Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/96 E. 2022/258 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/96
KARAR NO : 2022/258

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ../../…..
NUMARASI : 2019/… Esas, 2020/…Karar

DAVACI : … – …-
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/02/2022

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ../../….. tarih ve 2019/…Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/01/…. tarihinden sürücü …’nün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı otobüs ile …….. ili istikametinden …….. ili istikametine seyir halinde iken aracın takla atması neticesinde tek taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen trafik kazasında araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının ağır bir şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü …’nün kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu, … plakalı aracın davalı … şirketi nezdinde sigortalı olduğu, bu nedenlerle öncelikle davanın kabulü ile şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; söz konusu aracın öncelikle yolcu otobüsü olduğunu, aracın karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısında olduğunu, bu nedenle Güvence Hesabının sorumlu olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun 310.00,00 TL ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile; 31.392,00 TL Sürekli İş Göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin … plakalı otobüsün Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası sigortacısı olmadığını, uyuşmazlık konusu kazanın şehirler arası yolda ve taşımacılık faaliyeti sırasında meydana geldiğinden taşımacılık sigortası genel şartları kapsamına giren bir taşımanın söz konusu olduğunu, dolayısıyla meydana gelen zararın öncelikle taşımacılık sigortasından karşılanması gerektiğini, kazaya karışan aracın otobüs olması nedeni ile söz konusu araca ait taşıma sigortası poliçesi bulunmaması halinde ise zararın Güvence Hesabı tarafından karşılanması gerektiğini, mahkemece hükmolunan tazminatlara yasal faiz uygulanması gerekirken ticari faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, davacının haksız zenginleşmesinin ve mükerrer ödeme almasının önlenmesi için SGK tarafından sigortalı şahsa bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiğini, bu hususta eksik inceleme yapıldığını, davacının yolcu olarak bulunduğu araçta emniyet kemeri takmaması nedeni ile hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini, davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebinin teminat dışı olduğunu, mahkemece kurulan kararın gerekçesiz olduğunu belirterek tüm bu sebeplerle usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce Mahkemesince ilk 21/02/….. günlü karara karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 05/03/…… günlü kararı ile ilk derece mahkemesi kararının hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe düzenlendiği gerekçesi ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapılmış ve bu kez ../../….. günlü karar ile davanın kabulü ile; 31.392,00 TL Sürekli İş Göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Mahkemenin iş bu kararına karşı yine davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin kazaya karışan aracın otobüs olduğu, bu nedenle kendilerinin sorumluluğunun bulunmadığına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı … vekili kaza sebebi ile sorumlu olan sigortanın Zorunlu Taşıcıyı Mali Mesuliyet Sigortası Şirketi olduğunu, kendilerinin kazaya karışan aracın ZMMS poliçesini düzenlediklerini, Zorunlu Taşıcıyı Mali Mesuliyet Sigortasının bulunmaması halinde Güvence Hesabının sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Eldeki dosyaya baktığımızda davalı vekili her ne kadar kazaya karışan … plaka sayılı aracın otobüs olduğunu ileri sürmüş ise de, araç içerisinde bulunan yolcular bakımından ücretli bir taşımanın söz konusu olmadığı, kazaya sebep olan aracın bir şirkete ait işçilerin servisi amacı kullanıldığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Öte yandan davalı her ne kadar kazaya karışan aracın Zorunlu Taşıcıyı Mali Mesuliyet Sigortasının bulunmaması halinde Güvence Hesabının sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de,
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun “Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı bölümünde düzenlenmiş olup; Kanunun 17. maddesinde “Şehirlerarası ve Uluslararası yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarara uğramasından dolayı sorumludurlar” düzenlemesi yapıldıktan sonra, 18. maddesinde “Taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanun’un 17. maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Davaya konu kazayı yapan aracın, kaza tarihi itibariyle Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin bulunmadığı tarafların da kabulünde olup bu husus dosya kapsamıyla sabittir.
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Tazminat Ödemesinde Öncelikli Sigorta” başlığını taşıyan B.8. maddesinde ise; “Meydana gelen zarar, öncelikle bu sigortadan karşılanır. Sigorta sözleşmesinin hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla 13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur” denilmektedir.
Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, bu sigortanın yapılmamış olması, kaza tarihinde süresinin dolması ya da sigorta yapılmış ancak limitin aşılmış olması durumunda ise sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Buna göre taşıma ilişkisinde, taşımacılık mali sorumluluk sigortası,zorunlu mali sorumluluk sigortası ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası arasında sıralı sorumluluk ilişkisi kabul edilmiştir.
Somut olayda, kaza yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası bulunmamakta olup, bu halde husumet Güvence Hesabına yöneltileceği gibi yukarıdaki açıklamalar ışığında sıralı sorumluluk gereği Zorunlu Taşımacılık Sigortası hiç yaptırılmamış olması nedeniyle aracın kaza tarihinde geçerli zorunlu mali mesuliyet sigortacısına karşı da dava açabilecektir. Tazminatın ödenmesi halinde ZMMS ile Güvence Hesabı arasında rücu ilişkisi doğacaktır. Yargıtay 17 Hukuk dairesinin 2020/9476 esas ve 2021/3111 karar sayılı kararı da aynı yöndedir.
Buna göre kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibari ile Zorunlu Taşıcıyı Mali Mesuliyet Sigortasının bulunmadığı, yukarıda açıklandığı gibi sıralı sorumluluk ilkesi gereğince davacının ZMMS poliçe sahibi olan davalı …den maddi tazminat talebinde bulunmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı şirketin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin faize yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar hükmolunan tazminata ticari faiz uygulanamayacağını ileri sürmüş ise de, kazaya neden olan … plaka sayılı aracın ruhsat kaydında kullanım amacı “ticari” olduğundan davada temerrüt faizi olarak ticari faize hükmedilmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsup edilmediğini ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut SGK …… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 22/03/….. günlü cevabı yazısı incelendiğinde davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle sadece geçici iş göremezlik bedeli ödendiği bilgisinin verildiği, SGK tarafından davacı tarafından talep edilen kalıcı iş göremezlik ödeneğine ilişkin rücuya tabi bir ödeme bulunmadığı, öte yandan davacının dava dilekçesi incelendiğinde, sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı isteminde bulunduğu anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının kaza esnasında emniyet kemerinin bulunmadığını, bu nedenle hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, somut olayda kaza tespit tutanağı ve dosyadaki diğer evraklar incelendiğinde davacın araç içinden fırlayarak uçma veya uçarak bir cisme çarpma gibi bir durumunun olmadığı anlaşılmaktadır. İspat yükü, bunu ileri süren davalı tarafa ait olacaktır. Bu nedenle dosya kapsamından davacının kaza anında emniyet kemerinin takılı olmadığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi bu hususun davalı tarafça da usulünce kanıtlanmadığından bu nedenle hükmedilen tazminattan indirim yapılmasını gerektirir her hangi bir olgu bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekillerinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğine göre düzenlendiğini ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28/02/….. günlü raporu incelendiğinde davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine uygun şekilde hazırlanmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin maluliyete yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünde yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda dava dilekçesi incelendiğinde davacının sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu, mahkemece sadece kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin gerekçeli kararın usulüne uygun olmadığı yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.

