik raporu karşılığı toplam 2.207,25 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığının bildirildiği, bunun dışında bir ödeme yapılmadığı, söz konusu ödemenin hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hesaplanan zararından usulüne uygun şekilde mahsup edilmiş olduğu anlaşılmakla tazminat miktarına ve hesaplama yöntemine ilişkin istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
Davalı vekilinin geçici isgörmezlik tazminatından sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 Sayılı Kanun’un 91.maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 85.maddesine göre belirlenir. Buna göre; sigortacı, sigorta ettiren işleten tarafından, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin koşullar 98. maddede düzenlenmiştir.
Söz konusu bu madde 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilmiştir. Değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesine göre, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Söz konusu düzenlemeye göre, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve …’nın yükümlülükleri sona ermekte, ancak kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları yönünden ise, sigorta şirketlerinin ve … tedavi teminatları kapsamında sorumlulukları devam etmekte olup, teminat kapsamının yasaya aykırı genel şart hükmü ile daraltılması mümkün değildir.
Bu nedenle geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararının poliçe teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiş ve davalının aksi yöndeki istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.

Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Öte yandan Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9. gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine 28.05.2020 tarihinde bir başvuruda bulunduğu dikkate alındığında davalı vekilinin bu husustaki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.823,67 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan toplamda 2.455,91‬ TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 7.367,76 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 26.09.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır