Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/990 E. 2022/1084 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/990 – 2022/1084
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/990
KARAR NO : 2022/1084

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24.05.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/01/2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26.12.2017 tarihinde Adana’da müvekkilinin sürücü konumundayken çift taraflı trafik kazası geçirdiğini, karşı araç sürücüsünün belirlenemediğini ve firari olduğunu, müvekkilinin bu kaza nedeniyle yaralanarak malül kaldığını bu nedenle 100,00 TL geçici ve 3.200,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının … Hesabına başvuru tarihin olan 02.04.2018’den itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 03.09.2020 tarihli talep arttırım dilekçesi ile dava değerini kalıcı iş göremezlik talebi yönünden 80.888,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı vekili 26.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini geçici iş göremezlik talebi yönünden 6.654,21 TL’ye, kalıcı iş göremezlik talebi yönünden ise 80.888,00 TL’ye olmak üzere toplamda 87.542,21 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kuruma usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafça sadece beyaz renkli bir aracın çarparak kaçtığının beyan edildiğini, kazaya ilişkin başkaca hiçbir bulguya rastlanılmadığını, kazanın davacı tarafça ispatlanmasının gerektiğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla; … Hesabının sadece bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, kaza tarihi itibariyle geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını, dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulabileceklerini, geçici iş göremezlik tazminatından tarih itibariyle sorumlu olmadıklarını gösteren BAM kararları sunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile, 80.888,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ile 6.654,21 TL geçici iş göremezlik tazminatının 13/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kuruma başvuru şartı yerine getirilmediğinden, açılmış olan davanın öncelikli olarak, başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olması sebebi reddedilmesi gerekirken karara hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun usule uygun olmadığını, alınacak maluliyet raporunda Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları a.5 (c) bendindeki şartları taşımasının gerektiğini, davacıya SGK tarafından geçici iş görmezlik ödeneği ödenip ödenmediğinin araştırılmasını ve yapılan geçici iş göremezlik ödemesinin tazminattan düşülmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi hususlarının mahkeme tarafından değerlendirilmemesinin Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarının aksine bir karar olduğunu, kusur oranları arasında çelişkinin söz konusu olduğunu ve kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karara hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, … Hesabı’nın geçici iş görmezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, 01/06/2015 tarihli trafik genel şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, hükmedilmiş olan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren ve yasal faizle sorumlu olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin dava açılmadan evvel usulüne uygun başvuru ve faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
2918 Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 09/01/2018 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı sigorta şirketinden 02.04.2018 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan sonra davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü gerekir, öte yadan istinaf eden davalı tarafın lehine olacak biçimde 13.04.2018 tarihinden itibaren faiz başlangıç tarihinin belirlenmesi, yeniden araştırma sebebi yapılmayarak, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 28.02.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 26.12.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı olaşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükmedilen geçici işgörmezlik tazminatına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
01/06/2015 tarihinde yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları; A.5 maddesinin b bendi gereğince geçici iş görmezlik tazminatları sağlık gideri teminat kapsamında olup davalı şirketin KTK 98. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmamakta idi.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “…ve genel şartlarda…” İbaresinin, b) Kanun’un 92. Maddesinin (i) Bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu maddelerdeki “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanununun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu kanunlarda açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan yada genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır.
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; derdest olan eldeki davaya uygulanması gereken iptal kararı gereğince artık geçici iş göremezlik tazminatının teminat içinde olduğu kabul edilerek bu talep yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.
Davalı vekilinin kusur raporuna ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda; Sürücü … … … idaresindeki … plakalı motosikleti ile … Bulvarını takiben Otoyol bağlantı kavşağı istikametinden gelip Oto Center Kavşağı istikametine seyrettiği sırada … kargo önlerine geldiğinde motosikletinin sağ yan kısımlarına, Real AVM İstikametinden … sokağı takiben gelip … bulvarı bağlantı yolundan Bulvara giriş yapan plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen beyaz renkli otomobilin ön kısımları ile çarpması neticesi çarpmanın etkisi ile ileri doğru sürüklenen motosikletin yolun sol şeridine savrulması neticesi davacı … … …’nin yaralanması ile sonuçlanan yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Başka bir anlatımla firari araç … sokağı takiben ana yol konumunda olan … Bulvarına çıkarak ana yoldan gitmekte olan davacının idaresindeki motosikletinin sağ yan kısımlarına çarpmıştır. Bu nedenle geçiş önceliği motosiklete ait olduğu tartışılmaz olan yolda, davacıya çarpan konumunda olan firari sürücü %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun azalması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının sağ (omuz) klavvikulada parçalı kemik kırığına bağlı olarak %6 oranında malul kalacak biçimde yaralandığı, buna göre dosya kapsamından, davacının rahatsızlığının kol – omuz kemiği kısıtlılığına dayandığından davacının yaralanmasının kask takılması zorunlu baş bölgesinden olmayıp kol ve omuz bölgesinden kaynaklandığı için müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir durum yoktur. Koruyucu kıyafet kullanmadığını, dizlik takmadığını bu nedenle maluliyet oranının arttığını belirtmiş ise de Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.980,00 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.495,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 4.485,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 24.05.2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.