Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/933 E. 2022/1490 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/933 – 2022/1490
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/933
KARAR NO : 2022/1490

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana Asliye Ticaret 2. Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.02.2017 tarihinde müvekkili … …’ya ait … plakalı motosikleti ile Adana merkez istikametinden Ceyhan istikametine doğru D-400 karoyolunda seyir halindeyken Keresteciler kavşağına yaklaşık 10-15 metre geçtiği esnada arkasından plakası tespit edilemeyen gri renkli bir aracın kendisine çarparak kaçması neticesinde müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla geçici iş göremezlik yönünden 100,00-TL ve kalıcı maluliyet yönünden 100,00-TL olmak üzere toplam 200,00-TL’nin davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız ve mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının 30.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 69.614,78-TL kalıcı maluliyet tazminatının 30.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Söz konusu kaza ile ilgili dosya münderecatında yer alan evraklar incelendiğinde dosyada kaza tespit tutanağı dahi olmadan, yalnızca tek tarafın kazadan 1 ay sonra verdiği ifadesine dayanılarak çizilen olay yeri basit krokisine dayanılarak, kazaya sebebiyet veren bir aracın var olduğu ve yüzde yüz kusurlu olduğunun tespitinin kabulünün mümkün olmadığını, dosyada plakası belirlenemeyen bir aracın var olduğuna ve olayın bir trafik kazası olduğuna dair hiçbir evrak bilgi ve belge bulunmadığını, plakası belirlenemeyen bir araç söz konusu olmadığından bilirkişi tarafından yapılan kusur değerlendirmesinin tamamen hatalı olduğunu, davacı tarafın zararına sebebiyet veren olayın plakasının tespit edilemeyen kusurlu bir aracın sebebiyet verdiğinin ayrıca olayın trafik kazası olduğunun karşı tarafça ispatı gerektiğini, kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacı vekili tarafından sunulan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 14/11/2018 tarih ve 8133 sayılı rapora göre maluliyet oranı %8 olarak belirlendiğini, daha sonra yargılama sonucunda alınan ATK raporunda ise maluliyet oranı %10 olarak belirlendiğini, dolayısıyla maluliyet oranları arasında çelişkiler mevcut olduğundan çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporu mevzuata uygun düzenlenmediğini, İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunda sakatlık oranının kalıcılık oluşturduğuna ilişkin ibarenin olmadığını, davacının kaza sırasında koruyucu ekipman kullanmadığını, bu halde davacının müterafik kusurlu olduğunun sabit olduğunu, davacının kaza sırasında yeterli sürücü belgesinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hesaplama yapılırken TRH 2010 + 1.8 teknik faiz hesaplama yöntemi kullanılması gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin olay nedeniyle sorumlulukları bulunmadığına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun … Hesabı başlıklı 14. maddesi “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabı oluşturulur. Hesaba;

a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
… Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesine göre trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına alınmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde de silindir hacmi 50 cc küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km’den az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür. Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince ZMMS bulunmayan, ya da sigortası olup da sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için … hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı … Hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. … Hesabının sorumluluğu rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları ile sınırlıdır.
Bu açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda davacı asil kolluk birimlerine vermiş olduğu 08.03.2017 tarihli şikayet beyanında, 06.02.2017 tarihinde motosikleti ile seyir halinde iken arkasından gelen gri renkli bir otomobilin motosikletine çarptığını ve çarpmasının etkisiyle yola savrulduğunu ve yaralandığını ifade etmiştir. Davacı taraf aynı iddiaları dava dilekçesinde de belirtmiştir.
Davacı tarafından olay ile aynı gün hastaneye başvurulduğu anlaşılmakta ise de davacı tarafından olaydan 1 ay sonrasında durumun kolluk birimlerine gidilerek bildirilmesi ve Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 06.02.2017 tarihli adli rapor formunun olayın öyküsü kısmında belirtilen ibare de dikkate alındığında davacının yaralanmasının plakası tespit edilemeyen bir araç nedeniyle trafik kazasına bağlı olup olmadığı hususu öncelikle çözümlenmesi gereken bir durumdur.
Bu durumda, plakası tespit edilemeyen bir araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı … Hesabının zarardan sorumlu olduğu ve … Hesabına husumet yöneltilerek davacı tarafça iddia edildiğine göre, böyle bir aracın varlığını ispat yükünün de davacı üzerinde olduğunun gözetilmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, davacının yaralanmasına neden olan olayın plakası tespit edilemeyen bir aracın varlığı ile trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı yönünde davacı tarafa tanık ve diğer delillerini sunması için süre verilmeli ve davacı tarafça sunulan delillerin toplanarak dosyanın bir bütün halinde değerlendirilerek bunun sonucuna göre davacının davalı … Hesabı’ndan tazminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken bu hususun araştırılmaması doğru görülmediğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.

Olayın iki taraflı bir trafik kazasından kaynaklandığının tespit edilmesi halinde;
Davalı vekilinin maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davalı vekili maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulduğunu belirtmiştir. Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak rapora göre belirlenmesi gerekmektedir.
01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 06.02.2017 gününde meydana gelmiş olup buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması usul yasa ve içtihatlara uygundur.
Daha önce Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 14.11.2018 tarihli maluliyet raporunda davacının maluliyetinin %8 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 75 gün olduğu, yargılama sırasında alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 09.09.2020 tarihli maluliyet raporunda ise davacının maluliyetinin %10 oranında olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu, her iki raporun da Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş olduğu, böylelikle raporlar arasında çelişki bulunduğu, söz konusu çelişkinin ATK Üst Kurulu tarafından giderilmesi gerektiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 E ve 2021/2725 K sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 E 2021/3174 K sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 E ve 2021/3262 K sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 E ve 2944 K numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 E ve 2020/8104 K sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. HD’nin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Mahkemece TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılarak bu hususta yeniden rapor alınması gerekmekte ve istinaf sebebini ileri süren tarafın davalı taraf olması sebebiyle yeni alınacak hesap raporunun önceki hesap raporu tarihindeki veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekeceği ve hükümde kazanılmış hakların gözetilmesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Bu sebeple davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Kaldırma sebebi dikkate alınarak davalı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Mahkemece öncelikle davalı … Hesabının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının yukarıda ayrıntılı belirtildiği şekilde değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kazanılmış haklar gözetilerek önceki rapor tarihi itibarı ile TRH 2010 yaş tablosu ve prograsif rant yöntemine göre hesap raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davalı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, Dairemizin karar türüne göre sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana Asliye Ticaret 2. Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.