Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1739 E. 2022/1276 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1739 – 2022/1276
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1739
KARAR NO : 2022/1276

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/07/2011 tarihinde davalılardan … yönetiminde bulunan … plaka sayılı aracı ile davacının kullandığı … plaka sayılı araçla çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, trafik kazasında davacı … hayati tehlikeye geçirecek şekilde yaralandığını ve mağdur kaldığını, 1.000,00 TL belirsiz miktardaki maddi tazminat alacağının davalı … tan kazanın meydana geldiği 15/07/2011 tarihinden itibaren işleycek yasal faizi ile birlikte diğer davalı … Sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı yana verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminat alacağının kazanın meydana geldiği 15/07/2011 tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı …’tan alınarak davacı yana verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının davasının 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E-… K saylı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini iş bu kararın kesinleştiğini, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi ise … E-… K sayılı kararı ile görevsizlik nedeni ile davanın reddine karar verdiğini, 6100 saylı HMK 20 ve 23 maddeleri gereğince görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi için İstinaf Kanun Yoluna başvurma zorunluluğunun doğduğunu, davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarafından Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun İskenderun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek dosyanın İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 kararının, karar tarihinden önce açılmış derdest dosyalara uygulanamayacağından bahisle görevsizlik kararı verilerek Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunun belirtildiği, davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dosyanın merci tayini için Dairemize intikal ettiği anlaşılmıştır.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi; belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna giren ilk derece (hüküm) mahkemelerinden hangisi tarafından bakılacağını ifade eder. İlk derece (hüküm) mahkemeleri; genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel mahkemeler ise asliye ve sulh hukuk mahkemesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev; bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.12.1982 günlü 1982/4 Es. ve 1982/4 Ka. sayılı kararına göre Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 142. maddesi hükmüne göre, mahkemelerin görevleri kanunla düzenlenir. Öte yandan, 5 Aralık 1977 tarihli, 4/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilmesi yahut değiştirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119). Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 04.04.2019 tarih 2017/11-10 E. 2019/401 K.)
Öte yandan, dava açılmasının usul hukukuna dair sonuçlarından biri de görevli mahkemenin belirli hale gelmesi olup; kural olarak dava tarihinden sonra görev ve yetkiye etki eden değişikliklerin mevcut davalar bakımından önem taşımayacağı anlamına gelmektedir. (Timuçin Muşul, Medeni Usul Hukuku, Savaş Kitabevi Ocak 2012 s. 121 vd.) Bunun doğal sonucu olarak belirtmek gerekir ki, usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği müddetçe eldeki davalara da uygulanması gerekir. Bunun en temel örneği, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 1. Maddesidir. 6100 sayılı HMK’nun maddesinde “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. Yasakoyucu, bu hüküm ile, yapılan kanun değişikliğinden görülmekte olan davaların görev bakımından etkilenmemesi ve yargılamanın mümkün olan en hızlı şekilde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
Görev ve görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin açıklamalardan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi belirlemesine yönelik 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki niteliğini ve sonuçlarını açıklığa kavuşturmak gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre, Adalet Bakanlığı’nın bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun görevleri arasındadır.

Bilindiği üzere, kural olarak idari işlemler geriye yürümez. Bu ilke; hukuki güvenliğin bir gereği olarak kazanılmış hakların korunmasının ve henüz tamamlanmamış hukuki süreçlerin yapılabilecek yeni düzenlemelerden etkilenme ihtimalinin yaratacağı endişelerin de bertaraf edilmesini sağlayan bir teminat olarak değerlendirilip geniş yorumlanmalıdır. Eldeki uyuşmazlığın temeli olan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerini belirleyen 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararına göre Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Mersin ili mülki sınırları olarak belirlenmiş ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. İdari işlem niteliğindeki bu karar ile, kararın yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan derdest davaların da devredilmesine dair özel bir madde hükmü taşımadığı gibi bu değişikliğin de ancak kanunla olabileceği Anayasa’nın gereğidir. Aksi halin kabulü, idari işlemin Kanun ile eşdeğer sonuçlar doğuracağı anlamına gelir ki, bunun da yargılamanın Anayasal teminatlarından olan tabii hakim ve mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde kanunilik prensiplerine aykırı düşeceği açıktır. (Yargıtay 4. H.D’nin 2021/2790 E, 2021/1785 K, Adana BAM 4. HD’nin 2021/2791 E, 2021/1816 K sayılı ilamları)
Tüm bu anlatılanlara göre, görevi kanunla belirlenmiş ve davanın açıldığı tarihte de bu görevi sabit hale gelmiş mahkemenin, dosyayı Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 sayılı derdest davalara uygulanması mümkün bulunmayan yargı çevresinin değiştirilmesine dair kararının dayanak gösterilmesi suretiyle Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmiş olması, dava tarihinin 02/05/2017 olması dikkate alındığında hatalı olduğundan davaya bakmakla görevli mahkemenin Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) olduğu kanaati ile İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin ve tam olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.1.a. maddesi gereğince; KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.14/06/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.