Buna göre Mahkemesince hazırlanan gerekçeli karar incelendiğinde davalı vekilinin cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu savunmalarına ilişkin olarak neden bu savunmalara itibar edilmediği ( kazaya karışan aracın yolcu otobüsü olması nedeni ile taşımacılık sigorta şirketinin sorumlu olduğu kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, sigortalı aracın kusurunun bulunmadığı gibi esaslı savunmalarına ilişkin olarak) hususunda herhangi bir gerekçe içermediği görülmektedir, bu durum davalı bakımından adil yargılanma hakkı kapsamı içerisinde kalan gerekçeli karar hakkının ihlali soncunu doğurabilecektir, bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının gerekçesine yukarıda açıklanan gerekçelerin eklenmek sureti ile sonuç itibari ile doğru olan hükme ilişkin istinaf başvurusunu reddi gerekmiştir.
Ne varki davalının ilk derece mahkemesinin gerekçesine ilişkin istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması ve mahkemenin gerekçesine ekleme yapılmış olması nedeni ile davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatırana iadesine karar vermek gerekmiştir
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ../../….. tarih ve 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının ilk derece mahkemesinin gerekçesine ilişkin istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması ve mahkemenin gerekçesine ekleme yapılmış olması nedeni ile davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/02/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır