Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/939 E. 2022/1628 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/939 – 2022/1628
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/939
KARAR NO : 2022/1628

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/…/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana Asliye Ticaret 2. Mahkemesi’nin 17…..2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.01.2016 tarihinde müvekkili …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosiklet ile seyir halindeyken …’un sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 100,00-TL geçici ve kalıcı maluliyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tüm itirazları saklı kalmak koşuluyla hukuki dayanaktan yoksun haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile 5.854,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının 23.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 33.912,00-TL kalıcı maluliyet tazminatının 23.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Davacının, Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2016/… Esas nolu ceza dosyasının 02/06/2016 tarihli duruşmasında meydana gelen kazanın sigortalı araç sürücüsü olan dava dışı …’un savunmasında belirttiği şekilde olduğunu kabul ettiği maddi olgusuna rağmen, bilirkişi raporunda … plakalı sigortalı araç sürücüsünün karşı şeride girerek meydana geldiğini kabul eden kazada %50 kusur atfeden bilirkişi raporunun tüm itirazlarına rağmen hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı yanın geçici iş göremezlik tazminat isteminin poliçe teminatı dışında oluğunu, geçici iş göremezlik tazminatları sağlık gideri teminatı kapsamında olduğundan, davalı sigorta şirketinin KTK 98 maddesi gereğince sorumluluğunun bulunmadığını, davacı yanın dava açmadan önceki 17.11.2017 tarihli başvurusu üzerine müvekkil şirket nezdinde düzenlenen … nolu hasar dosyasında da görüldüğü üzere davacı yanın maluliyet oranının yapılacak medical incelemesi neticesinde müvekkil şirket tarafından belirlenilmesini istediğini, bu nedenle yasanın ve poliçe şartnamesinin aradığı usulüne uygun bir başvurudan, temerrütten bahsedilemeyeceğini, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini, haklarında yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, heyet raporu olmadan yapılan 17.11.2017 tarihli başvuruyu usulüne uygun kabul edilip bu tarihten sonra 8 iş günü sonrasını temerrüdün başlangıç tarihi kabul edilerek faizin başlangıç tarihi kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından meydana gelen yaralanmadan kaynaklı geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı, faiz başlangıç tarihi ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı sigorta vekili her ne kadar davacı vekili tarafından dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını ileri sürmüş ise de,
2918 Sayılı yasanın 26/04/2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değişik 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu açıklamalara göre, davacı tarafça davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine yapılan başvurusundaki evrakları içerir hasar dosyasının incelenmesinde; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine gerekli tüm belgelerle, kaza tutanakları, ceza mahkemesi kararı, hastane epikrizleri, Adana Adli Tıp Kurumu raporu ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili usulüne uygun başvuru bulunmadığından vekalet ücretinden sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafından yukarıda açıklandığı gibi gerekli belgelerle usulüne uygun başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Davalı vekili hükmolunan tazminata uygulanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince kendisine başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Somut olayda davalı sigorta şirketi kendisine başvuru yapıldıktan itibaren 8 iş günü sonrasında yani 23.11.2017 tarihinde temerrüdün oluştuğu, bu tarihten itibaren faize karar verilmesinin yerinde olduğu görülmüştür. Buna göre davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusur durumuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Dava konusu kazaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağında; “Her iki sürücünün de farklı ve çelişkili beyan verdiklerinden hangisinin şerit ihlali yaptığı tespit edilememiş olup kural ihlali belirlenememiştir.” şeklinde belirtilmiş, mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporunda … plakalı araç sürücüsü …’un ve … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın kazanın meydana gelmesinde%50 oranında eşit kusurlu oldukları kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Ceza yargılamasında beyanı alınan, davalı sigorta şirketi tarafından … poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …, karşı yönden gelen motosiklet ile çarpıştıklarını beyan etmiş, … plakalı araç sürücüsü davacı … ise olayın sanık …’un anlattığı şekilde olduğunu belirtmiş olmakla ilk derece mahkemesince de belirtildiği üzere tarafların, olayın meydana geliş şekline dair ayrıntılı ifadeleri bulunmayıp, ceza mahkemesinde alınan beyanlardan kazanın davacının kusuru ile meydana geldiği ileri sürülemeyeceğinden kusur bilirkişisinden alınan 30.07.2018 tarihli kusur raporunda belirlenen kusur oranlarının yerinde olduğu kanaatine varılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
01/06/2015 tarihinde yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları; A.5 maddesinin b bendi gereğince geçici iş görmezlik tazminatları sağlık gideri teminat kapsamında olup davalı şirketin KTK 98. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmamakta idi.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) KTK’nın 90. maddesinin birinci ve ikinci cümlesinde yer alan “… genel şartlarda…” İbaresi ile b) Kanun’un 92. Maddesinin (i) Bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu maddelerdeki “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanununun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu kanunlarda açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan ya da genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Açıklanan sebeplerle eldeki davada; derdest olan eldeki davaya uygulanması gereken iptal kararı gereğince artık geçici iş göremezlik tazminatının teminat içinde olduğu kabul edilerek bu talep yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.Buna göre davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.716,42 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 679,10 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.358,22‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.