Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1743 E. 2022/1277 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1743 – 2022/1277
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1743
KARAR NO : 2022/1277

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ :Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile 02/04/2020 tarihinde İskenderun Belen istikametinden İskenderun giriş istikametine doğru ilerlerken, … TİC. ŞTİ’ne ait bulunan … çekici, … plakalı römork aracın, müvekkilinin aracına çarpması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin ağır yaralandığını ve aracının pert olduğunu, kaza sonucu mağdur olduğunu, bakımını ablasının üstlendiğini, müvekkilinin kusursuz olduğunu, söz konusu kaza nedeniyle … çekici, … plakalı römork aracın davalı sigorta şirketinde sigortalı olduğunu beyanla fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 24.08.2020 tarihinde davacı vekiline 30.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödemeye ilişkin dekont sureti sunduklarını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğu kalmadığından davanın reddini talep ettiklerin, davacının müvekkili şirkete usulüne uygun başvurusunu olmaksızın dava açtığından usulden reddi gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kusur oranının tespiti, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespiti gerektiğini, maluliyet oranı tespiti ve aktüer hesabı yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Davalı sigorta şirketi tarafından sunulan arabuluculuk son tutanağı belgesinin mahkemece kabulünün mümkün olmadığını, delil sunma süresinden sonra dosyaya sunulan belgelere muvafakatlerinin bulunmadığını, huzurda yer alan davanın yine davayı açarken davalı şirket ile yapılan arabuluculuk son tutanağında anlaşma sağlanamadan tutanak hazırlandığını ve dosyaya taraflarınca sunulduğunu, davalı şirketin dosyaya sunmuş olduğu 06/08/2020 tarihli son oturum tutanağında anlaşma sağlandığının tutanağa geçirildiğini, ancak arabuluculuk tutanağında yer alması gereken zorunlu unsurların yer almadığını, anlaşmanın sağlandığı iddea edilen rakamında tutanakta yer almadığını bu nedenle arabuluculuk tutanağının geçerliliğinin bulunmadığını, kaza nedeniyle müvekkilinin ölümün eşiğinden döndüğünü, davacı müvekkilinin yaşamış olduğu mağduriyetin 30.000,00 TL olmadığını, bu rakamın düşük olduğunu, davalı taraça sunulan ödeme dekontundan da anlaşılacağı üzere yapılan 30.000,00 TL’nin neye göre yapıldığı ve hangi kalem tazminatı olduğu hakkında da belirsizlik taşıdığını, bu nedenle de sunulan arabuluculuk anlaşma son tutanağının geçerliliğinin bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı açılan, geçici ve kalıcı işgöremezlik ile bakıcı gideri tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkemece, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında, dava öncesinde ihtiyari arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığı, arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerli olup olmadığı ve bağlayıcılığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesinde, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağının düzenlendiği, arabuluculuk anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde belge sayılacağı, dava açma yasağının, dava şartlarından olan hukuki yarar bulunması (HMK m. 114/1, h) şartının özel bir görünümü, özel bir dava şartı olduğundan, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usûlden reddi gerektiği, dava açma yasağının istisnalarının bulunduğu, anlaşma belgesine karşı ileri sürülebilecek irade fesadı halleri olduğu, bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla ilgili olarak bu sözleşmenin iptalinin TBK (m. 30 vd., m. 39) hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabileceği, anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanmasının da düşünülebileceği, butlanın tespitinin mahkemeden istenebileceği, anlaşma belgesinin sahte olması, anlaşmanın geçersizliği, anlaşma hükümlerinin yorumlanmasına ihtiyaç bulunması, icra edilebilir bir anlaşma bulunmaması gibi durumlarda dava açılması ve bu hususların mahkemece incelenip karara bağlanmasının mümkün olduğu değerlendirilmelidir.
Taraflar arasında düzenlenen 06/08/2020 tarihli “Arabuluculuk Huzurunda Müzakere Edilerek Taraflar Arasındaki Uyuşmazlığı Sona Erdiren Anlaşma Belgesi’nin” incelenmesinde; davacı ve davalının yapılan müzakere sonucunda … adlı kazazedenin 02.04.2020 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sebebiyle açılmış veya açılacak olan geçici ve kalıcı işgöremezlik, tedavi, geçici ve kalıcı bakım giderleri ve ilgili kaza kapsamında isteyebileceği tüm maddi tazminat hakları bakımından fazlaya ilişkin hakları da dahil olmak üzere tarafların belirtilen tüm bu hususlarda anlaşmış olduklarının tespit edildiği ve tarafların 30.000,00TL tazminat bedeli ile 3.725,00TL vekalet ücretinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve anlaşma belgesinin taraflarca imzalandığı anlaşılmıştır.
Taraflarca düzenlenen 06.08.2020 tarihli “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Oturum Tutanağı’nda” arabuluculuk sonucunun “ANLAŞMA SAĞLANMIŞTIR” şeklinde düzenlendiği ve taraflarca imzalandığı anlaşılmaktadır.
Arabuluculuk son tutanağı sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli belgelerdendir. Davacı tarafın, Arabuluculuk son tutanağının sahteliği konusunda iddiası olmadığı gibi, fiil ehliyetsizliği, kısıtlılık halleri dışında irade fesadına dayalı iddiaların ancak somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerekmektedir.
Buna göre arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından, mahkemece ihtiyari arabuluculukta anlaşma sağlandığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmekle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin ve tam olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.14/06/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.