Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/222 E. 2022/279 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/222 – 2022/279
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/222
KARAR NO : 2022/279

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2021
NUMARASI : 2021/… Esas, 2021/…Karar
DAVACI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Trafik Kazasından Kaynaklı Rücuen)

KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2021 tarih ve 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun davalı borçlunun karıştığı trafik kazası neticesinde dava dışı zarar gören tarafa tazminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkil kurumun ödediği tazminatın tahsili için davalı …’ya Tarsus İcra Dairesi 2019/… esaslı dosya ile icra takibi başlattıklarını, ancak borçlunun itiraz ettiğini, bu nedenlerle borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, takip konusu alacağın % 20’ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK’NUN 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı sebebi ile davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verildiği görüldü.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararı ile Mersin mülki sınırlarını yargı çevresi olmak üzere Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulmasına ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olduğunu, Yargıtay 23. HD’nin 2017/1983 Esas, 2019/3798 Karar sayılı 23/09/2019 tarihli ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2020/1712 E. 2021/1258 K. Sayılı 08/07/2021 tarihli ilamı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/9527 E. 2016/7952 K. Sayılı 10/10/2016 tarihli ilamları gereği yerinde olmayan ilk derece kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminata dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarafından Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Mersin Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek dosyanın Mersin Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiştir.
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 kararının karar tarihinden önce açılmış derdest dosyalara uygulanamayacağından bahisle görevsizlik kararı verilerek Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve dosyanın Dairemize intikal ettiği görülmüştür.
Öncelikle esas yönünden görevli mahkemeye yönelik yapılan incelemede;
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 16. Maddesinde ise Güvence Hesabının ödeme yapması durumunda ZMMS poliçesi yaptırmakla yükümlü olan ve fakat bu poliçeyi yaptırmayan kişilere karşı ödemiş olduğu miktarı rücu edebileceği düzenlenmiştir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı güvence hesabı, ZMMS yaptırmakla yükümlü olduğu halde bu poliçeyi yaptırmayan kişinin ödemekle yükümlü olduğu zararı 3. Kişiye ödemiş ve bu 3. kişiye ödemek zorunda kaldığı bedeli de davalı gerçek kişilere rücu etmiştir. Bu durumda görevli mahkemenin tayininde davalı sigortasız araç sürücüsü ile dava dışı kişi arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yukarıda anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi eldeki davada dava dışı kişi gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Tarsus Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davaya bakması hatalı olmuştur.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerini belirleyen 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararına göre yapılan incelemede;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119). Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 04.04.2019 tarih 2017/11-10 E. 2019/401 K.)
Öte yandan, dava açılmasının usul hukukuna dair sonuçlarından biri de görevli mahkemenin belirli hale gelmesi olup; kural olarak dava tarihinden sonra görev ve yetkiye etki eden değişikliklerin mevcut davalar bakımından önem taşımayacağı anlamına gelmektedir. (Timuçin Muşul, Medeni Usul Hukuku, Savaş Kitabevi Ocak 2012 s. 121 vd.) Bunun doğal sonucu olarak belirtmek gerekir ki, usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği müddetçe eldeki davalara da uygulanması gerekir. Bunun en temel örneği, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 1. Maddesidir. 6100 sayılı HMK’nun maddesinde “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. Yasakoyucu, bu hüküm ile, yapılan kanun değişikliğinden görülmekte olan davaların görev bakımından etkilenmemesi ve yargılamanın mümkün olan en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerini belirleyen 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararına göre Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Mersin ili mülki sınırları olarak belirlenmiş ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. İdari işlem niteliğindeki bu karar ile, kararın yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan derdest davaların da devredilmesine dair özel bir madde hükmü taşımadığı gibi bu değişikliğin de ancak kanunla olabileceği Anayasa’nın gereğidir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/2790 Esas, 2021/1785 Karar, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/2791 Esas, 2021/1816 Karar sayılı ilamları)
Tüm bu anlatılanlara göre, görevi kanunla belirlenmiş ve davanın açıldığı tarihte bu görevi sabit hale gelmiş mahkemenin, dosyayı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 sayılı derdest davalara uygulanması mümkün bulunmayan yargı çevresinin değiştirilmesine dair kararının dayanak gösterilmesi suretiyle Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 21.12.2020 tarihinde açılan davada görevsizlik yönünde hüküm kurulmasında usul ve yasaya uyarlık bulunmadığından; Mersin Ticaret mahkemesince verilen görevsizlik kararı yerinde görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/02/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.