Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1910 E. 2022/1472 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1910
KARAR NO : 2022/1472

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2… tarihinde sürücü …’ in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı … şirketinin sigortalısı olan sürücü …’ nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile çarpışması neticesinde çift taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasın meydana geldiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı … şirketine 29/03/2019 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğu ancak sonuç alınamadığını, bu nedenlerle davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 3.200,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatın ve 100,00- TL geçici iş göremezlik tazminatının, toplamda 3.300,00-TL tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihi olan 29/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçlu üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirkete sigorta aracın kusurunu ıspat etmesi gerektiğini, devamında aktüerya raporu alınması gerektiğini, geçici iş görmezlik tazminatının genel şartlar düzenlemesi uyarınca SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı uhdesinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Mersin 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.09.2020 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında dosyada gider avansı eksikliği tamamlanmış olmasına rağmen mahkeme tarafından dosyanın 4.celsesinde gider avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, ancak ilgili dosyanın başlangıç aşamasında olduğu için davanın esasına girilemediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan maluliyet dayalı tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın delil avansı yatırılmadığından dolayı reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından delil avansını yatırdıkları, ara kararın hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Mahkemece karar verilen duruşmaya davacı vekilinin katılmadığı gibi mazeret de bildirilmediği, davalı vekilinin saatli mazeret bildirmesine rağmen gelmediği anlaşıldığından mahkemece HMK’nın 150. Maddesi gereğince dosyanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yargılama devamla esastan karar verilmesi hatalı olmuştur.
Kaldı ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324 üncü maddesinde; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Kesin süreye ilişkin ara karar hem hakimi hem tarafları bağlamakla birlikte kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Ancak böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararın, yasaya ve içtihatlara uygun şekilde hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekmektedir. (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, Altıncı Baskı, İstanbul- 2001, s. 5438 vd.)
Kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Mahkeme ara kararında bilirkişi ücreti, dosya gidiş dönüş, raporun tebliği ücreti gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamalı, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermeli, dosyada bulunan avans varsa bunlar dikkate alınarak eksik ve tamamlanması gereken avans gösterilmeli, delil avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da duruşma zaptına açıkça yazmalıdır. Ayrıca, bu avans dışında delil ikamesine yönelik avans isteniyor ise, HMK.’nun 115. maddesine göre değil, 324. maddesine göre işlem yapmalıdır.
Yukarıda kesin sürenin mahiyeti ve uygulanma şekline dair tüm bu anlatılanların, henüz toplanmamış ancak toplanmasına karar verilmiş delillere ilişkin olduğunun kabulü halinde önem arz edeceği muhakkaktır.
Eldeki davada; mahkemece, 12.02.2020 tarihli oturumda “Dosyanın bir suretinin çıkartılarak maluliyet tespiti için dosyanın ATK ilgili ihtisas dairesine gönderilmesine, tedavi evraklarının asıllarının suret dosyaya konulmasına, ATK gidiş dönüş masrafı ve ATK fatura gideri için gerekli olan 800,00TL masrafın davacı gider avansından karşılanmasına,, davacı tarafça eksik masrafı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde yatırılmadığı takdirde maluliyet iddiasına dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına (son duruşma tutanağı tebliği ile ihtarın yapılmış sayılmasına)” şeklinde ara karar verilmiş ancak ATK maluliyet raporu için takdir edilen ücretin 800,00 TL olduğu belirtilmiş ise de ara kararda ATK maluliyet raporu ücretinin hem davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına hem de eksik masrafın tutarı belirtilmeden yatırması için 2 hafta kesin süre verilmesinin belirtildiği anlaşıldığından mahkemesince kurulan ara karar ile verilen kesin sürenin usulüne uygun verilmediği anlaşılmıştır. İstinaf aşamasında dahi dosyada 99,50 TL gider avansı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu şekilde mahkemesince davacı tarafa maluliyet iddiasını ispatlamak için ATK rapor ücreti için gerekli delil avansını yatırmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu noktada mahkemesince yapılması gereken davacı tarafa eksik ATK bilirkişi ücreti, raporun tebliğ gideri ve dosyadaki mevcut gider/ delil avansı hesaplanarak eksik miktar net olarak belirlenip bu miktarın tamamlanması ve tamamlanmadığı takdirde maluliyet raporuna yönelik delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve dosya kapsamına göre gerekirse davanın reddine karar verileceği ihtarı ile ara karar kurulmalıdır. Mahkemece verilen ara karar bu usule uyulmadan verildiğinden ara karar ve dolayısıyla verilen hüküm hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece yukarıda açıklanan şekilde davaya devamla taraflar takip edilmemesi halinde işlemden kaldırılması, devam edilmesi halinde davacı tarafa dosyadaki mevcut gider/ delil avansı belirlenerek, eksik bilirkişi ücreti, raporun tebliğ gideri hesaplanarak neticede eksik miktar net olarak belirlenip bu miktarın tamamlanması ve tamamlanmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilebileceği ihtarı ile sonucuna karar verilmesi gerektiği, açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.05/07/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.