Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/217 E. 2022/269 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/217 – 2022/269
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/217
KARAR NO : 2022/269

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : Güvence Hesabı –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : … –
DAVA : Alacak (Trafik kazasından kaynaklanan rücuen alacak)

KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2021 tarih ve 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/04/2013 tarihinde … sevk ve idaresinde ki maliki … olan … plakalı aracın kazaya sebebiyet vermesi sonucu araçta yolcu olarak bulunan … yaralandığını, …’in maluliyet durumuna göre 10/02/2021 tarihinde ödeme yapıldığını, müvekkili kurum tarafından ödenen tazminatının sorumlularından rücuen tahsili için icra takibi başlattıklarını, icraya borçlu’nun itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptaline ile takibinin devamına, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan davalı borçluya alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 24.08.2021 tarihli ara karar ile; davacı tarafından talep edilen davalının asıl alacağı karşılayacak kadar taşınır/taşınmaz malları ile üçüncü kişlerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını, İhtiyati haciz kararının dava konusu İskenderun İcra Müdürlüğü’nün 2021/9113 e. sayılı dosya üzerinden infaz edilmesi talebine ilişkin olarak red karar verildiği anlaşıldı.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: davacı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesi ile; 10/04/2013 tarihinde … sevk ve idaresindeki maliki … olan … plakalı aracın kazaya sebebiyet vermesi sonucu araçta yolcu olarak bulunan …’in yaralanmış ve hak sahibine güvence hesabı yönetmeliği ve KTK gereği tazminat ödemesi yapılmış olduğunu, bu suretle yasanın aradığı rücu şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, Güvence Hesabının kusurlu aracın ZMMS’si olmaması nedeni ile hak sahiplerine ödenen tazminatı, mezkur kazada kusurlu olan sigortasız araç sürücüsüne ve maliki/işletenine rücu zorunluluğunun bulunmakta olduğunu, davalının kazada kusurlu olan … plakalı sigortasız aracın sürücüsü olduğunu beyan ederek bu nedenlerle ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını/bozulmasını ve talepleri doğrultusunda ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.T.K.) 1472 (6762 sayılı T.T.K.’nın 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin, olup talep ise; dava dilekçesi ile talep edilen ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararına yönelik, davacı vekili tarafından istinaf başvurusudur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir.
5684 sayılı sigortacılık Kanunun Güvence Hesabı başlıklı 14. maddesi ” Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Sigorta, … ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.
Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren … Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,
Başvurulabilir….” hükmünü içermektedir. Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı Kanun 91. Maddesi gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası bulunmayan, ya da sigortası olup da sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı güvence hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Güvence Hesabının sorumluluğu rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları ile sınırlıdır.
Buna göre davacı Güvence Hesabı, kaza tarihi itibari ile 2918 sayılı Kanun 91. Maddesi gereğince ZMMS yaptırma zorunluluğu bulunan fakat bu sigortayı yaptırmayan kişilerin kusurlu davranışları nedeni ile meydana gelen kaza nedeni ile yaralanan kişilerin bu zararlarını gidermekle yükümlüdür.
Güvence hesabı yönetmeliğini 16. Maddesinde ise güvence hesabının ödeme yapması durumunda ZMMS poliçesi yaptırmakla yükümlü olan ve fakat bu poliçeyi yaptırmayan kişilere karşı ödemiş olduğu miktarı rücu edebileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı Güvence Hesabı, ZMMS yaptırmakla yükümlü olduğu halde bu poliçeyi yaptırmayan kişinin ödemekle yükümlü olduğu zararı 3. kişiye ödemiş ve bu 3. kişiye ödemek zorunda kaldığı bedeli de davalılara rücu etmiştir. Bu durumda görevli mahkemenin tayininde 3.kişi ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yukarıda anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi eldeki davada dava dışı yaralanan ile davalı sürücü gerçek kişi, davalı işleten tacir olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ihtiyati haciz talebi hakkında ara karar verilmesi hatalı görülmekle, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin kabulü gerekmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere HMK 355. maddesi gereğince kamu düzeni yönünde yapılan inceleme neticesinde görevli olmayan mahkemece verilen ara karar yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulü ile HMK 353/1-a-3. maddesi gereğince dosyanın görev hakkında değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
-HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince; İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yukarıda belirtilen sebeplerle görev yönünden karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep edilmesi halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç iadesi işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sy. HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi. 07.02.2022

Başkan Üye Üye Katip